Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, Habertürk'te yayımlanan “Türkiye'nin Nabzı” programında Didem Yılmaz'ın ve izleyicilerin sorularını yanıtladı.Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, bugün 27 Mayıs askeri müdahalesinin 51. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, CHP'nin iktidara en yakın olduğu dönemlerde darbe olduğunu, darbelerin faturasının CHP'ye çıktığını söyledi.
İdamların hala bugün kanayan bir yara olduğunu, siyasi mahkemelerin Türk demokrasisine ciddi zararlar verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Darbelerden en çok mağdur olan biziz, bizim genel başkanlar hapse girdi. Onlardan giren pek olmadı, sayın Erdoğan hapse mi girdi? Onun darbelerden ötürü hapse girdiği yok ama bizim genel başkanlarımız hapse girdi” diye konuştu.
“Menderes'i idam sehpasına götüren süreçte CHP'nin rolü var mıydı” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, merhum İsmet İnönü'nün Cemal Gürsel'e yazdığı “idamları yapmayın” mektubu bulunduğunu belirterek, “O mektubu isterse sayın Erdoğan'a göndereyim ama Erdoğan'ın tarih bilgisi, bilinci yoktur. O bütün olguları 'CHP'yi nasıl kötüleyebilirim' diye kurguluyor. Halkı böyle kandırabileceğini düşünüyor. 'Hayır, İnönü'nün böyle bir mektubu yoktur' desin, ben mektubu ortaya çıkarayım ama diyemez. Erdoğan, 'mektup yoktur' diyemez. O zaman doğruları söylemesi lazım” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi parti programını okuduğu kanısında bile olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, halka doğruları söylemenin önemine işaret etti.
Başbakan Erdoğan'ın halkı yanlış yönlendirdiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Erdoğan ile yan yana gelirse maskesini indireceğini, Erdoğan'ın gerçek yüzünü halka göstereceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Ben onunla yan yana gelirim de o gelemez. Belki Habertürk'e çıkmaya cesaret edemezse yandaş kanallarına çıkalım. Ben inanarak, bilerek, araştırarak söylüyorum ama o bilmeden konuşuyor, belgesini önüne koyduğum zaman şaşacak, donacaktır” dedi.
“TÜRKİYE'DE DARBELER DÖNEMİ BİTMİŞTİR”-
“Türkiye'de darbeler dönemi bitmiştir” diyen Kılıçdaroğlu, artık demokrasi bilincinin geliştiğini, toplumun her kesiminin darbelerle sorun çözülemeyeceğini gördüğünü belirtti.Kılıçdaroğlu, “12 Eylül'ün faturasını Erdoğan mı ödedi? İşkencelerden Erdoğan ve arkadaşları mı geçti? Erdoğan ve arkadaşları mı idam edildi? AKP hükümeti ve kadroları 12 Eylül ürünü kadrolardır, 12 Eylül'ün yetiştirmeleridir, o dönemde Kenan Evren ve arkadaşlarına arka çıktılar” diye konuştu.
“AK Parti iktidarıyla asker-sivil ilişkileri normalleşti diyebilir miyiz” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, normalleştiğini sanmadığını, askerin bu süre içinde yasaların öngördüğü çerçevede davrandığı ve kışlasında görevini yaptığı sürece bir problem olmayacağını söyledi.
Türkiye'de önceki dönemlerde darbe bekleyen, darbeyi özendiren kesimler olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bugün gelinen noktada demokratik olgunluğa ulaşıldığını, sokaktaki yurttaşın da darbe istemediğini belirtti.
Darbeler döneminin bitmesi gerektiğini, askeri ve katı kurallarla bir toplumun yönetilemeyeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Eğer yönetilirse faturası topluma çok ağır çıkar. Sivil yönetimlerin de diktaya dönüşmemesi lazım, böyle olursa oralarda faşizm olur. Özgürlük, demokrasi, siyasi partiler, düşünce özgürlüğü herkes için. Bunu yaparsak demokraside olgunluğu yakalamış oluruz. AKP bu olgunluğu kırmak istiyor, düşünce özgürlüğüne tahammül edemiyor” dedi.
