OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 12, 2004 00:00
‘Hayat, yaşlanırken neden daha çabuk geçiyor’ kitabıyla Avrupa’da ses getiren Hollandalı Psikolog Draaisma ile, son bilimsel araştırmalar ışığında, belleğimize derin bir psikolojik bakış...Kendimizi, beynimizi, özellikle belleğimizi tanıyor muyuz? Peki yaşlandıkça zaman neden dha hızlı akıyor? Neden eski deneyimlerimizi daha kolay anımsarız? İnsan belleği neye berzer, fotoğraf kamerasına mı,
sinema makinesine mi yoksa tüm bilgileri sabit diske kaydeden bilgisayar mı? Veya bunların hiç birine mi?Belleğinizle ilgili neler yapabilirsiniz?Bu ve benzer ilginç soruları yanıtlayarak belleğimizi ve yaşadıklarımızı daha iyi tanımamızı sağlayan ilginç bir söyleşi sunuyoruz size.Soruları yanıtlayan, Groningen Tarih Psikolojisi Üniversitesi’nde eğitim veren Hollandalı psikolog Douwe Draaisma. Son kitabında hemen hemen herkesin merak ettiği bir konuyu ele aldı. ‘Hayat, yaşlanırken neden daha çabuk geçiyor’ adlı kitabın yazarı Draaisma, belleğin gizi, yaşlılıkta zamanın daha hızlı akıp gitmesi ve unutmaya karşı etkili olan stratejiler hakkında açıklamalar getiriyor. (Kitap: ‘Warum das Leben schneller vergeht, wenn man aelter wird’, Eichborn Verlag, Berlin, Spiegel, 36/04)11 Eylül 2003 tarihinde ne yaptınız?- Bilmiyorum, unuttum.Peki iki yıl önce 11 Eylül 2001’de neler yaptığınızı hatırlıyor musunuz? - Sabah, Groningen’de bir sosyal psikoloji doçentinin, konvansiyonların baskısıyla ilgili bir seminerini dinledim. Daha sonra New York’ta kötü bir olayın yaşandığına dair söylentiler dolaşmaya başladı. Eve döndüğümde karım ‘sanki savaş alanı’ gibi demişti. Eski deneyimlerimizi hatırlamak neden daha kolay?- O güne ait anılarım uzmanların ‘flaş bellek’ olarak isimlendirdikleri şekilde aklımda kaldı. Yani insan önemli bir olayın meydana geldiği gün nerede olduğunu ve ne yaptığını bilir. Bu, J.F.Kennedy’nin suikast günü ve 11 Eylül saldırıları için de geçerlidir. 6 Mayıs 2002 tarihinde bu tür bir flaş bellek Hollanda’yla ilgiliydi. O gün politikacı Pim Fortuyn sokağın ortasında vurulmuştu. Hollandalıların çoğu bu olayı tam olarak nerede ve ne şekilde duyduklarını anımsarlar.Heyecan belleği güçlü kılarNeden olayla birlikte olayın hangi koşullarda öğrenildiği de hatırlanmakta?- Heyecana bağlı olarak beyinde diğer zamanlardan farklı biyokimyasal süreçler işler. Yoğun adrenalin salgısı sayesinde kısa süre içinde belleğimize çok fazla bilgi kaydetme yetisi ediniriz. İkinci faktör ise şu: Olaydan sonraki günlerde insanlar birbirlerine felaketi nerede ve ne şekilde duyduklarını anlatırlar.Bilim adamları insan belleğini bir zamanlar fotoğraf kamerası, sonra sinema makinesi ve en sonunda da tüm bilgileri sabit diske kaydeden bilgisayarla karşılaştırdılar. Sizce en uygun benzetme hangisi?