Kilit adam konuÅŸtu

Güncelleme Tarihi:

Kilit adam konuÅŸtu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 2008 07:06

Turhan Çömez…

Haberin Devamı

Belediye Başkanlığı döneminde özel kalem müdürü olarak Tayyip Erdoğan’ın en yakınındaki isimdi…

 

ErdoÄŸan BaÅŸbakan oldu, o milletvekili… Â

 

Yine en yakınındaydı…

 

Ancak son dönemde Erdoğan’ın yönetim tarzına karşı ağır eleştirilerde bulundu, isyan bayrağı açtı…

 

Partiden ihraç edildi…

 

Tek kiÅŸilik muhalefet yaptı, her yerde konuÅŸtu…  Â

 

Ve son olarak Ankara’daki o büyük skandal iddiasında yeniden ortaya çıktı…

 

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Osman Paksüt, Kavaklıdere Sosyal Kulübü’ne girerken takip edildiği iddiasıyla bir aracı şikâyet etmişti…

 

Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz olay yerine gelmiş ve aracın polis aracı olduğunu belirlemişti…

 

İşte o gün orada Osman Paksüt’ün masasında Turhan Çömez’de vardı.

 

Herkes sormuştu. Tescilli Erdoğan muhalifi Turhan Çömez kapatma davasında oy kullanacak Osman Paksüt ile ne konuşmuştu?

 

Takip iddiası ve bu sorular henüz cevap bulmadı…

 

Turhan Çömez Referans Gazetesi’nden Nuray Başaran’ın sorularını cevapladı. İşte o konuşma;

 

Son bir haftadır sizin için kilit adam deniliyor. Siz neyin kilidisiniz? Neden kilit adamsınız?

Keşke bu ülkede kilit arayanlar kapı arayanlar birazda doğruları arasaydı. Ve doğruları konuşma gayreti içinde olsalardı. Kendi halinde mütevazı bir hayatı olan ve geçmiş döneminde de siyaseti inandığı gibi yapan doğruların peşinden koşan birisiyim. Hiçbir şeyin ne kilidi oldum ne maymuncuğu.

 

Haberin Devamı

Geçen hafta Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'le yemek yedikten sonra Deniz Baykal'la buluştunuz. Paksüt'ün hem izlenmesi hem sizinle buluşması ile ilgili spekülasyonlara açıklık getirir misiniz?

 

Sayın Paksüt benim çok eski dostum. Kendisiyle Bağdat'ta savaşı yaşadık, ben onların evlerinde kaldım. Bir süre konukları oldum. Irak savaşında, insanlar acıyı birlikte paylaşırlarsa dostlukları da kuvvetli oluyor. Kendileriyle bir ailece dostluğumuz var. Bu itibarla bu dostluğu başka bir yere çekmek altında bir şey aramak son derece anlamsız.

 

Kamuoyunda böyle bir yemek ister istemez soru işaretlerinin doğmasına sebep olmaz mı?

Bakın ben olayın yaşandığı gün burada Sayın Paksüt ile tesadüf karşılaştım.

 

Haberin Devamı

Hemen aynı gün Deniz Bey'e gittiniz...

Aynı gün gitmedim. Ben Sayın Baykal'la milletvekiliyken de sonrasında da birçok kereler görüştüm. Kendisiyle daha önceden planladığım bir randevuydu. Rutin randevuma gittim gerçekleştirdim. Bir süre önce Sayın Erbakan ile görüştüm, Sayın Bahçeli ile görüştüm. Sayın Demirel ile görüştüm. Baykal'la görüşmemizde Paksüt olayı gündeme gelmedi.

 

Kapatma davası nedeniyle "AK Parti gidecek" tartışmaları yapılırken sizin birtakım görüşmeler yapmanız, AK Parti sonrasına bir hazırlığınız mı?

Bunu böyle değerlendirmek haksızlık olur. Şunu niye sormuyorsunuz ben altı ay önce tüm bakanlardan randevu talep ettim. Mesela Sayın Hayati Yazıcı'dan randevu istedim. Yazıcı benim eski bir dostum. Milletvekilliğim sona erdikten sonra kendisine bağlı bir kurum olan Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne resmi bir ziyarette bulundum. Ve eski hastaneme dönmek isteğimi söyledim. Ama anayasal hakkım olan yeniden göreve başlama talebimi karşılamadılar. Cevap vermediler.

