Güncelleme Tarihi:
İzmir'deki bir otelde düzenlenen kahvaltılı toplantıda CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, özellikle 2019'da yapılacak yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair formülleri masaya yatırdığı belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimleri kazanamayacağını düşünen başkan adaylarının tereddütlerinin bulunması halinde, yarıştan çekilmesini istediği ileri sürüldü. Seçimlerde yarışacak isimlerin iddialı olmasını istediği öğrenilen Kılıçdaroğlu'nun yine bazı ilçelerde belediye başkanları ile ilçe başkanlarının sorun yaşadığını söylediği belirtildi. Kılıçdaroğlu'nun, örgüte kavga etmemeleri noktasında talimat verdiği öğrenilirken tüm partililerden hedefe kilitlenmelerinin istediği ifade edildi. Kavga edenlerin haklı veya haksız düşünmeden görevi bırakmasını istediği ileri sürülen Kılıçdaroğlu'nun, toplantıda ayrıca şu ifadeleri kullandığı iddia edildi:
"Sorun Türkiye sorunu. Kırgınlıklar kavgalar bir kenara bırakılacak. Bütün dünya bize bakıyor. Türkiye, AK Partiden ibaret değil. Biz önce kendimize güveneceğiz sonra da halka güveneceğiz ve 2019'da başarıya ulaşacağız. Bunun ana aktörü de kadınlar olacak. Şikayetler geliyor. Kadın Kolları, ’Araç bulamıyoruz, ilçe araç vermiyor’ diyor. Buna son verin. Ne gerekiyorsa yapın. İzmir tamam ama Manisa neden İzmir gibi olamıyor. Onun da düşünülmesi gerekiyor. 2019’da Türkiyeyi Mustafa Kemalin istediği çağdaş medeniyet düzeyine getireceğiz."
“OSMANLI'NIN VARLIĞI HALİNDE BEN OKUYAMAYACAKTIM”
CHP’lilerle yaptığı toplantının ardından Eğitim ve Adalet Toplantısı’nda konuşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
Hep söylerim, Anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde doğdum. 7 kardeşten üniversiteye giden sadece benim. Bana bu fırsatı sağlayan cumhuriyete ve onun kurucusuna yaşamım boyunca hep minnet duydum. Şunu da gayet iyi biliyorum. Osmanlı'nın varlığı halinde ben okuyamayacaktım. Ama Cumhuriyet bize fırsat eşitliği getirdi, aydınlanmayı getirdi. Okuyun dedi, köy enstitüleri kuruldu. Okuma yazma oranı bir dönem yapılan çalışmada binde 8 olduğu söyleniyor, erkeklerde de yüzde 5 - 7 rakamları telaffuz ediliyor. Dolayısıyla biz cumhuriyeti hangi koşullarda olduğunu iyi bilmeliyiz.
Bilimdeki ve teknolojideki hızlı değişim kaynağını üniversitelerden alır. Üniversiteler bilgi üretmiyorsa o ülkenin gelecek şansı yüksek değildir. Susturulan üniversiteler bilgi üretemezler. Farklı düşündüğü için kapının önüne konan akademisyenler varsa bir ülkede o ülkede üniversiteler bilgi üretemez.
Bir ülkeyi ele geçirmek istiyorsanız eğitim sistemini bozacaksınız. Bugün karşımızdaki tablo da budur. Ve her vatandaşımızın bu gerçeği bilmesi lazım.
Eğitimi bir partiye militan yetiştirmek için programlarsanız, ‘yeni militanlar yetiştirmeliyim’ diye bir düşünceye kapılırsanız ülkenin geleceğini ateşe atmış olursunuz. Yaşadığımız süreçlerden birisi budur. Bir başka gerçek daha, cumhuriyeti kuranlar eğitime ve öğretmene olağanüstü önem vermişlerdir. Özellikle öğretmen, baş tacı edilmiştir. O kadar ki savaş meydanlarından cepheden Gazi Mustafa Kemal Ankara’daki maarif toplantısına gelip katılmıştır. Eğitime verilen önemi bundan daha iyi anlatan başka bir örnek yoktur. Çünkü o savaş kazanılacak ama o kazanımın başarılı olmasının yolu eğitimden geçiyordu. Bunu biliyordu Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ve eğitime bu yüzden olağanüstü önem veriyordu. Bugün buradan uzaklaşıyoruz. Biz neler yapmalıyız? Buna değineyim.
