Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2004 00:00
GALÄ°BA bizden, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin milletiyle, ülkesiyle bölünmezliÄŸini savunanlardan çok, kendisini ‘Kürt milliyetçisi’ sayanların yanıt bulması gereken bir durumla karşı karşıyayız:Biz ne istediÄŸimizi biliyoruz:Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde herkesin her türlü olanaktan eÅŸit ÅŸekilde yararlanabildiÄŸi, herkesin kendisini, kendi etnik kökenini, kimliÄŸini rahatça ifade edebildiÄŸi, kültürünü koruyabildiÄŸi, geliÅŸtirebildiÄŸi, hangi dili istiyorsa onunla yayın yapabildiÄŸi bir Türkiye istiyoruz.Böyle bir Türkiye isteyenlerin, kim kendisini Kürt diye tanımlıyormuÅŸ, kim Laz, kim Çerkez, kim Gürcü, kim Abhaz, kim Türkmen, kim Roman, kim Rum, kim Ermeni, kim Musevi imiÅŸ diye bir derdi yoktur. ‘Ne isen o ol... Yeter ki bu ülkenin ve bu ulusun bütünlüğü ile oynamayı aklından geçirme.’Bizim istediÄŸimiz bu... Nitekim yıllar önce (galiba 1994’te) Uluslararası Basın Enstitüsü’nün Venedik’teki kongresine gelen ve orada ‘Türkiye’de sadece Kürt kökenli gazeteciler öldürülüyor’ diye bildiri dağıtan YaÅŸar Kaya’ya da ‘yaptığının yanlış olduÄŸunu’ açıklarken söylemiÅŸtik. O da aslında bizimkinden farklı bir ÅŸey istemediÄŸi yanıtını vermiÅŸti.Åžimdi bakıyoruz aynı YaÅŸar Kaya’nın da son ilan altında imzası var. Bu defa özerklik mi istiyor, bağımsızlık mı belli deÄŸil. Ama ters bir ÅŸeyler olsun diye çırpındığı aÅŸikár.Sadece onun deÄŸil, bildiri altında imzası olanların çoÄŸunun da durumu aynı... Nitekim kendisi de Kürt kökenli olan yazar Mehmet Metiner, son ‘ilan’ olayı üzerine bize gönderdiÄŸi mesajda bu gerçeÄŸi şöyle ifade ediyor:‘Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız ve hepimizi bir arada tutacak demokratik bir yurttaÅŸlık anlayışından yanayım. Demokrasinin ‘özgür ve eÅŸit yurttaÅŸlık’ anlayışı, her türlü dinsel ve etnik mülahazaların üstünde bir öneme ve birleÅŸtiriciliÄŸe sahiptir. Bir yanda ‘anayasal yurttaÅŸlık’ ve ‘eÅŸit yurttaÅŸlık’ deyip ‘Türkiyelilik’ anlayışına vurguda bulunacaksınız, öbür yanda ‘asli kurucu unsuruz’ iddiasının arkasına yaslanıp, ‘iki uluslu devlet’ modelini savunacaksınız ve akabinde de Bask, Katalan, Ä°skoç modellerine göndermede bulunarak etnik talepleri kristalize eden bir siyasetin arkasında duracaksınız. Buna tek kelimeyle ‘kafa karışıklığı’ derler! ÇeliÅŸkinin daniskası derler!’İki ay önce ‘Demokratik Toplum Hareketi’ adıyla baÅŸlattıkları siyasi örgütlenme modelini Ankara’da kamuoyuna sunarken: ‘Türkiye’nin insan zenginliÄŸi ile kucaklaÅŸmak ve demokratik toplum hareketini bu zemin üzerinde yükselterek halkı iktidara taşımak’tan söz eden de Leyla Zana ve arkadaÅŸlarıydı, son ilanı imzalayan da...Son ilan biliyorsunuz Türkiye’de bir ‘Kürt bölgesi’nin varlığını ileri sürüyor. Onunla kalmıyor, Anayasamızın ‘deÄŸiÅŸtirilmesini önerme’ olanağı dahi bulunmayan temel maddelerini yok sayarak ‘Kürt dilinde resmi eÄŸitim, Kürt kimliÄŸiyle siyasi parti kurma’ hakkı tanınmasını istiyor.Hadi Bask, Ä°skoç, Kıbrıs modellerini reddettiniz. Peki bunlara ne diyorsunuz?Leyla Zana, Orhan DoÄŸan, Hatip Dicle ve Selim Sadak’ın kafası karışık deÄŸilse, kiminki karışık, söyleyebilir misiniz?Â
button