Güncelleme Tarihi:
KİM ÇIKARIYOR BEKA SORUNUNU
“SÜREKLİ ‘Türkiye'nin beka sorunu var’ diye söyleniyor. 600 yıllık Osmanlı neden battı? Üretimden koparıldığı için battı. Akıl, mantık, üretim. Bundan bir toplumu koparırsanız, beka sorunu başlar. Almanya Avrupa’nın en güçlü devletlerinden biri. Kendi insanına istihdam yaratıyor, yetmiyor dışarıdan insan getiriyor. Kişi başına düşen geliri yüksek. Ama Çin’de çok düşük bedellerle insanlar günün belki de 12 saati çalışıyor. Almanya diyor ki; ‘Dünya böyle giderse, benim ileride ciddi bir beka sorunum çıkacak, önlem alayım’. Sanayide 4.0’ı buldu. Peki biz ne yapıyoruz? Beka sorunumuz var. Beka sorununu kim yaratır, esnaf yaratmaz herhalde, çiftçi, emekli, taşeron işçisi, sendikacı yaratmaz. Kim yaratır beka sorununu? Ülkeyi yönetenler yaratır. Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Üreterek çıkacağız.
ÜRETİRSENİZ SÖZ SAHİBİ OLURSUNUZ
Üretirseniz dünyada söz sahibi olursunuz. Üretip malımızı bütün dünyaya gönderirseniz, herkes tüm dünyada ‘Türk malı’ diye damgasını gördüğü zaman Türkiye’nin değerini, büyüklüğünü anlar. Biz yurtdışından pirinç getiriyoruz.? Şimdi 200 bin ton patates getireceğiz. Yer mi kalmadı memlekette, çiftçi mi kalmadı? Sizler kanaat önderleri olarak bu gerçekleri topluma anlatmak zorundasınız. Bakın lütfedip anlatın demiyorum, anlatmak zorundasınız.
SİVİL TOPLUM NE KADAR GÜÇLÜYSE
Siyasette yeni bir alan açmamız lazım. Yeni bir sayfa açmamız lazım. Toplumun muhtarlarını, seçimle gelen sivil toplum örgütlerini, yine seçimle gelen sendikalarını öne çıkarmamız lazım. Onlarla işbirliği yapmamız lazım. Bir toplumda sivil toplum örgütü ne kadar güçlüyse, o kadar demokrasi güçlenmiş demektir. Bunu yapmamız lazım. Demokrasiyi güçlendirmemiz gerekiyor.
Belediye başkanları yaptığı her harcamanın hesabını millete vermeli. Vermezseniz siz, geçmişte kara bir leke bırakmış olursunuz. O nedenle biz hesap vermeyi siyaset kurumu olarak onurlu bir görev kabul eden bir siyasi kültürden geliyoruz. Mal varlığımız meydanda, harcamalarımız, ne harcama yapıyorsak meydanda, kaça yapıyorsak o da meydanda.”
SEVGİNİN NE OLDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Büyükçekmece ve Esenyurt’ta katıldığı etkinliklerde şunları söyledi: “Bizim varlık sebebimiz size hizmet etmektir. Bir şeyden emin olmanızı istiyorum. Size hizmet etmek için siyaset yapıyoruz. Size, çocuklarınıza hizmet etmek için, daha güzel bir Türkiye için, bayrağımız için, vatanımız için size hizmet etmeyi arzu ediyoruz. Bunu gerçekleştirmek için çaba harcıyoruz. Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda sevginin ne olduğunu göreceksiniz, hizmetin ne olduğunu, insana saygının ne olduğunu göreceksiniz, çocuklara nasıl değer verildiğini göreceksiniz... Bana bir Allah’ın kulu çıkıp desin ki ‘İstanbul’un şu sorununu çözdük’. Hiçbir sorun çözülmedi. Tam tersine var olan sorunlar derinleşti, ek yeni sorunlar geldi. Çünkü kent planlanmadı. Planı yok.”
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ ÖNEMLİ
BELEDİYE başkanlarımızın bütün çalışmalara sivil toplum örgütlerini katması gerekiyor. Onlarla birlikte olması gerekiyor. Üniversite öğrencileri önemlidir. Geleceğimiz çünkü çocuklar. Onlarla birlikte olmak, belediye olarak onlara hizmet etmek olağanüstü güzel bir şeydir. Bunun yapılması lazım. Ayrıca belediye başkanı olduğunuzda sayın başkan hiçbir işçinin işine, hiçbir memurun işine son vermeyeceksiniz. Biz hiç kimsenin aşıyla, işiyle oynamayız. ‘Bu bana oy vermedi ben bunu buradan atayım, dersini vereyim’ diye bir anlayış bizim kültürümüzde yoktur, sizde de yoktur.
SİYASETİN KURUMSAL KİMLİĞİ VARDIR
Siyasetin bir kurumsal kimliği vardır. O kurumsal kimlik için insanlar gelirler, giderler. ‘Ben belediye başkanı olursam olur, ben belediye başkan olmazsam olmaz.’ Niçin? Bunu bir Amerikalı’ya sorarlar, bir kişi kalkar kendisi ilan eder, 'ben olmazsam olmaz' der. Amerikalı bir bilim adamı der ki, 'Amerikan mezarları vazgeçilmez adamlarla doldu.' Vazgeçilmez adam diye bir kavram yoktur. Hepimiz ama hepimiz ömür boyu muhtarlık, ömür boyu belediye başkanlığı, ömür boyu milletvekili, ömür boyu sivil toplum örgütünün başkanlığı, ömür boyu dernek başkanı diye bir kavram yoktur. Seçimler olur, seçimler yapılır, gelir geçer. İnsanlar gelirler, giderler. Kişiye bağlı, kişiye endeksli bir hizmet, ‘Ben olursam olur, ben olmazsam olmaz’ kavramı doğru değildir.