Güncelleme Tarihi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gimat’ta iş adamları ve sanayicilerle kahvaltıda bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, düzenlenen kahvaltının ardından anayasa değişikliği ve iş adamlarının güncel sorunları ile ilgili konuştu. Saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden AK Parti'li Esendere Belediye Başkanı Tayfun Ayhan'ın ağabeyi Murat Ayhan'a Allah'tan rahmet, AK Parti'ye ve ailesine başsağlığı dileyen Kılıçdaroğlu, “Bu ülke, bu memleket terörden çok büyük acılar çekti, binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Genç, yaşlı demeden, kadın erkek demeden teröre pek çok insanımızı kurban verdik ve teröre karşı ortak mücadele konusunda da Türkiye’de bir konsensus oluşmuş vaziyette, hep birlikte teröre karşıyız. Adalet ve Kalkınma Partisinin Yüksekova ilçesi Esendere Belediyesinin Başkanı Tayfun Ayhan ve ağabeyi terör örgütleri tarafından dün saldırıya uğradı ve Murat Ayhan hayatını kaybetti. Bir siyasal partiye böyle bir saldırının yapılması, hatta bir vatandaşımıza bir terör saldırısı yapılmasını hepimiz kınamalıyız. Ben hayatını kaybeden Murat Ayhan’a Allah'tan rahmet diliyorum, Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Genel Başkanına ve bütün camiasına da başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Farklı düşünebiliriz, farlı görüşlerimiz olabilir ama terör konusunda bir ortak paydamızın olması lazım. Terör kimden gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin hep birlikte kınamalıyız, hep birlikte üstüne gitmeliyiz. Zaman zaman bizi de suçlarlar ama hepiniz çok iyi bilirsiniz ki Şavşat’tan Ardanuç’a giderken terör örgütünün saldırısına uğrayan kişi benim ama bu bizi yıldırmadı, dik durduk, onurlu durduk, teröre karşı durduk. Durmaya da devam edeceğiz. Terör kimden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun hep birlikte karşı çıkmak zorundayız. Bu bizim insani görevimizdir. Bu insani görevi 7’den 70’e hepimizin yerine getirmesi lazım” ifadelerini kullandı.
'HER SALI HEPİMİZİ KÖTÜLEYECEK'
İş adamlarının sorularını değerlendiren Kılıçdaroğlu, “neden evet”, “neden hayır” dediklerini bilmediklerini belirterek, “Bu işin yanlışlığı nereden başladı? Mecliste anayasa değişikliği görüşmeleri yapılırken televizyonlar neden göstermedi? Orada konuşmalar yapılırken televizyonlar neden göstermedi? Neyi gösterdiler? Falan milletvekili filana su şişesi attı. Niye attı? Hangi gerekçeyle attı? O görüşmelerde pek çok insan çok doğru şeyler söyledi, güzel şeyler söyledi, artısını eksisini söyledi ama millete yansımadı. Ben sizlere bu anayasa değişikliği ne getiriyor ne götürüyor bir partinin genel başkanı olarak değil, sade bu konuyu kısmen de olsa bilen bir vatandaş olarak anlatmak istiyorum. Önce şu soruyu kendimize soracağız; biz Türkiye Cumhuriyeti’nde taraflı bir cumhurbaşkanı mı istiyoruz tarafsız bir cumhurbaşkanı mı istiyoruz? Birinci soru budur. Tarafsız cumhurbaşkanı, devletin sigortası demektir, devletin bütün kurumlarını yeri, zamanı geldiğinde çağırıp onların uyum içinde çalışmasını sağlayan kişi demektir. Diyelim ki iktidar, muhalefet, diğer partiler hep bir arada ama bir türlü uyum olmuyor. Devletin sigortası pozisyonundaki cumhurbaşkanı devletin kurumlarını davet eder, arkadaşlar siz ne yapıyorsunuz, ülkenin bu kadar sorunu varken neden hangi alanda siz tartışıyorsunuz, buyurun gelin hep birlikte tartışalım bir çözüm yolu üretelim demesi lazım. Tarafsızlık budur. Peki taraflı olursa ne olur? Yani cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı olursa ne olur? Tarafsız olamaz. Ben tarafsız mıyım? Hayır, neden? Ben bir partinin genel başkanıyım. Sayın Binali Yıldırım tarafsız mı? Hayır o da bir başka partinin genel başkanı. Her partinin kendi programı vardır ama cumhurbaşkanı tarafsızdır. Şimdi yapılan değişiklikle deniyor ki; başkan aynı zamanda partinin genel başkanı da oluyor. Şöyle düşünün Salı konuşmaları olacak. Sayın Bahçeli konuşacak, ben konuşacağım, HDP konuşacak, Adalet ve Kalkınma Partisi adına da cumhurbaşkanı konuşacak. Ne diyecek bize? Her Salı gelecek bizleri kötüleyecek, hepimizi eleştirecek. Şimdi bu kabul edilir bir tablo mudur? O zaman bir de sayın başkan anayasaya göre tarafsızlık yemini edecek, olmaz. Şimdi bu doğruysa evet oyu verelim, hayır bu yanlıştır, doğru değildir, cumhurbaşkanı tarafsız olmalı diyorsan hayır oyu vereceğiz bu kadar basit” şeklinde konuştu.
