Güncelleme Tarihi:
Zonguldak'a kanaat önderleri, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle toplantı yapmak için gelen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, öncesinde kent merkezinde esnafı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, esnafın sorunlarını dinleyerek, çözüm önerilerini anlattı ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kendisinin karşısına çıkacak cesareti olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Beni hedef alıyorsan, senin istediğin televizyon kanalında benimle tartışma yürekliliğini göstereceksin. Cesur olacaksın. Niye korkak oluyorsun? Benden uzak beni eleştiriyorsun. Çıkarsın karşıma, iki uygar insan gibi tartışırız. Seni de taraftarların izlerler, beni de bütün vatandaşlar izler. Hem benden çekiniyor hem arkaya dolanıyor, arkadan bir sürü laf ediyor. Çık karşıma otur, beraber tartışalım. Türkiye de izlesin. Kaybedecek bir şeyimiz yok ki. İki uygar insan gibi tartışırız" diye konuştu.
'MİLLET TAHAMMÜL EDEMİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, teröristlerle iş birliği yapan siyasetçiler olduğunu söylemesiyle ilgili Kılıçdaroğlu, "Allah aşkına gidip İmralı'da masaya oturan kimdi? Şimdi İmralı'nın postacılığına soyunmuş, öyle anlaşılıyor. Posta memuru mu kendisi? Gidip tezgahı kuran o, konuşan o, medet uman o. Yerel seçimlerde ne yaptı? Yerel seçimlerde de ona akademisyen gönderdi 'Acaba bize oy verebilirler mi' diye selamlarını getirdi. Devletin televizyonunda bunu canlı yayınladılar. Şimdi dönüp bizi suçluyor. Ne yaparsa yapsın, beyefendi gidici artık. Millet tahammül edemiyor. Yalana, zamma tahammül edemiyor. Haksızlığa tahammül edemiyor. Gidecek, beni suçluyor. Suçlamasına gerek yok, çıksın karşıma" dedi.
'SEÇİM TARİHİNİ BELİRLESİN'
CHP lideri Kılıçdaroğlu, adaylık tartışmalarıyla ilgili soruyu ise "Seçim tarihini belirlesin, biz adayımızı belirleyeceğiz. Hem seçim tarihini belirlemiyor hem kalkmış, 'Adayınız kim?'. Adayımızın kim olduğunu açıklamamız için senin 'Ben erken seçim istiyorum, sandığı getiriyorum. Bay Kemal, gel sen de oy kullan' demesini bekliyoruz. Söylemiyor" diye yanıtladı.
'BU FOTOĞRAFIN MUHATABI ERDOĞAN'DIR'
HDP Milletvekili Semra Güzel'in PKK'lı teröristle olan fotoğraflarına sessiz kaldıkları yönündeki eleştirilere ilişkin soruyu da cevaplayan Kılıçdaroğlu, "Bu fotoğrafı gördüğümde sordum, 'Ne zaman çekilmiş?' diye. Bunların İmralı'ya masa attıkları dönemde, açılım döneminde o fotoğraf çekilmiş. Dolayısıyla bu fotoğrafın muhatabı, sorunun muhatabı, doğrudan doğruya Erdoğan'dır. Nasıl oldu? Açılımda ne oldu? Açılımda bu işler olduysa sen neredeydin? Sen bu ülkeyi yönetmiyor muydun? Aklın başında mıydı? Bunların sorulması lazım. İşin özeti bu" dedi.
Tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın ölümüyle ilgili de konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, yurt yapmanın, devletin görevi olduğunu söyledi. Ankara'ya döndüklerinde özel hat çıkararak, öğrencilerin yanında olacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Enes'in videosunu izlediğimde sizler, her vatandaş gibi benim de yüreğimde bir şeylerin koptuğunu gördüm. Yurt yapmak devletin görevidir. Kız- erkek öğrenciye imkan sağlamak devletin görevidir. Bu yapılmadı, halen de yapılmıyor. Bizim bir taahhüdümüz var. 2 yıl içinde yurt sorunu kalmayacak Türkiye'de. Bu tür yurtlarda kalan öğrenciler eğer bir sorunla sıkıntıyla karşılaşıyorlarsa 'Bu yurttan memnun değiliz ama gidecek başka yerimiz yok' diye düşünüyorlarsa tüm belediye başkanlarımıza, Ankara'ya dönünce talimat vereceğim. Size gelen herhangi bir öğrenci yurtta barınamadığını, özgürlük alanının sınırlandırıldığını, rahat olmadığını söylüyorsa özel bir hat vereceğiz. Bunu kamuoyuyla da paylaşacağız. Belediye başkanlarımıza, 'Varsa bu öğrencilerin sorunları mutlaka çözün' diyeceğiz. 'Belediye başkanlarımızın olmadığı yerde milletvekillerimize ulaşın, size yardımcı olacaktır' diyeceğiz. Dolayısıyla yaşanan bir dram, hepimizi, toplumu derinden sarsan bir dram. Bu tür dramları yaşamak istemiyoruz. Güzel bir Türkiye'de gençlerimiz özgür olmalı, gençlerimiz espri yapmalı, cadde sokaklarda koşmalı, eğlenmeli, arkadaşlıklarını sürdürmeli, kitap dergi okumalı. Bunların hepsi olmalı."
