Kış tatili dendi mi akla hemen Uludağ ve Kartalkaya gibi kayak imkânı sunan yerler geliyor. Ancak pandemiyle birlikte buralarda kayak ve konaklama fiyatları oldukça yükseldi… Yine de Türkiye'de kısıtlı bütçeyle keyifli bir kış tatili yapmak mümkün. Örneğin ülkemizde keşfedilmeyi bekleyen pek çok köy ve kasaba bulunuyor. Üstelik buralarda çok fazla para harcamanıza da gerek yok.
Ben de hazır kışa merhaba dediğimiz şu günlerde gezgin ve seyahat yazarları Burcu Gürtürk Kadak, Nurgül Büyükkalay, Didem Mutçalıoğlu, Bahar Gündoğdu ve turizmci, fotoğrafçı ve seyahat yazarı Mehmet Altay'a kışın en çok yakıştığı köy ve kasabaları sordum. 12 şehirden birbirinden güzel 15 adresi önerdiler.
Ilıcası ile ünlü: Keramet Köyü / Bursa
Keramet Köyü, Bursa’nın İznik ilçesinde bulunan küçük sevimli bir köy. Köyü özel kılan ise yakınlarında bulunan Keramet Ilıcası. Ayrıca Keramet Köyü, neredeyse tüm trekking gruplarının da en gözde yürüyüş rotalarından biri. Özellikle kar yağdığında bu rota daha da güzelleşiyor.
Gezgin ve seyahat blog yazarı Bahar Gündoğdu, “Tepelerde başlayan yürüyüşünüze İznik Gölü manzaraları eşlik edecek. Yürüyerek geldiğiniz Keramet Köyü, sıcacık kahvesiyle karşılayacak sizi" dedi ve şu bilgileri paylaştı:
“Sıcacık sobanın etrafında içeceğiniz çaylardan sonra istikamet ılıca... Keramet Ilıcası, yaz-kış 36 derece olan sıcaklığıyla sizi asla üşütmeyen bir suya sahip. Açık havada olan gölün altından devamlı su kaynıyor. Bu nedenle de suyu sürekli temiz oluyor. Hele bir de kar yağışına denk gelirseniz değmeyin keyfinize... Yanınıza terliğinizi, mayonuzu, mümkünse incede olsa bornozunuzu almayı ihmal etmeyin. Küçük bir saç kurutma makinası da hayatınızı oldukça kolaylaştıracaktır. Konaklama için yakınlardaki İznik merkezini seçebilirsiniz. İznik’in tarihi dokusu da sizi çok mutlu edecek.”
Kartpostallık görüntüler: Cumalıkızık Köyü / Bursa
İstanbul’dan yaklaşık üç saatte ulaşacağınız Cumalıkızık, dokusu bozulmamış rengârenk evleriyle özellikle kış aylarında kartpostallık görüntüler sunuyor. 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ve Uludağ’ın eteklerinde yer alan Cumalıkızık’ın kuruluşu 1300’lü yıllara dayanıyor.
Osmanlı’nın erken döneminin kırsal kesim sivil mimari örneklerine rastlayacağınız köyde, Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre toplam 270 ev bulunuyor. Bunlardan bir kısmı halen restorasyonu devam eden, bir kısmı ise yaşamın devam ettiği yapılar.
“Bu yapılardan biri UNESCO Derneği Proje Uygulama Evi olarak hizmet veriyor. İç dekorasyonu döneme uygun olarak döşenmiş bu evi ziyaretçiler cüzi bir ücret karşılığında gezebiliyor” diyen seyahat yazarı Burcu Gürtürk Kadak, “Köyde, Bizans devrinden kalma bir de kilise kalıntısı bulunuyor” dedi ve gezilecek yerlerle ilgili şu önerilerde bulundu:
“Cumalıkızık, 1300’lü yıllara dayanan kadim geçmişini köy meydanında kurulan turistik pazarla da renklendiriyor. Köy meydanında yer alan ve Selçuklu mimarisi izlerini taşıyan Cumalıkızık Camii ile onun hemen bitişiğindeki Cumalıkızık Hamamı görülebilecek diğer önemli eserler arasında yer alıyor. Dönemin yaşam tarzını gelenek ve göreneklerini öğrenmek isterseniz Cumalıkızık Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.”
