Kırılgan sevdalar şairi

Güncelleme Tarihi:

Kırılgan sevdalar şairi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 1999 00:00

Haberin Devamı

Selahattin Yetkin, ilk şiir kitabını yayınladı.

Antalya Gazetesi, kentin en eski gazetesiydi. Kurtuluş Savaşı sırasında yayın hayatına atılmıştı. İzmir'in işgalinden sonra, gazetenin kurucusu Mazlum Adison, Antalya'ya taşır 1881 tarihli Heilderberg makinasını. Şimdi o makina, Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nin önünde sergileniyor.

Adison'un kurduğu gazetede, sessiz sedasız spor sorumlusu olarak çalışan Selahattin Yetkin'in, günün birinde bir şiir kitabı yayınlayacağını belki de hiç kimse beklemiyordu. ‘‘Kıyamete Kuşandık Sevdaları’’ Yetkin'in ilk şiir kitabı.

1961 yılında Korkuteli İlçesi'nde doğan gazeteci-şair Yetkin, ekonomik nedenlerle ilkokuldan sonra öğrenimini sürdüremedi ve kendi deyimiyle hayat okuluna başladı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra Antalya'da yayınlanan çeşitli yerel gazetelerde çalıştı. Entertip'in başında duygu dünyasını genişletti. Kendi deyimiyle, sevdalar önce yüreğine, sonra da kurşun harflere dökülüyordu. Selahattin Yetkin, şiir anlayışını şöyle tanımlıyor:

‘‘Şiirlerimde, yoğunluğu sevda'nın oluşturduğunu, bu sevdaların hepimizin sevdasından bir parça, bir dize olduğunu söyleyebilirim. Her satırında, her dizesinde acılar, hasretler, özlemler ve duygusallığın en tarifsiz sözlerini bulacaksınız.’’

Yetkin, bir sevda şairi. Yüreğinden yansıyan dizelerde, kırılganlıkları da hissedebilirsiniz. Çünkü O, hüzünleri de yaşamasını bilir namusluca. Ataol Behramoğlu'nun dediği gibi ‘‘Acılar da sevinçler gibi olgunlaştırır insanı.’’

yetkin’den bir şiir

Yorgun bir

akşam üzeri

Kapımdaki eflatun güneşe inat

Gözyaşlarımın acı iksirlerini içmeden,

Yeşil yüreğinle,

yüreğime dikil

Yeniden başlama

istersen,

En sondan devam edelim sevdamıza

Uçurumlardan al

çıkar beni

Türkülerinle,

şarkılarınla.

Sokaklarda dolaşıp sabahlara dek

Yaşayalım bu rezil dünyanın son demini,

Umut karanfilleri sunalım birbirimize,

Yeniden yansın tutuşsun bu sevgi.

Utangaç mavilerin

kucağında,

Sabahları çiğ düşen tomurcuk gibi

Seher yelleriyle yeniden üşüyelim,

Yeniden dolsun göz

pınarlarımız.

Depremler sallasın

dört bir yanımızı

İstersen sırılsıklam

bir yağmurla gel.

Kan yürümeden gözlerimize usulca,

Yeniden o ürkek

'merhaba'nla gel.

Antalya şiirleri

Akdeniz

Bir Akdeniz kavurganlığında

Dalgalar çakıl taşlarına gebe

Güneş ikindisinde hüznün

ak köpükler cümbüşünde

martılar

Tarih koynuna girmiş doğanın

Aklamaklı yalnızlığında yine

Valansiya meyveli, çiçeğini

doğurmuş

Dereler duygusuz dilsiz

Yeşil en doğurganlığında yine

Ağzı dili kurumuş gökyüzünün

Hasretin son gülüşünde

Sereserpe çıplak seyrettiklerime

Akdeniz bağrını açmış sevinçle

Tünemiş kuşlar

begonvile ve güle

Renkler harman olmuş gönlüme

Bir evren ışıltısı indi

ufkun üstüne

Süte doygun bebeler gülüncüyle

Kleopatra soyunmuş

kumda izleri

Resim resim olmuş koy

güzellikleri

Koca şehri tutsak almış kalesi

Gül sarısı uç verirken üstüme

Yorgun Akdeniz ortak

sevincime.

