Güncelleme Tarihi:
Krizden kurtuluşumuzu bir Kemal Derviş'e, bir de turizme bağladık. Derviş çalışmalarına ve diyaloglarına devam ediyor. Turizm Bakanı Erkan Mumcu da sezon hazırlıklarına. Ancak geçtiğimiz hafta Berlin Turizm Fuarı'ndaki Türk standıyla ilgili iddialar ve eleştiriler, turizme bağlanan umutları gölgeledi. Hazineye devretmediği fon, eşini dostunu bakanlık üzerinden nemalandırma... Gittik, Mumcu'ya sorduk. Her iddiaya cevap verdi. Koskoca bakan bu kadar açık açık konuşunca cesaret aldım. Röportajın bitiminde (zira uzun uzun konuşurken gözüm hep takıldı kaldı) olmadık bir tavsiyede bulundum: İfadesinin agresif, karşısındakini küçümseyen bir imaj verdiğini söyledim ve epilasyon önerdim. Sayın Bakan tam burnunun üstünde birleşen ve çifte hilal oluşturan gür kaşlarını sorumlu tuttu. Ben de bu tüylerden rahatlıkla kurtulabileceğini söyledim. Foto muhabiri arkadaşım Coşkun'a şöyle bir baktı. 'Yok yok, bunların gözünden kaçmaz. İki fotoğrafımı yanyana basıp magazin malzemesi yaparlar' diye önerimi kestirip attı. Ben buradan bir kere daha teklifimi tekrarlıyorum: Sayın Bakan emin olun ki oylarınız artacak!
Büyük tepkiler alan Berlin Turizm Fuarı'ndaki Türk standı 2 milyon marka mı mal oldu?
- 750 bin mark civarında. Bir kısım insanlar, fuarların panayır olduğunu zannediyor. Tüketiciler gelip gezerler, Türkiye'yi yansıtan şeyler bulup giderler... Biz de böyle zannediyorduk. Büyük fuarlar tüketici panayırları değildir. Tüketicilere de açık günleri vardır ama onlara sadece broşürler verilir. Bazı ülkeler, kendi ülkelerini taklit ediyorlar. Bir sokak, bir tapınak, kubbe. Biz de bugüne kadar böyle yapmışız. Her yıl standart kiralık fuar mobilyasının üzerine, kontrplaktan cephe giydirilerek 1 buçuk milyon mark maliyetle fuarcılık yapmışız. Ama ben gezdiğim fuarlarda gördüm ki İtalya, Fransa, ABD gibi ülkeler bunu hiç yapmıyorlar. Lüks bir büro gibi standlarını kuruyor, tüketicinin içeriye girmesi yasak olan bir alan ayırıyorlar. Bunun çok basit bir sebebi var: İtalya'yı merak eden, İtalya'ya gider. İtalya taklit ediliyorsa zaten gitmeye gerek yok. Kendi özgün ürünümü mesela Kapadokya'yı orda taklit etmem. Merak eden gelir, yerinde görür.
Hangi ölçütlere göre en iyi proje olduğuna karar verildi?
- Bu Bakanlığın tarihinde ilk defa kararlarda sivil sektörün katılımı vardır. Benim bütün ihalelerimde TÜRSAB'tan, TÜROB'tan, üniversitelerden, Reklamcılar Derneği'nden, Mimarlar Odası'ndan, yurtdışındaki tur operatörlerinden temsilciler gelir. Fuarlar konusunda da oybirliğiyle karar alındı. Dedik ki Türkiye'nin modern çehresini yansıtsın. Profesyonellere geniş alanlar yaratsın. Bunları şartnameye de yazdık. Bir kere kullanılabilir kiralık malzeme değil, marka mobilyalar olsun dedik. Önümüzdeki beş yıl boyunca bu malzemeyi aynen kullanacağız. Berlin ve Moskova fuarlarındaki malzememizi depoladığımızda bu iki ölçeğin toplamı, yıl boyunca bütün dünya fuarlarına hizmet verebilir. İlk defa Bakanlığın mülkiyetine kazandırdık. Malzemenin hepsi özel tasarımdır, ünlü markalardır. Beş yıl için kazancımız, 35 milyon dolara malolacak işi, 1.5 milyon dolara sağladık.
YALAKALIK YAPAN ADAM
Standımızı beğenmemeyi başka nedenlere mi bağlıyorsunuz?
