Güncelleme Tarihi:
CHP Yurt Dışı Birlikleri Toplantısı İstanbul Maltepe'de yapıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan bir konuşma gerçekleştirdi. Tezcan'ın konuşmasından sonra Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuştu. Kılıçdaroğlu'nun konuşması özetle şöyle:
"Bir yol ayrımındayız. Genel Başkan olarak bana düşen görevleri yerine getirmeye çalışıyorum. Bir siyasetçi olarak görevim ne kadar ağırsa, her bir vatandaşımın da ülkesine, vatanına, çocuklarına karşı sorumluluğu var. El birliğiyle beraber çalışcağız. Bilinçli bir politikayla yolumuza devam ettiğimizde çözemeyeceğimiz problem yok. 5 temel sorunumuz var. Bu sorunları aşma iradesi sadece ve sadece CHP'de var. Bütün dünyaya ilan ediyorum. Bizim söylemlerimiz bilgiye dayalı çünkü. Olayı tahlil ederiz, bütün ayrıntıları görüşür sonra çözüm üretiriz. Biz diğer partiler gibi gece kondu partisi değiliz. Köklerini Kuva-i Milliye'den alan bir partisiyiz. CHP'li olmak bir ayrıcalıktır. CHP'li olmak demek haktan, hukuktan ve adaletten yana olmak demektir. CHP'li olmak demek liyakattan yana olmak, huzurdan yana olmak demektir. CHP'li olmak kul hakkı yememek demektir. Doğaya saygılı olmak demektir. CHP'li olmak demek kimliği ne olursa olsun herkese saygı duymak demektir. CHP'li olmak yurtta barış, dünyada barış demektir. CHP'li kadın erkek eşitliğine inanmak demektir. CHP'li olmak demokrasiye ve yargının bağımsızlığına inanmak demektir. CHP'li olmak geleceği inşa etmek demektir. CHP'li olmak vatanseverliktir.
'100 YILA KADAR AYAKTA DURAN TEK PARTİ VAR'
Dünyanın en köklü partilerinden birisi CHP'dir. Türk siyasi tarihinin çöplüğüne bakın. Hepsi çöp sepetinde yer almıştır. 100 yıla yakındır ayakta duran tek parti vardır, o da CHP'dir. Biz de onun onurlu birer üyeleriyiz. O açıdan CHP'li olmak kolay değildir. Yolsuzluklara karşı çıkmak demektir. CHP'li olmak yönetim kademesinde her kuruşu vatandaşına vermek demektir. Hesap vermek namuslu bir görev olarak bilmek demektir. Bizim işimiz bu açıdan kolay değildir. Her türlü saldırı bize yapılır. Tarihte de örneklerini görüyoruz. Bugün de örnekleri var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yıkamadıkları bir kale vardır, o da CHP'dir. Bütün güçleriyle üzerimize geliyorlar. Düne kadar vesayet diyorlardır. Şimdi demokrasiye tahammül edemiyorlar. Hiçbir vatandaşımız unutmasın, 20 Temmuz darbesinden sonra Türkiye farklı bir sürece evrilmiştir.
'25 HAZİRAN SABAHI İLK İŞ OHAL'İ KALDIRMAK OLACAK'
1. sorunumuz demokrasi. Güçler ayrılığı ilkesi yoktur. Yargı bağımsız karar verememektir. Gözünü saraya dikiyor. Sarayın hoşuna gider mi, gitmez mi onu düşünüyor. Türkiye'de demokrasi isteyen bütün dünyanın umuduyuz. Medya özgürlüğü kalmadı. %90'ından fazlasını bir kişi yönetiyor. Onun istediği gibi haber yapılacak. İstemediği haberler yayınlanmayacak. Biz bunları 12 Eylül'de, 12 Mart'ta gördük. Şimdi 20 Temmuz'dan sonra daha fazlasını görüyoruz. O dönemde bile yürekli savcı ve hakimler vardı, üniversiteler konuşuyordu. Bugün hiçbiri yok. O yüzden hepimizin sorumluluğu vardı. Ne yapacağız? 25 Haziran sabahı uyandığımızda ilk iş, OHAL'i kaldırmak olacak. Güçler ayrılığını güçlendireceğiz. Darbe hukukundan arındırılmış bir Anayasa yapacağız. Kimliği, siyasi bakışı ne olursa olsun herkes için demokratik, özgürlükçü bir Anayasa yapacağız.
