Güncelleme Tarihi:
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:
"DİYARBAKIR'DAN BAŞLAMAK İSTİYORUM"
Sözlerime önce Diyarbakır’dan başlamak istiyorum. Terörün önlenmesi konusundaki düşüncelerimizi bütün kanaat önderiyle paylaştım. Düşüncelerimi ifade ettim ama, destekleyen bütün kanun tekliflerimizi de önergelerimizi de onlarla paylaştım. Sorun parlamentoda toplumsal uzlaşmayla çözülür dedim. Örneğin 5 Ocak 2013’te şu konuşmayı yapmıştım “Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Akılla mantıkla sağ duyuyla tarihsel birikimimizle bu sorunu çözebiliriz. Dört ana koşul ifade etmiştim. Bir samimi ve dürüst olacaksınız. İki gizli ajandanız olmayacak. Millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Dört ana muhalefet veya millete bilgi vereceksiniz. Gayet açık fikirlerimizi ifade ettik.
Parlamentoya bir tasarı geldi. Terörün önlenmesine yönelik kanun tasarısı. Kanun tasarısının bir fıkrasını uygun bulmadığımızı ifade edeyim. “Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki idari ve cezai sorumluluğu doğmaz.”
"ROBOSKİ OLAYINI UNUTUN"
Bu ülke ne çektiyse yasa dışı işlemlerden çekti. Faili meçhul cinayetlerin bir demokrasinin en büyük ayıplarından biri olduğunu söyledik. Aydınlanması için sekiz ayrı araştırma önergesi verdik. Tamamı AKP oylarıyla reddedildi. Böyle geçtiği takdirde Roboski olayını unutun. O artık aydınlanmayacak. Sınır ötesi operasyon yapma yetkisi kimde? TBMM’de. Bu yetkiyi kime verdi hükümete verdi. Hükümet ne yaptı? Talimatı verdi 34 kişiyi bombaladı öldürdü. Şimdi ne diyor? Hükümetin verdiği görevi yerine getirenlerin idari cezai hukuki sorumluluğu olmayacak. Biz bunu kabul edebilir miyiz? Hayır.
"ADAM GİBİ OTURULUR ÇÖZÜLÜR"
Efendim diyorlar ki, benzer bir görev MİT’e de verildi. Evet MİT yasası görüşülürken buna benzer bir görev vardı. Biz buna karşı çıktık. Ömür boyu dokunulmazlık getirilemeyeceğini söyledik. AYM’ye başvurduk. Diyorlardı ki, MİT’in operasyonel yetkisi yok o yüzden verildi diyorlardı. Burada polisler de bürokratlar da var. Şimdi ben bu sorunun çözümüne yönelik olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin getirdiği bu düzenlemeden, faili meçhuller aydınlanmasın diyorsanız bir sorun yok.
Ama biz bunu demiyoruz. Çünkü yeni faili meçhuller bununla olamaz. Devlet diyebilir ki "Terörü bitirmek istiyorum, gidin Ali’yi temizleyin." Bana soracaklar bir şey olursa ben talimatı verdim. Mahkemeye de gizlilik kararı mesele bitti. Bütün yurttaşlarımın çok dikkatli olması lazım. AKP alıyor bunu propaganda yapıyor. Biz sorunu çözeceğiz CHP karşı çıkıyor. Sorun çözülecekse adam gibi oturulur çözülür. Söylediğimiz kısaca budur. Bütün yurttaşlarımın bu gerçeği bilmesini isterim.
"BUNU DA AYM'YE TAŞIYACAĞIZ"
Buyrun çözün, herhangi bir sorunumuz yok. Ama yeni faili meçhulleri saklayabilecek yasaların arasına sıkıştırıyorsanız biz buna karşıyız. Böyle yasalaşırsa bunu da AYM’ye taşıyacağız. Bugün üçüncü cumhurbaşkanı adayı da belli oldu. Dualar edildi. Ben daha önce bu grupta kimlerin cumhurbaşkanı olamayacağını açıklamıştım.
"REZİL OLURUZ DÜNYAYA"
Bir kuvvetler ayrılığı ilkesine inanmayan birisinden cumhurbaşkanı olamaz, böyle bir aday çıkmaması lazım. Yasama organı "Parlamento benim için ayak bağıdır" diyorsa birisi onun aday olmaması lazım. Vatandaşına tokat atan, derdini anlatmak isteyen çiftçiye "Al ananı da git" diyen birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Rezil oluruz dünyada. Sizden bizden ayrımı yapan cumhurbaşkanı adayı olamaz.
"KİNİNİZİ UNUTMAYIN DİYENDEN..."
Gençlere seslenirken "kininizi unutmayın" diye öğütlerde bulunan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Hukukun üstünlüğüne inanmayan, adalet duygusu gelişmemiş birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Adalet çok soylu bir kavramdır. Adaleti ayak bağı görüyorsanız zaten siz cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Bunlar olduğu takdirde sorun yaşanır.
