Güncelleme Tarihi:
Kimsesiz çocukların “Oya Anne”si, Oya Kayacık 82 yaşındaydı. Hiç evlenmedi. Çocuk sahibi olmadı. Tek kızı olduğu varlıklı ailesinin sunduğu fırsatları elinin tersiyle itip, binlerce kimsesiz çocuğa annelik yaptı. Kısa süre önce COVID-19 teşhisi konulmuş ama o yaşama azmiyle sinsi hastalığı 15 gün önce def etmişti. Önceki gün düşük tansiyon şikâyetiyle kaldırıldığı Koşuyolu Kalp Damar Hastanesi ne yazık ki yolun sonuydu. Kalp damarlarında tıkanıklık nedeniyle yaşamını yitiren Oya Kayacık dün ömrünü adadığı o yuvadan son yolculuğuna, çocukların gözyaşları, karanfiller, kucaklar dolusu sevgi ve “Keşke ölümsüz olsaydı” fısıltılarıyla uğurlandı.
ADI YUVAYA VERİLECEK
Oya Kayacık’ı son yolculuğunda yalnız bırakmayan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Oya annemizin, kendi çocuğu olmamıştı ama yüzlerce çocuğu vardı. 60 yıldır kuruluşlarımızdaki çocuklara kol kanat gerdi, onlara örnek oldu, bakımlarını üstlendi. Onu son yolculuğuna uğradık. Mekânı cennet olsun. İnşallah onun hatırasını yaşatmak için Kasımpaşa’daki çocuk yuvamızın adını ‘Oya Anne Çocuk Yuvası’ olarak değiştireceğiz” dedi. Kasımpaşa’nın Oya annesi, geçtiğimiz yıllarda yuvayı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da takdir edip saygı duyduğu bir isimdi.
61 YIL HİÇ MAAŞ ALMADI
61 yıldır tek kuruş maaş almadan çalıştığı Kasımpaşa Çocuk Yuvası Vakfı’nı kurup başkanlığını yapan Oya Kayacık, kurum çocuklarından birini evlat edinip Down sendromlu bir kız çocuğunun da vâsiliğini üstlenmişti. Bugüne kadar ünlü simaların da aralarında olduğu, binlerce kimsesiz çocuğun kimsesi olup çocuklarını bir çiçeğe dokunur gibi şefkatle sarılarak annelik yapan Oya Kayacık, son nefesine kadar, Kasımpaşa Çocuk Evleri Sitesi’nde, küçük bir odada yaşadı.
‘İŞE YARADIĞIMI HİSSETTİM’
Sağlığında verdiği röportajlarda, koca bir ömrü bakın nasıl anlatmış: “Nasıl geldiğimi hatırlamıyorum ama geldim ve kaldım. Ben hasbelkader tayinle, kendimi Çocuk Esirgeme Kurumu’nun İl İdare Heyeti’nde buldum. Burada çocukları gördüm onları sevdim. Onlar da beni sevdi. İhtiyaç olduğunu, bir işe yaradığımı hissettim ve kaldım. Gördüğüm sevgi beni burada tuttu yıllarca, ayrılamadım. Acıdığım, merhamet duygularımı tatmin için değil, onlarla mutlu olduğum için bu yaşamı seçtim. İlk geldiğimde kimse inanmadı benim burada kalacağıma. Yılların nasıl geçtiğini fark etmedim. Evim gibi benimsedim. Uzun yıllar kalınca sizin oluyor. Bırakıp gidemiyorsunuz. Çok güzel, neşeli bir gençlik, çocukluk yaşadım. Çocuklara hiçbir zaman öğretmen, idareci güzüyle bakmadım. Ben de onlardan birisiydim. Ne hissediyorlarsa onu hissetmeye çalıştım. Onlarla beraber yerdim, onlarla beraber oynardım. Her şeyi onlarla beraber yaşardık.”
Oya Kayacık, binlerce çocuğa annelik ederken, aralarından ikisini de evlat edindi. Biri 17 günlükken yuvaya bırakılan Belkıs. Diğeri çöpte terk edilmiş halde bulunduğu söylenen Down sendromlu Göksenin... Gözyaşlarıyla annesini son yolculuğuna uğurlayan Belkıs Kayacık “Şimdi annesiz kaldık” derken, olup bitenlerden habersiz Göksenin’in “Geri gelecek mi” diye sorması herkesi gözyaşına boğdu.
ÇOCUKLARI ONU ANLATTI
İlkay Keş: 1.5 yaşında bu yuvaya geldim. Bana herkes ‘Bebek’ derdi. Bacaklarım çok zayıf olduğundan uzun süre yürüyememişim. Oya Anne, doktor doktor gezdirdi beni. Bana hem annelik hem babalık yaptı. Anne kelimesini hiç sevmezdim. Çünkü ‘Anne’, terk etmek demekti benim için. Canım yandığında, Oya Anne diye ağlardım. Çünkü Oya Anne, sahip çıkmak demekti. Bir gün bize şeker dağıtıyordu. Hepimize sıraya geçmemizi söylemişti. Biz sıraya geçmedik, saldırdık. Tuttu şekerleri yere fırlattı, biz de yerden toplamaya başladık. Bize ‘Sizi buna layıksınız. Elinize vermeye değil, yerden toplamaya mı layıksınız’ diye çıkıştı. Bu bize çok büyük ders oldu. Hayatım boyunca ne hak yedim, ne kimsenin önüne geçmeye çalıştım. Hep sıramı bekledim.
Özlem Yakışık: Okulu kazanıp üniversiteye gidecektim. Durumum yoktu. Annesinden para aldı. Beni okuttu, yurda yerleştirdi, harçlığımı verdi. Annem beni ziyarete geliyordu, geri dönmek için parasını da verirdi. Annemi yıllar sonra buldum. Geldiğinde annene küfretme, o senin gerçek annen diyordu. Öyle yüceydi ki.
Elif Çıtak: Oya anne bize insanlığı öğretti. ‘Çocuklarım karnımdan değil, kalbimden çıktı’ derdi. Onu anlatacak kelime bulamıyorum.
Nursel Ergin (Oyuncu): Biliyorum saçma ama böyle insanlar ölümsüz olmalıydı. Oya Anne başkaydı. Bizi hayatta tuttu, bize insan olmayı, güçlü kadın olmayı öğretti. Bizi tiyotralara, balelere o götürdü. Sanatı öğretti.