Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, AKP’nin Türkiye’de korku imparatorluğu yaratmaya çalıştığını ileri sürerek, Ergenekon iddianamesinin tam bir dedikodu malzemesi olduğunu, kişilerin özel hayatlarının tümünün bu iddianamede yer aldığını söyleyip, “2 bin 500 sayfalık iddianame olmaz” diye konuştu. Ergenokon’un nereye uzanacağının artık önemini kaybettiğini, Ergenekon davasının cumhuriyetten intikam alma davasına dönüştüğünü ileri sürdü.
Bugün Ankara’dan karayoluyla saat 15.30’da Amasya’ya gelen CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. CHP İl Başkanı Mehmet Sayar ile görüşen Kılıçdaroğlu, partide basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün’ün dün TBMM’de yaptığı basın toplantısında, “Sizi paniğe sevk eden şey nedir? Yoksa Ergenekon virüsünün size bulaşmış olmasından mı endişe ediyorsunuz?” sözlerine yanıt vererek, “Bu süreç içinde baskıcı rejim, dikta hevesleri bizi gözaltına almaya yönelik bir çaba harcarsa, bu çaba bizim için onur olur. Biz hiçbir şeyden çekinmeyiz” dedi.
HUKUK HUKUKU ZORLAMAMALI
Özel Harekat Dairesi Eski Başkan Vekili İbrahim Şahin’in evinde bulunan krokilerden ortaya çıkan patlayıcı madde ve silahlarla ilişkin soruya da yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Bir yerde yasa dışı işlemler varsa bunlarla hukuk normları kullanılarak mücadele edilmesi, suçlu kişilerin yargı önüne çıkarılmasına saygı gösteririz. Ama hukuk hukuksuzluğa yol açmamalı. Masum insanlar bir şekliyle bazı suçlarla beraber gözaltına alınmamalı. Onlar yargılanmamalı, onların hakları hukukları korunmalı. Yani biz Avrupa’nın AB’nin öngördüğü hukuk normları neyse o normlar içinde kalarak mücadelimizi sürdürmeliyiz. Hukuk hukuku zorlamamalı. İnsan haklarına saygılı olmalı. Bir yerde yasa dışı silahlar varsa, faili meçhullar varsa bunlara en başta şiddetle karşı çıkan CHP’dir” dedi.
ZİNCİRBOZAN’ A GİDİP YATAN CHP GENEL BAŞKANIDIR
Türkiye'ye demokrasiyi, çok partili rejimi getiren, Cumhuriyeti kuran kadronun CHP olduğunu selirten Kılıçdaroğlu, “Geçmişte bu konuda en mağdur olan CHP’dir. Zincirbozan’a gidip yatan CHP Genel Başkanıdır. Zincirbozan’da kendisine bir belge imzalatılmak istendiğinde bunu rededen tek lider CHP Genel Başkanıdır” dedi.
Demokrasiyi çoğulculuk olarak gördüklerini, çoğunluğun azınlığı ezdiği bir rejim olarak algılamıklarını belirten Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
CHP MEDYA OLUŞTURMAZ
“Bağımsız yargı sadece CHP’nin, diğer siyasi partilerin değil, her kurumun, bireyin gerçek teminatır. O nedenle büyük önem veriyoruz. CHP hiçbir zaman yandaş medya oluşturma çabası içinde olmamıştır. Bu çabayı gösteren AKP’dir. Devletin bankalarını kullanarak kendi yandaş medyasını oluşturan parti demokrasiden bahsedemez. Bahsederse o demokrasi bizim açımızdan sağlıklı bir demokrasi anlayışı değildir.”
AKP KORKU İMPARATORLUĞU YARATMAYA ÇALIŞIYOR
Bir gazetecinin telefon dinlemeleri konusunda ki sorusunu da yanıtlayan CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin Türkiye’de korku imparatorluğu yaratmaya çalıştığını ileri sürdü. Dinlemenin yargı kararı ile olması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “70 milyonu izleme diye bir hukuk normu olamaz. Türkiye’de herkes izleniyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı da, Başbakanı da, ana muhalefet lideri de, savcısı da, yargıcı da, basın mensubu da izleniyor. Hangi yüzyılda yaşıyoruz. Despot bir iktidarda mı yaşıyoruz, faşist bir yönetim mi Türkiye’de var yoksa. 70 milyonun izlendiği mahkeme kararı olamaz. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kendi üzerine düşeni yapmıştır. Türkiye’de hukukun egemen kılınmasını istemiştir. Umuyoruz hukukun açtığı yanlışlık yine hukuk normları içerisinde giderilir. Hiçbir kuruma 70 milyonu izleme yetkisi verilmemelidir. Böyle bir uygulama olmamalıdır. Bunun da sağlıklı bir açıklaması olamaz” dedi.