“O HAPİSHANE ERDOĞAN'IN ÖZEL HAPİSHANESİ Mİ?”
Kılıçdaroğlu, “Balyoz Planı soruşturması kapsamında Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine 8 muvazzaf asker geldi, aralarında Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı da var. Bunlar ne anlama geliyor” sorusunu, şöyle yanıtladı:“Darbe yapmak isteyenler olabilir. Sorgularsınız, gerekirse cezasını verirsiniz. Kimse, 'Şunlar darbe yapacaktı koruyun düşüncesi içinde değil' ama özel yetkili mahkemelerle bu işi soruşturursanız bu siyasallaşan bir sürece yol açar ve nitekim de aştı. En son Sayın Erdoğan, 'Ben gittim, önümde kalkmadı, şimdi cezasını buldu, Silivri'de yatıyor' dedi. O hapishane sayın Erdoğan'ın özel hapishanesi mi? Özel olarak mı beğenmediği kişileri oraya gönderiyor? Silivri yargısının siyasallaştığını biliyorum. Yargı siyasallaşırsa tuz kokmuş olur. Önceden bazı görüşmeler yapılıyor, kalkmadığı söyleniyor, uygun deliller, komplolar, suç delilleri yaratılıyor ve kişi yakalanıp, hapse atılıyor, akla o geliyor. Erdoğan çıktı 'Ben bu davanın savcısıyım' dedi. Bir ülkenin başbakanı bir davanın başsavcısı olursa o davaya kimse 'siyasallaşmadı' diyemez.”
TATBİKATLARIN İPTAL EDİLMESİ
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Denizkurdu-2011 ve Efes-2011 Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatlarının Balyoz Planı soruşturmasına tepki olarak iptal edildiği söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz” sorusu üzerine, şöyle konuştu:
“Bir Başbakan, 'Genelkurmay'a sorun' der mi? Demek ki ülkeyi yönetemiyor. Başbakan değil mi bu? Açıklamak istemiyorsa topu o zaman oraya atmasın. Çıksın söylesin. Açar Genelkurmay Başkanı'na sorar; 'arkadaş siz neden bu tatbikatları yapmıyorsunuz' diye. O da hangi gerekçeyle yapmadığını açıklar. Başbakan da çıkar kamuoyuna açıklar. 'Genelkurmay'a sorun' dediğiniz andan itibaren siz ülkeyi yönetmiyorsunuz. Siz diyorsunuz ki, 'ben bu sorunun yanıtını bilmiyorum. Bu soru dolayısıyla muhatap Genelkurmay'dır. Genelkurmay açıklama yapsın.' Genelkurmay her açıklama yaptığında tepki göstermiyor muyuz, 'niye siyasete karışıyor' demiyor muyuz? O zaman Başbakan'ın çıkıp hangi gerekçelerle yapılmadığını açıklaması lazım. Ya bu konuyu biliyor açıklamaktan kaçınıyor veya 'ben Genelkurmay açıklasın derim, nasıl olsa onlar açıklamaz ve bu iş biter' diye düşünüyor. Bu önemli bir konudur.”
“Siz nasıl duyum aldınız” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Herkes içeride olduğuna göre kim tatbikatı yapacak? Gerekçe sadece son ifadeye çağırma değil. Deniz Kuvvetleri Komutanlığından kaç kişi içeride, bu tatbikatı yapacak üst düzey komutanlar içerideyse bu tatbikat olmayabilir. İçeride olup olmadıkları, haklı mı haksız mı, onun da tartışılması lazım. Bir siyasal mahkemenin orduyu bu noktaya getirmesi doğru değil. Yarın savaş olsa ne olacak” yanıtını verdi.
Gelenekselleşen tatbikatların yapılmasının önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, bu tatbikatlara çoğu kez Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın da katıldığını, yapılmamasının çok önemli nedenleri olması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Biz de siyasetçiler olarak, bakalım Genelkurmay ne açıklayacak? Sonra da arkasından biri çıkıp, 'Genelkurmay niye konuştu' diyecek. Artık onu söylememesi lazım” dedi.