Güncelleme Tarihi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dünyanın en yüksek enflasyonunu yaşayan ülkelerden birisiyiz şu anda. Vatandaşımız perişan vaziyette. Pazara gidin, eskiden kalabalık olan o pazarlarda tek tük insanlar geziyor şimdi. Eskiden kiloyla aldıkları ürünleri şimdi taneyle alıyorlar." dedi.
Şu veya bu şekilde CHP'ye yönelik eleştirileri bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Her kafadan ama ortak bir dil kullanılarak bize yöneltilen eleştirileri de biliyorum. Havuz medyasının bir merkezden aldığı talimatlarla başlıklar attığını da biliyorum. Ama bizim görevimiz, bütün bu zorlukların karşısında dimdik onurlu durmaktır. Bu onurlu duruşu sizlerin destekleriyle yerine getireceğiz." dedi.
"Biz geçmişe değil, geçmişten ders çıkarıp geleceğe bakacağız." diyen Kemal Kılıçdaroğlu, daha huzurlu bir Türkiye istediklerini, hangi partiden, hangi görüşten olursa olsun bütün insanları kucaklayacaklarını vurguladı.
Adnan Kahveci'nin hayatını kaybetmesinin üzerinden 26 yıl geçtiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Kahveci'ye Allah'tan rahmet diledi. Bürokrat olarak kendisiyle çalışma fırsatı bulduğunu ve Kahveci'nin son derece dürüst, idealist bir insan olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, onu saygıyla anmaya her zaman devam edeceklerini bildirdi.
Kahveci'nin 12 Eylül darbesi sonrası yurt dışına gidenlerin dönmeleri için büyük çaba harcadığını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bunlardan birisi de Selda Bağcan'dı. Bağcan bir röportajında Adnan Kahveci'den şöyle söz eder; 'İstanbul'da ev tutmuşlar, bizi yemeğe davet ediyorlar karı koca. Kalktık gittik. Eşi demez mi sizi daha önce davet edecektik ama koltuklarımız yoktu, yeni geldi'. Düşünün Adnan Kahveci gibi adamın evinde koltuk yok. Düzgün insanlar şatafattan hoşlanmazlar. Sarayda oturan kişiye bakın, rahmetli Adnan Kahveci'ye bakın. Bir kibir abidesine bakın bir de gönlü insan sevgisiyle dolu olan bir kişiye bakın. O nedenle Adnan Kahvecilere Türk siyasetçileri her zaman ihtiyaç hissetmiştir. Hangi görüşten olursa olsun. Ama sonuçta bütün çabaların ortak noktası daha güzel bir Türkiye'yi inşa etmektir."
SEBZE, MEYVE FİYATLARINDAKİ ARTIŞ
İktidar tarafından uzun süredir ekonomiden söz edilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bir güllük gülistanlık edebiyatıdır gidiyor." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "Bir gerçeği herkesin bilmesini isterim; en adaletsiz vergi, enflasyon vergisidir. Vatandaşın bütçesini vuran vergi, enflasyon vergisidir. Enflasyonun olduğu bir ülkede huzur, üretim olmaz. Pek çok sorun enflasyondan kaynaklanır." dedi.
Türkiye'nin bunu en ağır şekilde yaşadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Enflasyonun ne kadar büyük bir bela olduğunu Türkiye yaşadı. Ne diyorlardı, 'tek haneli rakama inecek enflasyon'. 2004'ün rakamını yakaladılar. Dünyanın en yüksek enflasyonunu yaşayan ülkelerden birisiyiz şu anda. Vatandaşımız perişan vaziyette. Pazara gidin, eskiden kalabalık olan o pazarlarda tek tük insanlar geziyor şimdi. Eskiden kiloyla aldıkları ürünleri şimdi taneyle alıyorlar. Böyle bir tabloyla neden karşı karşıyayız? Bütün vatandaşlara sesleniyorum, özellikle AK Parti'ye oy veren değerli kardeşlerime sesleniyorum; oy verdiniz yetmedi, 'kanun çıkması lazım'. Kanun çıktı yetmedi. 'Tek başımıza mecliste yöneteceğiz' dedi, 17 yıldır tek başına yönetiyor yetmedi. Anayasa değişikliği yaptı, yetmedi. 'Bana yetki verin tek adam olayım, vallahi faiz de inecek, enflasyon da dolar da inecek' diye söz verdi, o da yetmedi. Şimdi kalkmış kimi suçluyor? Esnafı, marketi, çiftçiyi, tüccarı suçluyor. Sanki bunlar uyuşturucu satıyorlarmış gibi baskınlar düzenliyor. Valilere talimat üzerine talimatlar veriliyor."
