Kimyasal saldırıya ilk bağımsız doğrulama

Güncelleme Tarihi:

Kimyasal saldırıya ilk bağımsız doğrulama
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2013 01:27

Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı iddiaları ilk kez uluslararası bağımsız bir kuruluş tarafından doğrulandı.

Haberin Devamı

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, salı gecesi Şam’ın 7 mahallesinde kimyasal silah kullanıldığının iddia edildiği gün, Şam’daki hastanelere “nörotoksik semptom” gösteren yaklaşık 3 bin 600 hasta getirildiğinin tespit edildiğini ve bunlardan 355’inin öldüğünü duyurdu. Nörotoksik sendromlar, sinir sistemini etkileyen gazların solunması veya teması halinde rastlanılıyor. Örgütün Operasyonlar Direktörü Bart Janssens, vakaların hepsinin en fazla üç saat içinde hastanelere aktarıldığını belirtti. Bu da vakaların toplu tek bir saldırının ardından ortaya çıktığına kanıt gösteriliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlem Örgütü de dün saldırıda ölenlerden 322’sinin dökümünü yayınladı. Buna göre ölenlerin 54’ü çocuk, 82’si ise kadın.

İLK TARAFSIZ GÖRÜNTÜLER GELDİ

Kimyasal saldırının ilk bağımsız görüntüleri İngiliz kanalı ITV’de yayınlandı. Videoda, can veren çok sayıda sivilin yanı sıra, sokaktaki füze veya roket parçaları ve ölen sokak hayvanları da görülüyor. Reuters’ın haberine göre ismi verilmeyen ABD’li ve Avrupalı güvenlik kaynakları, saldırıyı Esad hükümetinin onayıyla Suriye güçlerinin düzenlediğini düşünüyor. Suriye rejimi ise iddiaları bir kez daha reddederken, “terörist grupların kullandığı bir tünelde kimyasal silah bulundu” diyerek karşı tezini yineledi.

Haberin Devamı

ABD’YE UYARI

İran, ABD’yi Suriye’ye yönelik askeri müdahale konusunda uyardı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Irakçi, Suriye’ye askeri müdahale konusunda ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’ın sözlerine ve bu ülkenin Akdeniz’e savaş gemisi göndermesine tepki gösterdi. Suriye’ye askeri müdahale için herhangi bir uluslararası izin bulunmadığına vurgu yapan Irakçi, “ABD’li askeri yetkililerce yapılan kışkırtıcı açıklamalar veya bölgeye savaş gemisi gönderilmesi, sorunun çözümüne yardımcı olamayacak ve bölgedeki durumu daha da tehlikeli bir hale getirecektir” dedi.

DAVUTOĞLU: 21. YÜZYILIN EN KORKUNÇ MANZARASI

Öte yandan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Katar Dışişleri Bakanı Khalid bin Mohammed al-Attiyah ile düzenledikleri ortak basın toplasında, Suriye'nin bugünlerde belki de 21. yüzyılın en korkunç manzaralarına sahne olduğunu söyledi. Bakan Davutoğlu, "Keskin nişancılar, top ve tank atışlarıyla şehrin bomba altında tutulması, daha sonra hava bombardımanları ve bu yılbaşında scout füzeleri ve nihayet kimyasal silah saldırısı.Birkaç gün önce bütün dünya büyük bir şokla uyandı. Ortaya çıkan manzaralar modern dönemin en ürpertici manzaralarıyldı. Belkide 21. yüzyılın insan kanını donduran en korkunç manzaralarını gördük. Çocuklar ve kadınlar hiçbir kurşun izi ya da kan olmadan yan yana ölmüş şekilde bulundular" dedi.

Haberin Devamı

Kimyasal silahların kim tarafından ve nerede kullanırsa kullanılsın karşısında olduklarını kaydeden Davutoğlu, "Bu ilkeli tutumu Rusya va İran’ın da benimsemesini istiyoruz. Görüş ayrılıklarımız olabilir Suriye üzerinde. Farklı siyasi görüşleri benimseyebiliriz. Farklı perspektiflere de sahip olabiliriz ama mesele kimyasal silahsa burada herkesin tek bir çizgide buluşması lazım. Bu insanlık suçudur kim bunu kullanmışsa hepimiz buna ortak tepki vereceğiz. Eğer buna ortak tepki verilmezse şu veya bu kaygı sebebiyle bundan sonra çokta ağır suçlar başka ülkelerde başka bölgelerde veya Suriye’de işlenebilir. Bunu ben çok açık bir şekilde İran’lı dostumla bu şekilde paylaştım. Çünkü onlarda Saddam döneminde kimyasal silahtan çok acı çektiler. Yine Rusya ile bu konuda mesajlarımız oldu ama bizzat konuştuğumuzda da vurgulayacağız. Daha önceki birçok kereler görüştüğümüzde de sayın Lavrov ile bu konuları ele almıştık. Aynı tutumu benimsemek önemli" diye konuştu.