- Bu iddialar sadece Yalçın Bayer'e mektup gönderenler tarafından ifade ediliyor. Mesela geçmiş dönem Bakanlığımız eski Müsteşarı Fermani Uygun, bürokratlarından bir kısmıyla beraber usulsüz bir arazi tahsisi yapıldığı için mahkemeye verildi. Buralardaki yemliği kesildiği için bize düşmanlık yapıyor. Bana yazdığı mektuplarda, geleceğin Başbakanı, ANAP genel başkanı ilan ediyor. Yaptığı yolsuzluğa gözyummam için yapmadığı yalakalık kalmadı. Şimdi de bunları yapıyor.
Geçtiğimiz yılın şubat ayında Bakanlığınızın 50 milyon dolar teşvik kredisi verdiği acentalar neye göre seçildi? Teşvik alanlardan Talha Görgülü ANAP Antalya Belediye Başkan adayı ve sizin de yakın arkadaşınız?
- Bu iddiaların kaynağı Bahattin Yücel. Yazıklar olsun ona ki yıllarca TÜRSAB başkanlığı, Turizm Bakanlığı yaptığı halde, bu Bakanlığın tarihinde kredi verilmediğini bilmeden gelip geçmiş. Kredi işinin Turizm Bakanlığı'yla yegane ilgisi, A Grubu seyahat acentası olup olmadığına dair bilginin Hazine'ye verilmesinden ibarettir. Talha Görgülü'de bu limitlere uygun bir şirketin sahibi. Ne ayıp şeyler? Utanmıyor mu bu dedikoduyu yapanlar.
Talha Görgülü'nün kuracağı havayolu şirketinin gizli ortağı olduğunuz söyleniyor?
- Bunu ilk defa sizden duyuyorum. Ne diyeyim? Kim uyduruyorsa Allah başına aynısını versin.
Talha Görgülü'nün kuracağı havayolu şirketi için en az 3 uçak sahibi olma şartını 1'e indireceğiniz de dedikodular arasında.
- Benim en ufak ilgim yok. Konu tamamen Ulaştırma Bakanlığı'yla ilgili. Benim yegane ilgim, otellerden ve tur operatörlerinden gelen taleptir. Nedir o talep? Uçak bulamıyoruz! Uçak şirketi kurun o zaman. Kuramıyoruz efendim, çünkü en az 3 uçak şartı var. Yedi aylık sezon için 3 uçak bizi batırıyor! Bu aptalca uygulama yüzünden Türkiye'nin ekmeği kesiliyor. Birtakım insanlar özel uçak alınca havayolu şirketine bağlayıp vergiden kaçmasınlar diye bu yasa çıkmış. Asgari 150 yolcu kapasiteli uçak şartı yazarsınız, olur biter. Başka ne diyeyim? İt ürür, kervan yürür. Ömrüm boyunca yeldeğirmenleriyle savaşamam.
HİÇ FETHULLAHÇI OLMADIM
Bakanlığınızdaki çocukluk arkadaşınız Başmüşavir Sabri Bayar'ın ortaokul mezunu ve su tesisatçısı olduğu, öğretmen eşi Gülser Bayar'ı da Personel Müdürü yaptığınız söyleniyor?
- Sabri Bayar benim Başmüşavirim değil. Başka bir bakanlıkta görevli olup benim Bakanlığımda geçici görevlidir. Arkadaşım Başbakanlık’ta çalışıyorken, milletvekillerine tanınan danışman bulundurma hakkından istifade ile önce TBMM'de görevlendirilmiştir. Onu tanıyanlar gıpta eder. Milletvekili olarak bana gelen taleplerin filtre edilmesinde güvenebileceğim bir insana ihtiyacım vardı. Özellikle Isparta kamuoyunu bilen ve kendim kadar helal süt emmiş, sahtekarı kapımdan sokmayacak bir adama ihtiyacım vardı. Efendim, ortaokul mezunu! Olabilir. Kaldı ki lise mezunu. Hayatının bir döneminde elektrik sayaçları satışı ve servisi işini yapmıştır. Personel Daire Başkanı yaptığım eşi Gülser Bayar da personel işini Devlet Personel'deki genel müdürlere öğretecek kadar iyi biri.
HERKES KADAR DEFOLUYUM
Amerika'ya dil eğitimine gittiğinizde Fethullahçı çevrede yer aldığınızı, Sultanahmet'te sakallı ve poturlu dolaştığınızı söylüyorlar?