Küçük Venedik: Gölyazı / Bursa
Birçok uluslararası seyahat dergisinde 'Avrupa’nın en güzel köyleri' arasında gösterilen Gölyazı, yağışların arttığı sonbahar ve kış aylarında suların yükselip evlerin önüne kadar gelmesinden dolayı bölgede yaşayanlar tarafından ‘Küçük Venedik’ olarak adlandırılıyor.
Turizmci, fotoğrafçı ve seyahat yazarı Mehmet Altay, “Kışı bir başka güzel olan Gölyazı’da kar yağışı olduğu zamanlarda da saltanat ve balıkçı kayıkları ile geziler yapılıyor. Bu kayık gezilerinde özellikle fotoğraf meraklıları için bembeyaz bir görüntüye bürünen gölde inanılmaz güzel manzaralar ortaya çıkıyor” dedi ve ekledi:
“Gölyazı’ya gitmişken Ağlayan Çınar’ın altında sıcak bir çay içmeden de olmaz. Çay keyfinden sonra hemen yakında bulunan Aziz Panteleimon Kilisesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Finali ise Gölyazı’nın salaş balıkçılarında turna balığı ziyafetiyle yapın derim.”
Huzur dolu bir balıkçı kasabası: Kıyıköy / KırklareliKaradeniz kıyısındaki bu balıkçı kasabası, yazın hafta sonları çok kalabalık oluyor ama kış aylarında özüne yani o mütevazı balıkçı kasabası havasına geri dönüyor.
Gezgin Didem Mutçalıoğlu, “Kasabaya ayak bastığınızda, deniz kenarında iyot kokusunun ve dalga seslerinin tadını çıkarmak, martı ve balıkçı teknelerinin sesiyle huzura ve hayallere dalmak harika” dedi ve gezilecek yerlerle ilgili şu önerilerde bulundu:
Fotoğraf: Didem Mutçalıoğlu“Kıyıköy’de görülmesi gereken en önemli yer, Bizans döneminden kalma Aya Nikola Manastırı. Tıpkı Kapadokya’da gördüklerimiz gibi blok kayaların oyulması ile yapılmış ve mübadeleye kadar da aktif kullanılmış. Kıyıköy’ün içinden geçen Kazandere ve Papuçdere ise buraya ayrı bir güzellik katıyor. Kışın derelerin yanında sıralanmış çay bahçelerinde yaz aylarındaki kalabalıktan eser yok. Her yer size kalmış durumda. Ayrıca bu derelerin üzerinden küçük teknelerle gezinti de yapılıyor.”
Fotoğraf: Didem MutçalıoğluNasreddin Hoca ve Yunus Emre’nin de doğduğu yer: Sivrihisar / EskişehirSivrihisar, Eskişehir’in en güzel adreslerinden biri… Buradaki yerleşim MÖ 7’nci yüzyıla kadar dayanıyor. Ayrıca Bizans döneminde de önemli dini merkezlerinden biriydi. Sonrasında Selçuklular döneminde ‘uç’ yani ‘sınır şehir’ olması nedeniyle yine önemini korudu. Hatta Anadolu’nun ilk medresesi de burada yapıldı.
En son 13’üçüncü yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı ve uzun yıllar önemli bir ‘kaza’ oldu. Burası aynı zamanda Nasreddin Hoca ve Yunus Emre’nin de doğduğu yer. Böyle olunca tarih, Sivrihisar’da nereye baksanız görülüyor.
Fotoğraf: Didem MutçalıoğluGezgin Didem Mutçalıoğu, Sivrihisar’da kış aylarının oldukça soğuk geçtiğini, sık sık kar görüldüğünü söyledi ve şu bilgileri paylaştı:
“Sivrihisar meydanında bulunan Ulu Cami 1200’lerden kalma kütükler üzerine inşa edilmiş ve hâlâ kullanılıyor. Gerçekten görüntüsü büyüleyici… Odunpazarı evlerini hatırlatan tarihi evler ve konaklar da Sivrihisar sokaklarında yürürken sağlı sollu eşlik edecek size. Sokakları keşfederken karşınıza tüm ihtişamıyla tarihi bir Ermeni kilisesi çıkacak. Bu kilise Anadolu’nun en büyük üçüncü kilisesi. 17’nci yüzyılda yapılmış ama bir yangında hasar görünce tekrar inşa edilmiş. Kilisenin karşısındaki volkanik tepenin etekleriyse adeta bir açık hava heykel müzesi.”
