Güncelleme Tarihi:
Kılıç, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Topluluğu'nun davetlisi olarak üniversitede gençlerle bir araya geldi. “Gençlerin Siyasetteki Yeri” konulu konuşma yapan Kılıç, iktidarları döneminde gençlerin siyasete katılmaları konusunda devrim niteliğinde çalışmalar yapıldığını belirtti.AK Parti hükümetleri döneminde yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Kılıç, “Siyaset sadece babaların, amcaların, dedelerin işi değil” diyerek gençleri siyaset yapmaya, siyasete ilgi duymaya davet etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bazı vaatlerde bulunduğunu, bunların kaynağını sorduklarında ise 'Benim adım Kemal, ben bulurum” yanıtını verdiğini anlatan Kılıç, “CHP'nin paralelinde yayın yapan Halk TV var. Kaynak bulamadıkları için Halk TV'nin 40 çalışanını kış ortasında sokağa attılar. Adın Kemal, 75 milyonun parasını bulacaksın evvela şu Halk TV'den attığın 40 tane garibanın bir parasını bul” diye konuştu.
Demokrasilerde muhalefetin önemli olduğunu, iyi bir muhalefetin iktidar için de gerekli olduğunu dile getiren Kılıç, anamuhalefetin yetersiz olduğu yerlerde başka kesimlerin bu eksiği kapatmaya çalışacağını, bu açığa vesayetin gölgesinin düşeceğini belirtti. Kılıç, şunları söyledi: “Biz CHP iyi yönetilsin istiyoruz ancak biz CHP'nin iyi yönetilmesini istedikçe onlar sapla samanı birbirine karıştırıyorlar, bunu da anlayabilmiş değilim. Her bir genel başkan yardımcısının ağzından başka bir dünya görüşü, birbirinin inadına aykırı açıklamalar çıkıyor. Bir tanesi 'Ergenekon'da yargılananları milletvekili yapacağız' diyor, bir diğeri Abdullah Öcalan'ın da talebi olan 'Hakikatleri Araştırma Komisyonu kuracağız' diyor. Bu nasıl bir parti? Ondan sonra bize 'AK Parti'de bunlar olmuyor demek AK Parti'de biat kültürü var' diye çirkin suçlamada bulunuyor. El insaf. CHP'ye bugün bakıyorum kim genel başkan, kim genel başkan yardımcısı belli değil.”Kendilerine “Baykal mı daha iyiydi, Kemal Bey mi daha iyi?” yönünde sorular geldiğini belirten Kılıç, “Bizim için fark etmez ikisi de CHP'nin genel başkanı ama en azından Sayın Baykal yürüyen merdivene doğru yönden binmeyi biliyordu” dedi.
“GELSİNLER ONLARA DA PARTİCİLİĞİ ÖĞRETELİM”
CHP'li Hurşit Güneş'in “Bir gazeteci arkadaşımı ajan olarak AK Parti'ye gönderdim. Yöneticilerle mülakatlar yaptı, partinin çalışma sistematiğini öğrendi. Partinin bütün yayınlarından birer kopya aldı, biz şimdi AK Parti'nin çalışma yöntemini birebir kopyaladık. Seçime bu model ile hazırlanacağız” şeklinde sözler kullandığını belirten Kılıç, şöyle konuştu:
“Dünyadan 50'ye yakın ülke, AK Parti'ye heyetlerini gönderiyor 'parti içi demokrasi nedir, siyaset nedir, parti içi hiyerarşi nedir, kampanya nedir, asker-sivil ilişkisi nedir, kurumsallaşma nedir' diye. AK Parti dünyanın 50'ye yakın ülkesine particilik semineri veriyor. CHP burnumuzun dibinde, 300 metre var aramızda. Ajan göndermeye ne gerek var, gelsinler onlara da particiliği öğretelim. 'Parti disiplini nedir, ortak akıl nedir, karar alma süreci nedir, lider nedir, nasıl lider olunur, genel başkan yardımcısı olmanın sorumlulukları nelerdir' diye.”