KANAAT ÖNDERLERİ, MUHTARLAR VE STK TEMSİLCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ta kanaat önderleri, muhtarlar ve STK temsilcileriyle bir araya geldi. Bir otelde düzenlenen toplantının basına açık bölümünde konuşan Kılıçdaroğlu, ülkenin zor durumda olduğunu söyledi. Siyasetin her daim insanların hayatında olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Ülkeyi bu durumdan kim çıkaracak? Siyaset kurumu. Bundan başka bir çıkışımız yok. Belki kanaat önderlerimiz ve muhtarlarımız düşünebilir; bizim siyasetle ilgimiz yok. Her birimizin doğuştan itibaren siyaset ile ilgisi ortaya çıkıyor. Emzik fiyatına, mama fiyatına zam geldiyse; bunu ortaya çıkaran siyaset kurumudur. O nedenle dünyayı sorgularken bizi yönetenleri sorgulamamız lazım. Doğruyu, haklıyı, yanlışı bulmak için. Aynı yanlışı tekerrür ettirmemek için bu mücadeleyi vermek zorundayız" dedi.
Zonguldak'ın altında bulunan taş kömürünün çıkarılmadığını anlatan Kılıçdaroğlu "Zonguldak'ın altında bir hazine var. Bir yılda 38 milyon ton kömür tüketiyoruz. Bunun 35 milyon tonunu dışarıdan getiriyoruz. Zonguldaklı haklı olarak şunu sormalı; burada kömür varken niye dışarıdan getiriyoruz? Bu sorulmazsa; Zonguldak'ın sorunları çözülür mü çözülmez mi? Bu tartışmaların hiçbir anlamı yoktur. 38 milyon ton kömür tüketiyoruz, 35 milyon ton ithal ediyoruz. Zonguldak'ta 1,5 milyar ton kömür rezervi var. Niçin buradan kömür çıkarmıyoruz da dışarıdan getiriyoruz? Belki ilk sormamız gereken soru bu; neden" diye konuştu.
'NEDEN KÖMÜR İTHAL EDİYORUZ'
İstihdamın sadece Zonguldak'ın değil; Türkiye'nin sorunu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun Zonguldaklılar ve Türkiye'deki tüm vatandaşlarca sorgulanması gerektiğini söyledi.
Dışarıdan taş kömürü getirildiğini ve dövizle ödendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"İthal ediyorsun, döviz ödüyorsunuz. Kim kazanıyor? Dışarıdakiler kazanıyor. Öyle bir yere geldik ki; Merkez Bankası'nın rezervleri eksi. O zaman bir taşla 3 kuş vurmak varken neden 3 ayrı alanda negatif bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz? Neden ithal ediyoruz, neden istihdam yaratmıyoruz, neden dışarıya para ödüyoruz? Bunu birlikte düşünmemiz lazım. Sorunun çözümü zor mu? Çok kolay. Siyasi karar, siyasi otorite. Devleti yönetenler diyecek ki; dışarıdan kömür ithal edilebilir ama nasıl? Yeteri kadar çıkaramazsak, yeteri kadar istihdam yaratamazsak, dışarıdan alacağım. İşsiz yok mu, var. Kömür de var. Dolar değil, Türk lirası ödüyoruz işçiye zaten. O zaman neden çıkarmıyoruz, neden başkaları kazanıyor? Bu siyasi tercih. Bu siyasi tercih doğru diyorsanız; aynı şekilde oyunuzu mevcut iktidara veriniz. Bu siyasi tercih yanlıştır; Türkiye'nin felaketine neden oluyor, ‘Zonguldak işçi kentiyken şimdi emekli kenti oldu’ diyorsanız ve bundan şikayetçiyseniz oyunuzun rengini değiştirmek zorundasınız. Düşünmek zorundasınız. Kendinizi değil, çocuklarınızı, evinizi düşünün. İşsizleri düşünün. Türkiye'nin büyüdüğünü, kalkındığını düşünün. Efendim, Türkiye olarak dünyaya meydan okuyoruz. İşsizle mi meydan okunur? Eksi rezervlerle mi meydan okunur? Bir ülkenin dünyaya meydan okumasının tek yolu vardır; üretim. Üretirseniz güçlüsünüz. İstihdam yaratırsanız; güçlüsünüz. O zaman diyecekler ki; Türkiye hızla kalkınıyor. O zaman Türkiye'nin saygınlığı ve itibarı artar. Bu iş lafla olmuyor."
