Kılıçdaroğlu, partisinin düzenlediği bölge toplantısına katılmak üzere geldiği Adana’da bu sabah CHP’li Karataş Belediyesi’ni ziyaret etti. Belediye binasında Başkan Boğaçhan Ünal tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu’nun ziyareti, basına kapalı yapıldı. Burada düzenlenen kahvaltılı toplantıya katılan Kılıçdaroğlu, daha sonra belediye çalışanlarıyla fotoğraf çektirip partisinin il merkezinde Seyhan Otel’de düzenlediği bölge toplantısına katıldı. Ancak otelde 24 kez üst üste elektrik kesilince Kılıçdaroğlu, konuşmasına 10 dakika ara vermek zorunda kaldı.
YALOVA’DA KESİLEN AĞAÇLARKılıçdaroğlu Yolava’da CHP’li belediye tarafından kesilen ağaçlarla ilgili olarak şöyle konuştu:
"Nerede bir yeşillik, ağaç ve çiçek varsa korunmasından yanayım. Hiçbir siyasi partide olmayan bir genel başkan yardımcılığımız var. Adı doğa hakları. İnsanın hakkı varsa doğanın da hakkı vardır. Diyor ki, ’Efendim diyor, Gezi Parkı’nda ağaçlar kesildi kıyameti kopardınız.’ Evet kıyameti kopardık. Ben değil, ben de bir parçasıydım ama asil kıyameti koparanlar İstanbul’da oturanlardı, gençlerdi. Kendi kentlerine sahip çıkıyorlardı. Sen Yalova dolayısıyla üzüntünü dile getirdiğin için teşekkür ediyorum. Demek ki, Gezi Parkı’na hak vermeyi yeni yeni öğrendin; bu da bir aşama. Yeşillik ve güzelliğin olduğu her yerde insan mutlu olacaktır. Ağacı kesmek, tabiatı tahrip etmek doğru değildir. Bu konuda en çok duyarlı olan partilerden birisiyiz. Bu duyarlılığımızı da sonuna kadar koruyacağız."
"ÖN SEÇİM" DİYE BAĞIRANA SİNİRLENDİ
Kılıçdaroğlu konuşma yapmak için kürsüye yürürken bir partilinin ’Ön seçim istiyoruz’ diye bağırmasına tepki göstererek, "Onu buraya getiren arkadaş CHP’li değil, AKP militanı herhalde. Kimse şunu unutmasın. Kimseye kişisel şov yaptırmayacağım. Bu partiye, demokrasiyi getiren kişiyim. Genel başkan seçimi dahil yüzde 33 cinsiyet kotası dahil, hiçbir partide olmayan demokrasi kültürünü bu partiye getirdik. Daha da getireceğiz" dedi.
ADANA’NIN KÜLTÜRÜ ZENGİN
Adana’da son 10 yılda 55 fabrika kapandığını belirten Kılıçdaroğlu şöyle dedi:
"Adana’dayız, güzel bir yerdeyiz. Adana’nın zengin bir tarihi ve zengin bir kültürü var. Bereketli toprakları var. Aydınları yazarları ressamları var. O görkemli tarih içinde farklı bir Adana var. Son 12 yılda Adana, iktidar partisine en büyük katkıyı yapan kenttir. Son 12 yılda Adana kan kaybetti mi, kaybetmedi mi? Son 10 yılda 55 fabrika kapandı mı, kapanmadı mı? Türkiye de işsizliğin en yoğun olduğu il Adana oldu mu, olmadı mı? Sabahın dördünde genel başkan yardımcılarımız işsizlerin kahvesine gittiler. Türkiye, bu manzarayı kabul etmiyor. CHP olarak, işsizlik manzarasını içimize sindiremiyoruz. İşsizliği sadece Anadolu’da değil, bütün Türkiye’de yenmek benim boynumun borcudur. Diyorlar ki, işsizliği nasıl önleyeceksin. Bunun dünyada bilinen bir yolu var. Yatırım yapacaksınız, üreteceksiniz, ürettiğinizi satacaksın. Yeniden üretip, fabrikalar kuracaksınız. Ürettiğiniz malın ne olduğunu bileceksiniz. Dünyadaki gelişmeleri takip edeceksin. Eğer siz bunları politikanızın ana ekseni haline getirmezseniz büyüyemezsiniz. Eğer siz ekonomiyi sıcak paraya teslim etmişseniz dışarıdan para gelecek biz onunla idare edeceğiz. O zaman işsizliği önleyemezsiniz. Bizim birinci hedefimiz üreten, çalışan, alın teri döken, zengin, onurlu Türkiye ve bunu yaratacağız. Herkesin kazandığı, zengin ve onurlu bir Türkiye’yi hep birlikte kuracağız."
