Kırmızı telefonum yok cebi vereyim mi?

Güncelleme Tarihi:

Kırmızı telefonum yok cebi vereyim mi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 15, 2005 01:13

Ünlü ‘kırmızı telefon’u nicedir unutmuş, sözünü etmez olmuştuk. Bereket Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gezisi sırasında İsrail ile Türkiye arasında kırmızı telefon hattı kurulmasına kararı verildi de yine hatırlayıverdik. Bir zamanlar Hollywood’un casus filmlerinin değişmez aksesuvarı olan kırmızı telefon, göreni, bileni olmayan ama bir yandan da onun kahramanı olduğu öykülerden geçilmeyen, özellikle de medyanın her fırsatta diline pelesenk ettiği bir efsane!

Evet, gerçekten bir efsane. O nedenle siz siz olun, bu efsaneye kanıp, yolunuz tesadüfen Başbakan ya da Dışişleri Bakanları’nın özel kalemlerine düşerse masaların orasında burasında kırmızı telefon ya da kırmızı hat aramayın! Çünkü bulamazsınız.İşte kırmızı telefonun gerçek hikayesi...

Efsaneyi kavrayabilmek için 40 yıl kadar geriye, 1962 Ekim’ine dönmek gerekli. Sovyetler füzelerini Küba’ya yerleştirir, ABD de bunun üzerine adayı ablukaya alır. Dünya bir anda bir nükleer savaşın eşiğine gelir. Neyse ki, soğuk terler döken Kennedy ve Kruşçev sorunu anlaşmayla çözerler ve füzeler sökülür, abluka kaldırılır. Ama iki lider, bir daha bu kritik noktaya gelmemek için bir çözüm üretmeye karar verirler. Bulunan çare de Beyaz Saray ile Kremlin arasında ‘doğrudan haberleşme hattı’ kurulması olur. 20 Haziran 1963’te Cenevre’de imzalanan antlaşmanın başlığı, ‘Doğrudan Haberleşme Hattı Antlaşması’dır ama herkes bunu ‘Kırmızı Telefon Antlaşması’ olarak öğrenir.

‘Hot line’ (sıcak hat) olarak da adlandırılan ‘kırmızı telefon’, o günün dar iletişim olanakları içerisinde anlaşılabilir bir yöntemdi. Telefon numaralarının bağlanabilmesi, uzun çabalarda bulunulmasını, araya ‘Milletlerarası Servisler’in girmesini gerektiriyordu. Doğrudan telefon hattı kurulması, bütün bu gereksiz zaman kaybını önlemiş, kriz durumunda acil müdahaleyi kolaylaştırmıştı.

Beyaz Saray ve Kremlin arasındaki bu ‘doğrudan haberleşme hattı’, yani ‘kırmızı telefon’, o günden itibaren dünyada bir efsaneye dönüştü. Casus filmlerine, romanlara ilham kaynağı oldu. Ancak bir yandan da aralarında kriz olan başka ülkeler, ‘kırmızı telefon’dan esinlenmeye başlamıştı. Hindistan-Pakistan, Güney-Kuzey Kore, Çin-ABD gibi birçok ülke aralarında doğrudan telefon bağlantıları kurdular.

Öylesine yayıldı ki, ‘soğuk savaş’ döneminin ‘sıcak ürünü’ kırmızı telefon, sadece aralarında çatışma olasılığı bulunan ülkelerde değil, dost ülkelerde de kullanılır oldu.

TÜRKİYE’NİN KURDUĞU KIRMIZI TELEFONLAR

Elbette Türkiye de kırmızı telefon salgınından etkilendi. Hatta öylesine benimsendi ki bu yöntem, Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, MİT Müsteşarlığı gibi kurumlar arasında da PTT yerine doğrudan haberleşme hatları çekildi. Teknoloji geliştikçe de bu telefonlarda dinlemeye karşı özel önlemler geliştirildi.

Soğuk savaş döneminde Türkiye’nin doğrudan haberleşme hatları, NATO merkezleri ve bazı Avrupa ülkeleri ile sınırlıydı. Son dönemde bu hatlara Suriye de eklendi. Öcalan’ın bu ülkeden çıkarılmasının ardından, 1998’de iki ülke arasında direkt haberleşme hattı kuruldu.

Türkiye-Yunanistan arasında ‘kırmızı hat’ kurulması yaşanan onca krize rağmen ancak İsmail Cem ve Yorgo Papandreu’nun Dışişleri Bakanlıkları sırasında Ocak 2000’de gündeme gelebildi.

Bu gelişmeyi, birer yıl arayla Milli Savunma Bakanları arasında, sonra da Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları arasında hat kurulması izledi. Sonra bir hat da, hava sahası ihlallerinden doğan krizlerin önlenmesi için Eskişehir ile Larissa hava taktik karargahları arasında kuruldu.

Başbakan Erdoğan’ın İsrail ziyareti sırasında karara bağlanan ‘kırmızı telefon hattı’ ise krizleri önleme amacından çok ‘dostluk göstergesi’ işlevi görecek. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, doğrudan hat önerilerinin kabulünden duyduğu memnuniyeti dile getirirken bir de bilgi veriyordu; ‘ABD, İngiltere, Rusya ve AB liderliklerinden sonra beşinci direkt hattı Türkiye ile kurduk.’

