Kılıçdaroğlu: 'Sıfır sorun', 'elde var sıfır' oldu

Güncelleme Tarihi:

Kılıçdaroğlu: Sıfır sorun, elde var sıfır oldu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2011 12:47

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Aydın’da gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, BM'de kabul edilen Mavi Marmara raporunun Türk dış politikasının en ağır hezimeti olduğunu söylerken "AKP'nin komşularla sıfır sorun politikası, çok kısa sürede elde var sıfır politikasına dönüşmüştür" dedi.

Haberin Devamı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Aydın'ın düşman işgalinden kurtuluş  törenlerine katıldıktan sonra Aydın Belediyesinde düzenlediği basın  toplantısında, Birleşmiş Milletler'in Mavi Marmara raporunu değerlendirdi.

İsrail devletinin “ortak insanlık değerlerini ve uluslararası hukuk  kurallarını hiçe sayan menfur Mavi Marmara katliamı”nın üzerinden 15 ay  geçtiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“9 masum sivilin uluslararası sularda katledildiği, bir çoğunun  yaralandığı ve insanlık dışı muameleye maruz kaldığı bu saldırı, Türk ve dünya  kamuoyunun haklı öfkesini çekmiştir. Bilindiği üzere, Güvenlik Konseyi'nin  çağrısı doğrultusunda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin konuyla ilgili  oluşturduğu soruşturma panelinde güya Türkiye de yer almaktaydı. Hal böyleyken  öncelikle 1 Eylül 2011'de basına sızdırılan, daha sonra Birleşmiş Milletler Genel  Sekreteri'nin onayıyla resmileşen Mavi Marmara raporunun İsrail'in hak tanımaz ve  hukuk dışı tutumlarını meşrulaştırmaktan başka bir amacı olmadığı apaçık  görülmektedir.”

"ABLUKANIN MEŞRU DAYANAĞI İSRAİL'E HEDİYE EDİLDİ"

Hükümetin izlediği dış politikanın sonucu olarak, “haksız ve insafsız  Gazze ablukası için İsrail'in arayıp da bulamadığı hukuki ve meşru dayanağın  Birleşmiş Milletler raporu yoluyla İsrail devletine adeta hediye edildiğini”  ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Elimizdeki tek gerçek maalesef bundan ibarettir. İnsafsız ve haksız  Gazze ablukasını insani nedenlerle reddeden ve bu insanlık dramını insanlığın  ortak acısı olarak gören milletimizi geldiğimiz bu noktada bir kez daha düşünmeye  davet ediyorum. Geçmişten beri Ortadoğu siyasetinin en önemli aktörü olan Türkiye  Cumhuriyeti devletinin sergilediği bu diplomatik kifayetsizliğin nedenlerinin çok  iyi tahlil edilmesi gerekmektedir. İsrail'in Gazze ablukasını güya gayrimeşru ve  etkisiz kılmaya niyetlenip üstelik bir de Birleşmiş Milletler marifetiyle bu  ablukanın meşruiyetini ve hukukiliğini tescil ettirmekten başka sonuç elde  edemeyen bir dış politikaya başarılı denebilir mi? Bu olayın başından beri  Türkiye devamlı kaybeden taraftır. Türkiye, can ve mal kaybetmiştir. Türkiye,  hukuk mücadelesini kaybetmiştir. Türkiye, itibar kaybetmiştir. Türkiye'yle  beraber Gazze de kaybetmiştir.”

Haberin Devamı

"TÜRKİYE'NİN AĞIR HEZİMETİ"

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu, “İsrail'in Gazze'ye uyguladığı haksız ablukanın hükümetin  başarısız dış politikası yüzünden zerre kadar zayıflamadığını aksine daha da  keskinleştiğini” ileri sürdü.

“Dünya kamuoyunun büyük desteğine rağmen Türkiye'nin ve dolayısıyla  Gazze'nin aleyhinde çıkan bu rapor, dış politika tarihimizin en ağır  hezimetlerinden birisidir” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Sayın Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları bu hezimeti halkın gözünden  kaçırmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir. Bakanın açıkladığı sözde  müeyyidelerin Türk kamuoyunu aldatma dışında hiçbir fonksiyonu yoktur. Sayın  Bakan ve hükümet, bu açıklamaların İsrail üzerindeki etkisinden çok Türk kamuoyu  üzerindeki etkisiyle meşguldürler.”