Fotoğraf: Didem MutçalıoğluSafranbolu’nun incisi: Yörük köyü / KarabükSafranbolu’ya 10 kilometre uzaklıktaki Yörük Köyü, çok güzel bir Türkmen yerleşimi. Burası için bir nevi müze köy de diyebiliriz. Köy, 1997 yılında Kültür Bakanlığı tarafından tarihi binaları nedeniyle korunmaya alındı.
“Köyün sokaklarında yürürken yan yana dizilmiş birbirinden güzel tarihi ev ve konaklar size eşlik edecek” diyen gezgin Didem Mutçalıoğlu, “Köyde arazi engebeli değil, düz… Bu yüzden evler arka arkaya bir yamaçta değil, yol boyu yan yana yapılmış ve hiçbir ev bir diğerinin önünü kapamıyor” dedi ve ekledi:
Fotoğraf: İsmail Sarı“Evler Osmanlı mimarisini temsil ediyor ama hiçbiri köy evi tarzında değil. Daha çok konak niteliğinde. Konakların en eskisi 400 senelik. Bu konaklardan bir kısmını gezebiliyorsunuz. Özellikle sonbahar ve kış aylarında tarihi konaklı sokakların manzarasına turuncu kırmızı yapraklar ve bazen de kar manzarası eşlik ettiğinde daha da büyülü bir yer haline geliyor.”
Fotoğraf: İsmail SarıKışın manzarası harika: Göynük / BoluBolu’nun güzeli Göynük, kışın en güzel manzaralı yerleşimlerinden biri. Cittaslow yani ‘sakin şehir’ unvanına da sahip olan Göynük, eski İpek Yolu üzerinde tarihi bir yerleşim. Yamaç üzerinde sıra sıra dizilmiş tarihi Türk evleriyle sizi bugünden koparıp geçmişe götürecek. Ancak buradaki tarihi yapılar evleriyle kısıtlı değil. Gezgin Didem Mutçalıoğu evler dışında gezilmesi gereken yerlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Göynük’e girerken hemen dikkat çeken ve Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmış Akşemsettin türbesi çok etkileyici. Yine Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı da 14’üncü yüzyılın başında yapılmış ve burası da görülmesi gereken yapılardan. Ayrıca Göynük, yöresel ürünler satan sıra sıra dükkânlarla dolu. Üşüdüğünüzde çayınızı içip, lezzetli Bolu yemeklerini tadacağını birçok seçenek de mevcut.”
Kışın bir başka güzel: Adatepe / ÇanakkaleKaz Dağları’nın en güzel köylerinden olan Adatepe’yi kış aylarında ziyaret etmenin keyfi bir başka güzel. Tarihi taş evleriyle ünlü eski bir Rum köyü olan Adatepe, özellikle kar yağışı olduğunda bembeyaz örtüsüyle masalsı bir görüntüye bürünüyor.
Yaz aylarında turistlerin dolup taştığı köy sokaklarını yılın bu zamanlarında huzur dolu bir sakinliğin kapladığını söyleyen turizmci, fotoğrafçı ve seyahat yazarı Mehmet Altay, “Kafa dinlemek isteyenler için Adatepe harika bir seçenek. Ulaşımı da oldukça kolay. Birbirinden güzel butik otellerin bulunduğu Adatepe’de konaklamak için her bütçeye uygun seçenek de mevcut” dedi.
Bir tatlı huzur: Babakale / Çanakkale
Babakale, sakinliği ve doğallığıyla huzur arayanlar için oldukça ideal. Osmanlı’nın inşa ettiği son kalelerden biri olan Babakale, daha köye varmadan tepeden deniz kenarına inen virajlı yolları ve manzarası insanı büyülemeyi başarıyor.