- Tüm bu mecazlarda eksiklikler söz konusu. Burada insan beyninin son derece seçici işlediği dikkate alınmıyor. İleride bu söyleşiyi düşünecek olursam belki de sadece boğucu havaya rağmen ceketinizi çıkarmadığınızı hatırlarım. Oysa söyleşinin özünü toparlayamam. Belleğim neleri kaydedeceğine kendisi karar veriyor.Belleğe köpek benzetmesiYazar Cees Nooteboom, bellek istediği yere yatan köpek gibidir der.- Benzetme çok uygun. Belleğimize komutlar veremeyiz. Gerçi sözcükleri ve formülleri ezberleyebiliyoruz, ama bunlar semantik bellekte depolanmakta. Gündelik yaşam anılarını, otobiyografik belleği kumanda etmek mümkün değil. Kokular istenmeyen anıları canlandırır, Déj…-vu deneyimleri hiç yoktan ortaya çıkar. Çoğu zaman şunu hatırlamak isterim derim, ama olmuyor. Hatırlamak istemediğim birçok şeyse aklımda kalıyor. Bazen sabahın dördünce uyanarak anılarımın etkisinde kaldığım oluyor.Aklımıza en kolay yerleşenler nelerdir?- Bizi korkutan ve yaralayan her şey. Eğer korkunç bir uçak kazası atlatırsanız, uçağa her binişinizde bunu hatırlarsınız. Ve eğer bozulmuş bir
yemek yersek bundan iyi bir ders alırız. Mesela aynı yemekle daha sonra karşılaÅŸtığımızda bozuk deÄŸilse bile tıpkı daha önce yediÄŸimiz gibi kokuyorsa elimizi sürmeyiz. DiÄŸer bir örnek de kırgınlıklardır, bunlar en kalın harflerle belleÄŸe kazınmakta. Aldatılanlar veya küçük düşürülenler yaÅŸadıklarını ömür boyu unutmazlar. Åžiddet ve iÅŸkence kurbanlarının da aynı nedenle anılarından kurtulmaları mümkün deÄŸildir.Kötü deneyimleri unutmak neden olanaksız?- BelleÄŸin evrimsel bir enstrüman olduÄŸunu unutmamamız gerekir. Bu nedenle kendi isteÄŸine göre iÅŸler. Gündelik yaÅŸamda yaÅŸadığımız deneyimler, evrim açısından hiç de önemli deÄŸildir aslında. Oysa saldırı veya zehirlenme gibi anılar hayatta kalmak için önemli oldukları için kalıcıdır. Ä°nsan, bardağında kalan son yudum birayı aklında tutmak için muazzam bir belleÄŸe sahip. Karşısındaki kiÅŸiyle ne kadar heyecanlı bir tartışma içinde olursa olsun yine de bardağı garsona kaptırmaz.BelleÄŸimiz çok büyükDemek ki beyin, içerikleri kaydetmeden önce onları deÄŸerlendiriyor. Ä°yi ama bunu neden yapmak zorunda? BelleÄŸimiz bu kadar küçük mü?- Hayır, tüm anıları depolayacak kadar nöron var aslında. Ama deÄŸerlendirme ve sınıflandırmanın, hepimizin anlatıcı olmamızla ilgili olduÄŸunu sanıyorum. Objeleri öykü ÅŸeklinde aklımızda tutuyoruz. Ve öyküler ne kadar çok ve kime anlatıldığına ve daha sonra nelerin yaÅŸandığına baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸmekte. BelleÄŸimizin içeriÄŸi de buna benzer bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸir.Bir örnek verebilir misiniz? - 16 yaşıma bastığımda kiliseye gitmemek için babamla kavga etmiÅŸtik. Vaftizin sırasında seni dindar bir insan olarak yetiÅŸtireceÄŸimize söz verdik diyordu. Kavgadan kısa bir süre sonra kendimi etkili bir ÅŸekilde savunabildiÄŸim için gururluydum. Fakat bu tartışmayı bugün hatırladığımda çok kaba davrandığım ve babamın eleÅŸtirilerini duymaya tahammül edemediÄŸim için utanıyorum. Demek ki anılarım tamamen deÄŸiÅŸmiÅŸ.O halde anılarımız ilerleyen yaÅŸla birlikte silikleÅŸmekle kalmayıp deÄŸiÅŸebiliyor da?