'GEÇMİŞTE BÖYLE BİR KARAR ALINSAYDI...'

Haberin Devamı

Bakan Ahmet Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

"Eğer Suriye rejimi BM heyetine izin vermezse Rusya ve İran’dan bizim beklentimiz birşeyler gizlendiği düşüncesi de hakim olduğu için uluslararası toplumla birlikte Suriye yönetimine karşı alınacak müeyyidelerde uluslararası toplumun buluşması ve BM konseyi kararıyla Suriye rejiminin bu erişim imkanı tanınmaya zorlanmasıdır. Muhalefet her yeri gelin tetkik edin diyor. Demek ki, çekindiği bir şey yok. Suriye rejiminin bu teftiş neticesinde kimyasal silah kullandığı ortaya çıkarsa yine Rusya’dan ki uluslararası hukukun garantörü olan bir ülkedir beş daimi üye veto hakkına sahip olduğu için. Kimyasal silah kullanan bir rejimin yanında olmayıp, biran önce o rejimin uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli müeyyide uygulanması için yine BM birlik içinde hareket etmesine öne çıkarması lazım. Eğer BM güvenlik konseyi eğer bir birlik içinde karar alırsa başka bir alternatife gerek kalmayacak. Geçmişte böyle bir karar alınmış olsaydı. Daha önceki katliamlar esnasında emin olun evvelsi gün o manzarada ölmüş çocuklar, kadınlar insanlar yaşıyor olacaktı. Bunun sorumluluğu bu kararı alamayanlar üzerinde artık BM Güvenlik konseyi bu kararı alabilmesi lazım. Bütün bunlar olmazsa bu ilk opsiyon değil, insanlık vicdanı adına bu vicdanı dillendiren ülkeler bir araya gelerek bu insanlık suçu konusunda ortak bir tavırla gerekli müeyyideyi uygulama konusunda bir insiyatif geliştirmesi kaçınılmaz hale gelir."

'BM'DEN KARAR ÇIKMAZSA...'

Haberin Devamı

Bu arada Bakan Davutoğlu, "Pentagon’un Suriye’ye karşı askeri seçenekleri değerlendiği ve Akdeniz’de varlığını arttırdığına yönelik açıklamalar var. Böyle bir seçenekte Türkiye nasıl bir rol oynayacak?" şeklindeki soruya ise, "Olayın hemen ertesinde sayın Kerry ile bir telefon görüşmemiz oldu. Karşılıklı olarak olayı değerlendirdik, elimizdeki verilerle hangi zemine oturduğu konusunda istişarede bulunduk. Birçok kere ülkemize geldi telefon görüşmeleri yaptık. Zaten eskiden beri böyle bir koordinasyon sürüyordu. Bu olay Türkiye içinde Amerika içinde diğer ülkeler içinde bir şok niteliği taşımıştır. Bir rejimin kendi halkına karşı böyle bir yöntemi kullanmış olması hepimizin beklentilerinin ötesinde bir şeydir. Kimyasal silah tehlikesi vardı ama böylesi sonuçlar doğuracak şekilde kullanımı, dolayısıyla hepimizin öncelikli gayreti bunun biran önce en iyi şekilde incelenmesidir. Daha sonra BM güvenlik konseyinden bir bütünlük içinde birlik içinde bir karar çıkması. Bölgesel istikrar bakımından kaygı duyan bir ülke olarak Amerika dahil bütün taraflarla yoğun istişarelerimiz devam edecek. Katar gibi ülkelerle yaptığımız görüşmeler gibi. Önümüzdeki dönemde Suriye’nin dostları grubunun çekirdek grubu ile ortak çalışmalar yapabiliriz. Gönül isterki BM güvenlik konseyi tek bir bütün olarak hareket edebilsin. Ama bunun olmaması durumunda hepimizin üzerinde bu insanlık suçuna karşı neleri yapabileceğimizle ilgili imkanlarımızı değerlendirmemiz bir zorunluluk haline gelir. Bosna’da da bu olmuştu, Kosova’da da. Orada da kola herkes isteyerek böyle bir sürecin içine girmedi ama insanlık suçu işlenmeye başlandığında birilerinin dur demesi gerektiğini de eğer uluslararası toplum buna demezse daha sonra büyük felaketler yaşanır. Maalesef Suriye’de bunu gördük" diye yanıt verdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!