Güncelleme Tarihi:
Konuya ilişkin soruları yanıtlayan Psikonet Psikoterapi ve Eğitim Merkezinden Klinik Psikolog Derya Gazer, 15 Mayıs'ta başlayacak “İnfertilite Sürecinde Psikolojik Destek” programının, kısırlık tanısı konulan, bu nedenle tedaviyle ilgili araştırma yapan, karar aşamasında bulunan ya da tedaviye devam eden kadınlara yönelik olduğunu söyledi.
Kısırlık tanısının konulmuş olmasının bile kadın tarafından başlı başına bir sorun olarak algılandığına işaret eden Gazer, şöyle dedi:
“Kısırlık tanısı konulan kadınlarda en çok depresyon ve kaygı bozukluğu gözüküyor. Direkt depresyon tanısı konulmasa bile günlük mutsuzluktan biraz daha aşırı, şiddeti yoğun bir mutsuzluk yaşıyor. Kendilerini 'ben kadın değilim, eşime yetmiyorum, çocuk bile yapamıyorum' şeklinde yetersiz görüyorlar. Uykusuzluk, kilo verme ya da alma gibi sorunlar yaşıyorlar.”
Bu kadınların tedavi sürecinde de büyük bir savaş verdiğini vurgulayan Gazer, şunları söyledi:
“İnanılmaz bir psikolojik bunalım ve çökkünlük içinde oluyorlar. Yarış atı sendromu gibi önlerinde sürekli bir engel. Tedavi tamamlansa bile, kafası sürekli tedavi sonrası 'hamile kaldım mı, kalmadım mı?', kaldıysa bile 'düşük olacak mı, olmayacak mı?' gibi kaygılarla meşgul oluyor. Bütün süreç hakikaten çok yorucu. O yüzden bu insanlara birilerinin o yorucu ve çökkünlük kısmıyla baş edebilmeleri için yardımcı olması lazım.”
Daha önce de tüp bebek merkezlerinde bu tür çalışma yaptığını Klinik Psikolog Gonca Şensözen ile kendi koordinatörlüğünde böyle bir eğitim programı düzenlediklerini belirten Gazer, eğitimin 90'ar dakikalık 4 oturumdan oluşacağını ifade etti.
Yurt dışında yapılan araştırmaların, grup destek çalışmalarının kısırlık tedavisi sırasında yaşanan sıkıntılarla baş etme konusunda son derece etkin olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Gazer, “Grup çalışmasıyla hem benzer sıkıntıları yaşayan kadınlarla tanışmalarını sağlayacak, hem de yaşadıkları sorunlarla baş etme yönünde onlara ipuçları vereceğiz” dedi.
Programda katılımcılara genel olarak rahatlama egzersizleri, yani bedenlerini rahatlatmayı öğreteceklerini anlatan Gazer, “Bedenleri rahatladığı zaman zihinlerinin rahatlayacağını göstereceğiz. Doğru ve gerçekçi düşünmeyi öğretmeye çalışacağız. Program çok interaktif olacak. Bol paylaşıma yönelik, duygularını ifade edebilecekleri bir ortam hazırlayacağız. Herkes deneyimlerini paylaşarak, yalnız olmadığını görecek” dedi.