Güncelleme Tarihi:
Dilek Doğan’ın ölümüne ilişkin Kılıçdaroğlu, "Nerden ve kimden gelirse gelsin terör istemiyoruz. Huzur içinde yaşamak istiyoruz. Türkiye’nin bu terör belasından kesinlikle kurtulması lazım. Geçen günler sosyal medyaya, gazetelerin internet sayfasına kısa bir kamera kaydı düştü. Bir çocuğumuzun nasıl öldürüldüğüne tanık olduk.
Dilek Doğan’ın nasıl öldürüldüğüne tanık olduk. ’Bu ne ya dedikten’ sonra açılan ateş sonucunda hayatını kaybeden geçen bir kızımız. Aile perişan. Annenin tek savunması elindeki terlik. Terliği polise fırlatıyor ’çocuklarımı öldürdünüz’ diye. O annenin feryadını duyup da haksızlığa isyan etmek mümkün değil. Bize bunu çatışmada öldü diye sundular. Ortada bir çatışma yok. Sadece annenin elinde kızı öldükten sonra polise attığı bir terlik. Elinde terliği tutan anne hakkında soruşturma açıldı.
Bu ne vicdandır. Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır? Anlamakta zorlanıyorum. Polisler bizim vazgeçilmezimizdir. Sizleri seviyoruz. Kardeşimizsiniz. Eğer içinizden birisi bir haksızlık yapıyorsa, o haksızlığı önce siz ortaya çıkaracaksınız. Siz çıkarın ki toplumun size saygısı güveni sürekli artsın. Sizin sorunlarınızı biliyoruz. Terörle dişe dişe mücadele ediyorsunuz. Hayatınızı ortaya koyuyorsunuz. Ne olur bir arkadaşınız haksızlık yapıyorsa, yaparsa ortaya çıkarın. Hiçbir güvenlik görevlisi arasında şu iyi, kötü diye bir ayrım da yapmadım. Haksızlığı kim yaparsa üzerine eğitmek benim görevim. Hukuku, birlikte yaşamayı görüş farklılıklarının zenginlik olduğunu savunuyorum.
Bu haberi ortaya çıkaran gazeteci arkadaşımız, eğer medyaya sınırlama getirilseydi belki bunu da çıkaramayacaktı. Yarın bu gazeteci arkadaşımızın başına ne gelir bilemiyorum. Belki o da hapise atılacaktır. Devletin sırrını açığa çıkardın diye soruşturma açılacak. Gazeteci arkadaşlarıma görevlerini yaptığı sürece, bizi bilgilendirdiği sürece, doğru bilgi verdiği sürece başımızın tacısınız. İster hapiste, ister sokakta olun başımızın tacısınız" diye konuştu.
"DAVUTOĞLU GAZETECİLER İÇİN TUTUKSUZ YARGILANMA ESAS DİYOR GETİRİN TEKLİFİ DESTEK VERECEĞİZ"
Kılıçdaroğlu, "Sayın Davutoğlu’na çağrı yaptım gazetecilerin tutuksuz yargılanması için gel bir adım atalım. Sayın Davutoğlu daha önemli bir adım attı. Çok teşekkür ederim madem ki genişletiyorsun. Tutuksuz yargılanma esas diyorsun CHP olarak biz hazırız getirin teklifi size destek vereceğiz. Ben sözümde duruyorum. Siz de durun" dedi.
"BOYNUKALIN’A HERHALDE GENÇLİK BAKANLIĞINA ELİNDE SOPA İLE GÖREV VERİLECEK"
Kılıçdaroğlu, "Ahlaklı olmak aynı zamanda erdemli olmaktır. Bir milletvekili vardı. Bir gazeteye gece baskın yaptı. Yetmedi ikinci baskını yaptı. bir güruhu topladı Hürriyet gazetesini bastılar. Camını çerçevesini indirdiler. Onun başında bir AKP milletvekili vardı. Boynukalın ne kadar kalın bilmiyoruz. Bu arkadaşımız geçen günlerde Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bakan yardımcısı olarak atandı. 78 milyona sesleniyorum; erdem, ahlak, doğruluk, medya özgürlüğü bizim kırmızı çizgimiz diyeceksiniz kalkacaksınız medyaya saldırıda bulunan, gazetecileri tehdit eden bir kişiyi getireceksiniz Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bakan yardımcısı olarak atayacaksınız. Hangi erdem, ahlaktan siz ediyorsunuz. Bizim bahsettiğimizi erdem ve ahlak ayrı onların ki ayrı. Bütün kavramlar gibi erdem ve ahlak kavramının da içini boşaltıyorlar. Ele vereceksin talkını kendin yutacaksın salkımı. Boynukalın herhalde gençlik bakanlığına elinde sopa ile görev verilecek. Cam çerçeve indir. Sen erdemli bir insansın diyecekler. Erdemden ve ahlaktan bahseden sayın Davutoğlu, Boynukalın’a ayrıca şükranlarını da sunuyor. Mizahçıların aklına bile gelmez. Erdem ve ahlaktan yeteri kadar nasibini alamamış bir kişiyi bakan yardımcısı yapacaksın. Kimse kusura bakmasın doğru değil" diye konuştu.
"SIFIR TERÖRLE HÜKÜMETİ DEVRALMIŞTINIZ, TÜRKİYE’NİN DOĞU VE GÜNEYDOĞUSUNDA NE OLUYOR?"
Güneydoğu’daki operasyonlara değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Gazetelerdeki fotoğraflar haberler bir Suriye manzarasını hatırlatıyor. Teröre karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Terör bir insanlık suçu devlet mücadele etmeli. Hiç bir sorun yok. Bunun hukuk işçinde yapılaması lazım. İller ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken ülkenin başında kimler vardı? 2002’de sıfır terörle hükümeti devralmıştınız, Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda ne oluyor? Bir ilçe başkanımız yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Kızını okula gönderemiyor. Şimdi kahramanlık taslayanlar kimler? O iller silah deposuna dönüştürülürken seyredenler. Bölgedeki vatandaş, esnaf perişan bir vaziyette. Durumu iyi olanlar bölgeden ayrılıyor. Fabrikalar kapanıyor. Oraya gidip yatırım yapanlar yatırımlarını tamamen durdurmuş durumda."
"200 BİN KİŞİ BU KARDA KIŞTA BÖLGEDEN GÖÇ ETTİ"
Kılıçdaroğlu bölgedeki bir esnafın sorunlarını anlatan bir yazıyı okuyarak, "200 bin kişi bu karda kışta bölgeden göç etti. Senin üç aşağı beş yukarı CHP’ye oy vermediğini tahmin ediyorum. Ama biz senin ayağına heyet gönderdik. Sorunlarını dinlemek için. Sen de artık uyanmalısın. Bu hükümetin Türkiye’nin sorunlarına çözüm getiremeyeceğini bilmelisin. Sorunları çözmek akıl, erdem, bilgi işidir. Kin, öfke işi değildir. Kendisi sorunlu olan bir siyasal iktidar, ülkenin sorunlarını çözemez. Sorunları çözmek akıl, erdem, bilgi işidir. Kin, öfke işi değildir. Dış politika tam bir fiyasko. Tam bir fiyasko. Komşularımızla sıfır sorun olacaktı. Şimdi sıfır komşu oldu. Bütün komşularla kavgalıyız. Hata üstüne hata yapıyoruz" diye konuştu.
"TÜRKİYE ÜLTİMATOM ALACAK BİR ÜLKE Mİ? TÜRKİYE’NİN ONURU İLE NASIL BU KADAR OYNUYORSUNUZ"
Kılıçdaroğlu, "Musul’a asker gönderdik. Sanki Trabzon’a, Hakkari’ye gönderdik. İzin aldın mı orası başka bir ülke. ’İzine gerek yok biz büyük ülkeyiz’ sevsinler senin bu görüşünü. Irak Başbakanı diyor ki, ’Türkiye’nin derhal Irak topraklarından çekilmesini istiyoruz’ diyor. Türkiye’ye 48 saat süre tanıyoruz diyerek ültimatom veriyor. Türkiye ültimatom alacak bir ülke mi? Türkiye’nin onuru ile nasıl bu kadar oynuyorsunuz" dedi.
"BUNLAR DEVLET Mİ YÖNETİYOR EMİN OLUN BAKKAL DAHA İYİ YÖNETİR"
Kılıçdaroğlu, "14 Aralık’ta birliklerin bir kısmı tıpış tıpış geri çekildi. Bir kısmı tıpış tıpış geri çekildi. 15 Aralık yine kuyruğu dik tutmaya çalışıyorlar. Numan Kurtulmuş ’Geri çekilmedik’ diyor. 16 Aralık’ta ABD devreye giriyor tüm güçlerinizi geri çekin diyor. Bizimkiler esas duruşta. Bu nedir Allah aşkına. Bunlar devlet mi yönetiyor. Emin olun bakkal daha iyi yönetir. Bakkallara haksızlık diye düşünmesin bakkal kardeşlerim. Sen bunlardan daha iyi düşünüyorsun demek istiyorum. Bunlar nasıl olsa birer yalan atarız bunlar yutar. Diğerleri yutmuyor kardeşim. Sen Türkiye’nin onuru ile oynadın. Türkiye’yi Ortadoğu’da şamar oğlanına çevirdin. Her gelenin tehdit ettiği bir ülke haline getirdin. Oradaki sıradan kabile reisi bile artık Türkiye’yi tehdit etmeye başladı. Bütün birikimleri çöp sepetine atıyorsun. Ortadoğu’da itibarı sıfırlanan bir Türkiye var" diye konuştu.
"HİÇBİR TEHDİT VE ŞANTAJA BOYUN EĞECEK BİR ÜLKE DEĞİLİZ HERKESİN PUTİN’NİN DE BUNU BİLMESİ LAZIM"
Kılıçdaroğlu, "Suriye gittikçe karışıyor. Putin açıkça tehdit etti. En sert cevabı verdim onlardan tık yok. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Bütün komşuları neden Türkiye’nin başına bela getirdin. Biz hiçbir tehdit ve şantaja boyun eğecek bir ülke değiliz. Herkesin Putin’nin de bunu bilmesi lazım" dedi.
"GAZZE ABLUKASI KALKMADAN ANLAŞMA İMZALANIRSA 9 VATANDAŞIMIZIN KANI İMZALAYANLARIN ELLERİNE BULAŞIR"
Kılıçdaroğlu, "Gazze ablukası kalkmadan eğer bir anlaşma imzalarsanız o 9 vatandaşımızın kanı, onu imzalayanların ellerine bulaşmış demektir. Filistin davası kutsaldır. Filistin topraklarında devrimci gençlerimizin mezarı var" dedi.
"KOSKOCA TÜRKİYE CUMHURİYETİ GİTTİ, SUUDİ ARABİSTAN’IN KUYRUĞUNA TAKILDI"
Kılıçdaroğlu, "Koskoca Türkiye Cumhuriyeti gitti, Suudi Arabistan’ın kuyruğuna takıldı. Anlamak mümkün değil. Neymiş, İslam ülkeleri terörle ortak mücadele edecekmiş. Suudi bilmem ne prens bilmem neyin başkanlığında Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, ordusuna oraya teslim edecekler. Nasıl bir anlayış. Teröre silah, destek, para veren bir ülke terörle mücadele edecekmiş. Nasıl bir anlayış?" dedi.
"HİÇBİR MİLLETVEKİLİMİZİ KİMSEYE YEDİRMEYİZ"
Kılıçdaroğlu, "Tam bir batağın içindeler debelendikçe batıyorlar. Ama kaybeden Türkiye oluyor. Rusya, Esad, batılar kazandı. Bunun hesabını kim verecek? Hükümet başarısızlıklarının altında bunaldığı için kendine bir çıkış noktası arıyor. Bir arkadaşımıza acımasızca saldırdılar. Türkiye üzerinden Suriye’ye kimyasal silah gönderildiğini dile getirdi diye arkadaşımız bir numaralı düşman ilan edildi, Eren Erdem. Bizim milletvekillerimiz namuslu insanlardır. Ağızlarından çıkanı bilirler. Belge doküman olmadan konuşmazlar. Konuştukları her şeyin gerekçesi vardır. Tam bir yavuz hırsız misali, batmış bir yerlere saldırıp buradan çıkabilir miyim. Çıkamazsın, sen o batağa saplandın. Çünkü senin oradan çıkacak aklın da erdemin de yok. 28 Şubat 2013. Adana polisine bir ihbar geliyor, buradan kimyasal silahlar Suudi Arabistan’a gidecek. Polis de üzerine düşüyor, operasyonu yapıyor. Yüzlerce sayfa ifade alıyor. Tapeler polis kayıtlarında var. Bunların başında Haytan Kasap var. El Kaide üyeliğiyle bilinen bir isim. Olayları organize eden biri" açıklamasına yer verdi.
"190 SAYFALIK İDDİANAMEYİ KİM İSTİYORSA E POSTA OLARAK GÖNDEREBİLİRİZ"
Kılıçdaroğlu, "Soruşturma sonucu Adana Cumhuriyet Savcılığı iddianamesini hazırlıyor. 190 sayfalık iddianame hazırlanıyor. Bir süre sonra sayın Erdem milletvekili olduktan sonra olayı araştırıyor. Batıdan alınan ürünlerin Türkiye üzerinden Suriye gönderildiğini açıklıyor. Bunu Meclis’te de açıklıyor ve Davutoğlu’na bir soru önergesi veriyor. Soru önergesi şu ana kadar cevaplanmış değil. Sarin gazı diyorlar ya. İddianameden bir bölüm okuyorum. Efendim bu iddianameyi düzenleyen cemaat mensubu bir savcıymış. Adam görevinin başında yaptığı yanlış değil ki. Böyle bir şey de yok ayrıca. Arkadaşımız hiçbir şekilde Türkiye’yi suçlamıyor. Suçladığı tek şey, batı neden bu kimyasalları Türkiye üzerinden gönderiyor. Esas batının sorgulanması lazım. Linç kampanyası yürütüyorlar. Bunları bir milletvekili dile getirdi ne yapsın ağzına bant mı çeksin. Kasabı da serbest bıraktılar adam büyük bir ihtimalle Suriye’ye gitti. 190 sayfalık iddianameyi kim istiyorsa e posta olarak gönderebiliriz. Her şey var" diye konuştu.
"ERDOĞAN’A SORUYORUM, BU ŞEREF VE NAMUS KAVRAMI NEREDE SATILIYOR NEREDE PAZARLANIYOR BU ŞEREF VE NAMUS?"
Kılıçdaroğlu, "Davutoğlu’nun konuşmasını anlarım. Anlamakta zorlandığım bir diktatör bozuntusunun bu işlere burnunu sokmuş olmasıdır. Nasıl birisin sen? Anamuhalefeti suçluyor. Sen geldin Meclis’e 550 milletvekilin önünde namusun ve şerefin üzerine yemin ettin. Altını çiziyorum, 78 milyon vatandaşım duy artık. Duy. Namusu ve şerefi üzerine yemin etti tarafsız davranacağım diye. Namusu ve şerefi üzerine. Erdoğan’a soruyorum, bu şeref ve namus kavramı nerede satılıyor acaba. Nerede pazarlanıyor bu şeref ve namus? Bir ülkenin cumhurbaşkanı şerefine ve namusuna sahip çıkmazsa kim sahip çıkacak? Tarafsızlığını bozduğun her dönemde ben şeref ve namus kavramını sana hatırlatacağım. Şeref ve namusu öğreteceğim sana. Sözüm söz. Şeref ve namus kavramını sana öğreteceğim. 17-25 Aralık yolsuzluk haftamız. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk. Devletin elini kolunu bağlayarak dosyaların nasıl kapattıklarına tanık olduk. Yemezler bu iş bitmez. 3 lira için 45 yıl yargılananlar var. Devleti soyanlar belli makamlarda görev yapıyor" ifadelerini kullandı.