'YARGI BAĞIMSIZLIĞI OLMAZ'
“Bir partinin genel başkanı aynı zamanda başkan, Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini tayin etsin mi etmesin mi?” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir partinin genel başkanı, hakim tayin edecekse ve bunu olağan karşılıyorsak evet diyeceğiz ya olmaz böyle saçma şey siyasi partiler, bir partinin genel başkanı hakim tayin eder mi? Bu olursa o adalete güven olur mu? Diyorsanız, hayır oyu kullanacaksınız bu kadar basit. Yargı maddesi diyor ki; yargı bağımsızdır yanına da tarafsız ifadesi eklenmiş. Zaten bağımsızlık tarafsızlığı da kapsar arkadaşlar. Bizim zaten ona itirazımız da olmadı hiçbir zaman. Yargının hem bağımsız olması lazım hem de tarafsız olması lazım ama yargı bağımsızlığı nasıl olur? Siyasi partinin genel başkanı, hakim tayin ederse yargı bağımsızlığı olmaz. Kendi içinde çelişen maddeler. Hem partinin genel başkanı olacaksın, başkan olacaksın hem geleceksin Türkiye Büyük Millet Meclisinde ben tarafsız davranacağıma dair namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum diye yemin edeceksin olmaz arkadaşlar. Şimdi siz buna evet diyorsanız itirazım yok, zaten evet diyenin de hayır diyenin de benim başımın üstünde yeri var. Ben hayır diyene terörist, evet diyene terörist diye bir tanımlama yapmadım, yapmak da istemiyorum zaten doğru da değil. Milli irade öyle olması lazım, vatandaşın oyuna saygı duyacağız. Bütün mesele nedir? Bütün açıklığıyla doğruların vatandaşlara anlatılması lazım. Bu bir partinin sorunu değil, bu memleket meselesi, beni ne kadar ilgilendiriyorsa, diğer partilerin üyelerini, hatta hiçbir partinin üyesi olmayan sade vatandaşı, sanayiciyi, işçiyi, çiftçiyi, herkesi ilgilendirir. Genel başkan hakim tayin ederse ne olur? Sadece Anayasa Mahkemesi değil, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üyelerini de tayin edecek. 6 üyesini tayin edecek, ne demektir Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na üye atamak? Hakim alımında sınavı o yapacak, hakim tayininde o karar verecek, hakimlere ceza verirken o karar verecek. Başkanın arzu ettiği kararı vermeyeni ertesi gün Şırnak’a sürebilirsiniz. Hakimin güvencesi önemli değil midir? Hakim vicdanına göre karar vermeyecek mi?”
'ÇOCUKLARIN BECERİLERİNİ YOK EDİYORUZ'
Kuvvetler ayrılığını camiye, kışlaya, adliyeye, okula siyaset girmemesi olarak anlattıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Niye camiye siyaset girmesin? Camiye sadece bir partinin üyeleri gitmiyor ki, her partinin üyesi camiye gider. Oraya siyaseti soktuğun zaman toplum ayrışır. Adliyeye niye siyaset girmesin? Her görüşten vatandaşın derdi nerede çözülecek? Adliyeye gelecek başvuracak, orada çözecek. A partisinin üyesine farklı karar, B partisinin üyesine farklı karar olur mu? Olmaz. Kışlaya siyaset girmesin, hepimizin çocukları askere gitmiyor mu? Sadece A partililerin çocukları mı askere gidiyor? Dolayısıyla oraya da siyaset girmesin. Okula siyaset girmesin, girdiği andan itibaren toplum ayrışır, bölünür. Hepimiz çocuklarımızın iyi bir eğitim almasını istiyoruz. Eğitim sistemi çökmüş vaziyette. PISA sonuçlarına göre eğer bizim çocuklarımız en altta yer alıyorsa, okumayı anlama açısından bizim çocuklarımız okuduğunun niye anlayamıyor? Bizim çocuklarımız zeki, çalışkan ama öyle bir eğitim sistemi veriyoruz ki çocuğun bütün becerilerini yok ediyoruz. Biz, hayır diyen kesimleri de evet diyen kesimleri de kucaklıyoruz. Allah aşkına siz kavgadan bıkmadınız mı? Gerilimden bıkmadınız mı? Kavga, gerilim yeter artık biz de bıktık, biz de istemiyoruz ama bizi zorla o alana çekmek istiyorlar. Zorla gelin kavga edelim, ya kavga yapmak istemiyoruz, hatta iktidar yetkililerinden bir bakan çıkıyor televizyona diyor ki: ‘Hakaret