Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde gazetecilerle bir araya gelerek, soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu. ABD Başkanı Donald Trump'ın, 7 ülkenin vatandaşlarına getirdiği Amerika'ya giriş yasağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Beni şaşırtan Trump'ın 7 ülkenin, çoğunluk nüfusu Müslüman, blok olarak Amerika'ya girişini yasakladı. Her konuda bir görüş beyan eden Erdoğan, bu konuda tam bir suskunluk içinde" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "İslam dünyasını savunuyorsun, adam '7 ülkenin vatandaşını almıyorum' diyor. 'Müslüman oldukları için bunlar terörist oldukları için almıyorum' diyor. Amerikalılar isyan ediyorlar, 'Bu yanlıştır, biz hepimiz Müslümanız' diyorlar. Hükümetten tık yok. Bunların Müslümanlığı savunma konusundaki samimiyetleri de bu olayda gayet net ortaya çıkmıştır. Çıkarcı anlayışla, iktidarda kalma anlayışı ile her şeyi satabilirler, Müslümanlığı da. Gayet net açık görülmüştür bu olayda. Oysa buna biz tepki verdik. 'Teröristleri almayabilirsin, bu onların en doğal haklarıdır.' Ama siz bir ülkenin bütün insanlarını terörist olarak görürseniz, bu doğru değil. Bu terörizme hizmet demektir. Biz bunu söyledik. Ama iktidar söylemeye cesaret edemiyor. Neden? Bir iktidar geleceğini başka bir siyasi liderin kararında görüyorsa kendi ülkesini satmış demektir. Bu kadar açık ve net. Kendi güvencesini başka bir ülkede görüyorsa kendi iradesini satmış demektir. Bu ülkeye onların hiçbir faydası olmaz."
GENELKURMAY'IN EL BAB AÇIKLAMASI
El Bab'ta Rus savaş uçağının yanlışlıkla Türk askerlerini hedef alması ve 3 askerin şehit olmasının hatırlatılarak, bu konuda Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamanın sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Daha önce El Bab'ta yine hava saldırısında şehitlerimiz oldu. Hükümet dedi ki 'Biz bu konuda araştırma yapıyoruz, kamuoyunu bilgilendireceğiz.' Hiçbir bilgi gelmedi. Son olayda da Rus uçakları 'Evet biz vurduk. Koordinatları Türkler verdi' diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum. Askerlerimiz orada özveriyle çalışıyorlar, mücadele ediyorlar, çalışıyorlar. Sorgulanması gereken pek çok şey var. Ama sorgulaması gereken, olayların başında hükümet var. Kurumların başında, hükümet var. Hükümetin sesi çıkmıyor. 'Askerlerimizin öldürülmesi kuru bir özürle giderilmemelidir' diye bir Tweet de attım. Hükümetten eleştiri bile yok. Neden yok. 'Putin'i kızdırırım' diye. 'Ya Putin başımıza bir şey açarsa' diye. Sen değil miydin 'Ben dünya lideriyim' diyen kişi. Lider değil de lidercik olduğun çıktığı ortaya. Ne Trump'a ne Putin'e ağzını açıp tek cümle söyleyemiyorsun. 'Dost ülke bombaladı.' Bombalayan ülke ne zamandır dost oluyor, onu da anlayamadım. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Kendi geleceğini başka ülkelerin siyasi liderlerine bağlayan bir iktidar, Türkiye'ye hizmet edemez."
ANKET YAPTIRMIYORUZ
Kılıçdaroğlu, referandumla ilgili başka bir soru üzerine anket yaptırmadıklarını söyledi. "Referandumda 'hayır' çıkacak. Ben bu ülkenin sağ duyusuna güveniyorum." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "paketin savunulacak hiçbir tarafı olmadığını" öne sürdü.