Kadın erkek eşitliğine inanmayandan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Kadın köyde çalışıyor mu? Çalışıyor. Karadenizde o yiğit kadınlar çalışıyorlar. Kadın da evi için çalışıyor, erkeklerden daha fazla çalışıyor. Şehre geldiğimiz zaman kadın erkek eşit değil. niçin? Bu anlayışta olan birisi cumhurbaşkanı adayı olamaz. Yalan söyleyen ahlaki değerleri yüksek olmayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz.
"HALKI BİRBİRİNE DÜŞÜRMEK İÇİN YALAN SÖYLÜYOR"
Eğer birisine siz yalan makinası gibi diyorsanız o da size evet yürüyen yalan makinasıyım diyorsa, ondan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Düşünün bir cumhurbaşkanı adayı çıkıyor, halkı birbirine düşürmek için camide içki içildi yalanını söylüyor. Bir başka yalan, Kabataş iskelesinde 40-50 kişi, afedersiniz 140-150 kişi birden saldırdı diyorsanız böyle bir adamdan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Ne demişti? Cuma günü yayınlayacağız demişti 53 Cuma geçti ortada bir şey yok.
En son yalanı. Çıktı bir konuşma yaptı dedi ki, Gezi olaylarında bazı polisler gerçek mermiyle öldürüldü. Bir arkadaşımız da soru önergesi verdi. hangi polisler nerede öldü? Efkan Ala ölüm söz konusu değil dedi. Adamın hayatı yalan üzerine. Türkiye’de ve dünyada saygınlığı olmayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz.
"HEPSİ DIŞLADI"
Doğulu batılı hiçbir lider yalan söyleyen birisiyle aynı kareye girmek istemez. Bugün cumhurbaşkanlığını açıklayan Erdoğan’ın ne doğuda ne batıda itibari vardır. Hepsi dışlamışlardır. Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddesi var, Türkiye cumhuriyeti demokratik laik ve sosyal hukuk devletidir. Bir cumhurbaşkanının buna inanması lazım. İnanmıyorsa aday olmaması gerekir. Sanatı ve sanatçıyı dışlayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Eğer siz sanatı ve sanatçıyı küçümserseniz o zaman cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Olduğunuz takdirde bütün dünya sizi sanatçı düşmanı olarak görecektir.
Ve en önemlisi geçmişi şaibeli olan birisinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Düşünün, sizin artık gerçekleri söylemediğiniz, yalan ürettiğiniz, kişisel hırs ve kaprislerle özel servet edinmeniz, bunun belgelenmesi, bütün bilgilerin dünyanın önüne serilmesi sizin cumhurbaşkanı adayı olmamanızı gerektirir. Bakın demokrasilerin özünü uzlaşma oluşturur. Uzlaşma varsa demokrasilerde o demokrasiler kalıcıdır ve güçlüdür. Dayatma kültürü demokrasilerde yoktur.
"ŞAİBESİ YOK"
Benim dediklerimi yapacaksınız başka öneriler getirmeyeceksiniz derseniz demokrasiyi rafa kaldırmış oluyorsunuz. Biz CHP olarak büyük bir uzlaşmayı gerçekleştirdik. Her yurttaşın rahatlıkla oy vereceği bir aday belirledik. Şaibesi yok, bilgi birikimi var, dünyada tanınmışlığı var. Toplumun hiçbir kesimiyle ilgili negatif bir söylemi yok. Bir siyasal parti gözlüğüyle bakmadık. Bu benim cumhurbaşkanımdır parti olarak demedik. Eğer türkiye gerçekten demokrasiye bağlıysa, yolsuzluklardan illallah diyorsa, kendisine hakaret edenlerden illallah diyorsa şapkasını koyacak ve düşünüp sandığa öyle gelecek. Benim tek isteğim budur.
Cumhurbaşkanının yemini var. diyor ki, "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma…" Milletin egemenliğinden kendi egemenliği anlıyor. Daha önce buna ne demiştik? 40’ların Almanyası Führer düşüncesi. Devletin varlığı ve bütünlüğüyle ilgili onun ne düşündüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz.
"KOMİK GİBİ GELİYOR DEĞİL Mİ?"
Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma… bu cumhurbaşkanı adayının bu ilkelere bağlı kalacağına kim inanıyor? Milletin huzur ve refahı ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma… 14 yaşındaki çocuğu miting meydanlarında yuhatalatan birisi insan haklarından mı söz edecek?
Ve şöyle devam ediyor yemin maddesi. "Türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak…" Komik gibi geliyor değil mi? Çuval geçirilen olayları biliyorsunuz değil mi? Sesi dahi çıkmadı. Gıkı dahi çıkmadı. Şimdi kalkmış yemin edecek. Bayrak indirildi yine tık yok. Yüceltmekle üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için… tarafsızlıkla yerine getirecekmiş… tarafsızlığına inanıyor musunuz?
"GOOGLE'A YALANCI BAŞBAKAN YAZINCA..."
