Güncelleme Tarihi:
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Kireçtepe, Levent Bektaş'ın Mustafa Levent Göktaş'ı telefonla aradığını, Bektaş'ın numarasının kendi telefonunda kayıtlı olmasından dolayı suçlandığını öne sürdü.
Bektaş'la olan arkadaşlığının sonsuza kadar devam edeceğini kaydeden Kireçtepe, arkadaşlarıyla yaptığı ve suç unsuru taşımayan telefon görüşmelerinin iddianamede delil olarak sunulduğunu savundu.
Kireçtepe, iddianamede hakkında hiçbir somut suçlamanın da yapılamadığını ifade ederek, diğer sanıkların kendi aralarında yaptığı görüşmelerde adının geçmesinden dolayı da suçlandığını kaydetti.
Suçlamaları “asılsız” olarak değerlendiren Kireçtepe, “Hakkımda yazılan, mühimmatın gömülmesine ilişkin ihbar mektubundan 20 gün önce haberim vardı. 1 Nisanda haberim oldu. Bu mühimmatı ben gömmüş olsam, 21 Nisana kadar geçen üç haftalık süreç içerisinde suç unsurlarını ve mühimmatı bulunduğu yerden çıkarır ve yok ederdim. Ama ben bunları bir iftira olarak nitelendirdim, üzerinde bile durmadım” diye konuştu.
Kireçtepe, ihbar mektubundan, şu anda mahkeme salonunda bulunan Mustafa Turhan Ecevit dışında hiç kimseye, aralarında örgüt bağlantısı olduğu öne sürülen sanıklara da bahsetmediğini vurguladı.
“Asılsız” olarak nitelendirdiği ihbar mektuplarına çok fazla güvenilerek, kendilerinin suçlandığını savunan Kireçtepe, 23 Şubattaki ihbar mektubunu gönderen kişi ya da kişilerin “Hüseyin Vatansever”, 16 Nisandaki ihbar mektubunu gönderenlerin ise “Lütfü Demir” müstear isimlerini kullandıklarını kaydetti.
İlk ihbar mektubunun iddia makamınca fazla ciddiye alınmadığını ancak ikinci ihbar mektubunun ardından müebbet hapis cezası istemiyle haklarında dava açıldığını ifade eden Kireçtepe, “Her ihbar mektubunda adını değiştiren bir insana, buna insan demek de istemiyorum yaratıktır, nasıl bu kadar güvenilir?” dedi.
“MÜHİMMATIN İÇERİSİNDEN 3 ADET KIL ÇIKTI”
Kireçtepe, 16 Nisan'daki ihbar mektubunun, kendilerinin suçlanmasında ana dayanak noktası olduğunu kaydederek, Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmatın içerisinden uzunlukları 5.5, 9 ve 14 santimetre olan üç adet kıl çıktığını dile getirdi.
Saçları dökük olan Kireçtepe'nin bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
Sanıklarda bu uzunlukta ve renkte bir saç bulunmadığını anlatan Kireçtepe, Poyrazköy'deki kazılarda silah olmadığını, sadece mühimmat bulunduğunu söyledi.
Bulunan mühimmatın TSK'ya ait olmadığının Genelkurmay Başkanı tarafından açıklandığını ifade eden Kireçtepe, Kuzey Deniz Saha Komutanlığından savcılığa gönderilen yazıda da silah ve mühimmat envanterinde bir eksik olmadığının kaydedildiğini anlattı.
Kireçtepe, 23 Mayıs 2009'da gönderilen ihbar mektubunda ise öncekilerden farklı isimlerin geçtiğini, bu mektupta mühimmatı Ali Türkşen, Ferudun Arslan ve Halil Cura'nın gömdüğünün anlatıldığını söyledi.
SAT Grup Komutanlığında İtalyan menşeli fişekler kullanıldığını, Poyrazköy'de ise MKE yapımı mermiler bulunduğunu belirten Kireçtepe, “Lav silahlarını neden boş gömelim, boş gömülen lav silahıyla eğitim yapılır mı?” diye sordu.
Kireçtepe, bulunan lav silahlarının 1990'da üretildiğini, 2010'da ise bu silahların imha edilmesi gerektiğini anlattı.
Bulunan diğer mühimmatın da büyük ihtimalle kullanılamadığını ifade eden Kireçtepe, “Bu mühimmat, eylemlerde kullanılmak için değil, bulunmak için gömülmüştür” ifadesini kullandı.
Levent Bektaş'a ait olduğu öne sürülen DVD'den çıkan “Kafes Eylem Planı”nı kendisinin yazdığının iddia edildiğini aktaran Kireçtepe, “Bu evrakta o kadar önemli hatalar var ki bunu yarbay rütbesindeki biri değil ancak bir teğmen yapabilir. Bu planı hazırlayan komutanın isminin baş harflerinin evrakta olması gerekir. Benim hazırladığım öne sürülüyor. Ancak dokümanda ismimin baş harfleri yok” şeklinde konuştu.
“PLANIN İÇERİĞİNDE MANTIKSIZLIKLAR VAR”
Kireçtepe, planda askeri literatürde kullanılan bazı ifadelerin geçtiğini de iddia ederek, planın içeriğinde mantıksızlıklar bulunduğunu kaydetti.
Evinde ve bilgisayarlarında yapılan incelemede hiçbir suç unsuru bulunamadığını söyleyen Kireçtepe, “Kafes Eylem Planı”ndaki imzanın da kendisine ait olduğunun öne sürüldüğünü anlattı. Kireçtepe, “Plandaki imza bilgisayarda oluşturulmuştur. Polis raporlarında imzanın benim olduğu net bir şekilde ifade edilmiyor ancak iddianamede sanki kesinmiş gibi yazıldı” diye konuştu.
Kireçtepe, avukat Kemal Saraçoğlu'nun, “İddianamenin 106'ncı sayfasında, 'Amerikalılardan silah alınıp gömüldüğü' ifadeleri yer alıyor. Böyle bir şey oldu mu?” sorusu üzerine, böyle bir şeyden haberi olmadığını, 2002'deki tezkere krizinden sonra Amerikalıların birliklerine gelmediğini söyledi.
Savunmasını tamamlayan Kireçtepe, tahliyesini talep etti.