2500 SAYFALIK İDDİANAME OLMAZ
Bu arada Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınanlarla ilgili de açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “80 yaşındaki bir insanı gece yarısı alıp sorgusuz sualsiz içeri tıkarsanız bunlar doğru değildir. Bir gazeteci yazar uzun süredir hapiste. Neden hapiste olduğunu kimse bilmiyor. İddianame var. İddianame tam bir dedikodu malzemesi. 2 bin 500 sayfalık iddianame olmaz. Eski bir Yargıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk bile ‘20 yıllık meslek yaşantımda böyle bir iddianeme görmedim’ diyorsa bu çok önemlidir. Siz bu ülkede yargıtay cumhuriyet başsavcılığı yapmış bir kişinin evini basıyorsunuz. Bu kişi görev yaptığı süre içerisinde cumhuriyetin temel değerlerini korumakla yükümlü bir kişi. Siz bu kişiden intikam almak istiyorsanız bu yola başvurmanız yanlıştır” diyerek sözlerini şöyle tamamladı:
CUMHURİYETTEN İNTİKAM ALMA DAVASINA DÖNÜŞMÜŞTÜR
“Ergenokon’un, nereye uzanacağı artık önemini kaybetmiştir. Ergenekon davası cumhuriyetten ihtikam alma davasına dönüşmüştür. AKP’yi eleştirenlerin gözaltına alınma sürecidir. Bu süreci F tipi örgütlemenin getirdiği süreçtir. Bunlar gidip sonunda hukuka çarpacaktır. Gerekli dersi alacaklardır. Bu süreç biraz sancılı olacaktır ama doğrular her zaman ortaya çıkacaktır. Bu süreç Van’da da yaşandı.
Van 100’ncü Yıl Üniversitesi rektörü gözaltına alındı, hapse atıldı. Onurlu bir kişi intihar etmek zorunda kaldı. Hepsi beraat etti. Sayın Baykal o zamanda itiraz etti. Doğru olmadığını söyledi. Kim haklı çıktı. Sayın Baykal. Peki Başbakan, rektörden özür diledi mi? O savcıyı merak ediyorum. Kimlerin koruması altında. Bu olaya baktığınızda ergenekon sorgulaması ile Van 100’ncü Yıl Üniversitesi sorgulaması arasında ciddi bir fark yok. Bir suçlu varsa çıkarırsınız bağımsız yargıya yargılanır. Hiç ona itirazımız yok. Ama suçlular var, bazı suçsuzları da AKP’ye karşı çıkanları, eleştirenleri de gözaltına alalım, bir taşla iki kuş vuralım. Hukuk bir taşla iki kuş vurulacak bir alan değildir. Hukukta insan onuru korunmak zorundadır. 21. yüzyıl hukukundan bahsediyorum. Orta çağ hukukundan değil. Ama yapılanlar ortacağ ülkesinin hukukunu andırıyor.”
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda bir partilinin “Belge açıklayacak mısınız” sorusuna gülerek, “Belki teğet geçerim” diye yanıt verdi.
‘DÜRÜST SİYASETÇİLERİ PARLAMENTOYA GÖNDERİN’
Amasya İl Özel İdaresi Toplantı Salonu'nda ‘Türkiye'de yolsuzluklar’ konulu konferans veren CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete ağır eleştirilerde bulundu. 750 kişilik toplantı salonu tıklım tıklım dolarken bazı partililer ayakta kaldı. Ara koridorlarda bulunanlarla birlikte yaklaşık bin kişinin izlediği konferansta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete yüklenen Kılıçdaroğlu, kendisini dinlemeye gelenleri dürüst siyasetçileri parlamentoya göndermeleri konusunda uyarıp, “Biz siyaseten şunu yapmak zorundayız. Hangi siyasi düşünceden olursak olalım, ister sağcı, ister solcu, ister ortacı, ne derseniz deyin. Öncelikle ortak payda kurmak zorundayız. Her gruptan her düzeyden, partiden namuslu adamları parlamentoya taşımak zorundayız. Bunu yapmadığımız zaman sizin sırtınız doğrulmaz. Gelir size, din, ırk, sağ, sol ticareti yaparlar. Önce dürüst ve namuslu adamları parlamentoya taşıma konusunda kararlı olmalıyız. Bunu yaptığınız zaman ülke kurtulur. Bunu yaptığımız zaman, politikacının eli sizin cebinizden çekilir. Bunu yapmadığınız zaman ülke bu hale gelir” dedi.
