Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu konuşmasına başlamadan önce geçen hafta yaptığı gibi 2B ve tapu sorunları nedeniyle şikayetleri olan vatandaşları kürsüye çıkardı. CHP grup salonunda kürsünün arkasına yerleştirilen ve Başbakan Erdoğan'ın önceki konuşmalarının izletildiği dev ekran da dikkat çekti.
Daha sonra kürsüye çıkarak konuşmaya başlayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
Kürsüye çıkan üç arkadaşımız aylardır itiraz ediyorlar, kimse duymuyor. Kim duydu CHP duydu.Biz sadece ve sadece insan olarak karşılaştıkları sorunları çözmek istiyoruz. Huzur içinde evlerinde yaşasınlar istiyoruz. Bir konuşmacı arkadaşım şunu söyledi. Sayın Başbakan yerel yönetimler sempozyumunda konuştu dedi.
"ÇİFT KİŞİLİKLİ SİYASETÇİ..."
Bazen çift ruhlu kişiler vardır. Bunları sinema filmlerinde romanlarda görürsünüz. Aynı bedende iki ayrı ruhu anlatmak bir yazar için çok zordur. Bizde çift kişilikli siyasetçi var mıdır derseniz, ben var derim. Adını siz daha iyi biliyorsunuz. Neden söylüyorum bunu yerel yönetimler sempozyumunda Erdoğan bir konuşma yaptı. şöyle diyor:
"Bizim neslimiz maalesef aldığı o değerli mirası ileriye taşıyamadı. Adeta ihanet etti" kentler için söylüyor bunu, doğru mu söylüyor, doğru söylüyor.
Devam ediyor sayın Erdoğan: "Bizim metropollerimiz vardı. Ama o estetik ruhu olmayan ellerde nekrolopole ölü şehre dönüştü." Doğru mu, doğru. Altına imza atarız. Hangi ellerde? Beceriksiz ve estetik ruhu olmayan ellerde.
Ve devam ediyor Erdoğan, "Ben yüksek binalar inşa etmeyi maharet kabul etmiyorum. İnsanoğlunu biz topraktan uzaklaştırıyoruz." Doğru mu? Doğru.
"SAYIN ERDOĞAN'I FENA İŞLETMİŞLER"
Ama şunu söylemekten de kendimi alamıyorum. Sayın Erdoğan'ı fena işletmişler. Çünkü bu metin onun konuşacağı bir metin değil. Kendisini anlatıyor aslında. Kentleri bu hale getiren kim? Biz miyiz hayır. O belediye başkanları kim? Bizim belediye başkanımız mı? Hayır. Kendisini anlatıyor ama farkında değil.
Sonra devam ediyor sayın Erdoğan: "Şuradan biraz daha rant daha elde edelim, onun için emsali bir buçuğa değil, ikiye çıkaralım. Plan notlarıyla oynamak suretiyle siz bunu altıya yediye çıkarıyorsanız millet sizi tarih sizi affetmez"
Bunları söyleyen sayın Erdoğan, kendisine bir iki örnek vermek isterim. İstanbul Laleli Acemoğlu Hamamı şimdi gitmiş, yok olmuş. Yerine otel yapılmış. Yazık günah değil mi? Ne söylüyorsun ne yapıyorsun?
Bir başka konu daha. Kaptan-ı Derya Camii vardı İstanbul'da. Yıktılar yerine Saray Muhallebicisi yaptılar. Eğer bir şey söylüyorsanız arkasında duracaksınız. Kenti seviyorsanız kente saygı göstereceksiniz. Tarih yok ediliyor, camiler yok ediliyor diyorsanız görevini yerine getireceksiniz. Ne demiştim? Yalancıdan Başbakan olmaz.
Bu cami Sultanahmet Camii. Hani sen tarihi eserlere, camilere saygılıydın? Nasıl oluyor da rant gözünüzü bürümüş bu kadar? İstanbul'da yeşil alanlar vardı, hala da var. Yeşil alanların büyük kısmı mezarlıklar. Çok şükür oralara bina yapmıyorlar. İstanbul'un Çamlıca tepesini hepimiz biliriz. Sit alanıydı orası. Önce Başbakan gitti kendisine villa yaptı. Nerede o sit alanı, yeşil alan? Sen Başbakan olarak o yeşil alanı korumazsan, senin yaptığın söylediğin sözler neye yarar?