“Kış aylarında ilginç bir keşif gezisi yapmak istiyorsanız, özellikle sakin, doğal ve kalabalıktan uzak şirin bir yer hayal ediyorsanız Assos’a yalnızca 40 dakika uzaklıkta olan Babakale’ye gitmenizi tavsiye ederim” diyen turizmci, fotoğrafçı ve seyahat yazarı Mehmet Altay, “Babakale’de kalenin hikâyesini mutlaka yerinde dinleyin ve nefis peynirlerinin tadın bakın” diye de ekledi.
Adı gibi şirin: Şirince / İzmir
İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı bir dağ köyü burası… Tarihi, Efes’in terk edilmesine kadar dayanıyor. Köy, özgün mimarisini korumayı başarmış ve her bir köşesi film seti gibi. Sokak sokak gezip, ısınmak için soba sevenlerdenseniz doğru adrestesiniz.
“Şirince, küçük olsa da dolu dolu zaman geçirilecek yer” diyen gezgin ve seyahat Nurgül Büyükkalay, “Rum evlerinin sıralandığı sokakları, Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi gezilecek yerler arasında” dedi ve ekledi:
“Aziz John Baptist Kilisesi, Nişanya evleri, Taş Mektep Müzesi görmeniz gereken diğer yerlerden. Şirince restoranlarının keyifli ortamında mutlaka Ege lezzetlerini tatmanızı öneririm. Konaklamak için köy meydanı çevresindeki sokak aralarında ve köyü tepeden gören harika butik oteller var. Buraya kadar gelmişken Efes Antik Kenti'ne de uğramayı ihmal etmeyin.”
Görsel şölen: Göreme / Kapadokya – Nevşehir
Dört mevsimi ayrı güzel olan Kapadokya’nın ünü dünyaya yayılan kasabası Göreme, kış aylarında beyaz örtüyü üzerine çektiğinde misafirlerini kendine hayran bırakıyor. Göreme Açıkhava Müzesi’nin de bulunduğu Göreme kasabasının adı tarihi belgelerde ilk kez ‘Korama’ adıyla 6’ncı yüzyılda anıldı.
Günümüzde yaklaşık 2 bin nüfusu bulunan kasaba, Orta çağın başlarında, Hıristiyanlar için önemli bir dini merkezdi. Göreme Vadisi’nde o zamanlardan günümüze kalmayı başarmış pek çok kilise bulunuyor. Bunlar arasında Tokalı Kilise, St. Barbara Kilisesi, Elmalı Kilise, Karanlık Kilise, El Nazar Kilisesi ve Yılanlı Kilise sayılabilir.
“Nevşehir-Ürgüp-Avanos üçgeni arasındaki etrafı vadilerle çevrili bölgede yer alan Göreme, Dünya Miras Listesi’nde yer alan dünya üzerindeki özel bölgelerden biri” diyen seyahat yazarı Burcu Gürtürk Kadak, “Yüzyıllar boyunca insanoğlunun gözde yerleşim bölgelerinden biri olan Göreme kasabası, kendine has mimarisi ve doğal yer şekilleriyle birlikte değerlendirildiğinde ziyaretçilerine eşsiz bir görsel şölen yaşatıyor” dedi.
Hırçın Karadeniz’in sakin güzeli: İnebolu / Kastamonu
Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini içinde barındıran İnebolu, Türkiye’de karın en çok yakıştığı kasabalardan biri… Kastamonu’ya bağlı bu sahil kasabası, özellikle son yıllarda turistlerin ve fotoğrafçıların uğrak yeri haline geldi.
Seyahat yazarı Burcu Gürtürk Kadak, “Hırçın Karadeniz’in yanı sıra cömert doğasıyla da ziyaretçilerini büyülemeyi başaran İnebolu, Küre Dağları’nın denizle buluştuğu noktada, bordo ve beyaz renklerin hâkim olduğu evleriyle adeta bir görsel şölen yaşatıyor” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
“Kasabanın evleri, kışın karlı günlerinde adeta bir pamuk şekeri andırıyor. Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir yere sahip olan İnebolu’da, Atatürk’ün Şapka İnkılâbını gerçekleştirdiği Türk Ocağı Binası, İnebolu Kent Müzesi ve Geriş Tepesi’ndeki manastır kalıntıları, kasabanın tarihini anlamak için ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor.”