"FABRİKA KURULMUYOR, SARAY YAPILIYOR"Türkiye’de yatırım yapılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Fabrika kuracağı yerde kendisine bin odalı saray yapıyor" dedikten sonra sahabelerden Ebu Zer el Gifari örneğini verdiğini hatırlatarak şöyle konuştu:
"Ebu Zer gidiyor. Önemli sahabelerden birisidir. Gidiyor Muaviye’ye, ’Sen bu sarayı kendi paranla yaptıysan israftır, milletin parasıyla yaptıysan haramdır’ diyor. O zaman o kaçak saray, haram saraydır. Helal parayla yapılmış, haram saraydır. Bunlar zaman zaman yeni vaatlerde bulunuyorlar. Hangisi yerine getirildi? Her şeyi, geleceklerini yalan üzerine inşa ediyorlar. O zaman hepimizin yeniden oturup düşünmesi lazım. Sadece ben, CHP’liler düşünmeyecek. Çocuğu işsiz olan ana ve babalar da düşünecek. Üniversiteyi bitirmiş atamayı bekleyen öğretmenler, hukuk fakültesini bitirmiş ne olacağım diye gezen mezunlar da düşünecek. Yeni bir arayışa gireceğiz. Eğer Türkiye iyi yönetiliyor diyorsan git oyunu ver. Hayır, Türkiye iyi yönetilmiyor sorunlar var diyorsan oturup düşüneceksin. Ben sadece saygıdeğer yurttaşlarımdan düşünmelerini istiyorum. Özellikle Ak Parti’ye oy veren saygıdeğer yurttaşlarımdan düşünmelerini istiyorum. Bir dakika düşünmelerini istiyorum. Odana otur ve düşün. Elini vicdanına koy. Etrafına bak ve şu soruyu kendine sor bu kadar dert varken 1000 odalı saray o adam için hak edilen bir saray mıdır, değil midir? Bunun kararını önce vicdanında ver. Vicdanın da isyan ediyorsa. Ebu Zer’den yana mısın, Muaviye’den yana mısın diye kendine düşünüyorsan. Ebu Zer’den yana adaletten yana, hukuktan yana, insandan, inançtan yana olmaya karar veriyorsan. O zaman elini vicdanına koy bir daha düşün. Sandığa gittiğinde bir daha düşün. Benim vicdanımı sızlatıyor de. Buna ben izin vermiyorum de. İzin vermiyorsan helale ortak olacaksın, harama değil. Helale ortak olmanın yolu nedir, geleceksin CHP’ye adam gibi oy vereceksin. Biz seni başımızın üzerinde taşıyacağız."
