Güncelleme Tarihi:
Halk Tv'de konuk olduğu "Halk Arenası" adlı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, 17 Aralık'ın Türkiye Cumhuriyeti tarihinin çok önemli bir günü olduğunu ifade ederek, "Çünkü ilk kez Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükümet tarafından soyulduğu belgelenmiştir. Dört bakan, onların çocukları ve yakın çevresinin çok ciddi bir yolsuzluk olayının içinde olduğu görülmüştür. Bakan çocukları tutuklandı, bakanlar görevlerinden ayrıldı, böyle bir tablo. Bu tablo bizim tarihimizde ilk kez gerçekleşiyor" diye konuştu.
''MAHKEME KARARI UYGULANMIYORSA O YERDE SORUN VARDIR''
Kılıçdaroğlu, bir yerde mahkeme kararının uygulanmamasının o yerde sorun olduğu anlamına geldiğini dile getirerek, "Bugüne kadar mahkeme kararını uygulamayanlar hep mahkum oldular. Kim olursa olsun. Ama iktidar ilk kez uygulamayacaksın diye açıkça, net talimat veriyor" dedi.
''MAHKEMELERİN ARADIĞI OĞLU BAŞBAKAN'IN YANINDA''
Kılıçdaroğlu, "Mahkemelerin aradığı oğlu Başbakan'ın yanında, Başbakanlık arabasına biniyor. Polisin aradığı kişi. Bırakın cumhuriyet tarihini, dünya tarihinde böyle bir uygulama yoktur. Gidin Avrupa'ya bakın, Japonya'ya bakın, Papua Yeni Gine'ye bakın. Yani Başbakan'ın oğlu mahkeme kararıyla aranacak ama o Başbakan'ın yanına binecek, bütün korumalar onun güvenliğini sağlayacaklar ve bu kişiyi mahkemeye götüremeyecekler. Bu işte o 'Anayasa'nın 138. maddesi çöktü' sözünün temel bir kanıtıdır" iddiasında bulundu.
''BAKAN ŞUNU SÖYLEYECEK: BEYLER TOPLANIN''
HSYK'nın yapısında değişiklik öngören kanun teklifiyle sadece atamalar için izin istenmediğini, Teftiş Kurulunun bakana bağlı olmasının, yargıçların ve savcıların HSYK'da hangi görevi yapacağını bakanın belirlemesinin ve hangi hakimin hangi dairede görev alacağını da yine bakanın kararına bırakılmasının istendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Hangi savcı ve hakim hakkında soruşturma açılıp açılmamasına bakan izin verecek. Yani bakan şunu söyleyecek 'beyler toplanın.' HSYK toplanacak. Şu talimatı veriyorum yapın. Birisi diyebilir ki 'ben yıllarımı adalet dağıtmaya verdim. Vicdan sahibi bir insanım, senin dediğini yapamam' dediği anda hemen iki müfettiş görevlendirecek. 'Git şunu soruştur' diyecek. Hakkında olmadık iddialarla. Biliyorsunuz artık Türkiye'de olmadık iddialarla insanları ipe bile götürüyorlar. Onu suçlayacaklar. Belki de mesleğinden olacak. Bu imkanı elde etmek istiyorlar. Yani Teftiş Kurulu 'tehdit kurulu' haline gelmiş olacak. İşin özü bu. Bunu tümüyle ele geçirmek istiyor. AB'nin karşı çıkmasının nedeni, Venedik Komisyonun Başkanının karşı çıkmasının nedeni bu."
''AHLAKİ OLARAK YOLSUZLUK DAVASINA BAŞLAYAN SAVCI ALINAMAZ''
Ahlaki olarak yolsuzluk davasına başlayan bir savcının görevinden alınmayacağına değinen Kılıçdaroğlu, savcının görevden alınması halinde toplumda "Siyasi otorite yolsuzlukların üzerini kapatıyor" algısının oluşabileceğini vurguladı.
"Siz eğer daha yolsuzluğun birinci aşamasındayken o savcıyı görevden alıyorsanız, sizin niyetiniz yolsuzluğu örtmektir artık, yolsuzluğu önlemek değildir. Bunun çok tipik örneği Deniz Feneri'dir" diyen Kılıçdaroğlu, hırsızlığı soruşturan savcının suçlu duruma geldiğini savundu.
''ADALET BAKANI MÜSTEŞARI İZMİR'DEKİ SAVCIYI ARAYIP 'OPERASYONU DURDUR' DEDİ''
Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Müsteşarının İzmir'deki soruşturmayı başlatan savcıya telefon açarak "O dosyayı kapatın" dediğini iddia ederek, şöyle konuştu:
"Adalet Bakanı Müsteşarı bu gücü nereden alıyor, kimden alıyor bu gücü? Bakandan almazsa böyle bir konuşma yapamaz. Şimdi buradan çağrı yapalım isterseniz. Adalet Bakanı kalksın desin ki, 'yok efendim, böyle bir telefon konuşması asla olmamıştır. Bu, hayalidir'. Bakalım diyebilecek mi? Bu, bir suçtur. Suçu Adalet Bakanı Müsteşarı işlerse ne yapacaksınız. Biz üniversiteyken bir hocamız, 'kumar oynamak suçtur ama küçük bir Anadolu kasabasında savcı, hakim, kaymakam kumar oynarsa orada suçluyu bulamazsınız' derdi. Bizim geldiğimiz nokta bu."