‘TÜCCAR POLİTİKACI’ UYARISI
1970'li yıllarda Türkiye, Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz'in ekonomilerinin eşit olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, 2009 yılında 4 ülkenin Türkiye'yi katbe kat geçtiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, “Bugüne kadar iktidara gelenleri biz dışarıdan mı getirdik. Bizler seçtik. Beğenmedik, gönderdik. Aynı adamları tekrar getirdik, bir daha seçtik. Yanlış yapıyorsunuz. Elinizi vicdanınıza koyun, oyunuzu öyle kullanın. Oyunuzu kullanırken etrafınıza bakacaksınız, daha düne kadar mütevazi hayat sürenlerin politikaya atıldıktan sonra nasıl köşeyi döndüklerini gördünüz. İşte onları affetmeyeceksiniz. Tüccar politikacının iki dudağı arasına kendi düşüncelerinizi, ideolojilerinizi teslim etmeyin” diye konuştu.
‘ERDOĞAN ÇOK İLGİNÇ BİRİSİ’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çok ilginç biri olduğunu kaydeden CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, “Başbakan, Alman başbakanına ‘aldığım maaşla geçinemiyorum. O nedenle bu şirketleri kurdum’ diyor. Şikayet ettiği maaş 9 bin TL. Olabilir, geçinemeyebilir. Peki, başbakan bindiği uçağa, arabaya para vermez. Çocuklarını ABD'de okuturken masraf yapmaz. Peki nasıl geçinemezsin. Emekliler kaç para ile geçinecek. Ama bizim emeklilerimiz yaz tatillerini ABD'de, Japonya'da geçirir. Seçim zamanı gelip kendilerine bu olanağı sağlayan AKP'ye oy verir. Sizi ikinci, üçüncü sınıf vatandaş yapan AKP'ye oy vermeyin” diyerek emeklilere sitemde bulundu.
‘KRİZ, ONLARI TEĞET GEÇİYOR’
Ekonomik krize de değinen Kemal Kılıçdaroğlu, herkesin ekmek alırken, su içerken, bulaşık yıkarken vergi ödediğini belirterek, “Ama her akşam eve gelirken eşinize pırlanta yüzük alırsanız onda vergi yok. Çünkü AKP hükümetinin vergi anlayışı bu. Pırlanta, yakut, zümrütte KDV sıfır. Ama ekmek alırken vergi veriyorsunuz. Ama onlar pırlanta alıyorlar. Onlar köşeyi döndüler. Onlar şimdi marka giyiniyorlar. Lüks arabalara biniyorlar, 7 yıldızlı otellerde kalıyorlar. AKP milletvekillerinin çocuklarının ekonomik krizden etkilendiğini gördünüz mü. Kriz bizi teğet geçecek derken başbakan haklı. Kriz onları teğet geçiyor. Bizi vurup geçiyor” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
HİÇBİR BAŞBAKAN KENDİ ÜLKESİNİ PAZARLAMAZ
“Hiçbir başbakan, kendi ülkesini pazarlamaz. Pazarlama nedir? Kim daha çok satarsa, pazarlamada o kadar başarılıdır. Doğru, onlar sata sata bitiremediler. Telekomu sattılar. Telekom dosyasını açtık. Bazı soru işaretleri hala ortaya çıkmış değil. Telekom Türkiye'nin en büyük kuruluşu. Bir numaralı vergi mükellefi. Türk Telekom'u sattılar, arkasından kurumlar vergisini 10 puan düşürdüler. Taksitler bedavaya geldi. Ne diyordu, ‘Biz tüccar siyasetçiyiz.’ O zaman vergiyi indir ondan sonra sat, daha fazlaya satardın. Genel başkanımız, meclis kürsüsünden şu soruyu sordu. Sen yüzde 10 vergiyi indirdin, kime ne sağladın? Şimdi, onurlu bir ülkenin başbakanı olsa, böyle bir soruya muhattap olsa ne yapar. Kürsüye çıkar yumruğunu masaya vurur ve ‘sen ne diyorsun? Biz kimseye birşey sağlamadık’ der. Şu ana kadar bu soru yanıtlanmış değil.”
Konuşmasının ardından partiye katılanların rozetleri, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu tarafından takıldı. Emekli hemşire olan Emine Bıçak isimli türbanlı bir bayan, kendisine parti rozeti takan Kemal Kılıçdaroğlu'nun elini öptü. Rozet takılmasının ardından Kılıçdaroğlu, karayoluyla Ordu'ya hareket etti.