İktidarın değişikliği savunacak hiçbir argümanının olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Ne yapıyorlar? CHP'ye saldırıyorlar, o kadar. Tek yaptıkları iş o. Neden? CHP halka doğruları anlattığı için. O kadar sıkışmış vaziyetteler ki benim salı konuşmalarıma kendi konuşmalarını denk düşürüyorlar. Bu korkunun belirtisi. 'Kılıçdaroğlu'nu kimse dinlemesin' bu arayış içindeler. Son KHK ile havuz medyasına ceza yazılmasın diye 'eşitlik ilkesini' de bu gerekçeyle kaldırdılar. Çünkü bizim konuşmalarımıza mecburen yer verecektiler. Şimdi onu da kaldırdılar" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Sesinizi nasıl duyuracaksınız?" sorusunu ise "Gezerek. En zor koşullarda bir referanduma gittiğimizi biliyorum ama haklıyız, haklı olduğumuz için kazanacağımıza inanıyorum" şeklinde yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, "Evet çıkması durumunda Türkiye sizce hangi ülkeye benzeyecek?" sorusunu yanıtlarken de "evet" ihtimalini hiç düşünmediklerini, buna ihtimal dahi vermediklerini söyledi.
Daha önceki konuşmalarında "tek adam yönetimlerinin kendi ülkelerini nasıl felakete yönlendirdiklerini" söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Suriye, Irak, Libya örneklerini bunun için verdim. Bir kişi her şeye karar veremez. Şimdi şunu anlatamıyorlar, 'Başkan meclisi feshedecek.' Hani egemenlik milletindi. Burada egemenlik bir kişinin oluyor. Bunu anlatsınlar bakayım millete neden bir kişi kalkıp meclisi feshedecek" dedi.
TV'DE TARTIŞMA TEKLİFİ
Daha önceki konuşmalarında televizyon programına çıkma teklifi yaptığını hatırlatan ve bu çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu, "Uygar insanlar gibi pekala çıkıp televizyonlarda bir araya gelip konuşabiliriz. Onlar da anlatırlar, ben de anlatırım. Evinde rahat çayını, kahvesini içen vatandaş da bizi dinler. Kim, hangi gerekçeyle neyi söylüyor, neyi söylemiyor? Yeri geldiği zaman oturup konuşuyoruz, televizyonlara ortak görüntü veriyoruz. Niye bir araya gelip bu kadar Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren bir konuda yan yana gelip de bir televizyon ekranında oturup konuşmuyoruz" açıklamasını yaptı.
"BUNUN BİZE YAPIŞMASI MÜMKÜN DEĞİL'
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de iktidarın "Evet"i anlatamadığı için CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandırmaya çalıştığını öne sürdü. "CHP'yi terörle bağlantılı bir algı yaratmak istiyorlar ama bunun bize yapışması mümkün değil." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı: "15 yıldır hükümet olanlar onlar, biz değiliz ki. Türkiye'yi kan gölüne çevirenler onlar, biz değiliz ki. Terör örgütlerine göz yumanlar onlar, biz değiliz ki. Dolayısıyla tutmaz bu. Bu ülkenin sağduyusuna güveniyorum derken, Saadet Partisi, BBP, Vatan Partisi, ÖDP, Anavatan, Doğruyol Partisi... Bunlar da Türkiye'nin geleceğini düşünüyorlar, bunlar da 'hayır' diyorlar. Dolayısıyla ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum derken, bütün bu çerçeveyi düşünüyorum. Bir araya gelir miyiz? Bence bir araya gelmek sanki bir cephe gibi algı yaratabilir. Böyle bir cepheye gerek yok. Her birimiz demokrasi paydasında, neden 'hayır' dediğimizi anlatmalıyız. Herkesin ayrı bir dili vardır, bizim ayrı bir dilimiz var ama ortak paydamız demokrasiyi savunmak. Ben de, onlar da savunuyor. Rahmetli Erbakan da, Türkeş de başkanlık sistemine karşıydı. Dolayısıyla çok değişik alanlarda herkes kendi cephesinden bir demokrasi paydası içinde 'hayır' diyebilir. Bir özel kampanyaya gerek yok."