“KADROLU ÖĞRETMEN, ÜCRETLİ ÖĞRETMEN, BU AYIBA DA SON VERMELİYİZ”
CHP’nin düşüncesine göre, öğretmenler için Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılmalıdır. Ne demek öğretmenlik meslek kanunu. Hakimler için nasıl ayrı bir kanun varsa, öğretmenler için de ayrı kanun olmalı. Öğretmeni toplumun en güvendiği sınıf olarak tanımlamalıyız. Kadrolu öğretmen, ücretli öğretmen, bu ayıba da son vermeliyiz. Başka bir tanıma gerek yoktur. Bunun çalışmalarını bazı STK’larla birlikte yapıyoruz. Önümüzdeki süreç içinde taslağımız hazır olduğunda bütün paydaşlara göndereceğiz, MEB de dahil.
“ZORUNLU EĞİTİMİN KESİNLİKLE PARASIZ OLMASI LAZIM”
İkinci önemli nokta, zorunlu eğitimin kesinlikle parasız olması lazım. Parasız derken, öğrencinin ayakkabısından gömleğinden yemeğine her şeyin kamu tarafından, devlet tarafından karşılanması lazım. Nedeni şu, eğitimde fırsat eşitliği diyoruz. Benim gelirim iyiyse çocuğuma önlüğü de ayakkabıyı da alıyorum. Ama bir de yoksul bir aileyi düşünün. Şöyle bir çalışma yapıldı mı bilmiyorum. Eğitimin belli bir aşamasından sonra okuldan terkler başlıyor. Niçin başlıyor diye sorduğumuzda, aile çocuğun eğitimini karşılayabilecek maliyeti üstlenemiyor diyorlar. Ama onun bütün harcamalarını devlet karşılarsa, çocuk zorunlu eğitim süresini büyük bir başarıyla tamamlamış olacaktır.
“KESİNLİKLE TAŞIMALI EĞİTİME SON VERECEĞİZ”
Bir başka amacımız, kesinlikle taşımalı eğitime son vereceğiz. Nerede öğrenci varsa orada da öğretmeni olacaktır. Az önce salona girerken, eski bursa milletvekilimiz bir fotoğraf gösterdi. 160 çocuk var dedi burada, ama bu çocukların tamamı başka bir yere taşınıyor. Bu başlı başına bir ayıp.
21’nci yüzyılda öğrencinin yurt sorunu çözülmüyor. En geç iki yıl içinde hiçbir öğrenci benim yurdum yoktur diyemeyecek. Bütün öğrencilere, annelere, babalara bunun sözünü veriyoruz.
“BÜTÜN ÖĞRETMENLERE 3600 EK GÖSTERGEYİ GETİRECEĞİZ”
İnsanın yaşamında en acı olan noktalardan birisi, yaşam standardının düşmesidir. Çalışırken 1000 lira alıyorsanız, emekli olduğunuzda 500 liraya düşerse büyük bir hayal kırıklığı yaşarsınız. Öğretmen arkadaşlarımız, emekli olduklarında gelirlerinde müthiş bir düşme var. Ek iş arayışına giriyorlar. Biz bunu da düşündük. Bütün öğretmenlere 3600 ek göstergeyi getireceğiz. Öğretmene destek lafla olmuyor. Öğretmen başımızın tacı, e öyleyse gereğini yap kardeşim. Sağa sola sürüyorsun öğretmeni, madem başının tacı, e bırakın aybaşını nasıl getireceğini düşünmesin. Bütün emeğini gücünü çocukların eğitimini yapsın. Herkese az para verebilirsiniz, ama öğretmen olunca dur diyeceksiniz.