ediyoruz, yine seslerini çıkarmıyorlar’. Yani illa kavga etsinler, ya kavgadan bıktı bu millet. Sanayici üretmeli, esnaf çalışmalı, kar etmeli, alın terinin karşılığını almalı, işsizlik önlenmeli, dolar almış başını gidiyor, bunlar çözülmeli. Bunları çözdüler de engel olan mı oldu? Efendim, evet çıkarsa terör bitecek, bunu söylüyorlar, birinci gerekçe bu. 15 yıldır iktidardalar, terörü bitirdiler de kim engel oldu? Ben mi engelledim? Siz mi engel oldunuz? Tam tersine şunu söyledik: Terörü bitirecekseniz neyi isterseniz getirin, her türlü desteği vereceğiz. Efendim, evet çıkarsa ekonomi de istikrar olur. Allah aşkına buna inanan bir iş adamı var mı? Ben merak ediyorum. 15 yıldır yönetiyorsunuz, bakan sizden, başbakan sizden, cumhurbaşkanı sizden, Merkez Bankası Başkanı sizden, valiler sizden, kaymakamlar sizden, ya kim sizden değil? Siz engelleyip, istikrarı sağladınız da birisi engel mi oldu? Ekonomi de istikrar, önce toplumsal uzlaşmayla sağlanır. Eğer bir toplumda kutuplaşma olursa ne ekonomik istikrar ne sosyal istikrar ikisi de olmaz açık ve net söylüyorum. Toplumsal uzlaşmadan yana mıyız biz? Evet öyleyiz. Bize şu konuda toplumsal uzlaşmayı gelin birlikte yapalım dediler de biz itiraz mı ettik?” diye konuştu.
SİYAH VE BEYAZ KADAR AÇIK
İlk kez bir anayasa değişikliğinin toplumu karpuz gibi ikiye böldüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, “Anayasalar nedir? Anayasalar toplumsal uzlaşma belgeleridir. Eğer anayasayı toplumsal uzlaşma belgesi olmaktan çıkarıp bir bölünme, toplumu ayrıştırma anayasasına dönüştürürseniz felaket o zaman başlar. Çünkü toplumun yarısı diyecek ki bu anayasa benim anayasam değil. Bir de rahmetli Ecevit’i düşünün, bu anayasanın 35 maddesini değiştirdi, kavga çıktı mı? Hayır. Parlamentodan nasıl çıktı? Oy birliği ile. Nasıl oldu bu? Uzlaşma ile. Peki niye uzlaşamıyoruz? Rahmetli Ecevit’in yaptığını biz niye yapamıyoruz? Türkiye Büyük Millet Meclisi, siz seçiyorsunuz, milletvekillerini Meclise gönderiyorsunuz, güzel. Şimdi yeni anayasa değişikliği ile deniyor ki; başkana bir yetki veriyoruz, nedir? İstediği zaman Meclisi feshedip yeniden seçime götürür. Ya niye Meclisi fesheder? 80 milyonun seçip, parlamentoya gönderdiği milletvekillerini seçim süresi dahi dolmadan bir kişiye nasıl yetki vereceğiz, kalk Meclisi feshet sonra yeni seçimler yap diye? Bana bir Allah'ın kulu çıkıp bunun mantığını anlatsın. Şunu söylüyorlar; efendim mevcut anayasada da bu var. Doğru ama orada seçimden sonra 45 gün içinde hükümet kurulmazsa cumhurbaşkanı seçime götürür, bir gerekçesi var. Yeni anayasa değişikliğinde bu yok, istediği zaman feshedebilir, bir sabah kalktım feshettim. Bu doğrudur diyenler gidip evet oyunu kullansın, bu yanlıştır böyle bir şey olmaz diyenler de hayır oyunu kullanacak bu kadar basit. Öyle anlaşılmaz maddeler değil, hepsi gayet rahat, gayet güzel anlaşılacak maddeler. Cumhurbaşkanının kaç yardımcısı olacak? Bilen var mı? Yok, çünkü sayı yok, takdir tamamen başkana ait. İster 50 tane, ister 100 tane, ister 500 tane yapabilir. İsterse bütün kendi partisinin il başkanlarının tamamını başkan yardımcısı olarak atayabilir. Buna siz evet diyorsanız, bu yetkiyi veriyorsanız ayrı. Böyle bir şey olmaz. Afganistan’da bile cumhurbaşkanı yardımcısı iki tanedir ve onlar da seçimle geliyor derseniz buna hayır diyeceksiniz, bu kadar basit. Kaç bakan olacak yeni modelde? Kimse bilmiyor. İster 100, ister 50, isterse hiç bakan yapmayabilir. Başbakanlığı kaldıracağım, ya niye kaldırıyorsunuz başbakanlığı? Siz bunlara çok normal, bunlar olursa memlekete istikrar gelir, tamam bir kişi karar verecek diyorsanız evet diyeceksiniz. Böyle saçma bir şey olmaz diyorsanız hayır diyeceksiniz. Evetle hayır siyah ve beyaz kadar açık ve net” dedi.