- Evet bu düşünce beni kitap yazma fikrine götürdü. Åžu anda elli yaşımdayım ve kendimde, belleÄŸin sadece hatırladıklarımıza göre deÄŸil unuttuklarımıza göre de biçimlendiÄŸini öğrendim.YaÅŸlandıkça gençliÄŸi anımsarızBelleÄŸin, ilginç kurallara göre iÅŸlediÄŸini söylüyorsunuz. Mesela insanlar yaÅŸlandıkça gençlik anılarını daha iyi hatırlıyorlar.- Evet bu çok tuhaf bir fenomen. Normalde çok eskilerde kalan olaylar zor hatırlanır. Fakat ellinci yaÅŸtan itibaren ‘anımsama etkisi’ devreye giriyor ve zamanla güçleniyor da. Hatırlananların birçoÄŸu 15-25 yaşımızdaki dönemlere ait. Danimarka’da yüz yaşındaki insanlarla yapılan deneyler çok ilginç sonuçlar verdi. Bu insanlar Ä°kinci Dünya Savaşı’nı hemen hemen hiç hatırlamıyorlar. Çünkü savaÅŸ, onlara göre anılar vadisinde kalmıştı. Oysa 1920 yılında Kuzey Schleswig’in Norveç’e baÄŸlanması hakkında çok ÅŸey anlattılar.Anılar vadisi?- Evet. Ben 40 veya 50’li yaÅŸların en verimli yıllar olduÄŸunu düşünürdüm. Bu dönemde kiÅŸi belli bir pozisyona gelir, hayatını düzene sokar ve genelde hep önemli iÅŸlerle uÄŸraşır. Ama 70 yaşında geriye bakıldığında tam da bu dönem anılar vadisinde gömülüp kalıyor.Bu etkiyi nasıl açıklıyorsunuz?- Bu her ÅŸeyden önce ilk kez yaÅŸanan deneyimlerin bellekte daha kalıcı olmasıyla ilgili. 15-20 yaÅŸlarda ilk deneyimler 40-50’li yaÅŸlardakinden fazladır. Gençlikte ilk kez aileden uzak bir tatil, ilk cinsel deneyim, ilk iÅŸ, kendi evimizde ilk gece vb bu tür deneyimler yaÅŸarız. Ve bir yaÅŸam evresinde ne kadar çok anımız birikirse, bu süre yaÅŸam cetvelinde o denli geniÅŸ bir yer kapsamakta. Yerleri zaman içinde belli olan tanıma noktaları veya kilometre taÅŸları oluÅŸmuÅŸtur. Bunlar anıları canlandırdıkları gibi yaÅŸlılıktaki bellek zayıflığını güçlendirirler. Sadece tatilleri düşünün. Belki bunlar sadece birer haftalıktı ama geriye baktığımızda sanki çok daha uzun sürdüklerini sanırız. Zaman, tatil anılarımıza yer ayırmak için uzuyor. Tatiller ve bellekAma tatiller bile rutin hale gelebiliyor.- Bu özellikle de hep aynı yerde tatil yapanlar için geçerlidir. ÖrneÄŸin Girit’te güzel bir tatil geçirdikten sonra her sene oraya gitmeye devam edersek, Girit’te geçirdiÄŸimiz tatilleri ayrı ayrı hatırlamakta zorlanırız. Girit’te tatil yapmanın nasıl olduÄŸunu gösteren genel bir ÅŸema oluÅŸur. Çocuklar için uzun yaz tatili sonsuz gibi gelirken yetiÅŸkinler için aynı süre göz açıp kapayana kadar gelip geçer. Çocuklar ve yetiÅŸkinler zamanı neden bu kadar farklı algılıyorlar?