Karnabaharın kilosunun geçen yıl 1 lira 91 kuruş, bu yıl ise 4 lira 72 kuruş olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, geçen yıl 2 lira 17 kuruş olan pırasanın kilosunun ise bu yıl 5 liraya çıktığını söyledi.
Ispanağın kilosunun 2,49 liradan 5,79 liraya çıktığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bakın bir yıllık değişimi veriyorum. Bir yılda kuru soğandaki fiyat artışı yüzde 231. Çarliston biberde yüzde 155, sivri biberde artış yüzde 152, karnabaharda yüzde 147, patlıcanda yüzde 124, pırasada yüzde 116... Böyle gidiyor liste. Bu mutfakta yangın var derken bunu kastediyoruz. Asgari ücrete yüzde 26 artış yapıldı. Soğandaki artış ne kadar? Yüzde 231." diye konuştu.
Oy vermek için sandığa giden her vatandaşın düşünmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, her vatandaşın tek tek tarihi sorumluluğu olduğunun altını çizdi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Düşünerek sandığa gittiğimizde 17 yıldır Türkiye'yi yöneten iktidarın Türkiye'yi getirdiği noktayı sorgulamamız lazım. Hep beraber sorgulamamız lazım. Şikayet ediyorlar. Sarayda oturup şikayet etmek ne zamandır gelenek haline geldi. Şikayet edeceksen aşağı ineceksin, vatandaşın arasına katılacaksın, iktidardan da vazgeçeceksin. Şikayet etmek vatandaşın görevidir. Sen çözüm makamındasın. Sen eğer şikayet etmeye başladıysan artık ülkeyi yönetemiyorsun demektir. Kimi kime şikayet ediyorsun. Sanki ülkeyi Japonlar yönetiyor bu beyefendi muhalefette. Sanki ülkeyi Papua Yeni Gine yönetiyor bu vatandaş muhalefette, şikayet ediyor."
"HANS YİYECEĞİNE HASAN YESİN"
İktidarın "Önce Hal Yasasını değiştireceğiz, fiyatlar yüzde 25 düşecek" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, değişime rağmen fiyatların düşmediğini anlattı.
Yasanın tekrar değişimine ve ithalat yapılmasına rağmen de fiyatların inmediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Sen bu ülkenin ekonomisini sağlam raylar üzerine oturttun da fiyatlar mı yükseldi? Sağlam ekonomi politikası uygulansaydı bunlar yaşanmazdı." dedi.
İktidarın "Hans yiyeceğine Hasan yesin" diyerek tarım ürünlerinde ihracatı yasakladığını ancak onun da tutmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Sonra Tarım Bakanı çıktı, 'et yemeyin, ot yiyin' dedi, otun fiyatı arttı. Buradan Zaytung yöneticilerine bir istirhamım var, bu Tarım ve Orman Bakanını Zaytung kadrosuna alırsanız çok mutlu olurum." diye konuştu.
Ayrıca kuru soğan depolarına baskın yapıldığını ve valilere genelge gönderildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Hangi halde Türkiye yönetiliyor? Bir gelecek ufku olmayan bir grup bakanı ve başındaki adam Türkiye'yi yönetmeye çalışıyor. Ama Türkiye'yi yönetemiyor, Türkiye savruluyor. Türkiye'yi yönetenler kim? Emin olun Türkiye'yi yönetenler bir avuç tefeci. Dışarıda ve içerideki tefeciler. Onların öngörüleri ile ekonomik kararlar alınıyor. Bakın AK Parti iktidarları döneminde yurt içindeki tefecilere ödenen para, yani faiz 446 milyar 800 milyon lira. Hangi iktidar, cumhuriyet tarihinde, 17 yılda 446 katrilyon lira faiz ödemiştir ve bu faiz bir avuç insana gidiyor. Bir avuç insan için 81 milyon çalışıyor. Soracağımız soru şu? Türkiye'yi yönetemiyorlar, yönetme güçlerini kaybettiler."
