Güncelleme Tarihi:
Askerde intihar eden er Suat Aras’ın ‘vazife malulü’ sayılması talebiyle açılan davalarda, sivil ve askeri yargıdan birbirine zıt kararlar çıktı. Askeri savcılık, askerin ölümünde ‘kendisi dışında bir etkenin bulunmadığını’ savunup takipsizlik kararı verdi. İdare Mahkemesi ise olayda idarenin kusuru bulunduğuna hükmetti.
DAVA dosyasına göre, ‘içine kapanık bir kişiliği’ olan Suat Aras, askerliğini Adıyaman Kahta İlçe Jandarma Komutanlığı’nda yapıyordu. Aras, 2005 kasım ayında bir arkadaşının refakatıyla memleketine izne gitti. İzin dönüşü babası Şaban Aras’ın talebiyle 10 Kasım 2005’te Kahta Devlet Hastanesi’ne sevk edilen Aras, muayene olmadan hastaneden ayrıldı. Aras, 3 Ocak 2006’da ise ikinci kez izne gitmek için hazırlık yapmaya başladı. Aras, çarşı izninde kendisine pantolon aldı, ailesiyle telefonla görüştü, sonra birliğine döndü. Babası saat 18.30 sıralarında oğlunu aradı. Konuşmanın sonunda Aras, ağlamaya başladı. Arkadaşları sorduğunda sevinçten ağladığını söyleyen ve o telefon konuşmasından sonra moralinin bozulduğu gözlenen Aras, nöbete gönderildi. Aras, nöbet sırasında intihar etti.
BABANIN DAVASINA RET
Askeri Savcılık soruşturmada, Suat Aras’ın ölümünde ‘kendi eylemi dışında başka bir etkenin bulunmadığını’ belirterek takipsizlik kararı verdi. Baba Şaban Aras ise oğlunun vazife malulü sayılması için idareye başvurdu. Baba Aras, bu başvurunun reddedilmesi üzerine avukatı İsmail Kılıç aracığıyla Askeri Yüksek İdare Mahkamesi’ne dava açtı. AYİM 2015’te oybirliğiyle ‘davacının oğlunun vefatında ve malul hale gelmesinde askerlik vazifesinin sebep ve tesirinin bulunmadığı’ gerekçesiyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığına karar verdi.
TEDBİR ALINMADI
Askeri mahkemenin kararı kesinleşmeden anne Fatma Aras, SGK’ya başvurarak, oğlunun vazife malulü sayılmasını talep etti. Anne Aras başvurusunun reddedilmesi üzerine Ankara 12. İdare Mahkemesi’ne dava açtı. SGK mahkemeye gönderdiği savunmada, er Suat Aras’ın ölümüne neden olan olayın askerlik görevinin etkisi ile ortaya çıkmadığından, ret işleminin mevzuata uygun olduğunu belirtti.
Mahkemenin kararında ise şöyle denildi:
“Denetim ve gözetim yükümlüğüne sahip idarece müteveffa hakkında etkin bir koruyucu veya önleyici tedbir alınmadığı ve tedavi edilmesi için çaba harcanmadığı gibi olay günü akşam saatlerinde telefon konuşması sonrasında ağlayan, izne gitmekte tereddüt yaşayan ve morali çok kötü olan Aras’ın aynı gün silahlı bir şekilde nöbetle görevlendirilmesi akabinde olayın gerçekleşmesinde, idarenin kusurunun etkin olduğu sonucuna varılmıştır.
Askerlik sürecinde müteveffada psikolojik rahatsızlıkların baş göstermesine rağmen denetim ve gözetim yükümlülüğüne sahip idarece koruyucu veya önleyici bir tedbir alınmadığı gibi olay günün de müteveffanın manevi bir boşluk içinde olmasına rağmen silahlı nöbet görevi tutarken intihar ettiği, gerçekleşen ölüm olayının askerlik görevinin neden ve etkisiyle gerçekleştiği anlaşıldığından müteveffanın vazife malulü sayılması gerekirken başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuku uyarlık görülmemiştir.”
İŞARETLER VARDI
İdare Mahkemesi, askeri mahkemeden farklı bir karara imza attı. Geçen hafta taraflara tebliğ edilen kararda, Aras’ın memleket iznine yalnız değil de bir refakatçıyla gittiği, izin dönüşü babasının oğlunun hastaneye sevkini istediği hatırlatılarak bu durumun askerin psikolojik bir rahatsızlığının komutanlarınca bilindiğini gösterdiği savunuldu.