- Öyle olsaydım söylerdim. Hiç bunlardan yüksünmem. Hayatım boyunca Fethullahçı olmadım. Kimse karnından konuşmasın. Öğrencilik dönemimde, 1981'e kadar ülkücü hareket içinde yer aldım. 12 Eylül'ün sağladığı mola sayesinde küçük bir taşra kasabasından İstanbul'a gelmiş, dünyaya daha açık bir merkezin sayesinde dünyaya bakışı, ufku fevkalade değişmiş, değişimini de yazdıklarıyla, yaşadıklarıyla doğal bir süreç olarak idrak etmiş, izlerini de geride bırakmış bir adamım. 12 Eylül'den önce benim kuşağımdaki herkesin bir kampı vardı. Olmayana ot derlerdi. Benim de bir yerim vardı. Bilgilerimden çok değerlerimle tercih ettiğim bir yerdi. Ama dünyayı kavrayışımın son derece yetersiz olduğunu bakış ufkum geliştikçe gördüm, yazdım. Bundan dolayı kimseden özür dilemiyorum. Radikalizm ve İslam üzerine bir yazı yazmışım, gurur duyuyorum. Herkesteki defolardan bende de var. Ama bunların bana öğrettikleri var. Bunlar olmasaydı siyaset de yapmazdım.
Turgut Özal döneminde çıkan bütün fonlar Hazine'ye devredildiği halde Bakanlığınızın fonlarını Maliye Bakanlığı'na devrettiğiniz de söylentiler arasında. Devrettiğiniz fonun miktarı nedir?
- Diğer bütün fonlar gibi bizimki de bütçe içine alındı. Bakanlığımın fonu da buna dahildir. Bunun yılda toplam geliri 400-450 milyar lira civarındadır. Merak edenlere duyurulur. Resmi Gazete'de yazılıdır.
Bakandan pembe inciler
12 milyonu aşan turist, 10 milyar doları aşan gelir bekliyoruz.
Geçen sezona göre yüzde 20 büyüme olacak.
Antalya bölgesinde satılacak ürün yok. Beş yıldızlı, dört yıldızlı, tatil köyü niteliğindeki ürünlerin tamamı satıldı. Yüzde 100 dolu.
Benim işim Türkiye imajı yapmak değil, Türkiye'yi pazarlamak. Ben buna arkamı dönüp Türkiye'nin şöyle kültürel güzellikleri var diye katı gerçekleri gözardı edemem. Bu, romantizm.
Kriz yılının ardından ABD'li turistte yüzde 100'e yakın artış sağlamışsam, Yunanistan başkonsolosu ABD'de gelip 'Nedir bu patlamanın sırrı, hadi birlikte yapalım' diyorsa ne diyeyim artık?
Uçurumun eşiğindeyiz. Atlayabileceğimiz yakınlıkta inanılmaz güzel ufuk var. Bütün mesele atlayıp atlayamayacağımız.
Türkiye turizmdeki büyüme hızında dünya rekortmeni. İki sebebi var: Önünde boş kulvar olduğu için ve çok zengin potansiyeli olduğu için.
Büyümeyi her yıl yüzde 20 düzeyinde sürdürürsek, 2010 yılında 50 milyon turist ağırlarız. Her bir turist 800 dolar harcıyor şu an. Yılda 50 milyar dolar bekliyoruz. Oysa Türkiye'nin toplam ihracatı 24 milyar dolar.
Turizm Bakanlığı kapanacak
Sektörün tümünün katılımı ve tam mutabakatıyla yasa tasarıları hazırladık. İşin özü, turizmin yerel ölçek ve unsurlar tarafından; sivil sektör mensupları ve kamu sektörü tarafından yönetilmesi. Turizm meslek birliklerinin kurulması. Olmayan otelci, yönetici, yatırımcı, rehberlerin ve derneklerin kanunla kurulmuş meslek birliği niteliğinde faaliyet gösterebilmesi. Bakanlığın tekelinde bulunan denetim, belgelendirme ve sektörel planlama yetkilerini bu meslek birliklerine devretmeyi öngören bir yasa tasarısı. Benim önerim, yegane denetleme birimi olarak Başbakanlık'a bağlı Turizm Müsteşarlığı'nın kurulması. Yasa kabulünden sonra yapıların kurulması da üç-beş ay alır. O tarihten sonra Turizm Bakanlığı kapatılmaya hazırdır. Ben Turizm Müsteşarı olamam. Ben parlamenterim, siyaset yapmaya devam edeceğim. Başbakan'ın tayin edeceği bir bürokrat, bu sektörü yönetebilir.