Kısa bir süre sonra asgari ücretin açlık sınırının altında kalacağını belirten Kılıçdaroğlu, bir de asgari ücretin altında maaş alan 1 milyon 700 bin kişi bulunduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Bunların dertlerini dillendiren var mı? Yok. Biz dillendireceğiz, çünkü biz halkın partisiyiz." dedi.
"CHP DIŞINDA ELEŞTİREN YOK"
"Vatandaş zam yapınca kıyameti koparıyorlar. Doğrudur, kimse zam yapılmasını istemez. Erdoğan zam yapınca ne oluyor? Bunu hiç kimse görmüyor." diyen Kemal Kılıçdaroğlu, bir yılda sanayinin, tarımsal sulamada kullanılan elektrik ve ticarethanelerin kullandığı elektriğe yüzde 57 zam yapıldığını bildirdi.
Köprü geçiş ücretlerine ise yüzde 120 zam yapıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, Antalya'dan bir kamyon ürünün gelmesi için yapılan harcamaya dikkati çekti. Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu zamları yapan Erdoğan ve arkadaşları. Kim suçlanıyor? Tüccar suçlanıyor. Peki bu zamları yaptı diye CHP dışında tutarlı, aklı başında bir eleştiri getiren başka bir parti var mı, yok. Biz yapıyoruz, çünkü biz vatandaşımızı seviyoruz. Elektriğe, doğalgaza, köprü geçişlerine, otoyollara zam yapacaksınız dönüp esnafı, sanayiciyi, berberi, manavı suçlayacaksınız. Zamları yapan kim? Kendileri. Bütün zamları kendileri yapıyorlar, fiyat artışlarından da dönüp şikayet ediyorlar. En büyük rantı sağlayan inşaat sektörüydü. İstanbul'a 76 gökdelen diktiler. 76 gökdelenin kendi yandaşlarına sağladığı rant 240 milyar lira. Ürünler bunun için pahalı, gelir dağılımı bunun için bozuluyor, bir avuç kişiye sağladığınız rantı düşünebiliyor musunuz? Biz, ısrarla üreten Türkiye'den güçlü Türkiye'den söz ettik, adaletli Türkiye dedik. Ama Türkiye'yi tüketen Türkiye konumuna getirdiler.
Tarıma 2018 yılında 14,5 milyar lira destekleme verdiler. Ama 5 bitkisel ürünün ithalatına 29,8 milyar lira ödediler. Neye? Buğday, mısır, soya, ayçiçeği, pamuk ve canlı hayvanla, et. Bunlara ödedikleri para 29,8 milyar lira. Bütün tarıma verdikleri destek 14,5 milyar lira. Bu ülkenin tarımını kim destekliyor? Bunlar Türk tarımını mı yabancı tarımı mı destekliyorlar?"
Kılıçdaroğlu, uzunca bir süredir ekmeğe zam yaptırılmamasından ve artan un fiyatları yüzünden fırıncıların sıkıntıda olduklarını ifade ederek, bir grup fırıncının geçen günlerde kendisini ziyaret ederek, sorunlarını dillendirmesini istediklerini aktardı.
Fırıncıların 39-40 aydır ekmeğe zam yapılmadığını anlattığını belirten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Un fiyatları 50 lirayla 65 lira arasında değişirken şimdi 100-125 lira oldu. Maya 25 lirayken, 65 lira oldu diyorlar. Bütün fırıncı kardeşlerime sesleniyorum; çoğunuzun Karadenizli olduğunuzu da biliyorum. Bu hükümet sizi düşman ilan etmiş durumda, ama CHP olarak biz sizi dost ilan edeceğiz, sizin alın terinizin karşılığını vereceğiz. Bir yönetmelik değişikliği yaptılar. Buna göre bitişik nizamdaki fırın devredilemiyor. Çocuğuna da devredemezsin diyorlar. Bunların sorunlarını da çözeceğiz. Fırıncıların ağırlıklı olarak Karadenizli olduklarını biliyorum. Karadenizliler yiğit insandır. Artık oyunuzun rengini değiştirin, halktan yana, çocuklarınızdan, emekten, alın terinden, güzellikten yana, vatandan yana, Türkiye'den yana oy kullanın. Bunu istiyorum sizden."