Erol SARAÇ (Antalya)

Antalya

Seni seyrettim Antalya

Şu Yivli Minareden

Doyamaz görmeye inan

Seni bir kez seyreden.

Limon, portakal çiçeği,

Yasemin, karanfiller

Antalya'ya renk veriyor

Zakkum ve begonviller.

Bak önümde Kaleiçi

Yandaki cennet midir?

Yeşilliği katletmeler

Acep ki cinnet midir?

Bir yandan seyret sularda

Boğuşup duranları

Ulu çınarlar altında

Hayaller kuranları.

Şimdi rafting moda oldu

Turistler hep sularda

Azgın akıntılar dolu

Tehlike pusularda

Saymakla tükenmiyor

Antalya güzelliği

Türkiye'nin en has yeri

Bu şehrin özelliği

Derler ki bu şehri Tanrı

Kendisine saklamış

Sonra vermiş insanlara

Kemliği yasaklamış.

Halil Şakir TAŞÇIOĞLU (Antalya)

düş üzerine

denize karşı

Adam oturmuş denize karşı

Elinde oltası yıldız tutar

Çeker çıkarır bir bir geceden

Çeker çıkarır tadına bakar

Ardında ışık içinde çarşı.

Bir kız geçer arkadaki yoldan

Bir eda bir çalım akça pakça

Ağzı yüzü bir delice türkü

Vurur kokusu uzaklaştıkça

Öyle bir düş ki beter gerçekten

Dalmış gitmiş işine beriki

Vız gelir çarşı türkü vız gelir

Çocuksu bir bakış gözlerinde

Bir başına rıhtımda oturur

Ne geçer içinden bilinmez ki.

Sabahattin Kudret AKSAL

(1920- 1993)

Balık ağzı

Bu bir kılıç balığının öyküsü

Yazılmasada olurdu

Ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu

Uskumrunun arkasından

gidiyorduk

Sürünün içinde ben de vardım

Sırtımda bir zıpkın yarası

Bahtiyar olmasına bahtiyardım

Nedense gitmiyordu kulağımdan

Bir türlü o 'Ağ var' sesleri.

Deniz kızı girmiş düşünceme

Ben iflah olmam

Dalyanları birbirine katmak

orkinosların harcı

Dolanınca ağa çok geçmeden

küserim

Bir çocuk bile çeker sandala

beni Bu kadar ağır olmasam.

Beni böyle koşturan yaşama sevinci Kanal boyunca bir o yana

bir bu yana

Siz yok musunuz siz

derya kuzuları

Kestim kılıcımla karanlığını dibini

Yakamoz içinde bıraktım suları

Ah aysız gecelerde olur ne olursa

Atın beni mor kuşaklı bir

takaya götürün

İri gözlerimde keder

Kılıcımda hüzün

Satın beni satın beni

Rakı için.

Halim Şefik GÜZELSON

( 1913- 1990)

‘‘Yapraklar Yere Düştü’’

Antalya'da İlköğretim Müfettişliği görevini yürüten Nazmi Yüksel, gelirini deprem bölgesinde yaşayan halka bıraktığı dördüncü şiir kitabını yayınladı. Kapak tasarımında, Ressam Şevket Dimli'nin bir resminin yer aldığı ‘‘Yapraklar Yere Düştü’’ kitabında, 82 şiir bulunuyor. Nazmi Yüksel daha önce de ‘‘Kır Kiçeklerim’’ (1984), ‘‘Bahar Sabahı’’ (1990), ‘‘Ünite Şiirleri’’ (1992) adlı şiir kitaplarını yayınlamıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!