Banu ŞEN / İZMİR
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2015 12:09
CENNETE küçücük ellerle yazılan bir mektupla başladı her şey… O mektupta minik bir kız hayallerini anlatıyordu… Onun hayalleri Soma’da babasını kaybeden yüzlerce çocuğun hayallerine de ışık oldu. Hürriyet Dünyası tek tek sordu.
somaninhayallerivar@hurriyet.com.tr
Madenci çocukları anlattı. Kimi hayvanat bahçesini merak ediyor kimi arabalı bir yatakta uyumak istiyor, kimi prenses kimi süper kahraman olmak istiyor, kimi hayran olduğu dizi oyuncusuyla tanışmak, kimi pilot olmak istiyordu. Çoğaldı, çoğaldı o hayaller. Soma’nın Hayalleri Var’la yüzlerce gerçekleşmeyi bekleyen hayale dönüştü.
Hürriyet Dünyası’nın okuyucularının katılımıyla sürdürdüğü Soma’nın Hayalleri Var kampanyasında hayaller bir bir gerçekleşmeye devam ediyor. İzmir’i, denizi görmek isteyen ve itfaiyeci olmak isteyen 14 çocuğun hayalini önceki gün İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekleştirdi.
Sabah erken saatlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin aracıyla Kırkağaç, Soma ve Kınık Elmadere’den anneleriyle birlikte İzmir’e gelen çocuklar hayallerine kavuştu.
Güne sabah erken saatlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tesislerinde başlandı.
Elmadereli Yiğit Ay hayalini ilk sorduğumuzda “Ben itfaiyeci olacağım. İnsanları kurtaracağım” yanıtını vermişti. İtfaiyeci amcalarının kucağından inmedi Yiğit. Kaskını taktı, telsizle anons yaptı,tüm motorlu araçlara bindi. Amcaları sirenleri de çaldılar onlar için. Kardeşi 4 yaşındaki Yağmur “Ben doktor olacağım. İtfaiyeci olmayacağım. Kask giymem” dese de sonunda sirenler çalan, merdivenleri yükselen itfaiye araçlarını çok sevdi. Talha motorlu araçla tur atarken kız kardeşi Rüveyda Çoban da ona eşlik etti.
İtfaiye Daire Başkanlığı’nda yangın ihbarı nasıl alındığından yangına nasıl gidildiğine kadar her şeyi anlattı amca ve ablaları onlara. Sonra araçlarla mini tatbikata katıldılar.
DENİZE İLK KEZ BAKTIÇocukların en büyük hayallerinden biri de denizi görmekti. Büyükşehir Belediyesi’nin arabalı vapur ile Karşıyaka’ya geçmek için ilerlerken “Aaaa deniz” diye şaşkınlıklarını gizleyemediler sahil yolunda.
Arabalı vapur ise “Filmlerdeki gibi” buldular. Küçük Hakan Ömer Uçkun annesinin kucağından inmedi ama denizi gördükten sonra gülücük saçtı.
Yolda martıların eşlik etmesine, kıyıya yaklaşmaya bakmaya doyamadılar. Vapurdan pek inmek istemeseler de bir sonraki durak yine çoğunun hayaliydi.
Çiğli Sasalı’daki 425 dönümlük alanda Türkiye’nin ilk Doğal Yaşam Parkı’na gelindiğinde onları tutmak pek mümkün olmadı.
Hayvanların kendileri için özel olarak doğal ortamlarındakine benzer hazırlanan barınaklarda özgürce yaşadığı, 125'den fazla türde 1500'e yakın hayvanı ve 250'den fazla bitki türünü bünyesinde baran Doğal Yaşam Parkı’nda saatlerin nasıl geçtiğini anlamadılar.
İzmir’in ünlü filleri Begümcan ve Winner ile tanıştılar. Yavruları Fil İzmir ile Deniz’i elma ve armut ile beslediler.
Aslan ve kaplanları doğal ortamında gördüler. Zürafa Zarif’eye el salladılar. Kimi onları kare kare fotoğrafladı, kimi selfie pozu verdi. Gezmesi saatler alan alanda parkın bir bölümü renkli treniyle gezildi.
İbrahim, Beray, Gökhan, Nazmiye, sakine, Mustafa,Talha, Rüveyda,Yiğit, Yağmur… Lemur’ları besledi, fil İzmir’in koşuşturmalarını sevinçle izledi, yılan Ahu’ya dokunmayı öğrendi, tavşanları kucaklarından indirmedi, tavus kuşlarını hayranlıkla izledi, timsahı görünce tıpkı onun gibi dakikalarca kilitlenip kaldı…
Kaplumbağalara, “Bunlardan bizim orada çok var” deyip pek ilgilenmedi(!)
Hepsi dönerken yüzlerinde gerçekleşen hayallerinin mutlu gülümsemesi vardı.