CHP İKTİDARINDA AYRI GAYRI OLMAYACAKCHP iktidarında ayrı- gayrı olmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, hangi partiye oy verilirse verilsin, çocuğu işsiz olan her babanın derdine sahip çıkacaklarını anlatırken, şöyle konuştu:
"Bizim için yandaş yok, vatandaş var. Biz vatandaşı başımızın üstüne taşıyacağız. İşsizlik sorununu çözmenin yolu üretimden geçer. Yeni fabrikalar, çiftçi ürettiğini satacak, esnaf sanayici kazanacak. Üretimin çoğalmasının yollarından birisi de dış politikadır. Dış politikayı mezhep endeksinde oluşturur ve bu pencereden bakarsanız, başarıyı yakalayamazsınız. Dış politika, ülkelerin menfaat ve çıkarları üzerine inşa edilir. Ortadoğu’ya bakın, kan gövdeyi götürüyor. Bizim Suriye ile ne sorunumuz var? Irak ile Mısır ile İran, AB ile neden kavga ediyoruz? Kavganın yarar getirdiği bir düzen dünyada görülmemiştir. Eğer siz dış politikanızı ülkenin çıkarları üzerine inşa etseydiniz, bugün Ortadoğu’da üç büyük başkente bizim büyük elçimiz olurdu. Türkiye Mısır’a büyükelçi göndermek istiyor, Mısır kabul etmiyor. Ortadoğu’nun en kilit devletlerinden birisidir Mısır. Orda darbe oldu, ’biz darbecileri istemiyoruz.’ Madem bu kadar net bir tutumun var. Ömer El Beşir gibi yüz binlerce kişiyi katleden o darbeciyi neden Çankaya Köşkü’nde kabul ettin. Ama Mısır’ın sorununu biz değil, Mısır halkı çözer. Irak ve Suriye için de bu böyle."
DIŞ POLİTAKANIN FATURASINI 77 MİLYON ÖDÜYORTürkiye’nin dış politikasının faturasını 77 milyonun ödediğini belirten Kılıçdaroğlu, herkesle kavga edilirse, üretilen malın kime satılabileceğini sorarken, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay’da herkesin mağdur durumda olduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, faturayı, bu ülkenin çiftçi, emekli, sanayicisi başta olmak üzere bütün yurttaşlarının ödediğini kaydederek, şöyle dedi:
"77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; CHP olarak iktidara geldiğimizde bütün komşularımızla barış içinde yaşayacak. Yeni bir barış anlayışını Ortadoğu’da egemen kılacağız. Hiçbir ülkenin iç işlerine karışmayacağız. Yani TIR’larla silah göndermeyeceğiz. Müslümanın Müslümanı katletmesi için silahları Türkiye’den göndermeyeceğiz. O kapıları kapatacağız artık. Suriye’de akan kan kimin kanı? O akan kanın akrabaları Türkiye’de. Peki biz ne yapıyoruz? O tarafların ellerine silah veriyoruz. Siz, İslam coğrafyası dışında savaşın yaşandığı bir ülke gördünüz mü 21. yüzyılda. Hayır. Sadece bu coğrafyada yaşanıyor. Ve Türkiye neden bunlara alet oluyor."
TBMM’NİN İRADESİNE NASIL İPOTEK KOYARSIN17 Aralık operasyonu sonrası 4 bakan ile ilgili Meclis Soruşturma Komisyonu’ndaki görüşmelere yayın yasağı konulmasına tepkisini tekrarlayan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün bunlar yetmezmiş gibi. Devletin nasıl soyulduğuna tanık olduk. Bir hükümet, bir devleti nasıl soyar? Şimdi karar vermişler, Meclis’te soruşturma yapılıyor, bunlar basına kapalı olsun. Basın bunları yazmasın. Mahkemeden karar çıkartıyorlar. O hakime soruyorum. Sen yolsuzluk yapanların hamisi misin, sen nasıl o kararı verirsin. TBMM’nin iradesine nasıl ipotek koyarsın. Yargıçsan, yargıçlığını bileceksin. Komisyondaki adamlar, karar alınmadan kendi başına yazı yazıyor. Efendim buradaki ifadeler dışarı çıkmasın diye. Diğer adamlar konuşurken aklınız başında değil miydi. Onlar konuşuyordu. Aklınız yeni mi başınıza geldi. Japonya’da yolsuzluk oldu, Japonya yargılamayı TV’den yayınladı ibreti alem olsun, kimse yolsuzluk yapmasın diye. Siz yolsuzluk yapanları koruyorsunuz. Davutoğlu’nun danışmanı var sayın Mahcupyan. AKP’ye oy veren İslami kesimin, en az yarısı bir yolsuzluk olduğuna inanıyor diyor. Şimdi o yolsuzluğa inanıp, AKP’ye oy veren İslami kesim olarak kendisini tanımlayan yurttaşlarıma sesleniyorum. Kul hakkı yemenin en büyük günah olduğunu babam öğretti bana. İlk öğrendiğim şeylerden birisiydi. Senin annen baban sana da öğretmiştir. O zaman yolsuzluk olduğuna inanıyorsun neden hala AKP’ye oy veriyorsun? Eğer, AKP’ye hala sempati duyuyorsan senden bir ricam var. Kendini Müslüman olarak tanımlama, başka bir şey olarak tanımla. Benim bildiğim Müslümanlıkta kul hakkı
yemek en büyük günahtır. Şunu artık net söylüyorum. Biz kul hakkı yemiyoruz, yolsuzluk yapmıyoruz, insanın parasını pulunu saymıyoruz. Her kuruşun hesabını vermeyi namuslu görev kabul ediyoruz. O zaman ben düşünüyorum bunları söylüyorum. Sen de düşün sandığa öyle git diyorum."
