Güncelleme Tarihi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma özetle şöyle: "Asgari ücretli hastaneye de gidemiyor. Gitse 10 ayrı para ödeyecek. Yahu zaten ne veriyorsun da bu paraları istiyorsun? Ne yapıyor asgari ücretli, bu farkları ödememek için bekliyor. Acil servise gidiyor. Orada para yok, orada muayene oluyor. Acil servise başvuran hasta sayısı, Türkiye nüfusu 80 milyon. Acil servise başvuran hasta sayısı 110 milyon kişi. Nüfustan daha başka acil servise başvuruyor. Diyorum ya bunların yatacak yeri yok diye, milleti perişan ettiler.
Sadece asgari ücretli değil diğerleri de öyle. Herkes icralık, parayı ödeyemiyorlar, perişan vaziyetteler. Dolayısıyla Türkiye’nin bu rotadan çıkması lazım. Herkes şapkasını önüne koysun düşünsün. Sanayici, çiftçi, taşeron işçi düşünsün. Bunlar bu milletin yakasından düşmek zorundalar. Düşmüyorlar, milleti felakete sürüklüyorlar.
Rayından çıkmış bir Türkiye var. felaket bir tablo var. Ekonomi; tam bir felaket. Eğitim politikası; hiç kimse memnun değil. Bir anlamda demokrasi askıda şu anda. Memleket KHK’larla bir kişinin iradesiyle yönetiliyor.
Gücünü saraydan alan bir yargı yargı değildir. Saray’ın kölesidir. Bu ülkeye hakkı, hukuku ve adaleti getiremezler. FETÖ ile mücadele ediyoruz diyorlar. Hangi FETÖ ile mcüadele ediyorsun? Gazetecilerin hepsini attınız içeri, öğretim üyeleri hapiste, askeri öğrenciler hapiste. Peki asıl darbe girişiminde bulunanlar? Hepsi keyif içinde yaşıyor. Ağan varsa tamam, paran varsa tamam. Bir de kayınpeder varsa hiç sorun yok. Hepsi dışarda.
Size bir garabet anlatacağım. Belki bu kadar da olmaz diyeceksiniz ama… Mehmet Altan, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Gökçe Bahadır, Mahir Kanaat, Şahin Alpay, Lale Kemal var, Atilla Taş var, Murat Aksoy var tahliye oldular. Bunlar neyle yargılanıyorlar biliyor musunuz? 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorlar. 57 gazeteci yargılanıyor. Peki uçağa binip Meclis’i bombalayan adam neyle yargılanıyor? Bir kez müebbetle yargılanıyor. Birisi Meclis’i bombalamış bir kez müebbetle yargılıyorsun, ama gazetecinin elinde kalemi kağıdı var onu da üç kez müebbetle yargılıyorsun. Böyle adalet olur mu? Yargıtay diyor ki “cebir ve şiddet olması gerekir müebbetle yargılanması için” diyor. Sen misin yazı yazan. Bunların ağa babaları “kitap bombadan daha tehlikelidir” diyendi.
Bunların bir de yandaşları var biliyorsunuz, kanal kanal gezerler. “Şu CHP var ya CHP” Kılıçdaroğlu doğmadan önce bilmem ne olmuş… E ne yapayım kardeşim ne yapayım? AK Partinin milletvekilleri konuşmaz bunlar konuşurlar. Bunları çıkarırlar.
RASİM OZAN KÜTAHYALI İÇİN AÇIKLAMA
Geçenlerde birisi gerçekten de göçmenler için çok ağır ifadeler kullandı. Yine yandaş bir televizyon kanalında ağır bir ifade kullandı. Bütün göçmenleri derinden yaraladı bu. Bir bildiri yayınladılar. Ben buradan ister Türkiye’de olsun, ister Bosna’da olsun Arnavutluk’ta olsun Yunanistan’da olsun Bulgaristan’da olsun. Bütün göçmen kardeşlerime ve oradaki bütün soydaşlarımıza buradan CHP grubundan selam, sevgi ve dostluklarımızı gönderiyoruz. “Sizin yanınızdayız” diyoruz sonuna kadar. Ve onlara Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle seslenmek istiyorum. 17 Ocak 1931’de “Muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani "Düşmanla sonuna kadar dövüşenler", çekilen ordunun ricat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir. Muhacirler kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır” diyor. Buradan o kardeşlerime CHP grubundan dostluğumuzu gönderiyoruz.
BİNALİ YILDIRIM NİYE ÖNERGEYİ REDDETTİ?