'FAİZİ İNDİRSENE'
Ekonomi sorunu. Faizlerden şikayet ediyorlar. Günaydın Recep Bey. Gözlerinden öpüyorum senin. Nihayet faizi anladın. Daha güzel bir şey söylüyor: 'Bizim faizi aşağı çekmemiz lazım!" E güzel! ABD'de, İsrail'de, Avrupa'da böyle mi, böyle! İtiraf ediyor. Bizde aşağı çekiliyor diye. Sen faizcisin. Bizim öyle bir niyetimiz yok. Oyuna geliyoruz diyor. Düne kadar kandırıldık diyordu, bugün de oyuna geldik diyor. 151 milyar dolar bir avuç tefeciye faiz ödedi bu millet. 687 milyar lira da ülke içinde faiz ödedi. "Faizi aşağı indirmeliyiz"; indir kardeşim! Merkez Bankası elinde, BDDK emrinde. Neden indirmiyorsun? Yakayı tefeciye kaptırmışsın. Bir ülkenin yöneticileri yakayı tefecilere kaptırmışsa, onu oradan alaşağı etmek bizim görevimizdir. Faizi indirsene. Vatandaşı da memnun etsene.
'SİZİN ÇOCUKLARINIZI DENEY GİBİ KULLANDILAR'
Bunlar geldiler, tüm serveti tükettiler. İktidardasın ve şikayet ediyorsun. Sorunları çöz diye getirdi millet seni oraya. Şimdi ona güçleri yok ama. Diğer bir sorunumuz eğitim. İyi insanlar yetiştirirseniz Tükriye hızla kalkınır. Bugün geldiğimiz noktada anneler çocuklarını hangi okullara gönderecek belli değil. Nitelikli okul-niteliksiz okul... Cumhuriyet tarihinde ilk kez buna tanık olduk. Hangi anne baba çocuğunu niteliksiz okullara göndermek ister? Ne oldu da 16 yıldan sonra okullarımızın büyük çoğunluğu niteliksiz oldu. Bunlara ders vermek sizin elinizdedir. Sizin çocuklarınızı deney gibi kullandılar. Böyle bir şey olamaz. Biz ne düşünüyoruz? Ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Tam gün eğitim olacak. Çocuk sabahın köründe neden okula gidiyor? Öğle yemeğini bedava okulda yer. Akşam 17.00'de annesi gider çocuğunu alır. Hiçbir masraf olmayacak. Eğitim tamamen parasız olacak. Bunu yapacağız. Öğretmenleri yücelteceğiz. Öğretmenler Meslek Kanunu çıkaracağız. Hakimleri ayırdığımız gibi öğretmenleri de ayıracağız. O hakimleri yetiştiren de öğretmenler. Öğretmenleri yücelteceğiz. Bir öğretmen aybaşını düşünüyorsa, yeteri kadar eğitim veremez. Emekli olduğunda da rahat geçinecek.
'YAŞAM TARZINA SAYGI DUYACAĞIZ'
Dördüncü problem toplumsal barış. Terör sıfırlanmıştı bunlar göreve geldiğinde. İnsanlar kimlikler üzerinden ayrıştı. Komşumuzun inancını sorar hale geldik. Yaşam tarzlarına saygı duyacağız. Kimlikler üzerinden siyaseti reddeceğiz. Bunu yapanlara prim vermeyeceğiz. Buna izin vermeyelim.
Darbe hukukundan kısmen ayırdık. Yüzde 10 seçim barajını kaldırdık. Gönül ister ki her parti için kalksın. Önümüzdeki seçimlerde sandığa gidip oy kullanacağız. Arkadaşlarımızı komşumuzu ikna edeceğiz. Beraberce gidip temel görevimizi yerine getireceğiz. Birlikte yaşamanın ne kadar güzel olduğunu bütün dünyaya anlatmanın yolu o günden geçer.
