Ömür AVCI/OF (Trabzon), (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2010 16:04
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye oy veren emeklilere sitem ederek, “Geçen yasama döneminde emekli haklarını savunmak için Meclis'i terk ettik.
Bu hükümet, emekliye milli gelir artışından pay verilmez diye kanun çıkardı. Ama emekliler koşarak gitti AKP'ye oy verdi. Emekli diyor ki, ‘Geçinemiyorum.' Zaten geçinemezsin. 2 gün önce emekliye zam yaptılar. 60 ve 100 lira. Memnun musunuz? İki elim seçimlerde emeklilerin yakasında olacak. 9 milyon emekli, hala gidip AKP'ye oy veriyorsa bence Recep bey doğrusunu yapıyor. Fazla para vermiş size. 9 milyon emekli istese bir partiyi tek başına iktidara getirir” dedi.
Kılıçdaroğlu Trabzon’un Of ilçesinde CHP kongresine katıldı. CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve beraberindekilerle ilçede önce esnaf ziyareti yapan Kılıçdaroğlu, toplantının yapılacağı salonun önünde halk oyunları ekibi tarafından karşılandı. İlçe başkanı Sinan Saral'ın yeniden tek listeyle aday olduğu kongrenin divan başkanlığını CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi yaptı.
Kongrede konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de siyasetçi denilince akla ‘yalan söyleyen adam’ geldiğini, siyasete girerken doğruları konuşacağı konusunda söz verdiğini, tek ayak üzerinde 50 yalan söyleyen siyasetçiye artık güvenilmemesini istedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin 1925’te uçak üreten bir ülke olduğunu, 2010 yılında uçak yapmadığını anlatırken, şöyle konuştu:
“Ne oldu bize? Bizim büyüklerimizin inancı, kul hakkı yememe gibi ilkeleri vardı. Şimdi ne oldu bize? Kul hakkı yemeyi marifet sayıyoruz. Kul hakkı yiyip Müslümanlık satıyoruz. Neden inançlarımızı, duygularımızı kaybediyoruz. İşsizlik, yoksulluk, açlık olur tabi. Siz bu ülkenin kurucularının kurduğu fabrikaları yok pahasına satar, peşkeş çeker, ülkenin başbakanı ‘ülkeyi pazarlamakla mükellefim’ derse bunlar olacak tabi arkadaşlar. Niye şaşırıyorsunuz? Türkiye’nin bütün bu pislikleri temizlemek, geçmişte yapılan hataları düzeltmek için CHP'ye ihtiyacı var. Peki hep eleştirerek mi gideceğiz? AK Parti'nin ne olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz. Türkiye yol ayrımına geldi. Bir tarafta ülkesini sevenler, namuslu adamlar, öbür tarafta da ülkesini sevmeyen ve ülkesini peşkeş çekenler. Oyumuzu bu ayrım arasında kullanacağız. Bizi, türbanlı, pantolonlu, çarşaflı diye bölüyorlar. İnsan inançları ve etnik kimliğiyle Allah’ın yarattığı varlık değil mi? İnancı ve etnik kimliği siyasete taşıyorlar. En büyük sorun budur. Kimin Allah'a yakın olduğunu kim bilebilir? Kimin elinde mihenk taşı kimin elinde
terazi var kim bilir? Bunun cevabını vicdanımızda verebiliyorsak, dini siyasete alet edenleri kapı dışarı etmek zorundayız.”
CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de her gece binlerce çocuğun yatağa aç girdiğini, bunun sorumluluğunun ülkeyi yönetenlerde ve onlara oy verenlerde olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, CHP olarak Türkiye'nin sorunlarına çözümleri olduğunu anlatırken sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yoksulluğu örtmek için makarna, kömür, ekmek dağıtıyoruz. Bizim dinimizin kuralıdır, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Yoksul ailenin onuru vardır. Onların yoksulluğunu teşhir edemezsiniz. Çocuklarımız niye ilkokula hep aynı elbiseyle gider? Aralarında fark olmadığını bilsinler diye. Farklılıkları üniversitede öğrenecekler. Sistem bunun üzerine kurgulanmıştır. Ama biz daha çocukta ayrışma tohumunu ekersek, ülkeyi parçalarız. Bunların açılımda yaptığı gibi bölünme tohumlarını ekeriz. Yoksullukla mücadele için CHP programında aile sigortası vardır. ‘Medya tekel oldu. Hepsi hükümetin kontrolüne girdi’ diyorlar. Biz şunu yapacağız; hiçbir medya patronu dolaylı veya dolaysız kamu ihalesine girmeyecek. Yasaklayacağız. Devletle işi olmayacak. Devletle işi olmayacak ki hükümetin önüne gidip takla atmasın birileri. Her medya çalışanını sigortalı ve sendikalı yapacağız. Yazdığı haberin arkasında durabilme yürekliliğine sahip olacak.”
Kılıçdaroğlu, öncelikli projeleri arasında siyaseti düzeltmek olduğunu, balığın baştan koktuğunu, siyaseti düzeltmek gerektiğini, siyasi ahlak yasası çıkaracaklarını, milletvekilliği dokunulmazlıklarını AB standartlarına getireceklerini söyledi. Sorumlu vatandaşların ödedikleri verginin hesabını sorması gerektiğini, yargının bağımsız olmadığını, hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) Adalet Bakanı ve müsteşar, yani siyasi otorite olmaması gerektiğini bildirirken, “HSYK bütçesi ayrı olacak. Hakim gidip siyasetçiye, ‘para ver’ diye yalvarmayacak. Hakimleri soruşturacak teftiş kurulunu HSYK’ya bağlayacağız. Adalet Yüksek Akademisi’ni de HSYK’ya bağlayacağız. Anayasa’da yazılı güçler ayrılığı ilkesi tam yerine oturacak. Şimdi güçler ayrılığı ilkesi var mı? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nı, TBMM Başkanı’nı, TİB Başkanı’nı Recep Tayyip Erdoğan seçti. Hangi demokrasiden bahsediyorsunuz bana” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, ‘sendika ağalığını' bitireceklerini, Türkiyenin ölünme lüksü olmadığını, İstanbul'un ‘merdiven altı' fabrikalarında çalışan binlerce türbanlı kızın sigortasız, milyonlarca kişi ile birlikte üniversite mezunlarının işsiz olduğunu ekledi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından partililerin büyük ilgisiyle karşılaştı. Hatıra fotoğrafı çektirmek isteyenleri kırmayan Kılıçdaroğlu, daha sonra İstanbul’a hareket etmek üzere Trabzon havalimanına gitti.