Güncelleme Tarihi:
Selahattin Yetkin, ilk şiir kitabını yayınladı.
Antalya Gazetesi, kentin en eski gazetesiydi. Kurtuluş Savaşı sırasında yayın hayatına atılmıştı. İzmir'in işgalinden sonra, gazetenin kurucusu Mazlum Adison, Antalya'ya taşır 1881 tarihli Heilderberg makinasını. Şimdi o makina, Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nin önünde sergileniyor.
Adison'un kurduğu gazetede, sessiz sedasız spor sorumlusu olarak çalışan Selahattin Yetkin'in, günün birinde bir şiir kitabı yayınlayacağını belki de hiç kimse beklemiyordu. ‘‘Kıyamete Kuşandık Sevdaları’’ Yetkin'in ilk şiir kitabı.
1961 yılında Korkuteli İlçesi'nde doğan gazeteci-şair Yetkin, ekonomik nedenlerle ilkokuldan sonra öğrenimini sürdüremedi ve kendi deyimiyle hayat okuluna başladı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra Antalya'da yayınlanan çeşitli yerel gazetelerde çalıştı. Entertip'in başında duygu dünyasını genişletti. Kendi deyimiyle, sevdalar önce yüreğine, sonra da kurşun harflere dökülüyordu. Selahattin Yetkin, şiir anlayışını şöyle tanımlıyor:
‘‘Şiirlerimde, yoğunluğu sevda'nın oluşturduğunu, bu sevdaların hepimizin sevdasından bir parça, bir dize olduğunu söyleyebilirim. Her satırında, her dizesinde acılar, hasretler, özlemler ve duygusallığın en tarifsiz sözlerini bulacaksınız.’’
Yetkin, bir sevda şairi. Yüreğinden yansıyan dizelerde, kırılganlıkları da hissedebilirsiniz. Çünkü O, hüzünleri de yaşamasını bilir namusluca. Ataol Behramoğlu'nun dediği gibi ‘‘Acılar da sevinçler gibi olgunlaştırır insanı.’’
yetkin’den bir şiir
Yorgun bir
akşam üzeri
Kapımdaki eflatun güneşe inat
Gözyaşlarımın acı iksirlerini içmeden,
Yeşil yüreğinle,
yüreğime dikil
Yeniden başlama
istersen,
En sondan devam edelim sevdamıza
Uçurumlardan al
çıkar beni
Türkülerinle,
şarkılarınla.
Sokaklarda dolaşıp sabahlara dek
Yaşayalım bu rezil dünyanın son demini,
Umut karanfilleri sunalım birbirimize,
Yeniden yansın tutuşsun bu sevgi.
Utangaç mavilerin
kucağında,
Sabahları çiğ düşen tomurcuk gibi
Seher yelleriyle yeniden üşüyelim,
Yeniden dolsun göz
pınarlarımız.
Depremler sallasın
dört bir yanımızı
İstersen sırılsıklam
bir yağmurla gel.
Kan yürümeden gözlerimize usulca,
Yeniden o ürkek
'merhaba'nla gel.
Antalya şiirleri
Akdeniz
Bir Akdeniz kavurganlığında
Dalgalar çakıl taşlarına gebe
Güneş ikindisinde hüznün
ak köpükler cümbüşünde
martılar
Tarih koynuna girmiş doğanın
Aklamaklı yalnızlığında yine
Valansiya meyveli, çiçeğini
doğurmuş
Dereler duygusuz dilsiz
Yeşil en doğurganlığında yine
Ağzı dili kurumuş gökyüzünün
Hasretin son gülüşünde
Sereserpe çıplak seyrettiklerime
Akdeniz bağrını açmış sevinçle
Tünemiş kuşlar
begonvile ve güle
Renkler harman olmuş gönlüme
Bir evren ışıltısı indi
ufkun üstüne
Süte doygun bebeler gülüncüyle
Kleopatra soyunmuş
kumda izleri
Resim resim olmuş koy
güzellikleri
Koca şehri tutsak almış kalesi
Gül sarısı uç verirken üstüme
Yorgun Akdeniz ortak
sevincime.
Erol SARAÇ (Antalya)
Antalya
Seni seyrettim Antalya
Şu Yivli Minareden
Doyamaz görmeye inan
Seni bir kez seyreden.
Limon, portakal çiçeği,
Yasemin, karanfiller
Antalya'ya renk veriyor
Zakkum ve begonviller.
Bak önümde Kaleiçi
Yandaki cennet midir?
Yeşilliği katletmeler
Acep ki cinnet midir?
Bir yandan seyret sularda
Boğuşup duranları
Ulu çınarlar altında
Hayaller kuranları.
Şimdi rafting moda oldu
Turistler hep sularda
Azgın akıntılar dolu
Tehlike pusularda
Saymakla tükenmiyor
Antalya güzelliği
Türkiye'nin en has yeri
Bu şehrin özelliği
Derler ki bu şehri Tanrı
Kendisine saklamış
Sonra vermiş insanlara
Kemliği yasaklamış.
Halil Şakir TAŞÇIOĞLU (Antalya)
düş üzerine
denize karşı
Adam oturmuş denize karşı
Elinde oltası yıldız tutar
Çeker çıkarır bir bir geceden
Çeker çıkarır tadına bakar
Ardında ışık içinde çarşı.
Bir kız geçer arkadaki yoldan
Bir eda bir çalım akça pakça
Ağzı yüzü bir delice türkü
Vurur kokusu uzaklaştıkça
Öyle bir düş ki beter gerçekten
Dalmış gitmiş işine beriki
Vız gelir çarşı türkü vız gelir
Çocuksu bir bakış gözlerinde
Bir başına rıhtımda oturur
Ne geçer içinden bilinmez ki.
Sabahattin Kudret AKSAL
(1920- 1993)
Balık ağzı
Bu bir kılıç balığının öyküsü
Yazılmasada olurdu
Ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu
Uskumrunun arkasından
gidiyorduk
Sürünün içinde ben de vardım
Sırtımda bir zıpkın yarası
Bahtiyar olmasına bahtiyardım
Nedense gitmiyordu kulağımdan
Bir türlü o 'Ağ var' sesleri.
Deniz kızı girmiş düşünceme
Ben iflah olmam
Dalyanları birbirine katmak
orkinosların harcı
Dolanınca ağa çok geçmeden
küserim
Bir çocuk bile çeker sandala
beni Bu kadar ağır olmasam.
Beni böyle koşturan yaşama sevinci Kanal boyunca bir o yana
bir bu yana
Siz yok musunuz siz
derya kuzuları
Kestim kılıcımla karanlığını dibini
Yakamoz içinde bıraktım suları
Ah aysız gecelerde olur ne olursa
Atın beni mor kuşaklı bir
takaya götürün
İri gözlerimde keder
Kılıcımda hüzün
Satın beni satın beni
Rakı için.
Halim Şefik GÜZELSON
( 1913- 1990)
‘‘Yapraklar Yere Düştü’’
Antalya'da İlköğretim Müfettişliği görevini yürüten Nazmi Yüksel, gelirini deprem bölgesinde yaşayan halka bıraktığı dördüncü şiir kitabını yayınladı. Kapak tasarımında, Ressam Şevket Dimli'nin bir resminin yer aldığı ‘‘Yapraklar Yere Düştü’’ kitabında, 82 şiir bulunuyor. Nazmi Yüksel daha önce de ‘‘Kır Kiçeklerim’’ (1984), ‘‘Bahar Sabahı’’ (1990), ‘‘Ünite Şiirleri’’ (1992) adlı şiir kitaplarını yayınlamıştı.