Güncelleme Tarihi:
Tunceli’de düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında, 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te iki kadın arkadaşıyla birlikte öldürüldükten sonra Türkiye’ye getirilip 17 Ocak 2013 tarihinde memleketi Tunceli’de toprağa verilen PKK’lı Sakine Cansız anısına "38’den Sakine’lere Kadın Özgürleşmesi" paneli yapıldı. Moderatörlüğünü gazeteci Yazar Esra Çiftçi’nin yaptığı panele konuşmacı olarak BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, katıldı.
"DEVRİM YAPMAK İSTİYORSAK HALKLAŞACAĞIZ"
Abdullah Öcalan’ın 3 Ocak’ta verdiği mesajın kodların çözümünün halklaşmayı işaret ettiğini açıklayan Kışanak, "Sayın Öcalan bu süreci başlatırken 3 Ocak’ta giden ilk heyetimize ve ondan sonra giden heyetlerimize her defasında şunu söyledi. ‘Halk demokratik, sivil bir mücadeleye ve bir inşa sürecine hazır mı? Halk buna hazırsa ben onlara rehberlik edeyim.’ Çok açıktır. Görev ve sorumluluk bizdedir. 4 Nisan vesilesiyle gönderdiği mesajda da bunu çok açık ve net olarak söyledi. ‘Ben halkıma karşı sorumluluğumu büyük ölçüde yerine getirdiğime inanıyorum. Bundan sonra eylem sırası sizde’ dedi. Eylem sırası bundan sonra halkta dedi. Burada çok önemli birkaç tane kod var bunları çözmemiz lazım. Birincisi eylem kelimesinin kendisinde gizlidir. Başka bir kelime kullanabilirdi ama eylem kelimesini tercih ediyor. Bunun anlamı da ‘artık laf yapmayın iş yapın’dır ve halka dayanın; halkla birlikte bu işi halkın gücüyle çözün. Devrim yapmak istiyorsak halklaşacağız bu kadar" dedi.
"ÖCALAN, KCK İÇİN BESE HOZAT’A BAŞARILAR DİLEDİ"
Öcalan’la son görüşmedeki KCK detaylarını açıklayan Kışanak, "Son görüşmede KCK yönetimindeki değişikliklerle ilgili giden heyetimiz aktarımda bulunup bilgilendirme yapıyor ve Sayın Öcalan’ın isim olarak üzerinde durup başarılar dilediği kişi Bese Hozat. Ve şu cümleyi kullanıyor, ’Ben Hozat kadınlarının sadeliğine ve samimiyetine güveniyorum. Beni mahçup etmeyecekler. Bese Hozat’a başarılar diliyorum’ demiştir. Bu isim şahsında Dersimli kadınları sadeliğine ve samimiyetine duyulan bir güvendir. Biz kadınlar bunu bir iyi niyet dileği ve bir selam olarak da alabiliriz. Bunu mücadeleye daha güçlü katılma konusunda önümüze açılmış fırsat olarak da alabiliriz. Bence biz ikincisini tercih edelim" dedi.
"KALEKOLLAR, İÇTİĞİMİZ ÇAYI ZIKKIM EDİYOR"
Festival için geldiği Tunceli’de dört bir tarafın karakollarla dolu olduğunu söyleyerek, çekilme sürecindeki karakol yapımlarına tepki gösteren Kışanak şöyle devam etti:
"Savaş; Kürt toplumuna devletin tekçi zihniyeti karakteri nedeniyle dayatılmış bir şeydir. Biz toplum olarak bundan kurtulmaya çalışıyoruz ve buna karşı mücadele ediyoruz. İşte bugün demokratik bir çözüm süreci ve barış deyip bunun imkanlarını yaratmaya çalışıyoruz ama ha bire karakol kuruluyor. Akşam benim kaldığım evde gösteriyorlar. Şu tepe Kalekol, bu tepe Kalekol, şurası Kalekol. Ya böyle bir şey olabilir mi? Evinin balkonunda oturuyorsun; üç taraftan üç tane Kalekol görüyorsun. İçtiğin çay zıkkım olup boğazına düğümleniyor yani. Kim savaş istiyor o zaman? Kimin savaşı bu? Karşı çıkacaksak neye karşı çıkacağız? Bence doğru yerden sorgulayıp savaşa karşı çıkacaksak bu karakolları buradan kaldıracağız. Dersim halkının bu karakollarla nasıl bir hukuku var? Ne faydası var bu karakolların bu Dersim halkına? Evimin balkonunda oturup bir bardak çayı gönül ferahlığıyla içemiyorsam, kafamı çevirdiğim her tarafta karakol görüyorsam ve o karakollardan bu evlerin gözetlendiğini de hissediyorsam; bu nasıl bir şeydir. Bütün bir toplumu böyle bir cendereye mi alacaksın?" dedi.
"DERSİM HALKI DEVLETTEN RESMİ ÖZÜR BEKLİYOR"
Tunceli’de soykırım yaşandığını iddia ederek Tunceli halkı ve Alevilerin devletten yıllardan bu yana özür beklediğini söyleyen Kışanak, şunları söyledi: "Devlet adına resmi olarak Dersim halkında özür dilenmesi gerekiyor. Özrün de bir adabı vardır. Özür dilemek her şeyden önce bir mahcubiyet gerektirir. Eğer bugün birileri devlet adına Dersim’de yapılan bu katliamdan dolayı özür dileyecekse önce bunun mahcubiyetini yaşamalı. Yanlış yaptığı kabul edilmeli ve bir daha yanlış yapılmayacağına dair bir güvence, bir garanti ve bir demokratik değişim olmalıdır. Özür ancak böyle kıymetli ve anlamlıdır. Dersim halkı devletten Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden bu resmi, samimi, içten, mahcubiyeti duyulan ve bir daha da o günlere dönülmeyeceğinin garantisi verilen bir özür bekliyor." Tunceli Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan 1938 yılındaki Dersim olaylarının figürleştirildiği "Dersim 38 Duvarı"nın açılışını Kışanak ile diğer davetliler birlikte gerçekleştirdi.