- YetiÅŸkinler için yaÅŸamdaki birçok ÅŸey deneyimlerin tekrarı olduÄŸu için. Günler karanlıkta yitip gider ve onlarla ilgili hiçbir anımız olmadığı için zaman kısalır ve sanki boÅŸa gitmiÅŸ gibi hissedilir. Ortaya çıkan duygu ÅŸudur: YaÅŸlandıkça hayat daha çabuk geçiyor. Bu duygu ilerleyen yaÅŸla birlikte gerçekten de güçleniyor mu?- Korkarım evet. Kendi biyografimizi unutmamızı engelleyecek hiçbir taktik yok mu?- 20 yaşındayken, görüntülenen ya da not edilen her ÅŸeyin kalıcı olacağı sanılır. Ancak 40-50 yaşımızı geldiÄŸimizde fotoÄŸraflardaki insanlar kimler olduÄŸunun ve günlükte yazılanların ne anlama geldiÄŸinin unutulabileceÄŸini görüyoruz. Buna karşı ne öneriyorsunuz?- Daha fazla not almak. Mesela arkasında ayrıntılı bilgiler bulunan fotoÄŸraflar daha fazla anının canlanmasına yardımcı olur. FotoÄŸraflar olmadan kendi çocuklarınızın bebekliklerini ya da ilk okul günündeki hallerini bile unutursunuz. Sadece düğün, doÄŸum günü, yılbaşı ve diÄŸer önemli günlerde fotoÄŸraf çekmekle yetinmemeliyiz. Gündelik yaÅŸamdan da görüntülere ihtiyacımız var. Bunlar yaÅŸadıklarımızı daha kolay hatırlamamıza yardımcı olur. Zamanın akışını yavaÅŸlatmaya yarayan stratejiler var mı?- Mesela her tatilde baÅŸka bir bölgeye giderek çevremizi ya da örneÄŸin yeni hobiler edinerek kendimizi de deÄŸiÅŸtirebiliriz. Dört yıl önce operayı keÅŸfetmem benim için büyük bir deÄŸiÅŸiklik oldu. Bu tür bir uÄŸraÅŸ yeni bir dünyanın kapısını açtığı gibi zamanın akışını etkileyen bir deneyimdir.O halde insanlar anıları güzelleÅŸtirdiÄŸi için mi deÄŸiÅŸikliklerden hoÅŸlanıyorlar?- Dolu dolu yaÅŸanan günleri belki de yaÅŸamı daha uzun kıldığını düşündüğümüz için seviyor olabiliriz.Unutmayan belle kötüSinirbilimciler belleÄŸi güçlendiren haplar geliÅŸtiriyorlar. Bu haplardan yutar mıydınız?- Sanırım evet. Geçenlerde iki sene önce izlemiÅŸ olduÄŸum filmi yeniden seyrederken hiçbir sahnesini anımsamadım. Bu kadar çok ÅŸeyin silinip gitmesi bazen çekilmez olabiliyor. Mükemmel bir belleÄŸe sahip olmak gerçekte ne kadar iyi?- Rus Solomon ÅžereÅŸevski unutmak nedir bilmeyen bir adamdı. Gazeteciydi ve sizin gibi teybe ve not defterine ihtiyaç duymazdı. Fakat ne var ki sonu hiç iyi olmadı. Çünkü ÅžereÅŸevski önemli bilgiyi önemsizden ayırma yetisinden, yani zaman zaman belleÄŸimizin zayıf yönü olarak gördüğümüz seçiciliÄŸe sahip deÄŸildi. Ve en sonunda da bilgi çöplüğünde boÄŸulup gitti. Aklımıza en kolay yerleÅŸenler:Bizi korkutan ve yaralayan her ÅŸey. EÄŸer korkunç bir uçak kazası atlatırsanız, uçaÄŸa her biniÅŸinizde bunu hatırlarsınız. BozulmuÅŸ bir yemek yersek bunu da unutmayız.Kırgınlıklar, en kalın harflerle belleÄŸe kazınmakta. Aldatılanlar veya küçük düşürülenler yaÅŸadıklarını ömür boyu unutmazlar. Åžiddet ve iÅŸkence kurbanlarının da aynı nedenle anılarından kurtulmaları mümkün deÄŸil.Â
button