Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Ankaralı hanımlar musluğu açtığında 5 çeşit vergi ödüyorlar. Sizden alıyorlar bunu. Dolayısıyla para yok, merkezi hükümet yardım yapmazsa hizmet gitmez.. Bunların tamamı hikaye.
Şu yollara dikilen fidanlar nereden geldi? İtalya'dan. Ya bu memlekette çam mı yok, çınar mı yok? Hepsi var. Muhtar olarak sormanız lazım, niye İtalya'dan geldi? Hangi gerekçeyle geldi.
Kim unutturmayacak? Büyükşehir Belediye Başkanı unutturmayacak. Ankara'yı ayağa kaldıracak. İmkan var, para var, yerinde kullanacaksınız.
Bir fidanı 1 liraya almak var, 500 liraya almak var. Onlar 500 liraya alıyorlar, aslında 1 liraya... Mansur başkanın böyle bir alışkanlığı yok. Hesabını da millete veriyor.
Muhtar kardeşlerim, sizlerle ilgili bizim büyük projelerimiz var. Muhtarlarla ilgili benim yaptığım bütün açıklamalar sizin hak ettiğiniz açıklamalar. Niye bütçesi yok muhtarların? Şöyle bir düşünün, sizin diğer seçilenlerle ne farkınız var? Milletse aynı millet, oysa aynı oy. Niye siz böyle demokrasinin üçüncü sınıf insanları olarak bir yerde tutuluyorsunuz?
Destek vereceksiniz. Başkanın kullandığı bir cümle daha vardı. "Beraber yöneteceğiz" Beraber yönetmek nedir? Bir köyle ilgili mahalle ilgili karar alacaksınız. Önce muhtara bir soracaksınız. Ya kendiniz gideceksiniz ya da davet edeceksiniz.
Vatandaş derdini size anlatıyorsa, sizin de bu derdi çözme konusunda yetkiliye ulaşmanız lazım. O yetkilinin de muhtarın o yetkiyi çözme iradesi olması lazım.
Su fiyatlarını indireceğim dedi. Doğru, indirmesi lazım. Eskiden bedavaydı. Kırsal oldu mahalle, e bu yükü çeker mi kırsalda oturan? Kırsalda oturan vatandaşın bir kentin nimetlerinden yararlanma hakkı yok mu? Bütün bunların hepsinin birlikte düşünülmesi lazım.
Şehir nereye doğru büyüyor? Çayyolu - Eskişehir yolu. Başka bir yeri yok mu bu Ankara'nın? Niye büyük fuarlar yapılmaz? Neden Ankara'ya turist gelmez. Neden Ankara akşam olduktan sonra sessiz bir şehre bürünür? Neden 24 saat canlı değildir Ankara?
Turist gelmesi herkesin kazanması demektir. Fuar ne demektir? Dünyanın her tarafından insanların Ankara'ya gelmesi demektir.
Ankara’yı kuranlar güçlü bir planlama yapmışlardır. Geniş caddeler, güzel binalar yapmışlardır. Bakın ‘cumhuriyeti böyle kurduk’ diyen bu fotoğraf sıradan bir fotoğraf değildir. Ve daha önemli bir şey, Ankara’yı yönetecek kişilerin dürüst olması lazım. Siyaseti bir zenginleşme amacı olarak görmemesi lazım. Yakınına akrabasına nasıl malı götürür diye düşünmemesi lazım. Bunu yapacaklardan biri Mansur Yavaştır. Belediye başkan adayı oldu mal varlığını açıkladı. Bu ne demektir? Bu herkesin hakkını ve hukukunu koruyacağım demektir. Dolayısıyla herkesin hakkını ve hukukunu koruma konusunda sizin destekleriniz çok önemlidir.
Siz normal bir vatandaş değilsiniz, seçimle geldiniz. Arkanızda bir halk desteği var. Dolayısı ile sizin seçimlerde alacağınız her tavır Ankara’nın büyümesine güzelleşmesine katkı verecektir. Birlikte yönetmek, birlikte çalışmak… Bunu yapmak zorundayız.
“İşsizlik var” biliyorum. “Çiftçi perişan” biliyorum. Allah aşkına şu soruyu kendinize sorun. Bir ülke düşünün, 17 tek başına yönetsin. Vergi dediler aldılar, trilyonlarca lira aldılar. Özelleştirme dediler 70 milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Şimdi sıra geldi tank palet fabrikasını Katarlılara satmaya. Bir devlet kendi silah fabrikasını yabancılara satar mı? Milliyetçilik diyorlar, ne milliyetçiliği kardeşim? Milliyetçi dediğiniz adam tank palet fabrikasının yabancılara satılmasına karşı çıkar. Milliyetçilik vatanseverliktir, sıradan bir olay değildir. Milliyetçi iseniz önce kendi insanınıza sahip çıkacaksınız.
Tank palet fabrikası dediğim fabrika sıradan bir fabrika değil. Bugün kursanız 20 milyar dolar. Devasa bir fabrika Katar ordusuna peşkeş çekilir mi Allah aşkına? Rahmetli Ecevit derdi, biz milliyetçiliği Kıbrıs’ın beşparmak dağlarına yazdık derdi. Milliyetçilik sıradan bir olay değildir. Milliyetçilik 82 milyonu kucaklamak ve beraber yaşamak demektir. Ankara’ya barışı getirecek kişinin adı Mansur Yavaş’tır.