"İSRAİL ALACAĞINI ALMIŞTIR"

Haberin Devamı

BM Raporu'nun Gazze'ye uygulanan ambargoyu hukukileştirdiğini ve  meşrulaştırdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“İsrail bundan sonra Türkiye'den özür de dilese tazminat da ödese bu  gerçek değişmeyecektir. İsrail alacağını almıştır. Sayın Cumhurbaşkanı 'bu rapor  bizim için yok hükmündedir' diyorlar. Nasıl oluyor bu? Türkiye'nin temsilcisi  sayın Sanberk o komisyonun bir üyesi değil miydi? Ancak Türkiye'nin imzasıyla  hukuki nitelik kazanmış olan bu rapor nasıl yok hükmünde olabiliyor? Kaldı ki  yapılan açıklamadan görüldüğü üzere bu rapor sayın Dışişleri Bakanı için yok  hükmünde değildir. Çünkü sayın bakan raporun bir kısım tespitlerini kendi  tezlerine referans olarak kullanmış ve raporu meşrulaştırmıştır. Bu bir  diplomatik garabettir. Öte yandan, sayın bakanın açıkladığı müeyyideler sembolik  bir değer taşımaktadır. Türkiye-İsrail ticari ilişkilerine ilişkin neden en küçük  bir müeyyide düşünülmediğini hükümet açıklamalıdır. Sayın Başbakan dün İsrail ile  ticari ilişkilerin de dondurulacağını açıkladı. Ancak daha sonra Başbakanlık,  ticari ilişkilerin dondurulmayacağını söyledi. Yani Başbakan'ı Başbakanlık  düzeltti.”

Haberin Devamı

“SOKAĞIN ÖNCELİKLERİYLE SİYASET YAPILAMAZ”

Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı ve hükümetin bir hususa daha açıklık  getirmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Bu raporun kamuoyuna sızdırılmasıyla aynı tarihe denk gelen Türkiye'ye  füze kalkanı konuşlandırılmasının kabulü arasında ilişki var mıdır? Hükümet füze  kalkanı projesine 'evet' derken BM Raporu'ndan haberdar mıydı değil miydi? Bir  yandan İsrail'le askeri iş birliği anlaşmalarının askıya alınacağını ifade  ediyorsunuz, diğer yandan İsrail'in güvenliğini sağlamaya dönük olduğu baştan  deklare edilen füze kalkanı projesine 'evet' diyorsunuz, neden, 'cambaza bak'  demekten bu millet bıkmadı mı? Aslında siz açıkça milleti kandırıyorsunuz,  İsrail'in güvenliğini Türkiye olarak garantiye almış oluyorsunuz. Sayın  Başbakan'ın gündeminde popülizm yapacağı Arap Sokağı diye yeni bir siyasi muhatap  oluştu.Arap Sokağı, Başbakan'ın dış politikasının birinci önceliği haline geldi.  Arap kardeşlerimizin hissiyatı bizim için önceliklidir. Ama sokağın  öncelikleriyle siyaset yapılamaz. Üzülerek ifade edeyim ki sayın Dışişleri Bakanı  da Başbakan'ın dümen suyunda gidiyor. Oysa dışişleri bakanları itfaiyeci  gibidirler, yangın çıkarmazlar, yangını söndürürler, öyle olması gerekir.”

"BAŞBAKAN SOKAĞA OYNUYOR"

Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gazze'ye gideceğini  söylediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Gitsin elbette, gitmesin demiyorum. Ama neyi değiştirecek bu gezi,  Sayın Başbakan bunu açıklasın. Recep Tayyip Erdoğan hala temel hatasında ısrar  ediyor ve sokağa oynuyor. Birleşmiş Milletler raporuyla Türkiye'ye ve Gazze'ye  yaşattığı hezimeti Gazze sokaklarının coşkusuyla örtmeye çalışacağını umuyor.  Şimdi Başbakan'a soruyorum, bu raporu hazırlayan soruşturma panelinin kurulmasını  sen istedin mi, istedin, oraya devletin en kıdemli memurlarından birini temsilci  olarak atadın mı, atadın, 5 Aralık 2010'dan beri İsrail'le gizli müzakereler  yürütmüyor musun, yürütüyorsun, bu müzakerelerin sonucu sana aktarılmadı mı,  aktarıldı, böyle bir rapor çıkabileceği konusunda dışişleri müsteşarınız sizi  uyarmadı mı, uyardı. O zaman ne diye bu raporu kendi elinle, kendi temsilcinle  tamamlattırıyorsun? Çekersin temsilcini ve hiç değilse İsrail lehinde bir  belgenin oluşumunu engellersin.”