Sayın Binali Yıldırım gazetecilerin sorusu üzerine “Buradan davet ediyorum her türlü soruşturma yapılabilir. Çocuklarımın dokunulmazlığı yok” dedi. Ben de Yıldırım’a teşekkür ettim. Bir araştırma önergesi vereceğiz, gerekirse sonra soruşturma da veririz dedik. Ve grup başkanvekili arkadaşlarımız birer araştırma önergesi verdiler. Ama bu araştırma önergesi AK Parti milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Ben sayın Binali Yıldırım’a sesleniyorum. Reddetme sizin iradenizle mi, sarayın iradesiyle mi? Ben Saray’ın iradesi olduğunu düşünüyorum. Sizin iradeniz mi sarayın iradesi mi? Binali Bey be beni dikkatle dinlesin.
Grubun AK Parti grubunun bu önergeyi reddetmesi başlı başına bir ayıp. 2006 yılında kanun çıkıyor, kurumlar vergisi kanunu. Vergi cennetlerinde, bu küçük ada devletlerinde eğer bir şirket kurarsa Türkiye’den bir şirket, paralarını Türkiye’ye getirdikten sonra yüzde 30 vergi alınır diyor. Peki hangi ülkeler vergi cennetleri? Bunu bakanlar kurulu belirler diyor. 11 yıldır bakanlar kurulu belirlemiyor. Şimdi Bank Asya’nın önünden geçti diye adamı hapse atıyorsun. Parlamento sana görev vermiş, sen bu görevi yapmıyorsun, görevi ihmal ediyorsun. Ve bunu araştıralım dediğimiz zaman da araştırmayı reddediyorsun. Görev kusurudur bu, kasıtlıdır. Gelen paralar vergilenmesin diye. “Dolar bozdurun” diye bağırıyorlar, sen dolarları oraya gönderiyorsun. Asıl sen getir dolarları burada bozdur. Ahlaki değil ayrıca. Söz veriyorsunuz ve kaçıyorsunuz.
'YERLİ VE MİLLİ İSEN BANA CEVAP VER'
Size bir konuşmayı okuyacağım “Şimdi ben Kayseri’den tüm Türkiye’ye sesleniyorum. Doları avrosu olanlara diyorum ki, altına ve Türk lirasına yatırın” diyor. Söyleyen Recep Tayyip Erdoğan. Evet, yastık altında dolarınız varsa getirin bozdurun. Çünkü biz yerliyiz, milliyiz. Biz adam gibi bu paraları getiririz diyor. Ben Çorlu’da belediyemizin açılışında bir konuşma yaptım ve şu soruyu Erdoğan’a sordum. “Sevgili Erdoğan güzel konuşuyorsun. Halkı etkiliyorsun. Bütün değerleriyle oynuyorsun. Ben sana son derece basit bir soru soracağım dedim. Senin çocuklarının yurt dışı hesaplarına gönderdiği milyonlarca dolar hesap var mı?” Bilal’e anlatır gibi bir daha anlatayım. Sevgili Erdoğan, çocuklarının bir çita yükseltiyorum. Eniştenin, dünürünün, kardeşinin eski özel kalem müdürünün, yurtdışında vergi cennetlerinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor musun? Bunun cevabını bekliyorum. Sordum soruyu, tık yok. Şimdi 80 milyonun önünde soruyorum. Sen misin yerli ve milli, ben miyim yerli ve milli? Çıkacağız milletin önüne. Benim, çocuklarımın, eniştemin, dünürümün, bir dolar hesabını bulursan gel bana söyle. Diyeceğim ki bir şey söyledik kusura bakma. O gönderdikleri şirketin kuruluş sermayesini de söyleyeyim. 1 Sterlin. Giden para, milyonlarca dolar. Bunun cevabını bekliyorum. Yerli ve milli isen bunun cevabını bana vereceksin. İstediğin kadar “Ey Kılıçdaroğlu” de. Ben sana basit, Bilal’e anlatır gibi anlattım. Sen öyle yerli, milli falan bırak bu ayakları. Senin kaç milyon dolar paran var, onu bize bir çıkar bakalım. Bir de bağırıyor, sevgili Erdoğan arada bir bağırır tabi. Vay efendim diyor “Faiz lobisine çalışıyorsunuz, başka bir şey yok.” Kızıyor, Türkiye’yi yönetenlere kızıyor. “Banka sahipleri, finans sektörleri onlar götürüyor parayı” Kime söylüyor? CHP diyecek ama CHP iktidarda değil. Kim yönetiyor peki bu ülkeyi? Öyle anlaşılıyor ki memleketi Fransızlar yönetiyor bizim haberimiz yok."
