Güncelleme Tarihi:
2005 yılında "Lale Devrimi" olarak bilinen olayın ardından iktidara gelen, ancak selefi Askar Akayev kadar beceriksiz ve rüşvetçi olan Kurmanber Bakiyev’in aleyhindeki protesto gösterileri aylardan beri artarak devam ediyordu.
Üç ana muhalefet liderinin tutuklanması ve olağanüstü hal ilan edilmesine rağmen, yetkililer parlamento binasının basılması, hükümet binalarının yakılması ve televizyon merkezinin ele geçirilmesiyle sonuçlanan protestoların önünü kesemedi. Şu ana kadar Devlet Başkanı Bakiyev istifa etmeyi reddetti.
ON YILLIK BUNALIMÂ Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â
GeçtiÄŸimiz 10 yıl içinde Orta Asya’nın genelinde benzer baskı, tutuklama ve çatışmalar yaÅŸanmıştı. Bir zamanlar Sovyetler BirliÄŸi’nin Müslüman kuÅŸağını oluÅŸturan nispeten refah düzeyi yüksek ve istikrarlı bu beÅŸ ülkede, bağımsızlıklarını elde etmelerinin ardından otoriter bir yönetim, ekonomik durgunluk, insan hakları sorunları ve istikrarsızlık sorunları baÅŸ gösterdi.                 Â
Özbekistan'da 2005'te Devlet Başkanı Kerimov’un otoriter yönetimini protesto edenlerin üzerine askerlerin ateş açması sonucu yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Bu olayın sonrasında Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırımlarına rağmen Özbekistan’da devam eden baskılar onlarca insan hakları savunucularının tutuklanmasına neden oldu.
Türkmenistan’da ise ‘megaloman’ Sovyet yanlısı lider Saparmurat Niyazov’un tuhaf ve diktatörce yönetimi, ülke çapında insan haklarının ihlali ve eğitim standartlarında çok büyük bir düşüş yaşanmasına neden oldu.
Sovyetler Birliği’nin küçük cumhuriyeti Tacikistan ise, bağımsızlığını ilan elde etmesinden kısa bir süre sonra uzun bir iç savaşa sürüklendi.
Bunların arasında yalnızca en büyük ve en zengin ülke olan Kazakistan’ın refah düzeyinde ilerleme gözlendi. Ancak bu ilerlemenin bedeli, neredeyse tüm muhalif liderleri bastıran, sürgüne yollayan veya hapse atan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in demokrasi ve insan haklarında yaşattığı gerileme oldu.
RADİKAL İSLAM GÜÇLENDİ
Neredeyse tüm Orta Asya ülkelerinde kötü yönetim İslamcı radikal eğilimlerin artmasına, demokrasiye yönelik umutların ise giderek azalmasına neden oldu.
Tarihi İpek Yolu’nun geçtiği verimli Fergana Vadisi’nde Stalin’in yapboza benzer şekilde belirlediği sınırlar, İslamcı militanların güç kazandığı bir bölge haline geldi.
Militanlar zamanla yeni kurulan hükümetleri karşılarına almaya ve Afganistan’daki düzensizliği Orta Asya’nın geniş topraklarına yayma tehdidi savurmaya başladı.
Asya’daki eski topraklarında süregelen karışıklık dolayısıyla endişe eden bir tek Rusya değil. Geçmişte, Afganistan’daki operasyonlarına tedarik sağlamak için ABD de bölgede üsler kurmak istemişti.
Ancak Devlet Başkanı Kerimov’u eleştiren ABD, Özbekistan’dan kovulmuştu. Bugün Kırgızistan’da yaşanan kriz Afganistan’ın kuzeyindeki hatlara bağımlı olan NATO’nun önemli tedarik yollarını tehdit ediyor.
SONUÇSUZ BASKI
Bölgeyi bir süreden beri gözlemlemekte olan BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, alışılmamış ve içten bir şekilde, bir zamanlar bölgede demokrasi adaları olarak görülen Türkmenistan ve Kırgızistan’daki insan hakları ihlallerini eleştirdi. Pazar günü Özbekistan’ı ziyaret edecek olan Ban Ki-mun, burada iki hafta önce BM İnsan Hakları Komitesi’nin Özbekistan’a yönelttiği sert eleştirileri tekrar dile getirmenin baskısı altında olacak.
Çok geniş topraklara sahip olan Orta Asya, stratejik açıdan ve yer altı kaynağı bakımından çok zengin bir bölge. Bölgede bulunan beş ülke Çin, Doğu’daki komşu devletler ve Güney Asya için önemli yeraltı kaynaklarına sahip bulunuyor. Buna rağmen, bu ülkelerin hiçbiri dış ülkelerden yatırım çekmek, iyi bir hükümet kurabilmek için sosyal uyum ve siyasi toleransın gerekli olduğunu anlayamadı.
Sonuç olarak, Kırgızistan Sovyetler BirliÄŸi dönemi sonrasının son trajedisi olarak karşımıza çıktı.Â