 

Haberin Devamı

Yıllarca siyaset yaptığınız Başbakan Erdoğan ile de görüşmeniz normal olmaz mı?

Ben herkesle, her koşulda otururum konuşurum, görüşürüm.

 

İstifa ettikten sonra Erdoğan'la yıldızınız hiç barışmadı mı?


Bir kere görüştük. Kendisine onlarca rapor, analiz ve değerlendirme yazısı gönderdim. Ancak iktidar sürecinde ağırlıklı olarak dört temel sebeple bizim yollarımız ayrıldı. Birincisi, AK Parti'nin dış politik anlayışını doğru bulmuyorum. Ağırlıklı olarak Avrupa Birliği'ne ve Amerika ilişkilerine endekslenmiş, dünyanın yeni trendlerini, yeni gelişmelerini es geçen bir dış politika anlayışı var. İkincisi ekonomi. AK Parti'nin tercih ettiği ekonomi modeli Sayın Kemal Derviş'in uygulamalarından farklı değildi. Üçüncüsü yolsuzluklar konusundaki takındığı tavır. Dördüncüsü parti taassubu. Devletin yönetim kademelerine partizanca bir tavırla müdahale etme anlayışı ve parti içi demokrasinin hiçbir şekilde tesis edilemeyişi. Tüm bunlar benim AK Parti ile felsefe olarak yollarımın ayrılmasına sebep oldu. 22 Temmuz öncesinde Sayın Gül ile uzunca bir görüşme yaptım. Benim yeniden AK Parti'den aday olmam konusundaki dilek ve temennisini söyledi. Ben de bu siyasi yolculuğu yapmam mümkün değil diyerek teşekkür ettim. Bugün hala ben AK Parti'nin programının altına imza atarım. Ancak pratiğin programla çok da örtüşmediğine yaşayarak tanık oldum.

 

Haberin Devamı

Kamuoyunda AK Parti'nin Türkiye'deki kurumlarla çok büyük bir çatışma içinde olduğu izlenimi var. Bu durum, Erdoğan'ın yanlış kişilerle seçimler yapıp çalışmasının verdiği bir sonuç mu?

Ben burada toplumun genel kanaatinin aksine bir düşünceye sahibim. Burada AK Parti'den ziyade Erdoğan'ı konuşmak daha doğru. Çünkü orada çok kurumsal bir yapı söz konusu değil. Ve Erdoğan'ın duruşu tavrı ve tercihleri ön planda. Erdoğan'ın Türkiye bir çatışma ortamı oluşmaması için özen gösterdiğini biliyorum.

 

YetersizliÄŸi hangi noktalarda?


Başbakan eğer yanına aldığı yakın ve uzak çalışma kadrolarını biraz daha rasyonel bir mantıkla düzenlemiş olsaydı... Biraz daha objektif, Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre belirlemiş olsaydı... Bu sorun ya da var olduğu iddia edilen sorun önemli ölçüde aşılırdı.

 

AK Parti hükümetinin kadrolarını seçerken daha çok cemaat kültürü ile hareket ettiği öne sürülüyor...

Cemaat kültürü tezine katılmıyorum. Beş yıla yakın parlamento çatısı altında birlikte olduk. Ama liyakatin ötesinde sadakat esasının ve bizden olan kavramının ön plana çıktığını biliyorum. Bu da tabi devletin işleyiş mekanizmasına olumsuz etki yaptı. Etrafında oluşturduğu kadroları ve tercih ettiği çalışma arkadaşlarını ben daha çok Türkiye'nin ihtiyacına, bilgiye, vizyona, donanıma, kaliteye ve beceriye göre tercih etmesini beklerdim.

 

AK Parti diye bir şey yok, Tayyip Erdoğan AŞ var görüşüne katılıyor musunuz?