'EYT'LİLER NİYE ŞİKAYETÇİ'
Kılıçdaroğlu, hedeflerinin emekliye iki maaş ikramiye olduğunu söyleyerek, "EYT'liler niye şikayetçi? Ne kadar çok çalışırsanız, o kadar düşük emekli aylığı alacaksınız. Akıl tutulması. Normali nedir; ben daha çok çalışırım, daha çok prim öder, daha yüksek emekli aylığı alırım. Bütün dünyada bu böyledir. Tek istisna var; Türkiye. Çok prim ödersen, daha düşük emekli aylığı alıyorsun. O nedenle emekli hakkını dolduran kişi, işinden ayrılıyor. Peki, bu kanun çıkarken sendikalarımız neredeydi? Emeklilerimiz neredeydi? Burada bir garabet var; denmesi lazımdı, olmadı. CHP olarak Meclis Genel Kurulu'nu terk ettik. Kimse duymadı. Şimdi emeklilikte yaşa takılanlar, haklı olarak diyor ki; çalışamıyoruz. Bunun düzelmesi lazım. Bunun için mücadele edilmesi lazım" dedi.
'MİLLİYETÇİLİK KİMSENİN ÖNÜNDE EĞİLMEMEKTİR'
Döviz kuru mevduat hesabıyla ilgili hükümetin yaptığı çalışmaları da eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Merkez Bankası. Para, bizim gururumuz. Ama siz ekonomiyi alır da yabancı bir paraya endekslerseniz, bütün liyakatleri yabancı para üzerinden çözerseniz. Artı mevduatınızı da kura ayarlarsanız. O zaman kimse kusura bakmasın; bunu yapanların milliyetçiliğini sorgularım. Sorgulamak zorundayım. Milliyetçilik ne demektir? Milliyetçilik; hiç kimsenin önünde eğilmemektir. Milliyetçilik; bayrağının altında hür ve bağımsız yaşamak demektir. Milliyetçilik aynı zamanda siyasi bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılması demektir. Ekonomik olarak güçlü değilseniz; siyasi bağımlılığınız yoktur."
'SON 10 YILDA EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ YAŞAYAN PARTİ CHP'DİR'
Türkiye'nin helalleşmeye ihtiyacı olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ne kavgası? Bıktık artık kavgadan. Bizim de yanlışlarımız oldu onu da ifade edeyim; sütten çıkmış ak kaşık gibi değiliz. Hatamız oldu, eksiğimiz, yanlışımız oldu. Onları telafi etmeye çalışıyoruz. Şunu da rahatlıkla söyleyebilirim; son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir. Bundan emin olmanızı isterim. Kimin derdi varsa, dertleşiriz. Çözümlerimiz varsa; sadece kendimiz oturup, bunu çözdük demeyiz. Mutlaka liyakatli birini çağırırız. Bizim böyle çözümümüz var; yanlış mı doğru mu? Bir yerde eksiğimiz mi var? Bunları bir şekilde masaya yatırıyoruz. O nedenle rahatlıkla her şeyi sorabilirsiniz. Bir şeyden emin olmanızı isterim. Soracağınız her soruya, büyük bir samimiyetle cevap vereceğim. Alttan alayım, top çevireyim, bu sorudan nasıl kaçayım. Yok öyle şey. Siz sorun. Bu kardeşiniz de gayet net ve samimi bir şekilde sizlerle düşüncelerimi paylaşacağım. Birbirimizi daha iyi tanıyacağız. Madem sorunumuz var, beraber çözeceğiz. Dışarıdan adam ithal edemeyeceğimize göre, birlikte oturup, bu meseleyi çözmemiz lazım. Türkiye'nin hızla büyümeye, hızla kalkınmaya, hızla istihdama ihtiyacı var. Türkiye bunları yapabilir mi? Kesinlikle yapar. En geç 6 ay içerisinde Millet İttifakı'nın iktidarında göreceksiniz; bütün çarklar dönecektir. Topluma güven vereceksiniz. Şu anda yaşanan büyük bir güvensizlik var. Bu güveni sağlayacağız inşallah ve beraber Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz."
Toplantı daha basına kapalı devam etti.