Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır’da Jandarma İstihbarat grup komutanlığı görevinden sonra Antalya’ya atanan ve PKK’lılarla girdiği çatışmada yaralanıp tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkum olan emekli albay Abdülkerim Kırc’nın, tek kurşunla hayatına son verdiği belirlendi.
Sabah eşi ve kızıyla birlikte kahvaltı yapan, kendisiyle ilgili olumsuz bir haberi televizyondaki gazete başlıklarından öğrenen Abdulkerim Kırca, sürekli hedef gösterilmesinden duyduğu rahatsızlığı eşine de anlattı.
Banyo yapmak isteyen Kırca, eşinin de yardımıyla banyo yaptı, abdestini aldı ve yatak odasına götürüldü. İstirahat etmek istediğini söyleyen Kırca, yalnız kaldığında beylik tabancasıyla kafasına ateş etti.
Kırca’nın cenazesi Karşıyaka Camii’nde öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazından sonra toprağa verilecek.
Kırca’nın herhangi bir mektup veya not bırakmadığı, 2 yıl önce de merdivenden düşmesi sonucu geçirdiği ağır ameliyatlara rağmen durumunda iyileşme olmamasından dolayı psikolojik sıkıntılarının arttığı öğrenildi.
Kırca, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından devlet şeref madalyası ile ödüllendirilmişti. Genelkurmay üst düzey yetkililerinin katıldığı Çankaya’daki törene tekerlekli sandalyesi ile katılan Abdülkerim Kırca, son dönemlerde PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan tarafından yine gündeme getirilmişti.
ÖMÜR BOYU SANDALYEDE
Saygı ÖZTÜRK YAZIYOR |
Diyarbakır’da önemli operasyonlarda görev alan emekli albay Kırca, PKK’lıların Antalya’ya yerleşme çabaları sırasında grubun etkisiz hale getirilmesi için özel olarak bölgede görevlendirildi.
Antalya dağlarında eylem için hazırlanan PKK grubunu kıstıran Kırca, girişilen çatışmada 12 PKK’lıyı etkisiz hale getirdi. Kendisi de bu çatışmada yaralandı. Tüm çabalara rağmen tekerlekli sandalyede yaşamaktan kurtulamayan Kırca, emekli olmasına rağmen, geçmişteki hizmetleri de dikkate alınarak Ankara Güvercinlik’teki Jandarma lojmanlarında kalıyordu.
KIRCA’YI ÜZEN GELİŞME
PKK’ya katılan ve örgütün dağ kadrosunda üst görevlerde bulunan Aygan, örgütten ayrılıp itirafçı oldu. Kırca’nın görev yaptığı dönemde jandarmada maaşlı olarak çalıştırıldı. Bazı operasyonlara da Aygan’ın PKK’lıların yerlerini bilmesi nedeniyle götürüldüğü bildirildi. Devletten kaçıp PKK’lılara giden Aygan bu kez yeniden devlet görevlilerinin aleyhine ifade vermeye ve kitap yazmaya başladı.
Ergenekon operasyonu kapsamında yeniden gündeme gelen ve gazeteleri arayıp açıklamalar yapan Aygan’ın özellikle Emniyet Müdürü şehit Gaffar Okkan suikastıyla Kırca’yı ilişkilendirilmek istemesi emekli albayı çok üzdü. Ve bunu da devre arkadaşlarıyla paylaştı.
Bugün hakkında yazılanları okuduktan sonra beylik tabancasıyla intihar etti.
ADI SUSURLUK RAPORU'NDA DA GEÇİYORDU
Kutlu Savaş tarafından hazırlanan “Susurluk Raporu”nda da Abdülkerim Kırca’nın adı bir PKK’lının açıklamalarına dayanarak veriliyor. Komutanın adı "Faili Meçhul Cinayetler ve Yeşil Kod adlı Mahmut Yıldırım" bölümünde geçiyor.
“Susurluk Raporu”nda Diyarbakır cezaevinde tutuklu bulunan "Kekeç" kod adlı hükümlü Muhsin Gül'ün, 22 Temmuz 1994 tarihinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'nde alınan ifadesinde Kırca için "Faili meçhul cinayetlerin emrini veren kişi" dediği belirtiliyor ve şöyle deniliyordu:
"Muhsin Gül bu ifadesinde, Vedat Aydın ve Musa Anter'in öldürülme olaylarını da bizzat Ahmet Demir'in (Yeşil) planlayıp uyguladığını, Ahmet Demir'in planlaması doğrultusunda, 10 Ekim 1993 tarihinde Lokman Zuhurlu ve amcasının oğlu Zana Zuhurlu'nun Şehitlik Mahallesindeki evlerinden alındığını, kısa bir sorgulamadan sonra Saran Tuğla Fabrikasını 4 kilometre geçtikten sonra öldürüldüklerini, 20 Ekim 1993 tarihinde Av. Hüsniye Ölmez'in, Diyarbakır Baro Başkanı Fethi Gümüş ile öğretmen Suphi Koç'un öldürülmesi yönünde de talimat aldığını, ancak iki eylemi de gerçekleştiremediklerini…
Bahse konu olayların planlayıcısı ve yürürlüğe koyucularının Jandarma İstihbaratta Kerim Binbaşı olarak tanınan Abdülkerim Kırca, Ahmet Demir ve Alaattin Kanat olduğunu, her infaz sonrasında Kerim Binbaşı, Yeşil ve Alaattin Kanat tarafından kendilerine 10 milyon lira harçlık verildiğini, geri kalanlarının ise teşkilata mal edildiğini..."