Tayyip Erdoğan AŞ fikrine katılmıyorum ama Tayyip Erdoğan'ın partisi tezine katılıyorum.

 

Kapatma davası gündemde. AK Parti'den Erdoğan'ı çeker alırsak geriye ne kalır?

Birinci sınıf liderler birinci sınıf insanlarla çalışır. Birinci sınıf liderler ekiplerini geleceğe hazırlarlar. Günü geldiğinde o koltuktan çekilmesini bilirler. Sanıyorum Erdoğan'ın burada önemli bir hatası oldu. AK Parti'de birinci adam ve onuncu adam var. Aradaki sekiz kişi yok. Sorunda bundan kaynaklanıyor.

 

Erdoğan'ın gitmesini bekleyenler var mı?


Ben partinin içinde olmadığım için bilmiyorum. Dışarıdan okuyabildiğim kadarıyla, Erdoğan sonrasına içten içe bir hazırlık olduğunu tahmin ediyorum. Ancak, o partide bulunan herkes Erdoğan'a rağmen bir şey yapamayacaklarını çok iyi bilir. Erdoğan'ın yasaklı olması veya tasfiye olması şeklinde bir arzunun veya beklentinin olduğunu düşünmüyorum. Ama eğer böyle bir süreç çalışacak olursa ondan sonrası için yüreğinde böyle bir heyecan duyan, beklenti taşıyan isimler olduğunu zannediyorum.

 

Yeni bir parti kuruyor musunuz?

Ben Türkiye'nin yeni bir siyasal anlayışa ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu ihtiyacın parti kapanma ile alakası olmadığını düşünüyorum. 28 Şubat sürecinin ardından büyük bir umutla beklenen AK Parti süreci yönetemedi. Ben bu sürecin yönetilememesinde mevcut mahkeme veya anayasa mahkemesi süreciyle de bağlantı kurmuyorum. Bana göre AK Parti başarısız olmuştur. Bu nedenle Türkiye'nin yeni bir siyasi harekete ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

 

"Türkiye yargı darbesiyle karşı karşıyadır" diye bir algı var, buna katılıyor musunuz?

Yargı darbesi nitelemesi biraz haksızlık olur. Bu ülkenin tüm kurumlarını korumak ve onların saygınlığını muhafaza etmek durumundayız. AK Parti'nin böyle bir dava ile karşılaşmış olmasını büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Kapatılmasını asla arzu etmem. AK Parti'nin kapatılması ekonomik ve sosyal problemleri beraberinde getirir.

 

Danıştay saldırısı Ergenekon'un neresinde sizce?

Bu ülke üzerinde bir takım derin operasyonların planlandığını ve yapıldığını biliyoruz. Bunlar Türkiye'yi karıştırmak isteyen iç ve dış mihraklar. Devletin içerisinde devletin uzantısı gibi görünen kimi çetelerin, kimi yasadışı ahlaksız yapıların olduğu hep yazılıp, çiziliyor. AK Parti çok güçlü bir parti ve iktidar, altı yılda bu sorunu çözebilmeliydi. Bu ülkeye yapabileceği en hayırlı hizmetlerden bir tanesi bu olurdu.

 

Sizinle ilgili de Ergenekonculardan etkilendiğiniz söyleniyor.

Bakın ben hiç kimseden etkilenmem. Kendi doğruları olan kendi inandıklarının peşinden koşan birisiyim.

 

Bundan sonraki süreçte, siyaset nasıl şekillenir ne görüyorsunuz?

Önümüzdeki birkaç ayı çok önemli buluyorum. Bu süreci AK Parti iyi sevk ve idare ederse siyaset normalleşir. Amerika'nın İran konusunda önümüzdeki dönemlerde ciddi yaptırımlar uygulayacağını düşünüyorum. Amerika'nın bir hava operasyonu yapacağını ve bu hava operasyonuyla Türkiye'nin de işin içine sokularak büyük bir zarar göreceğini düşünüyorum. Tüm bu süreçleri eğer Türkiye parçalı ve kaotik bir siyasal yapıyla yöneltmeye kalkarsa yaşayacağımız riskler ve tehditler bu ölçüde artacaktır. Bu nedenle ne olursa olsun AK Parti'nin kapanmaması gerektiğini savunuyorum.