Terör, insan hakları ve özgürlük sorunlarının çözüme kavuşturulacağını da ifade eden Kılıç, “Ama bunlar olurken bölünme kaygılarına ve bu kabus senaryolarına kulaklarımız sonuna kadar tıkalı olacak. Bu ülke Sayın Kılıçdaroğlu'nun irrasyonel söylemlerine de Sayın Devlet Bahçeli'nin kabus senaryolarına da teslim edilemeyecek kadar büyük ve önemli bir ülkedir. Göreceksiniz milletvekili seçimlerinde Sayın Kılıçdaroğlu'nun gerçek dışı vaatleri de milletimiz tarafından elinin tersi ile itilecek, Sayın Bahçeli'nin bölünme odaklı korkulara, kaygılara, kabuslara dayalı siyasal söylemi de halktan kesinlikle beklenen karşılığı göremeyecek” diye konuştu.
SORULAR
Suat Kılıç, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da yanıtladı. Bir öğrencinin “Hükümetiniz döneminde burslar 3 katına çıktı ama belediye başkanı çok güzel bunu elimizden alıyor. Buna ne zaman son vereceksiniz?” demesi üzerine yapılan yardımlarla öğrencilerin cebine 390 liranın girdiğini, bunun Türkiye koşullarında iyi bir para olduğunu belirtti.
Devletin bu parayı öğrencilere okudukları için verdiğini vurgulayan Kılıç, “Ulaşımın da bir maliyeti var ama sizlerden gelen şikayeti belediye başkanımızla paylaşacağım” dedi.Başka bir öğrencinin YÖK'ün ne zaman kaldırılacağını sorması üzerine ise Kılıç, “Bir kurumun daha iyisini inşa edinceye kadar en iyisi, mevcut olandır” karşılığını verdi.
Sistem üzerinde yasalarla yapılan düzenlemelerin olduğunu anımsatan Kılıç, “Türkiye'de özgürlükler adına, hukukun üstünlüğü adına demokratikleşme adına yönetim süreçlerine katılım adına girilen bir yol var. Bu yoldan artık geriye dönüş mümkün değil. Türkiye, hukuk ve demokrasinin bağlı kurumları anlamında önemli ve kapsamlı bir restorasyon sürecinin içinden geçiyor” diye konuştu.
“YARGININ YAKASINI BIRAKMAK LAZIM”
Bir öğrencinin “Balyoz Darbe Planı” davası kapsamındaki tutuklamaları hatırlatarak, 'Bu, ordunun ve ülkenin gücünü sarsmaz mı?' diye sorması üzerine Kılıç, şu yanıtı verdi:“Türkiye, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti. Bu ülkede kuvvetler ayrılığı sistemi var. Bizim yargıya hükmetme, yargıya talimat verme gibi bir hakkımız, bir yetkimiz, bir imkanımız yok. Eğer bizim böyle bir yetkimiz olsaydı 3 Kasım 2002 seçimlerine giderken Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili adaylığı yargı kararı ile engellenmezdi. Eğer bizim yargı üzerinde bu kadar gücümüz, etkimiz, nüfuzumuz olsaydı AK Parti'ye iktidardayken kapatma davası açılmazdı. İdari yargı kararları ile bu kadar icraatımızın önüne engeller çıkarılmazdı. Bu gözaltılar ve sorgulamalar AK Parti hükümetinin talimatları ile yapılıyor gibi bir hava yaratılıyor ki bu hava, bu algı kesinlikle yanlıştır. En az bunun kadar 'Ergenekon nerede gidip üye olacağım' demek de yanlıştır. Yargının yakasını bırakmak lazım, askerin yakasını bırakmak lazım, polisin yakasını bırakmak lazım.”Başka bir öğrencinin “davudi” bir sesi olduğunu, bunun için çalışıp çalışmadığını sorması üzerine Kılıç, bunu iltifat olarak kabul ettiğini belirterek mutlu olduğunu söyledi. Konferansın sonunda Kılıç'a plaket ve çiçek sunuldu.