TELEFON BAŞINA HEP BİRLİKTE OTURULUYOR

Kırmızı telefon tanımı, aslında sembolik bir anlamdan öteye gitmiyor. Doğrudan telefon hattı kurulması kararı verilen ülkeler ile sadece karşılıklı birer numara alışverişinde bulunuluyor o kadar.

Gerektiğinde bu özel numara aranarak, o devlet adamının özel sekreterine ya da hemen bağlantı kurabilecek yakın bir görevliye ulaşmak mümkün oluyor. Randevulaşılan saatte iki devlet adamı oturuyorlar telefonun başına, görüşüyorlar. Yanlarında da diğer görevliler. Tutanak tutuyorlar, çeviri yapıyorlar ya da bilgi desteğinde bulunuyorlar. Devlet adamı öyle ahizeyi kulağına götürüp de konuşmuyor; diyafon açık tutuluyor ki, odadakiler konuşmayı dinleyebilsin ve kayıt altına alınabilsin.

Peki böyle bir hat yoksa ne oluyor? Geleneksel biçimde ülkeler arası teması her zaman olduğu gibi büyükelçilikler sağlıyor. Kırmızı telefon hattı, büyükelçilikleri, bürokrasiyi ortadan kaldırarak zaman kazandırıyor.

Ancak iletişim teknolojisinin hayli geliştiği günümüzde devlet adamlarının görüşmeleri de eskiye oranla hayli hızlandı. İsrail ile ‘kırmızı telefon anlaşması’nı yorumlayan Dışişleri’nden bir diplomat bu konudaki pratiği bize özetledi: ‘Artık birçok bakanın müşavirinin cep telefonu numarasını biliyoruz. Biz de kendi cep telefonumuzu veriyoruz. Gerektiğinde cep telefonundan anında ulaşabiliyoruz. Hatta istersek zaptını da tutabiliyoruz. Bugünün teknolojisinde kırmızı hattın pek geçerliliği kalmadı. Artık bir fantezi olarak kaldı.’

Anlaşılan artık devlet adamlarının birbirlerine ‘Cep telefonu numaranızı alabilir miyim?’ demeleri ‘kırmızı telefon’dan daha işlevsel...

KAYA TOPERİ (Cumhurbaşkanı Özal’ın Dışişleri Danışmanı)

Doğrudan Beyaz Saray’ı arıyorduk

Irak Savaşı döneminde Turgut Bey ve Başkan Bush’un görüşebilmeleri için biz doğrudan Beyaz Saray’ı, onlar da Çankaya’yı arardı. Özal bildirilen saatte telefon başında oluyordu. Yanında da biz olurduk, ses diyafonla odaya verilirdi. Bush ile konuşurken gerek yoktu ama mesela Arap liderlerle konuşurken çevirmene ihtiyaç olurdu. Özel hattan kasıt özel bir numaranın verilmesi. Kırmızı hat, kırmızı telefon yok. Gerek kaldı mı bilmiyorum çünkü artık cep telefonları var.

VECDİ GÖNÜL (Milli Savunma Bakanı)

İstese cebimi de verirdim

Yunanistan Milli Savunma Bakanı ile direkt numaralarımız var birbirimizin. Kırmızı hat falan değil. Sekretersiz görüşme imkanı sadece. Önceki bakan zamanında talep etmişlerdi. Bir iki defa konuştuk. İsteseler cep telefonu numaramı da verirdim ama numaralar değişiyor, bakanlar değişiyor.

SÜLEYMAN DEMİREL (9. Cumhurbaşkanı)

Kırmızı denilen direkt telefondur

Kırmızı telefon denilen direkt telefondur. Aradığınız zaman doğrudan muhatabınız çıkar. Kırmızı değil, adı öyle onun. Mesela ben Güniz Sokak’ta oturuyorum başbakanım, gecenin herhangi bir zamanında cumhurbaşkanıyla görüşmem lazım; veya cumhurbaşkanının benimle görüşmesi lazım. Kaldırdım mı telefonu görüşüyordum. O manada benim kırmızı telefonum hep vardı. Başbakanken de, cumhurbaşkanıyken de. Ondan sonra değişik zamanlarda değişik devlet adamlarıyla benim aramda kırmızı telefon vardı. Türk -Yunan münasebetlerinin çok sürtünmeli olduğu 60’lı yıllarda Dışişleri Bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil ile Yunan Dışişleri Bakanı arasında kırmızı telefon vardı. Bu şekilde direkt temas halinde olduğumuz insanlar oldu. İletişim çabukluğu, iletişim güvenliği sağlıyordu. O telefonu kullandım ben epeyce.

MURAT KARAYALÇIN (SHP Genel Başkanı)

Hiç kırmızı telefonla görüşmedim

Bakanlığım sırasında hiç kullanmadım. Benden önce ya da benden sonra gelenlerin, hatta başbakanların da kullandığını pek sanmıyorum. Ben birçok bakanla görüştüm, ama kırmızı telefon olmadan da o ihtiyacı karşılayabildik. Zaten bakanlıkta da öyle kırmızı bir telefon yoktu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!