Milyonlarca kişinin işsiz olduğu bir ülkede huzur olamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar'da işe alınacak 38 geçici işçi için bin 200 kişinin, Şanlıurfa Siverek'te alınacak 120 geçici işçi için 5 bin kişinin, Erzincan'da 2 bin geçişi işçi için 8 bin 320 kişinin, Rize'de 14 bin 691 kişinin başvurduğunu dile getirdi.
Şanlıurfa'da bin kişilik kadro için 44 bin kişinin başvuruda bulunduğunu, kura çekiminin stadyumda yapıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, buna ilişkin bir fotoğraf gösterdi. Kılıçdaroğlu, bu ilin yüzde 90'ının AK Parti'ye oy verdiğini, bunda bir akıl tutulması, bir yanlışlık olduğunu savunarak, Şanlıurfa'nın yerel seçimlerde ayağa kalkacağına inandığını belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump'ın bir tweet atarak, ekonomiyi bozup, mahvedeceğini söylediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Ey Trump diyordu, şimdi boynu bükük emret Trump diyor. Trump konuşur, bunlar emredersiniz der bizim vatandaş konuşur, kulaklarını kapatırlar. " ifadesini kullandı.
"TEKLİFE EVET DEYİN"
Hortumcu piyasa ekonomisinin, vatandaşın cebinden çekip yandaşlara para aktaran bir düzen olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, bunun yeni başlayan bir düzen olmadığını, 17 yıldır uygulandığını ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, 70 bin kişinin paralarını İhlas Finansa yatırdığını, İhlas Finans yöneticilerinin, Ören ailesinin, 5 yıl içinde tasfiye edip, herkese parasını ödeyeceği sözü vermesine rağmen 18 yıldır, 70 bin mağdurun beklediğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, 2005'te Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak Akif Hamzaçebi ile birlikte İhlas Finansın TMSF'ye devredilmesi ve mağduriyetlerin önlenmesine yönelik bir kanun teklifi verdiklerini, bazı AK Parti milletvekillerinin de desteklediğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, bu maddenin TBMM Genel Kurulunda Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla çıkarıldığını öne sürerek, "70 bin mağdura sesleniyorum; senin paranı hortumladılar, kul hakkını yediler. Aradan 18 yıl geçmiş, 9 ay sonra zamanaşımına uğrayacak. Bu para alınamazsa artık Ören ailesinin keyfine diyecek bir şey yok. 70 bin kişinin günahı kimin boynuna. Teklifimizi bugün Genel Kurula getiriyoruz, parlamentoda görev yapan vicdan sahibi AK Parti, MHP, HDP, İYİ Parti milletvekilleri, kul hakkından yanaysanız, alın terini, emeği savunuyorsanız, Allah'a inanıyorsanız bu kanun teklifine evet deyin." değerlendirmesinde bulundu.
"KÖLELİĞİNİ YAPMAK DEĞİL"
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ordu'da yaptığı konuşmada, "Partimizin genel merkezinde şu ana kadar önümüze konan bütün adaylarda GBT denilen güvenlik soruşturmalarını gerek MİT gerek emniyet istihbarat tepeden tırnağa hepsini inceledik" ifadesini kullandığını söyledi.
Bir kurumun başında milli ibaresi varsa, bütün partilere eşit mesafede olması gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O kurumun temel amacı Türkiye'nin temel çıkarlarını savunmak, Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, geleceğini güvence altına almaktır. Bir siyasal partinin köleliğini yapmak değil. MİT, bizim göz bebeğimizdir, Türkiye'nin güvencesidir, en önemli kurumlardan biridir, sıradan bir devlet kurumu değildir. Türkiye'nin geleceği konusunda söz sahibi kurumlardan biridir, iç ve dış politikada Türkiye'nin bekası için mücadele eden, politika oluşturan kurumdur. Bir partinin emrine vermişseniz demokratik devlet değil parti devleti söz konusu olur. MİT yetkililerinden çok açık net bilgi istiyorum; 81 milyonun önünde istiyorum, AK Parti'nin il, ilçe belediye başkanlarıyla ilgili bilgileri sizler mi hazırlıyorsunuz? Hangi çağda yaşıyoruz? Bu sorunun cevabını kesinlikle bekliyorum. O kuruma saygı duyuyorum. Belli kurumlar vardır ki sıcak siyasetle ilgilenmez, bütün partilerle eşit mesafede olur, Genelkurmay, Diyanet, Gelir İdaresi Başkanlığı, MİT bunlardandır."