''FEZLEKELERİ BEKLETME HAKLARI YOK''
istifa eden bakanlarla ilgili fezlekelerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığının bu fezlekeleri bekletme hakkının olmadığını belirterek, "Fezlekeler gecikmeksizin TBMM'ye gönderilmeli. İktidar gerçekten temiz olduğuna inanıyorsa, bu fezlekeleri geciktirmeksizin parlamentoya göndermek zorundadır" diye konuştu.
''DEVLET KRİZİ YAŞANIYOR''
Yargı kararlarını emniyet güçlerinin yerine getirmediğine yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, yargı kararlarının en geç 30 gün içinde uygulanması gerektiğini, aksi takdirde suç işlenmiş olacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle bir "Devlet krizi" yaşandığını savundu.
''HSYK TEKLİFİNİN MECLİS'TEN GEÇMESİNE ENGEL OLMAYA ÇALIŞACAĞIZ''
HSYK ile ilgili kanun teklifinin Genel Kurula gelmesi halinde komisyonda gösterdikleri mücadeleyi orada da vereceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Parlamentodan geçmesine engel olmaya çalışacağız" ifadesini kullandı.
''KENDİSİNE DOKUNMAYACAĞINI BİLSE ÜZERİNE GİDER''
İstanbul merkezli operasyona değinen ve Başbakan Erdoğan'ı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Çünkü kendisi işin içinde. Sorun orada zaten. İşin içinde olmasa, kendisine dokunmayacağını bilse emin olun babası bile olsa üzerine gider" iddiasında bulundu.
''4 BAKANIN GİTTİ NE KOMPLOSU''
"Komplo" iddialarına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Daha düne kadar 'ne istediniz de vermedik' diyen Erdoğan, şimdi onları haşhaşi diye suçluyor. Dört bakanın gitti ne komplosu. Komplo olsa bakanların arkasında kapı gibi durursun. Hem 'istifa edin' diyor hem de 'beni rahatlatacak bir deklarasyon yayınlayın' diyor. Devletin içinde çeteler olabilir, sen Başbakan'sın zaten çetelerle mücadele etmek zorundasın. Eğer o oluşumu 'çete' olarak adlandırıyorsanız siz zaten suçlusunuz. 'Her şeyi verdim size neye itiraz ediyorsunuz' diyor."
''BAYKAL'A KARŞI EN ACIMASIZ SÖYLEM ERDOĞAN'IN''
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik "Komplo iddiaları" ve Baykal'ın soruşturmaya yönelik açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Sayın Baykal'a yönelik yapılan komplonun hemen arkasından Erdoğan'ın bir açıklaması oldu. 'MİT'e talimat verdim, kim yaptı bulsun' diye. Bugüne kadar hiçbir şey olmadı. Ben, bunu yetkililere sordum zaman zaman 'ne oldu' diye. Bir ülkede anamuhalefet liderine karşı böyle bir komplo yapılıyorsa, bunu ortaya çıkaracak siyasi otoritedir. Benim kişisel kanaatim ortaya çıkarılması için ciddi bir çaba sergilenmiyor. Sayın Baykal'a karşı en acımasız söylemleri Erdoğan söyledi. Bunu kullandı, ayıptır bunu kullanmak. Şimdi kendi yolsuzluğunu ona eş değer kılmak istiyor. Bu, bir kaset olayı değil, farklı, elle tutulan bir olay. Oraya taşımak istiyor, acaba 'ben mağdurları oynayabilir miyim' diyor. Artık bu mağdur edebiyatına son vermesi gerekir. Artık kabak tadı verdi."
''GELECEK HAFTA HİLMİOĞLU'NU ZİYARET EDECEĞİM''
Kılıçdaroğlu, bir başka soruya karşılık, 5 yıldır tutuklu olan ve kanser tedavisi gören eski İnönü Üniversitesi Rektörü Profesör Fatih Hilmioğlu'nu gelecek hafta ziyaret edeceğini bildirdi.
''MANSUR BEY'E 'İŞTE GERÇEK ANLAMDA SEN BELEDİYE BAŞKAN ADAYISIN' DEDİM''
Ankara adayı Mansur Yavaş'ın sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Mansur Bey çalışıyor, gerçek Ankaralı'dır, belediyeciliği kanıtlanmıştır. 'Anakent belediye başkanı olduğum gün CHP rozetini çıkaracağım, tüm kesimlerin başkanı olacağım' diyor. Ben de 'işte gerçek anlamda sen belediye başkan adayısın' dedim. Mansur Bey kişiliği ile deneyimi ile Ankaralılar'ın gönlünde taht kurmuş durumda" ifadesini kullandı.
''ORANLARI VERMEYEYİM AMA İYİ YERDEYİZ''
Kılıçdaroğlu, İstanbul ve Ankara için anketlerin sorulması üzerine, "Oranları vermeyeyim ama iyi yerdeyiz. Başarılı olacağız. İddialıyız" dedi.