İstanbul nasıl yağmalandı? Bakın rakamlar vereceğim. 2009-2013 yılları arasında imar komisyonuna gelen dosya sayısı 9957. Sadece imar değişikliği için. Gündem sayısı ne kadar? 11 bin 229. Daha fazla kat nasıl elde ederiz diye. Şimdi Başbakan'a çağrıyı yapıyorum. İstanbul'u yaşanabilir kent haline getirmek istiyorsan, gel bu dosyaların hepsini geri çekelim. Sultanahmet Camii'sine yapılan o olumsuz davranışları yeniden düzeltelim. Arkasında rant olmadığı şekilde ortaya çıksın. İstanbul'da rant dolayısıyla, yandaşlara sağlanan imkan 100 milyar dolar. Gerçek tabloyu ortaya çıkarmak için, kimlere hangi yandaşlara avantaj sağladı ortaya çıkarmak için TBMM'ye biz bir araştırma önergesi vereceğiz. Siz de destek verin. Gelin hep beraber bu rantı kimler sağlamış araştıralım.
“AYAMAMA’DA BİR TANE BİNA YIKTIN MI?”
Ayamama Deresi, 35 vatandaşımız öldü. Ne söyledi Sayın Erdoğan? Dere intikamını alır dedi, onun etrafını yapılan binaları yıkacağız dedin. Ayamama Deresi etrafında birisini yıktın mı? Hiç birisini yıkmadı yeniden yaptı. O 35 yurttaşımızın günahı kimin boynuna.
Meşhur bir müteahhitimiz var. Bakırköy'de bir arazisi var inşaat alanı 64 bin metrekare. Ne olması lazım, 190 bin metrekareye bunu çıkarmam gerekiyor diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKP'lisi CHP'lisi MHP'lisi bu kadar olmaz, çıkmaz diyorlar. O birliği ile reddediliyor. Ne oluyor?
Aynı vatandaş, Ankara'ya geliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na gidiyor. Buradan onay alıyor, 34 bin metrekarelik inşaat alanı, bakanlık izniyle 190 bin metrekareye çıkarılıyor.
“SEN BU BAKANI GÖREVDEN ALACAK MISIN”
Şimdi Sayın Erdoğan'a soruyorum. Yeşil diyorsun, yüksek binaları yapmayın diyorsun, tarihe saygısızlık olur diyorsun. Bu izni veren kişi senin bakanın. Bu izni senden izin alınmaksızın verilmez. Sen bu bakanı, İstanbul'u sevdiğin için görevden alacak mısın almayacak mısın?
Görevden alır mı? Ne dedim yalancıdan Başbakan olmaz.
Esenyurt'ta. Az önce iki arkadaşımız konuştu. Belediye Başkanı kalkıyor, kendi kendine plan yapıyor. Büyükşehir'e gönderiyor, büyükşehir bu senin işin benim işim diyerek reddediyor.
O da elinin tersiyle itiyor belediyeyi. Yasalar aykırı inşaat ruhsatları veriyor. Bina almış, ne üzerinden almış, inşaat ruhsatı. Maket üzerinden satılıyor binalar. Gitmiş parasını vermiş ve satın almış. Satın aldığı daire 25. katta. Gidiyor inşaata 25. kat yok. Peki ruhsatı veren belediye başkanına birileri bir şey soruyor mu? Kimse sormuyor. Ne diyordu sayın Erdoğan? 1 buçuk emsal olmaz, üç emsal olmaz. Bunlar yanlıştır, bunu yapanları millet insanlık tarih affetmez diyordu.
Şimdi size Esenyurt'tan örnekler vereceğim. Bir firma, sahip olduğu arsanın inşaat alanı yasalara göre 134 bin 327 metrekare. Belediye ne kadar vermiş 134 binden 336 bin 424 metrekare vermiş. Emsal 9.32. İnsanda biraz utanma olur, Allah korkusu olur.
Başka bir firmaya geliyorum. Arsası var, inşaat alanı 12 bin 070 metrekare. Verdikleri ruhsat 39 bin 268 metrekare. Emsal 10.63.
10 bin metrekare yasalara göre inşaat alanı. Kendisine verilen inşaat ruhsatı yasalara aykırı olarak 49 bin 359 metrekare.
Geçiyorum başka bir firmaya. İnşaat alanı 34 bin 215 metrekare. Yasal inşaatını yapabilir. Belediye 141 bin 155 metrekare inşaat ruhsatı veriyor. Emsal 12.38.