"YENİ YASAYLA İŞVERENLERİN MALINA EL KOYABİLECEKLER"Konuşmasında işverenlere de seslendiğini belirten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çıkarılması planlanan yeni yasa ile bir işverenin mal varlığına el konulabileceğini belirterek şöyle devam etti:
"Türkiye’nin iyi yönetilmediğini bütün dünya biliyor. Bütün dünyanın, çağdaş dünyanın kafasında temel bir soru var. Ne olacak bu Türkiye’nin hali. Yeni yasalar geliyor. Bütün işverenlerin beni dinlemesini istiyorum. Parlamentoya yeni bir yasa tasarısı geldi. Bu tasarıya göre makul şüphe ile bir işverenin mal varlığına el konulabilecek, hapse atılabilecek. Bu dosyaya gizlilik kararı konulduğu andan itibaren, iş verinin avukatı dosyanın içeriğine de sahip olamayacak. 12 Eylül askeri darbe döneminde bile böyle bir uygulama yoktu. Şimdi bu uygulamayı Türkiye’ye getirmek istiyorlar. Topluma korku gömleği giydirmek istiyorlar. Sizlerden isteğim, önümüzde 2015 seçimleri var. Tavrımızı açık ve net sandığa giderken koymak zorundayız. Ya demokrasiden savunarak tavrımızı koyacağız, ya da diktatörlükten yana tavrımızı koyup, tutumumuzu sergileyeceğiz. Bu ülkede demokrasi yoksa işveren yatırım yapmaz, yabancı sermaye gelmez, insanlar taleplerini özgürce dile getiremezler. O nedenle 2015 seçimleri bir demokrasi sınavı olacaktır. Herkesten özellikle herkesten istirham ediyorum. Sandığa giderken bir kez daha düşünün. CHP iktidar olursa, sosyal yardımları kesecekmişiz. Hayır, niye keselim? Hangi gerekçeyle keselim? Sosyal yardım alan bütün ailelere sesleniyorum. Sosyal yardımlar kesinlikle kesilmeyecek, tam tersine en az iki kat artacak. Çünkü biz yemeyeceğiz, yolsuzluk yapmayacağız, cebimizi doldurmayacağız, yandaşı zengin etmeyeceğiz. Bu ülkede yolsuzluğu tarihe gömeceğiz. Bu bizim taahhüdümüzdür bütün yurttaşlarımızın bilmesini isterim."
Türkiye’nin zengin bir ülke olduğunu bütün meselenin parayı kimin harcayacağı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, açıkladıkları projeler için "Parayı nereden bulacaksınız?" diye sorulduğunu ifade ederken, "17-25 Aralık yolsuzlukları gösterdi ki, Türkiye’de para var. Türkiye zengin bir ülke. Bütün mesele parayı nerede ve kimin için harcayacağındır. Parayı, yandaşlardan yana değil de çiftçiden, üreticiden, emekçiden, sanayiciden yana harcarsan ülkeyi zenginleştirirsin. Yandaştan yana harcayıp, fakire fukaraya gelince ne yapalım paramız yok dersen, inandırıcı olamazsın. 17-25 Aralık olayları tüm tabloyu ayna gibi önümüze koydu" dedi.
Kılıçdaroğlu, daha sonra STK’ların temsilcileriyle görüşmeler yaptı.