'DIŞ POLİTİKAYI ANCAK BİZ DÜZELTEBİLİRİZ'
Diğer sorun da dış politika. Düne kadar bir problemde bizim kapımız çalınırdı. Hiçbir ülkeyle barışık değiliz bugün. Bunu ancak ve ancak biz düzeltebiliriz. Size CHP'nin Genel Başkanı olarak söylüyorum. Sözüm söz, en geç 4 ay içerisinde Ortadoğu'nun bütün sorunlarını biz çözeceğiz. ABD ve Rusya ile, AB ile iyi ilişkiler kuracağız. Bizim bilgimiz buna müsait. Çünkü biz yurtta barışın ve dünyada barışın ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz.
'BÜTÜN ÜLKELERE BARIŞIK OLACAĞIZ'
Yurt dışından birliklerimizin temsilcileri geldiler. Hoş geldiler, sefa getirdiler. Yurt dışında çalışan vatandaşlarımız için de aynısını söylüyorum. Orada 1-2-3. kuşak olarak oradalar. Artık kendi vatanları olarak görüyorlar. Ama atalarını unutmuyorlar. Siz bulunduğunuz ülkede demokrasi içinde yaşıyorsunuz ve bunun ne kadar kıymetli olduğunu görüyorsunuz. Biz bütün ülkelerle barışık olacağız. Size düşen görev burada anlatıtklarımızı, gidip orada da anlatmaktır. Çünkü 24 Haziran'da sandığa gideceğiz. Bu bir yol ayrımı seçimidir. Ya diktadan yana ya da demokrasiden yana bir tavır koyacağız. Dikta yönetimlerinin topluma hangi maliyetleri yüklediğini en iyi Avrupa bilir. Almanya, İspanya ve İtalya'da halk çok ağır bedeller ödemiştir. Biz halk ağır bedeller ödesin istemiyoruz. Güzel bir gelecek inşa etmek istiyoruz.
"Gideceğiz demokrasiden yana oy kullanacağız. Demokrasi olduğu zaman istediğim kanalı ve gazeteyi takip edeceğim. Bu demokrasi değildir. Bu dikta yönetimidir. Yurt dışındaki birliklerimizin en önemli görevi demokrasiyi anlatmak. Biz de demokrasi adına oy kullanmak zorundayız.
'GÜZEL BİR İLKE İMZA ATTIK'
Güzel bir ilke daha imza attık. Eski bir öğretmeni, bu topluma binlerce öğrenci yetiştirmiş birini Cumhurbaşkanı adayı olarak belirledik. Sayın Muharrem İnce'yi. Demokrasiye ihanet etmek istediler. 15 Milletvekilimizi demokrasiye yapılan ihaneti boşa çıkarmak için görevlendirdik. Sayın Muharrem İnce, tarafsız olacağım dedi ve yakasından CHP rozetini çıkardı. Bir ezberi daha bozduk. Dün akşam kadınlarla toplantımız vardı. Bir AKP'li kadın kalktı ve sen neden aday olmadın dedi. Cumhurbaşkanı olarak Meclis'e gelip yemin edeceksiniz. Bir partinin genel başkanı tarafsız olamaz. Bir partinin genel başkanı, namuslu adamsa bile namusu ve şerefi üzerine yemin edemez.
'BU ÜLKEYE YA DEMOKRASİ GELECEK YA GELECEK'
Anlamıyorlar. Demokrasi kültürleri yok. Demokrasiyi bilmiyorlar. Biatı demokrasi biliyorlar. Onun adı diktatörlüktür Recep Bey. Sözlerimin başında söylediğimi sonunda da söyleyeyim. Benim sorumluluğum daha ağır. Sorumluluğumu yerine getiriyorum. Mevki ve makam gibi derdim yok. Ama çalışıyorum. Aynı bayrağın altında herkesi kucaklamak istiyoruz. Yoksulluğun bu ülkenin kaderi olmaması gerektiğine inanıyorum. Demokrasi kültürü için çalışıyorum. Benim sorumluluğum var, yarın sandığa gidecek vatandaşlarımın da sorumluluğu var. Bayrağından yana sorumluluğu var.Bu ülkeye demokrasi ya gelecek, ya gelecek!"
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR