Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
- Bu coğrafya, dünyanın en sorunlu bölgesi. Kafkaslara bakın, Ortadoğu’ya bakın, Balkanlar’a bakın bir sorun yumağıdır. Ama burada Türkiye güçlü bir aktör olarak yerini almıştır. Hiçbir bölgede bu kadar karmaşık bir yapı yoktur. Bu bölgede etnik açıdan, politik açıdan, coğrafik açıdan, İran’dan Ermenistan’a Azerbaycan’dan Irak’a, Yunanistan’dan Bulgaristan’a, Suriye’den Rusya’ya kadar bu coğrafyada. Bize bu gücü kim verdi? Bu güç, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin gücüdür.
- Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir demişti. Yedi düvele karşı mücadele etti ama gerekli olduğu için savaştı. Savaşı bitirdi, dünyada barış yurtta barış diyerek tarihe geçti. Arzu ettiğimizde bu bizim. En karmaşık, en sorunlu bölge, dinsel etnik kimlik açısından en karmaşık bölge.
- Kimse bize bu bölgeyi altın tepside sunmadı. Mücadele ettik biz bu bölgede. Kafası karışanlar için söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti kendi bölgesi için görkemli bir devlettir. Bunu Beşar Esad da bilsin, Esad’ın arkasına saklanan güçler varsa onlar da bilsinler. Türkiye, bölgesinde en güçlü en dirayetli ülkedir. Bunu sadece onlar Davutoğlu’da duysun, Recep Tayyip Erdoğan da bilsin.
- Türkiye’nin büyüklüğünü öğrensinler, idrak etsinler artık. Bir savaş jetimiz gidecek uluslar arası sularda düşürülecek. Bin 300 metre derinlikte duruyor uçağımız. Dört postal bulundu. Umuyoruz sağ salim dönerler.
- Uçağın düşürüldüğü bölge uluslararası sular. Bizim uçaklarımızın rutin seyrüsefer alanı. Oraya tesadüfen bilinmeden gidilmiş değil. Dışişleri Bakanlığımız defalarca açıkladı, Doğu Akdeniz’e gidiliyor ve geliniyor. Madem böyle bir tablo var, bizim uçağımız niye düşürülür? Tesadüfen mi düşürülür? Bilmemezlikten mi düşürülür? Yoksa yanlışlıkla mı düşürülür?
"DERS VERMEK İSTER GİBİ..."
- Yapılan açıklama şu, bilerek görerek uçağımız vuruldu ve düşürüldü. Hiç kimse tahmin etmedik bilinmeden düşürüldü diye bir şeye kapılmasın. Adeta Suriye hükümeti ben Türkiye Cumhuriyeti’ne ders vermek istiyorum der gibi uçağı düşürdü.
- Hiçbir uyarı önleme yapmayacaksınız, kasıtlı olarak ateş edeceksiniz ve uçağımızı düşürecesiniz. Daha sonra arama kurtarma uçağımıza da ateş edeceksiniz.
- Bir soruyu kendimize soralım. On yıl önce bir savaş uçağımızın komşularımızın herhangi biri tarafından düşürülebileceğine inanan var mı? Bunu hiç kimse düşünemezdi. Hiç kimse bir Türk savaş uçağını düşüreceğim diye aklının köşesinden bile geçiremezdi. Ne oldu da şimdi uçağımız düşürülüyor?
- Dış politika farklı bir şeydir. İç politikada yalan söyleyebilirsiniz, halkınızı kandırabilirsiniz. Ama dış politika öyle değil. Boğazınızda dokuz boğumu unutmayacaksınız. Lafı söylerken düşüneceksiniz. Çünkü dış politika ülkelerin tarihinde iz bırakan politikadır.
"SIÇAN GEÇER YOL OLUR"
- Eğer sizin uluslararası caydırıcılığınız sınanabiliyorsa, bir kez sınandıysa kaybedersiniz arkadaşlar. Sıçan geçer yol olur diye bir atasözümüz var. Bunu kimsenin unutmaması lazım. İzlediğiniz dış politika yol haline getirdi. Eğer bir kez sınanıyorsa artık ondan sonra güvenliğiniz tehlikede demektir. Biz Çanakkale’de maliyet ödedik. Maliyet ödemekten korkmayacağız da bundan sonra.
- Dedim ki yol olur bu, sıçan geçer yol olur. Bakın, ilk önemli nokta tarih vereceğim unutmayın. 4 Temmuz 2003. Türk askerlerinin başına K.Irak’ta çuval geçirilen tarihtir bu tarih. Hiçbir dönemde olmamıştır. Hiçbir iktidar döneminde olmamıştır bu. Bunun hesabını AKP vermiş de değil. Benim askerimin başına sen çuval geçireceksin, nota vermeye bile cesaret edemeyeceksin. Ne dedik, bölgesel gücünüzü sınamaya kalkarlarsa yol olur bu.
- Unutmayın ikinci olay, Mavi Marmara. Uluslararası sularda, dokuz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şehit edildi. Kalleşçe vuruldular. Ne yaptık? Estik gürledik, basın grup toplantıları yaptık. Onlardan birinde şunu söylemiştim. Onların kanı yerde kalmayacak takip edeceğim, ama AKP unutturmaya çalışıyor.
- Son olarak da Suriye’nin pervasızlığı. Affedilecek, unutulacak bir olay değildir. Şimdi ben sayın Erdoğan’a soru soruyorum: Sayın başbakan Türkiye’nin caydırıcılığına darbe vuran dış politikanızın bu ülkedeki derin yaranın farkında mısınız? Ülkenin kendilerinin yönettiği konusunda da ciddi endişelerim var.
- Asarım keserimle dış politika yapılır mı? 1974 Barış Harekatı’nı hepiniz hatırlarsınız. Bir şey söylendi. “Ayşe tatile çıksın” o kadar. Blöfle dış politika mı olur? Dokuz vatandaşımızın, İsrail askerlerince katledilmesiyle yapılan konuşmayla, Suriye konusunda yapılan konuşmayı yan yana getirin. Hamaset üzerine konuşmalar. Hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal çıkarları üzerinden poker oynamaya hakkı yoktur olamazlar da.
"KARARLARINIZ ALAY KONUSU OLUYOR"
- Sizin kararlarınız artık Ortadoğu gazetelerinde alay konusu oluyor. Sizin başbakanınızla alay ediyorlar. Bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı nasıl bu duruma düşebilir? Biz bunu kabul etmiyoruz.
- Bakın şimdi 31 Mayıs 2010 tarihini vereyim. 9 yurttaşımızın uluslar arası sularda öldürülmesi. Sayın Başbakan çıktı grup konuşması yaptı ve şunu söyledi. Kimse Türkiye’yle aşık atmaya sabrını sınamaya kalkmasın. Habire test ediliyor.
- Bu konuşmadan sonra 1 Haziran 2010 Obama telefon ediyor. Konuşma şu: Bu konunun Türkiye’nin beklentilerine çözüm için bir çaba harcıyoruz.
- 10 Temmuz 2010 Başbakan Sırbistan’a gidiyor, açıklama aynen şöyle: Suskun bir ABD yönetimi var, bu düşündürücü. Furkan Doğan ABD vatandaşıydı. Buna karşı mücadelemiz sürecek” diyor.
- 12 Eylül 2011: İsrail’in bu uygulamalarının yanına kar kalmayacağını görmesi lazım.” diyor. “Aslında bu savaş nedenidir ama biz Türkiye olarak bunu olgunlukla karşıladık.” diyor.
- 22 Eylül 2011 Başbakan ABD’ye gitmiş. Şunu söylüyor Başbakan “Burada bir zulüm var. Hele hele benim 9 vatandaşımızın öldürülmesi bir savaş nedenidir. Ama biz bunu öyle saymadık. Büyük bir devlet olarak buna sabırlı davrandık. Acaba ABD’nin 9 vatandaşı öldürülse o zaman göz yumar mıydı” diye soruyor.
- Başbakan ben sana söyleyeyim. Hiçbir devlet 9 vatandaşının uluslar arası sularda öldürülmesine göz yumamaz. Ama sen göz yumdun. İngiltere’den kalkan bir uçağın düşmesi üzerine nelerin yapıldığını biliyoruz.
- Şunun altını çiziyorum. Uluslararası haklardan yararlanmak istiyorsak bunun mücadelesini adam gibi yapmak zorundayız. İsrail olayında gördük, dokuz yurttaşımız katledildi, BM gidildi. BM’den İsrail lehine kararlar çıktı arkadaşlar. Blöfle işin olmayacağını söyledim.
"ALNINDAN ÖPECEĞİM"
- Recep Tayyip Erdoğan’a soruyorum. Gazze’ye yardım götüren gemilere, Türk gemileri nereye kadar refakat edecek? "Gazze’ye kadar giderseniz seni alnından öpeceğim” dedim.
- 10 ay geçti bunun üzerinden 10 ay. Söylediğin her söz dünyanın her tarafından duyuluyor. Ne oldu? Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı da yalancı çobanlık yakıştı mı? Gemi göndereceğiz, donanma eşlik edeceğiz. Ne oldu? Belki aklında vardı, kim telefon etti de vazgeçtin?
- Yanına almışsın Davutoğlu’nu, habire dış politika belirliyor, zikzaklar. Dış politikada bir şey söylerseniz herkes bilir ki bunun gereği yapılacaktır.