Güncelleme Tarihi:
“Çok uykum olmasına rağmen gece uykuya dalmakta zorluk çekiyorum, sabahları da zar zor uyanıp gün boyu halsiz oluyorum”, “Kimse ile görüşüp konuşmak istemiyorum”, “Çok mutsuzum, içimden bazen ağlamak geliyor”, bu tarzı yakınmaları kış mevsiminde çevremizden sıkça duyuyor ya da kendimiz de dile getiriyoruz. Acıbadem Eskişehir Hastanesi’nden Psikolog Orhan Öztürk, özellikle kadınları etkisi altına alan kış depresyonunun yaşamı çekilmez hale getirdiğine, oysa bu hastalıktan korunmanın mümkün olduğuna dikkat çekerek, “Kış mevsimi bazı kişiler için oldukça zor geçiyor. Çünkü enerji yoksunluğu, gün içinde aşırı uyuklama, sabahları geç uyanma ve hayattan keyif alamama gibi durumlar yaşam kalitesini ciddi boyutlarda bozabiliyor. Ancak alınacak olan bazı önlemler ile kış mevsimini enerjik ve keyifli bir şekilde geçirmek mümkün” diyor.
Toplumun yüzde 10’unu etkiliyor
Kış depresyonu, yılın diğer zamanlarında zihinsel durum açısından oldukça sağlıklı olmalarına karşın, soğuk aylar yaklaştıkça depresyon belirtileri gösteren kişilerde görülen ruhsal bir düzensizlik durumu olarak tanımlanıyor. Teknik adı “mevsimsel duygu durum bozukluğu” olan bu rahatsızlık nadiren de olsa diğer mevsimlerde ortaya çıkabiliyor. Kış depresyonu yaşayan kişilerin en belirgin özellikleri ise her sene kış ayları yaklaştıkça gözlenen depresyona özgü mutsuzluk, keyifsizlik, hayattan tat alamama ve enerji azalması gibi durumlar yaşamaları.
Yapılan çalışmalar özellikle kadınları etkisi altına alan kış depresyonunun tüm yetişkinler arasında yüzde 1.5 - 10 gibi yüksek bir oranda gözlendiğine işaret ediyor.
Belirtileri neler?
Öztürk, genellikle soğuk ve az ışıklı aylar yaklaştıkça giderek artan belirtileri şöyle sıralıyor:
- Enerjisi yoksunluğu,
- Sabahları güç uyanma,
- İsteksizlik,
- Genel keyifsizlik,
- Gün içinde aşırı uykulu olma,
- Konsantrasyon güçlüğü,
- Performans düşüklüğü gibi depresyona özgü durumlar yaşanıyor.
- Sıklıkla karbonhidratlı besinler tercih edildiği için kilo alınıyor.
Depresyonu önlemenin 7 püf noktası
- Kış boyunca gündüz saatleri süresince olabildiğince doğal güneş ışığı almalısınız. Bu nedenle penceresi olmayan ve yapay ışıkla aydınlatılan ortamlarda çalışıyorsanız, sabah mesai saatinden önce ve hafta sonları güneşli ortamlarda bulunmaya çalışın.
- Evde ve işyerinde aydınlatma için doğal güneş ışığı tarzında ışık veren ampuller kullanın.
- D vitamini açısından zengin olan balık etini haftada en az 2 kez tüketin. Bol sıvı ve meyve suyunu ihmal etmeyin.
- Mümkünse kış tatillerinizi güneşli ve rahat ortamlarda geçirin.
- Uyku alışkanlıklarınızı değiştirmeyin, hafta sonları geç saatlere kadar uyanık kalmayın.
- Haftada 3-4 gün egzersiz yapın. Böylelikle hem kendinizi daha dinç hissedecek, hem de gece daha rahat uykuya dalacaksınız.
- Yapmak isteyip de devamlı ertelediğiniz sosyal aktiviteler için kış mevsiminin iyi bir fırsat olduğunu akıldan çıkarmayın.
Uzmana ne zaman başvurmalı?
Öztürk, değişken sosyal ve fizyolojik şartlara bağlı olarak ortalama ruh halindeki dalgalanmaların herkeste görülebildiğini ve bu durumun bir seviyeye kadar son derece olağan olduğunu belirterek şunları söylüyor: ‘Kış depresyonu bir uzmana başvurulmadığı durumlarda baharın gelmesiyle de pekala kendi kendine geçebilir. Ancak duygu durumdaki düşüşler her sene kış aylarında belirgin olarak ortaya çıkıyorsa ve kişinin psikolojik, sosyal, ailevi ve akademik hayatını ciddi derecede etkilemeye başlamışsa, artık bir uzmana görünme vakti gelmiştir. Böylelikle profesyonel yardım alan hastalar bir sonraki yılın kış depresyonuna karşı daha hazırlıklı olur ve hastalıkla çok daha verimli metotlarla başa çıkmayı öğrenirler”
Işık terapisi ile etkili çözüm
Öztürk, kış depresyonunda diğer depresif bozuklukların tedavisinde kullanılan klasik yöntemler olan bilişsel-davranışçı psikoterapi ve ilaç tedavisinden farklı olarak, ışık terapisi (fototerapi) ile melatonin hormon desteği uygulamalarına yöneldiklerini belirterek tedavi sürecini şöyle anlatıyor: “Özellikle ışık terapisi ve psikoterapi kombinasyonu ile hastaya ilaç vermeden ve olası yan etkilerden uzak kalarak çok başarılı sonuçlar elde etmek mümkün oluyor. Tedaviye yanıt oranı kişiden kişiye ve kullanılan yöntem kombinasyonuna bağlı olarak değişiyor. Ortalama bir ışık terapisi seansı 30-60 dakika sürüyor ve hastalar genellikle ilk 1 hafta sonrasında iyileşme fark etmeye başladıklarını ifade ediyor”