Sen masum bir adam değilsin. Sen memleketi yönetemiyorsun. Sen memleketi felakete sürüklüyorsun. Bak dolar aldı başını gidiyor. Tabi o böyle deyince bakanları da böyle. Bakan açıklama yapmış. Arabalara cam filmi taktırmayı gündeme getirmiştim. “Cam filminde hedef yasağı kaldırmak” Tabi yasağı Fransızlar getirmişti, bunlar da kaldırmaya çalışıyorlar… Hedef yasağı kaldırmakmış. Oturun 6 ay 6 yıl 15 yıl düşünün, yasak getirdiniz. Şikayet geldi kaldırdınız. Anlamak gerçekten mümkün değil.
REZA ZARRAB İÇİN NİYE BU KADAR TELAŞA KAPILIYORSUN?
Bütün ekonomik kararları bunlar alıyorlar. Faiz bunların yüzünde yükseliyor. Dolar, Euro aldı başını gidiyor. Hukuk yok, demokrasi yok. Ya OHAL’i kaldırın, kaldırmam diyor OHAL’i. O zaman niye şikayet ediyorsun? Bütün yetki zaten sende. Millete başkalarını şikayet ediyor. Bu memlekete gelen bütün felaketlerin tek sorumlusu sensin arkadaş. Efendim biliyorum diyecekler ki, “Bu ekonomik tablo CHP yüzünden diyecekler” ama diyemiyorlar. Yahu sizde hiç akıl yok mu? Her gelen sizi kandırdı. Şimdi sanıyorlar ki “biz de milleti kandıracağız” Ama şimdi sıra geldi Reza Zarrab’a. Cumhurbaşkanı gitti “Reza Zarrab’ı bize verin” Tık yok. Başbakan gitti, tık yok. Bakanlar gittiler, verin falan filan, tık yok. Arkasından iki sefer nota verdiler. Rıza Zarrab nerede? E kardeşim Rıza Zarrab için niye bu kadar düşünüyorsun? Niye telaşa kapılıyorsun? “Efendim hapiste Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” Dünyada bir çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Ben merak ediyorum, kuzey ırak’ta askerlerin başına çuval geçirildiği zaman bunlar nota verildi mi? Reza Zarrab, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı o nedenle verdik diyorlar. Askerler de Türkiye Cumhuriyet vatandaşıydı. Veremezsin, niçin? Reza Zarrab suç ortağı da onun için.Reza Zarrab’ın devlet protokolünde yeri vardı. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, Reza Zarrab. Bir de Fesli Deli Kadir biliyorsunuz. Bu aralar hiç sesi çıkmıyor. Atatürkçü mü oldu ne oldu acaba? Eğer akılları olsaydı, İran’ın yaptığını yaparlardı. Mahkum etti, dedi ki siz İran’ın çıkarlarını zarara uğrattınız. İran’ı zarara uğrattınız. Biz dosyanın üstünü kapattık. Siyasiler de ortaktı. Şimdi ağlıyorlar, bu bir milli davaymış. Hırsızlığın, yolsuzluğun millisi mi olur Allah aşkına. Bizi kandıramazlar, geçiniz onları. Biz neyin ne olduğunu, kimin köşeyi döndüğünü biliyoruz, kimin ayakkabı kutularında para topladığını da gayet iyi biliyoruz.
'İKİ BASİT SORU SORDUM'
Sevgili Erdoğan, bana laf yetiştirmek için gece bile uyumuyorsun. İki tane basit soru sordum. Çocukların, dünürün, akrabaların, eski özel kalem müdürü, milyonlarca dolar parayı sermayesi 1 sterlin olan şirkete niye gönderdiler? Yeli milli diyordun, garibana diyorsun doları bozdur. Sen doları öbür tarafa gönderiyorsun. Suriyeliler için 30 milyar doları nerede ne zaman harcadın? Deprem oldu biliyorsunuz büyük Marmara depremi. Yeni vergiler geldi, deprem vergisi dendi. Ve deprem için harcandı bu paralar. Başbakanlığın internet sitesinde aylık olarak bu rakamlar yayınlanırdı. Alınan yardımlar ve nereye harcandığını görürdük. 30 milyar dolar falan da değildi. Şimdi 30 milyar dolar harcadığını söylüyorsun, bu para nereye gitti? Sayıştay bilmiyor, ben bilmiyorum, milletvekilleri bilmiyor, hazine bilmiyor, merkez bankası bilmiyor. Kimden öğreneceğiz? Sevgili Erdoğan umarım soruları anlamışsındır. Şimdi ben sorulara cevap bekliyorum. Gözlerinden öperim sevgili Erdoğan."