PRANGAYI KİM TAKTI?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü açıklamalarında "Biz bu değişiklikle bileğimizde prangalardan kurtulacağız" ifadesini kullandığı belirtilerek, "Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Prangayı kim vurmuş? Demokrasiye pranga takılıyor" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bir ülkede 150'nin üzerinde gazeteci hapisteyse, bu gazetecilere prangayı kim taktı? Her önüne geleni, dosyanın içeriğine bakmadan hakim doğrudan doğruya 'Atmazsam beni de FETÖ'cü diye ilan ederler' diye içeri atıyorsa, pek çok gereksiz masum insanlar hapse atılıyorsa bunlara prangayı kim taktı? Öğretim üyelerine, terörle yakından ilgisi olmayan yüzlerce akademisyeni kapının önüne koyuyorsunuz, bunlara prangayı kim taktı? Bu ülkeyi yönetenler nasıl yönettiklerinin farkında değiller. Bütün bu olaylar senin iktidarında oluyor, Hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız, önünüzde hangi engeller vardı? Hiçbir şey yoktu. Şimdi ben size söyleyeyim, bütün muhtarlara pranga vurulacak bir kararname ile. Bir kararname ile 'Muhtarlığı kaldırdım' diyecek. Buna pranga vurmak denir. 'Bütün bakanlıkları bir gecede kapatıyorum' diyecek. 'Bütün gazeteleri kapatıyorum, mal varlıklarına el koyuyorum.' Buna pranga denir. Asıl prangayı bu anayasa değişikliğiyle toplumun bileğine ve demokrasiye vurmak istiyorlar."
Ekonomik göstergelere ilişkin bir soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, ekonominin şimdi de iyi olmadığını, referandum sonrasında da iyi olmayacağını savundu. Ekonomide ciddi sorunlar bulunduğunu, iktidarın ekonomik açıdan da Türkiye'yi yönetemediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bunun için işsizlik rakamlarına bakılmasının yeterli olacağını aktardı.
Referandum öncesi iktidarın çeşitli ekonomik paketler açıkladığını bunun amacının halkı kandırmak olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Ne yaparlarsa yapsınlar, artık bu millet bıkma noktasına geldi, bıktı artık. Dolayısıyla ülkeyi yönetemiyorlar, sokağa çıkın vatandaşa sorun '5 bakanın adını sayın' deyin sayamazlar. Ekonomiden kim sorumlu şimdi? Dış politikadan kim sorumlu? Tam bir kaos dönemi" açıklamasını yaptı.
Ekonominin yanında siyasi karar almada da bir kaos yaşandığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "En tipik örneği El Bab. Dedik 'Daha derine inmeyin.' Kıyameti kopardılar, sonra Erdoğan dedi 'Daha derine inmeyeceğiz' diye. Sonra Mevlüt Çavuşoğlu, 'Rakka'ya gideceğiz' dedi. Erdoğan, Trump'la görüştükten sonra 'Münbiç ve Rakka'ya gideceğiz' dedi. Nedir ya doğrusu nedir? Çocuklarımızın içinde bulunduğu durum. Biz neden şehit veriyoruz Suriye'de. Hangi gerekçeyle? Bizim gençlerimiz, orada şehit verdiriyoruz, annelerin gözü yaşlı, Suriye'nin gençleri Türkiye'de. Onlar da iş yeri açıyorlar, gayet güzel geziyorlar, vatandaşlık talebinde bulunuyorlar. O annelerinin gözünün içine bakarak bu hükümet, bu soruya cevap vermeli; 'Benim çocuklarım orada savaşıyor, şehit oluyor, onların çocukları burada zevki sefa içinde.' Bunu hangi vicdan kaldırır? Kaldı ki yarın zaten geri çekilecek bizim silahlı kuvvetlerimiz. Rakka'ya kadar gidilmesine gerek yok. Siz güvenli bölge oluşturmuşsunuz zaten. Şehit de vermediniz o güvenli bölgeyi oluştururken. Şimdi birilerinin aracı olarak silahlı kuvvetler kullanılmak mı isteniyor? Rusya, Amerika orada, her ülke var orada, en çok şehit veren biziz, niye? Hangi gerekçeyle bizim askerlerimiz şehit oluyor. Güvenli bölgeyi alırsınız, mesele biter."