Haberin Devamı

“HÜKÜMET GAZZE ABLUKASINI KENDİ ELİYLE MEŞRULAŞTIRDI”

“Hükümetin Gazze ablukasını kendi eliyle meşrulaştırdığını” ileri süren  Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“O ablukayı delmek için canlarını veren vatandaşlarımızın ruhu  incitilmiştir. Peki ne yapılmalıydı? Şayet İsrail'e müeyyide uygulanacaksa hiç bu  yola başvurmadan evvel uygulanmalıydı. Dünya kamuoyunun yeterli desteği vardı.  Türkiye, İsrail üzerinde fiili bir baskı kurabilir etkili de olurdu. O zaman  İsrail'in eli zayıftı. Şimdi ise İsrail'in eli güçlendirilmiştir, hem de bizim  hükümetimiz tarafından güçlendirilmiştir. Sayın Başbakan'ın macera arayışları  Türkiye'yi bu noktaya getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde demokrasi  bilincinden ve terbiyesinden bu kadar uzak, dış politikayı bu kadar karanlık  dehlizlerde yürüten, hiçbir şeffaflığı olmayan bir başka hükümet yoktur.”

"TÜRKİYE İKİ ÜLKE İLE SAVAŞ NOKTASINA GELDİ"

Kılıçdaroğlu, “Dışişleri Bakanı'nın muhalefet partilerini  talimatlandırmayı ihmal etmediğini” kaydederek, şöyle devam etti:
“Siz Türkiye'nin itibarını, saygınlığını, bölgedeki etkinliğini saçma  sapan politikalarınızla Akdeniz'in sularına gömün, biz size alkış tutalım, bu  olacak şey mi? Ne zaman bizi bilgilendirdiniz? Gizli, açık bir toplantıyla ne  zaman parlamentoyu bilgilendirdiniz ki şimdi arkanızda durmamızı istiyorsunuz.  Siz ulusal çıkarlarımızla böylesine acemice oynarken görmeyeceğiz, duymayacağız,  sesimizi çıkarmayacağız öyle mi? Tam aksine yanlışa 'yanlış' diyeceğiz, halkımızı  doğru bilgilendireceğiz. Bir hafta önce Suriye ile savaş noktasına gelen Türkiye,  bir hafta sonra İsrail'le aynı noktaya geldi. Bu absürt bir durumdur, bir  garabettir. Bütün bu işler, parlamentoya bilgi verme ihtiyacı duyulmadan  yapılmaktadır. Oysa parlamentoya bilgi vermek demokratik bir mecburiyettir. Nasıl  oluyor da her hafta bir başka ülke ile savaş durumuna geliyoruz? Bunun hesabı  verilmeli, açıklaması yapılmalıdır. Bize göre Gazze ablukası, İsrail-Filistin  büyük sorununun alt kümelerinden birisidir. Ana sorun çözülmeden ne abluka sorunu  çözülebilir ne de İsrail'in Batı Şeria ve Golan'daki haksız işgali sona  erdirilebilir. Türkiye'nin asıl yapması gereken, Ortadoğu'daki sorunların anası  olan İsrail-Filistin sorununun çözümüne katkıda bulunmak hatta aktif ara bulucu  olmaktır. Gelinen noktada Türkiye bu imkanı kaybetmiştir.”

"KOMŞULARLA SIFIR SORUN POLİTİKASI, ELDE VAR SIFIR POLİTİKASINA DÖNÜŞTÜ"

Türkiye'nin dış politikasının salt Gazze'ye endekslenemeyeceğini, böyle  bir durumun Türkiye'yi bloke edip yapıcı rol oynamaktan uzaklaştıracağını” ifade  eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Oysa Türkiye'nin menfaati Filistin meselesinin adil bir çözüme  ulaştırılmasıdır. Taraf haline gelen Türkiye'ye ne Gazze'nin ne de bölgenin  ihtiyacı vardır. AKP hükümetinin popülizm hevesine kurban ettiği Türk dış  politikasının geldiği durum hakkında herkesi bir kez daha düşünmeye davet  ediyorum. Komşularla sıfır sorun sloganıyla yola çıkan AKP hükümetinin sayesinde  Ortadoğu'dan Kafkaslar'a kadar Türkiye'nin sorun yaşamadığı bir ülke hemen hemen  kalmadı. Türkiye, tıpkı Suriye örneğinde olduğu gibi, neredeyse ebedi kardeş ve  dost ilan ettiği, başbakanın devlet başkanıyla kol kola gezdiği bir ülkeye karşı  bir ay içinde savaş imasında bulunabilecek kadar tutarsız bir görüntü  vermektedir. AKP'nin Türkiye'yi sözüne güvenilmez, sözü dinlenmez ve ne dediği  belli olmayan bir ülke konumuna düşürmeye hiç mi hiç hakkı yoktur. AKP'nin  komşularla sıfır sorun politikası, çok kısa sürede elde var sıfır politikasına  dönüşmüştür. AKP hükümeti bu kafayla giderse Türkiye kaybetmeye devam  edecektir.”

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!