“HER OKULUN BİR BÜTÇESİ OLACAK”
Okul aile birliklerimiz var, kuruluş nedeni okullarımızın sorunlarını çözmek. Bütün okul aile birliklerini yasal statüye kavuşturacağız. Müdürle beraber okulun yönetiminde söz sahibi olacaklar. Her okulun bir bütçesi olacak. Parayı alacak ve harcayacak. Nasıl harcadığını da okul aile birliğiyle birlikte yapacaklar.
“BÜTÜN MESELE ATAMALARIN LİYAKAT ESASIYLA YAPILMASIDIR”
Öğretmenlerin mesleğe alınması, atanmaları, terfileri liyakat esasıyla olacak. Siyasi tercihlere göre öğretmen alınmaz, atamalar yapılmaz. Öğretmen yurt coğrafyasının her köşesinde onurla görev yapmaya hazırdır. Bütün mesele atamaların liyakat esasıyla yapılmasıdır.
Ve bir başka konu daha. Bunu çağdaş köy enstitüleri olarak tanımlıyoruz. Bütün organize sanayi bölgelerinde yatılı meslek liseleri kuracağız. Bunların süresi 4 mü 5 yıl mı olsun ben bilmiyorum. Ama bir gerçeği biliyorum nitelikli ara elemana ihtiyacımız var. Yatılı meslek lisesi kuracağız. Böylece aileye yük olmayacaklar, üçüncü sınıftan itibaren staja başlayacaklar. Mezun olduklarında da işleri hazır olacak. Buna iş garantili eğitim diyoruz.
“1 MİLYON 897 BİN ÇOCUĞUMUZ OKULLAŞAMADI”
2017’de bir ayıptan da söz edeyim size. 1 milyon 897 bin çocuğumuz okullaşamadı. Yani 2 milyona yakın çocuğumuz okula gidemedi. Ne olacak 2 milyon çocuk? Bunların geleceği ne olacak? Sosyal devletin asıl düşünmesi gereken alan bu. Ama aileler yoksul ve bu çocuklar okullaşamıyor. Bunun önüne geçmek gerekiyor.
“SİYASAL İKTİDAR BİR AVUÇ TEFECİYE TESLİM OLMUŞ DURUMDA”
Bugün her saniyede birden fazla buluş var. Ve siz bilgideki hızlı değişimi yakalayamazsanız dünyanın gerisine düşmüş olacaksınız. Bugün bizim Türkiyemizin 5 temel sorunu var. Birincisi, dış politikada sorun yaşıyoruz. Ekonomide ciddi sorunlar yaşıyoruz. Bir siyasal iktidar bir avuç tefeciye teslim olmuş durumda. Milyarlarca dolar faiz ödüyorlar. Çiftçiler, işçiler hepsi perişan vaziyette. Toplumsal barışın sağlanamadığı büyük bir gerginliğimiz var. Her gün şehitler geliyor. Ve demokraside ciddi sorunlarımız var. Ama bir beşinci sorunumuz var ki, ana aktör sorundur bu. Bu da eğitimdir. Eğitim sistemini düzeltebilirseniz bütün bu sorunları çözebilirsiniz.
“KONYALILAR İSYAN EDİYORLAR”
Konya’daydım 1889 yılında kurulan bir lise. Nitelikli okul değil, kapsamından çıkarılmış. Ya 100 yıllık birikime saygı gösterilir. Turgut Özal da oradan mezun olmuş. Ama bu okul şu anda MEB’in gözünde niteliksiz okul. Konyalılar isyan ediyorlar. Ederler tabi, oylarını verdiler onlar da Konyalılara ihanet ediyorlar. Demokraside yapmanız gereken nedir? Onlar sizin çocuklarınızın iyi eğitim almasını istemiyorsa tercihinizi değiştireceksiniz. Olay bu kadar basittir.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR