Güncelleme Tarihi:
KILIÇDAROĞLU: 3 NUMARALI BELGE NEREDE
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri'deki rüşvet iddialarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bildiğini açıklayabileceğini belirterek, “Bence hiçbir sakıncası yok” dedi.
Kılıçdaroğlu, 11. Marka Konferansı'ndaki konuşması öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Cumhurbaşkanı Gül'ün, Kayseri'deki rüşvet iddialarına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Sayın Cumhurbaşkanı bildiğini açıklayabilir. Bence hiçbir sakıncası yok” yorumunu yaptı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın iddialarla ilgili açıklamalarına değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Ben de bekledim İçişleri Bakanı acaba bir şey söyleyecek mi diye... Bizim sorduğumuz hiçbir soruya yanıt vermedi. Sadece hakarete varan söylemler dile getirdi. Bunu ben İçişleri Bakanı'na yakıştıramadım. Sayın İçişleri Bakanı kendi vicdanına sordu mu? Biz belge gizlemişiz. O gizlediğimizi söylediği belge bir gün önce basın mensuplarına dağıtıldı. Bir İçişleri Bakanı'nın bundan haberi yoksa o koltuktan ayrılsın.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, en az 5-6 kez test etmeden, soruşturmadan bir şey söylemediklerini ifade ederek, “Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan değil... Ben öyle gidip birisi belge verdi, kürsüye çıkıp 'dosya budur, bu kapanmıştır' demiyorum” dedi.
Kılıçdaroğlu, 11. Marka Konferansı'ndaki konuşmasından önce gazetecilerin sorularını yanıtlarken, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, Kayseri'deki rüşvet iddialarıyla ilgili söylediklerinin hatırlatılması üzerine, belgeyi asıl gizleyenin İçişleri Bakanı olduğunu ileri sürerek, “Olayda rüşvet, resmi evrakta sahtecilik vardır” ifadesini kullandı.
Gaziantep'e gönderilen vali vekilinin hazırladığı raporun niçin kamuoyuna açıklanmadığını soran Kılıçdaroğlu, Bilgi Edinme Yasası'na göre bunu istediklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir başka soru... Sayın Bakan elini vicdanına koyup şu sorumu düşünsün: Bir muhakkik heyet kuracaksınız, başında bir vali yardımcısı var, bilirkişi ayın 4'ünde atanacak, siz raporu bir gün önce ayın 3'ünde vereceksiniz. Bu soruya yanıt vermeyen, bu soruyu soruşturmayan bir bakan o koltukta hangi yüzle oturabilir? Elimizde belge olmasa biz konuşur muyuz? Bir avukat var, 'bu avukat kimdir' dedik. Bu avukat, rüşvet topladığı iddia edilen kişinin davasına sahte vekaletle girmiş midir, girmemiş midir? Adalet Bakanı, barolar baksın. Bugün Adalet Bakanlığına ve barolara şikayet edeceğiz. Bir soru daha... Rüşvet topladığı söylenen kişinin davasına giren bu avukat Kayseri'ye gittiğinde otelde yatıp kalkıyor. Bunun otel faturasını niçin Kayseri Büyükşehir Belediyesi ödüyor? Bu sorular, şu ana kadar yanıt aldığımız sorular değil.
İçişleri Bakanı konuşuyor, 'aymazlık, şudur, budur' diye... Bakın biz kimseye hakaret etmiyoruz. Ben parlamentoda konuşurken şunu söyledim: Sayın Başbakan, belediye, valilik, adliye arasında bir organize dosya kapatma süreci var. Siz bu olayı lütfen soruşturun. Soruşturma açarsanız CHP Grubu olarak biz sizin arkanızdayız. Eğer açmazsanız bu rüşvet olayının bir parçası olursunuz... Sayın Başbakan çıkıp ne söyledi? Açılan ve kapanan bir davayı söyledi. Biz ondan bahsetmiyoruz. Bizim bahsettiğimiz başka bir olay. Bütün bu olayların hepsini Sayın Başbakan veya sade bir yurttaş, elini vicdanına koyup da yolsuzluklardan şikayet eden herhangi bir vatandaş 'ya bu yapılanların tamamı normaldir' diyorsa, ben bütün bu sözlerimi geri alıyorum ama 'yok bunun soruşturulması lazım, böyle kepazelik olmaz' deniyorsa ve Sayın Başbakan da 'evet böyle bir şey olmaz, siz beni parlamentoda yanılttınız' diyorsa bu olayı soruştursun.”
"İPİ ÇEKTİK, ARKASI GELECEK DİYORUZ”
Kimseyi suçlamadıklarını, olayın sağlıklı soruşturulmasını istediklerini yineleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“(İpi çektik, arkası gelecek) diyoruz. Sahte vekaleti söylememiştik. Sahte vekaletleri bugün internet sitemize koyacağız. Orada göreceksiniz. Olay budur. Eğer bir şey söylüyorsak, onu en az 5-6 kez test etmeden, soruşturmadan söylemiyoruz. Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan değil... Ben öyle gidip birisi belge verdi, kürsüye çıkıp 'dosya budur, bu kapanmıştır' demiyorum. Biz olayı araştırıyoruz, soruşturuyoruz, sorguluyoruz, ondan sonra kamuoyuna açıklıyoruz. Ben, parlamentoda hiç kimseyi suçlamadan olayın soruşturulmasını istedim. Neden? İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yerelde belediye, valilik ve adliye arasında organize dosya kapatmak vardır. Bu çok önemli bir süreçtir. Eğer bu olay soruşturulmazsa bunun altında bu hükümet kalır.”
"HUKUK DEVLETİ AYAKLAR ALTINDADIR”
İki hakimin, balyoz davasından önce yerinin değiştirilmesine ilişkin sorular üzerine, son yaşananların kendileri için sürpriz olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ŞUNLARI SÖYLEDİ:
“Çünkü yargı artık yürütmenin elinde. Sayın Başbakan da söylemişti 'ben bu davanın savcısıyım' diye... Bir Başbakan bir davanın savcısıysa, o dava siyasallaşmış bir davadır. Siyasallaşan davada kendilerini haklı çıkarmak için yargıç da savcı da değiştirirler, mahkemeye yazı da yazarlar, mahkemeye baskı da kurarlar. AKP'nin varmak istediği hedefe ulaşmak için göze alamayacağı hiçbir şey yoktur. Bunları göze alıyorlar. Hukuk devleti bana göre ayaklar altındadır.”
Kılıçdaroğlu, Önder Sav'ın, 18 Aralıkta yapılacak kurultaya ilişkin söylediklerinin hatırlatılması üzerine de “Sav'ın yaptığı açıklama dolayısıyla kendisine teşekkür ediyorum” dedi.
Kurultay sürecinde başından beri aynı düşüncede olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, mevcut tüzüğe göre gideceklerini, delegelerin blok yerine çarşaf liste olmasını istemeleri halinde buna saygı duyacağını vurguladı.