"KORUMALIĞINI KİM YAPIYOR?"
Kılıçdaroğlu, "FETÖ'nün bir numaralı siyasi ayağı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Dava açsın ispat edeceğim." dediğini anımsatarak, tazminat davası açıldığını ancak ispat hakkının verilmediğini savundu.
Bu iddiayı güçlendiren çok tipik örnek vereceğini öne süren Kılıçdaroğlu, Eren Erdem'in, haksız, hukuksuz şekilde 222 gündür, Osman Kavala'nın 15 aydır tek kişilik hücrede kaldığını söyledi.
Parası, arkası, dayısı olanın cezaevinden çıktığını, garibanın ise içeride olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bir kişi var, FETÖ'nün mali ayağında görevli, aynı kişi eğitim, medya, sivil toplum ayaklarında görevli. Adı Fettah Tamince. Bank Asya'nın önünden geçenler, apartman aidatını bu bankaya yatıranlar, on binlerce kişi tutuklandı bu beyefendiye hiçbir şey yapılmıyor." dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Tamince'nin 17-25 Aralıktan sonra Zaman gazetesinin yüzde 10 hissesini aldığını, bu tarihten sonra FETÖ ele başı Fetullah Gülen ile görüşmek üzere Pensilvanya'ya gittiğini, ancak kimlerle gittiği sorulduğunda adlarını ya da soyadlarını hatırlamadığını söylediğini anlattı.
Tamince'nin, FETÖ'nün sivil toplum örgütleri, sendikalarında yer aldığını, yaklaşık 150 milyon lira himmet parası topladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, emniyetin, MASAK'ın, MİT'in raporlarına rağmen Tamince'ye dokunulmadığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Tamince'nin korumalığını kim yapıyor, Tamince'ye bu dokunulmazlığı kim sağlıyor? Nedir bu adamın özelliği, avukatlığını kimler yapıyor? Birileri bunun avukatlığını yapıyor, bunun avukatlığını yapan ile Erdoğan'ın avukatlığını yapanlar aynı kişiler mi? Bu avukatlar güçlerini nereden alıyor, Erdoğan'dan mı Pensilvanya'dan mı alıyorlar? Bu avukatlar yargıda çete oluşumunu sağlayan avukatlar mıdır? " sorularını yöneltti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Tamince'nin, 27 Ocak 2019'da Antalya'da belediye başkan adayları toplantısında protokol sırasında, İçişleri Bakanı'nın arkasında oturduğunu ifade etti.
"BEKÇİDEN CEVAP GELİYOR"
Sakarya'daki tank palet fabrikasının, yandaşlara satılacağını öne süren Kılıçdaroğlu, bu konuyla ilgili saraya 9 sorduğunu, "bekçiden cevap geldiğini" savundu. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ben bekçiden cevap istemiyorum, saraydan cevap istiyorum. Bekçilik yapıyorsun eyvallah, sana yakışıyor eyvallah, ülkücülere yakışmıyor. Onların tamamı vatanseverdir. Devletin silah fabrikasını hangi gerekçeyle Katarlılara satıyorsun? Ben soru soruyorum, bekçi cevap veriyor. Sevgili bekçi arkadaşım, ben sana soru sormuyorum, senin patronuna soruyorum. Benim milliyetçilik anlayışımda hiçbir silah fabrikası yabancı ülkelere peşkeş çekilemez. Benim milliyetçilik anlayışımda her şeyden önce vatanım, bayrağım gelir, canımdan çok daha önemlidir vatanım ve bayrağım. Benim milliyetçilik anlayışımda fakirin, fukaranın, garibanın, mazlumun hakkını korumak gelir. Benim milliyetçilik, vatan, insana sevgi anlayışımın özünde bu yatar. Ben birilerinin bekçiliğini yapmam, eğer bekçiliğini yapacaksam vatanın bekçiliğini yaparım. Tank palet fabrikasını satacaksın ama aynı Katar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle beraber Akdeniz'de petrol arayacak. Sarayda oturan patron ses bile çıkaramıyor. "
Bu arada grup toplantısının başlangıcında Kılıçdaroğlu, Batman'ın Sason Belediye Başkanı Cuma Uçar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Yaşar Okuyan'a partiye katılımları dolayısıyla rozet taktı.