 

ErdoÄŸan rejimi deÄŸiÅŸtirmek istiyor mu?

Buna samimi olarak inanmıyorum. Sayın Erdoğan'ın kafasının derinliklerinde böyle bir niyet olduğunu ve böyle bir yol haritası olduğunu düşünmüyorum.

 

Bugün yine yıllar önceye gitsek, o özel hukuk alanında paylaştıklarınızı yine paylaşıyor olsanız, şimdi ne derdiniz?

Öncelikle şunu söylerdim. Bu ülkenin temel olarak bir toplumsal restorasyona ihtiyacı var. Toplum biz ve ötekiler diye ayrıştırılıyor.

 

BAYKAL'A LATÄ°N AMERÄ°KA RAPORU SUNDUM

 

Baykal'la ne görüştünüz?

Ben Sayın Baykal ile milletvekili iken de, daha sonra da görüştüm. Kendisi de benim görüşlerime değer verir. Latin Amerika solu üzerinde bir rapor hazırladım. Latin Amerika solunun iktidara nasıl geldiğini anlatan bir analiz yazdım. Ve götürdüm Sayın Baykal'a verdim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesiyle ilgili benim yaptığım çalışmaların raporunu yine kendisine takdim ettim. Baykal ile görüşme isteğimin temelinde, Türkiye'nin ağırlı olarak iç ve dış politikasına nasıl baktığını, özellikle Ortadoğu ve İran meselesiyle ilgili düşüncelerinin ne olduğunu öğrenmek ve bu arada kendi birikimlerimi aktarmak düşüncesi vardı. Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili görüşlerim büyük ölçüde Baykal ile örtüşüyor.

 

ERDOĞAN'IN SIRLARINA VAKIF DEĞİLİM

 

Erdoğan'ın bütün sırlarına vakıf olduğunuz söyleniyor. Hatta bu sırlarla ilgili deşifrelerde bulunduğunuz öne sürülüyor. Gerçekten Erdoğan'ın sırlarına vakıf mısınız?

Erdoğan'ın sırlarının olduğu, benim bunlara vakıf olduğum ve bunları paylaşacağım yönündeki iddialar bir safsatadan ve paranoyadan ibarettir. Erdoğan'la çalışma arkadaşlığımız ve birlikteliğimize dair hiçbir bilgi benim tarafımdan konuşulmamış ve paylaşılmamıştır, sonsuza dek de paylaşılmayacaktır. O dönemde ben çok şey öğrendim. Benim için siyasi tecrübelerin kaynağı Sayın Erdoğan'dır. Hiçbir şekilde, hiç kimseyle, hiçbir zaman Erdoğan ile yakın hukukumuza dair bir tek cümle konuşmadım konuşmam ve konuşmayacağım. Özünde iyi bir insan olduğunu biliyorum. Ve Türkiye'de bugüne kadar gelmiş geçmiş liderler içerisinde liderlik vasfı en ön planda olanlarından biridir. Ekip ruhuna önem veren, çalışmanın değerini bilen, kararlı ve inandığı doğrultuda sonuna kadar gitmeyi kendine ilke edinmiş bir kişidir. Ancak benim Sayın Başbakanın bu kadar pozitif bu kadar doğru bu kadar anlamlı özelliklerinin yanında yanlış bulduğum bazı özellikleri de var. Duygusaldır ve etrafının duygularıyla tanzim eder. Ve olaylara da duygularıyla karar verir.

 

TURHAN ÇÖMEZ KİMDİR


1965'te Bandırma'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Erzurum 1 Nolu Sağlık Ocağı'nda koruyucu ve halk sağlığı hekimi, Bandırma Devlet Hastanesi'nde acil birim hekimi ve Vakıf Gureba Hastanesi'nde genel cerrahi uzmanı olarak çalıştı. AK Parti Genel Başkan eski Özel Kalem Müdürü ve eski danışmanı olarak görev yaptı. Evli ve 2 çocuk babası.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!