İsviçre manzaralarını andırıyor: Hamsiköy / Trabzon
Karadeniz’in en ünlü köylerinden biri olan Hamsiköy aslında 1300 metre rakımda bulunan bir yayla alanı. Bu alan toplam beş köyden oluşuyor. Mahallenin Hamsiköy ismi de Arapça’da ‘beş’ anlamına gelen ‘hamse’ sözcüğünden geliyor.
Turizmci, fotoğrafçı ve seyahat yazarı Mehmet Altay, “Kış aylarında Hamsiköy’ü ziyaret edenler yağan karla birlikte Hamsiköy’de İşviçre manzaralarını andıran nefis doğa görüntüleriyle karşılaşabilirler” dedi ve gezilmesi gereken yerlerle ilgili şu önerilerde bulundu:
“Trabzon’a yaklaşık 50 kilometre mesafede, Maçka yakınlarında bulunan köyün yollarında yolculuk yapmak ayrı bir keyif. Yollar biraz virajlı ama yol boyunca karşınıza çıkacak olan manzaralar insana fazlasıyla mutluluk hissi vermeye yetiyor.”
“Trabzon’dan günübirlik bir gezi planlayarak Hamsiköy’ün dünyaca ünlü sütlacını
yemek için bile bu güzel yayla köyüne gidilebilir. Bu arada ocak ayında Sümela Manastırı tekrar ziyarete açılıyor. Hamsiköy’e gitmişken dönüş yolunda Sümela Manastırı’nı da gezi programınıza ekleyebilirsiniz.”
Peynir diyarı: Boğatepe Köyü / KarsBoğatepe, meşhur Kars peynirinin üretildiği köy. Kars’a 50 kilometre mesafede yer alıyor. 1876-1877 Rus-Türk Savaşı sonunda Ruslar tarafından Kars’a yerleştirilen etnik bir grup olan Malakanların Karslılara mirası. Özellikle kültür turu yapmayı seviyorsanız Kars’a yolunuz düştüğü zaman Boğatepe Köyü’nü mutlaka ziyaret listenize almalısınız.
“Kars’tan köye gideceğiniz yolun tamamı asfalt” diyen gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, “Kendi aracınızla gideceğiniz gibi Kars şehir merkezinden turla ya da otobüslerle de gidebilirsiniz” dedi ve ekledi:
“Boğatepe’de peynir çeşitliliğinin korunması amacıyla açılmış Türkiye’nin ilk ve tek peynir müzesi var. Müzede Kars’ın mandıra kültürünün tarihiyle ilgili bilgi sahibi olabilir ve peynir tadımı yapabilirsiniz. Çeşit çeşit peynirin üretildiği köyün en meşhur peyniri ise gravyer. Hikâyesi İsviçre’ye kadar uzanıyor. Köyde kahvaltı ve yöreye özgü yemekleri tadacağınız birçok ev var. Bu evlerden birine misafir olup, köy halkını tanıyarak onlarla sohbet etmek Boğatepe’de yapacağınız en güzel şey.”
Akdeniz’de kış manzarası: Ormana / Antalya
"Antalya’da kış manzarası mı olur?" demeyin, Toroslar’a çıkarsanız büyük bir sürpriz sizi bekliyor olacak. Toroslar’ın tepesinde İbradı’ya bağlı bir köy olan Ormana, kış manzarasının en güzelini göreceğiniz yerlerden biri…
Ormana’nın en büyük özelliği köydeki evlerin birçoğunun bu bölgeye has Yörük yapı tekniği ile yapılmış olan düğmeli evler olması. Harç ve çimento kullanılmadan taş ve ağaç kullanılarak yapılan bu evler Akseki ve İbradı çevresine ait bir mimari tarz. Bu evlerin iskeleti de yine Toroslar’da bulunan sedir ağaçlarından yapılıyor.
Gezgin Didem Mutçalıoğlu, “Ormana’da 300’den fazla tarihi düğmeli ev var ve taş sokakların yanlarına serpiştirilmiş bu evler başlı başına bir görsel şölen sunuyor” dedi. Ayrıca Mutçalıoğlu, “Bir de buna çevresini saran Toroslar, Sedir ve Ardıç ağaçlarının kokusu, manzarası eklenince neden buranın özel olduğunu anlıyorsunuz” diye de ekledi.
Fotoğraf: Alamy, İStock