Şöyle söylüyor. "Namusum ve şerefim üzerine and içerim." Hayatı yalanlarla süslü olan bir kişi kim inanacak arkadaşlar? Daha önce defalarca ifade ettim. Gerçekten bu konularda çok dikkatli olmak zorundayız. Şimdi size söylemiştim. Mutlaka cumhurbaşkanlarının ahlaklı olmaları gerekir. Namuslu olması gerekir. Cumhurbaşkanlarının samimi ve içten olması gerekir. Mutlaka cumhurbaşkanlarının halka hesap vermeyi namuslu görev kabul etmeleri gerekir. Ekmeleddin beyle ilgili olarak bir AKP’li bakan “Yozgatımızın iftihar ettiği değerli bir Yozgat evladıdır. Büyük bir ilim insanıdır. İslam bilim hayatına çok önemli eserler kazandırdığı gibi çok değerli insanlarda yetiştirmiştir” uzun uzun anlatıyor. Bozok Üniversitesi’nde. O merkezin açılışında konuşuyor.
Şimdi aynı kişi diyor ki “Öyle bir isim çıkardılar ki kimse bilmiyor. Google’dan buluyor” her yerde söylüyorlar. Kendisi hiç meraklanmasın. Ben size google’da yalancı başbakan yazdığınız zaman 450 bin Recep Tayyip Erdoğan adı çıkıyor.
"EKMELEDDİN İHSANOĞLU YAZDIĞINIZ ZAMAN..."
Hırsız başbakan yazdığınız zaman 3 milyon 900 bin sonuç çıkıyor. Ekmeleddin İhsanoğlu yazdığınız zaman bilim adamı çıkıyor, saygın bir devlet adamı çıkıyor. "Tanınmamış, şöhreti yok" diyor. Allah kimseye böyle şöhret nasip etmesin. Bugün kalkmış duayla açıklamış. Sen samimi ol samimi. Sen kul hakkı yiyorsun, haram yiyorsun haram. Haram yiyen adamdan cumhurbaşkanı adayı mı olur allah aşkına ya.
İş arayanlar var. Birinci sorun işsizlik. Bir numan kurtulmuş var, aslında numan kurtuldu. Diyor ki askeri vesayet bitti sırada merkez bankası var. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın dünyada itibarı yok ki. Neden? Erdoğan’a danışarak karar alıyor da onun için. Erdoğan’da kendisine politika geliştiriyor. Birilerinin tavsiyesiyle biz ülkemizi ayağa kaldıramayız. Biz sadece faiz lobisine hizmet eden bir iktidar değiliz. Hizmet ediyoruz ama sadece ona hizmet ediyoruz. Onlar beğensin diye bunu yapamayız. Bunlar tüketim ekonomisinin düşmanları.
"EKONOMİYİ DE BİLMİYOR"
Bir ülkenin dünyada saygınlık kazanmasının yolu üretimden geçer, tüketim değil. Emin olun ekonomiyi de bilmiyor. Eğer ürettiğinden fazla tüketirsen o cari açık çıkar karşına. Faizden şikayet ediyor. Faizi düşürmenin yolu tasarrufu artırmaktan geçer. Onun yolu geliri artırmaktan geçer. Geliri artırmanın yolu üretimden geçer. Üreteceksin ki gelirin artsın. Gelirin artacak ki tasarrufun artsın. Eğer sen bunu yapabilirsen o zaman bu ülkede ekonomik yapı güçlenir. Bakın bu hükümet en çok faizi ödeyen hükümettir. 23 yılda 135 milyar 38 milyon lira.
Geçiyorum bu hükümet dönemine 2003-2014 dönemine tam 571 milyar lira. Tam rakamı vereyim 571 milyar 338 milyon 688 bin lira. Tam neredeyse beş katı daha fazla faiz ödediler. 28 Haziran ve 4 Temmuz arası emekliler haftası. Emeklilerin sorununu dile getiren tek parti var adı Cumhuriyet Halk Partisi.
"BORCA ESİR ETTİLER"
Borç batağı içinde vatandaş. Nasıl geçineceğim kaygısı taşıyor. Şimdi bakın 2002 yılında, 847 bin kişi tüketici ve kredi kartı borcuna sahipti. Haziran 2014 itibariyle 847 bin kişi olmuş 3 milyon 165 bin kişi. Borçlar 6 milyar liradan 334 milyar liraya çıkmış. O nedenle AKP diyor ya bizden başkasına oy vermeyin, oy verirseniz faizler yükselir. Buradan söylüyorum borca esir ettiler sizi. Şantajla oyunuzu alıyorlar. Kuvayi milliyeci gibi olun. Güçlü olun. Borcunuz varsa meraklanmayın biz sıfırlayacağız. Erdoğan kendi parasını sıfırlıyordu. Sarkozy Fransa’da gözaltına alındı hesabını veriyor. Kul hakkı yiyen herkes hesabını verecektir.