Yetiyor mu? Yetmez arkadaşlar. Kul hakkı yiyen adamdan neyi soracaksın sen?
Yine bir firma inşaat hakkı 36 bin 440 metrekare. Verilen inşaat ruhsatı ne kadar 203 bin 943 metrekare. Emsal 19,99. İnsaf yahu, gerçekten insaf. Bunu yapanda Allah korkusu yok.
Bu vatandaşlar aylardır dertlerini anlatmak istiyor. Ne olacak bizim derdimiz diyorlar. Milletin kürsüsünde, CHP'nin kürsüsünde dertlerini dile getirdiler.
“EN BÜYÜK PARKIN TEMELİNİ İZMİR’DE ATTIK”
Türkiye'nin en büyük parkının temelini İzmir'de attık. Rant değil, vatandaş gidip parkta otursun diye. Dede torununun elinden tutup parka gitsin diye. İnsanlar spor yapsın diye. Yeşili olmayan bir kent olabilir mi? Tarihi dokusuna saygı duyulan bir kent olabilir mi? Kentli olmak farklı bir şeydir arkadaşlar. Doğası, parkı, çevresi, sosyal donatı alanları olan yerdir kent. Siz her şeyi atıyorsunuz. Sadece ama sadece para olarak bakıyorsunuz. Sultanahmet'in minarelerini o yüksek binalarla nasıl kirlettiğinizin farkında değil misiniz? Kefenin cebi olsa oraya para doldurup götürecekler.
2B olayı. İsterseniz önce bizim bir de videomuz var onu izleyelim.
"Dürüstlüğümüz neyi gerektiriyorsa onu yapacağız" diyor. Okuyorum söylediğini. "Bedel tespitine gelince bedelsiz veya emlak vergisi değerinin yüzde 25'i veya yüzde 50'si. Bu şekilde çalışmayı yapacağız" diyor.
2 B ile ilgili olarak ilk açıklamamızı Sultanbeyli'de yapmıştık. Vatandaşla devlet kavgalı olmamalı, bu işi çözmeliyiz. Bizim tespitimiz şuydu. Dedik ki, orman köylüsünün 2B arazisi hiç bir bedeli olmadan tapusu yapılacak.
2B arazisi var ve üzerinde evi varsa, emlak vergisi değerinin yüzde 50'si dedik. Neden emlak vergi değerini aldık? Şunun için. Emlak vergisinin değerini devlet belirliyor. O zaman bu bedelin yüzde ellisini alalım ve verelim bu iş de bitmiş olsun.
Hükümet geldi. Onlar da bir kanun teklifi verdiler. Rayiç bedelin yüzde 70'i dediler. Dedik ki bu olmaz. Bunu vatandaş ödeyemez. Hatta grup başkan vekili Hamzaçebi dedi ki, "Siz bunu çıkarıyorsunuz vatandaş ödeyemez. Yakın zamanda bunu değiştireceksiniz" dedi. Hayır dediler ve çıktı.
Vatandaş ödeyebildi mi? Hayır. İsyan ettiler. Sonra bir kanun teklifi geldi. Yüzde 70'i yüzde 50'ye indirdiler. Antalya'da anlatıyorlardı. 7 trilyon bedel biçmişler, 3.5 trilyon. Ben 3.5 trilyonluk adam mıyım diyorlar.
“ARAZİLER ANANIZIN AK SÜTÜ GİBİ HELALDİR”
Yine söylüyoruz. Kullandığınız bu araziler, ananızın ak sütü gibi helaldir. Bu arazileri sizden kimse alamaz. Aldıkları zamanda yanınızda bir CHP'li göreceksiniz.
Sayın Erdoğan'a bir tavsiyem var.
Beykoz Belediyesi'nin internet sitesine baksın. Yüzde 46'sı, en fazla geliri bin lira ayda, 1500 lira geliri olan bir aileden sen milyarları nasıl alacaksın? Birileri gidip parayı bastırıp alacaklar. Bu konuşmanın ardında o var. Diyor ki bedelini alacağız, vermeyenleri satacağız oradan da kazanacağız.
Hatırlarsınız bir zamanlar Sülün Osman vardı. Anadolu'dan gelen vatandaşlara Galata Köprüsü'nü satardı. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan da vatandaşın malını vatandaşa satıyor. Akıl alacak şey değil.