Kılıçdaroğlu Çanakkale'de konuştu

Güncelleme Tarihi:

Kılıçdaroğlu Çanakkalede konuştu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2009 17:25

CHP Grup Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Çanakkale'de partisince düzenlenen konferansta, hükümete yüklendi, Kürt açılımı ve sonrasında yaşanan gelişmelere tepki gösterdi.

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan'ın yapacağı ABD ziyaretini eleştiren Kılıçdaroğlu, “Oraya gidecek, hesap vermeye. Senin hesap vereceğin yer Türkiye'dir. Sen önce bu millete hesap ver” dedi.

Çanakkale Kordon Boyu'ndaki Belediye Sosyal Tesisleri'ndeki ‘Cumhuriyet’ konulu konferansa, CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, CHP İl Başkanı Serdar Soydan ve binlerce partili katıldı. Miting havasına dönüşen konferansta AKP hükümetini sert bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu, PKK'lı teröristlerin teslim oluşu sırasında ortaya çıkan görüntülerle ilgili de şunları söyledi:

“Hepimizin yüreği burkuldu. Terör örgütünün mensupları Türkiye’ye gelecek, sözde silahlarını teslim edecekler. Hiçbirisinde silah yok. Ondan geliyorlar, biz ne yapıyoruz? Vali, kaymakam, müsteşar, savcı, hakim ve 50 bin kişi karşılıyor. Demek ki bir şey eksiğimiz var bizim. Gelsinler, Başbakan da kendilerini kabul etsin. Başbakan, ‘Bu açılımı, hazmettire hazmettire kabul ettireceğiz’ demişti. Birinci lokma bu, gırtlağımızda. Hazmedemedik daha. Dedi ki Başbakan ‘Daha millet hazmetmedi. Şimdilik yurt dışından gelmeyin. Hele bu millet şunu bir hazmetsin. Şu lokmayı bir yutsun. Arkadan devamı gelecek.’ Sizlere söylüyorum. AKP hükümeti bizlerin ulusal çıkarlarını savunan bir hükümet değildir. AKP hükümeti birilerinin taşeron hükümetidir. Açık ve net söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti taşeron hükümetler aracılığıyla yönetilemez, yönetilmemelidir. Demokrasi mi diyoruz. Mücadele edeceğiz. Nasıl mücadele edeceğiz? Sandığa gideceğiz, bunları sandığa gömeceğiz. Bunları yapmak zorundayız. Bunları yapmadığımız zaman, kendi geçmişimize ihanet etmiş oluruz. Dedelerimiz boşuna mı şehit oldu? Boşuna mı biz Kurtuluş Savaşı'nı verdik. Yeniden, sıfırdan, önümüzdeki seçimlerden ibaret bir ulusal kurtuluş hareketi başlatmak zorundayız. Bu bizim boynumuzun borcu olmak zorundadır.”

Haberin Devamı

YUMRUK GİBİ BERABER OLALIM

Kılıçdaroğlu, güçleri birleştirmek gerektiğine işaret ederken, “Ayrışmayacağız, bölünmeyeceğiz. Sanki bütün Türkiye bize aitmiş de bölünme lüksümüz var. Solun klasik bir hastalığı var. Efendim ben A dedim, sen B dedin. Hemen gideceğiz, bir ayrı parti kuracağız. Bu olmaz. Solun çocukluk hastalığını bir yere bırakacağız. Ülke elden gidiyor. Yolsuzluk almış başını gidiyor. Birileri gidip ABD'ye hesap veriyor. Onlardan aldığı destekle iktidar olmaya çalışıyor. Biz kendi aramızda ayrışıyoruz. Ayrışmayacağız. Yumruk gibi beraber olacağız. Güçlerimizi birleştirmeliyiz. Ki o zaman biz adam gibi adam, adam gibi iktidar olalım. Gücümüzü gösterelim. Bu ülke yedi düvele boyun eğmeden nasıl yönetilirmiş görelim. Önce bunu yapmamız lazım” diye konuştu.

Haberin Devamı

Merkez sağda CHP'ye oy vermeyen çok önemli bir kitle olduğunu ve onların da son derece yurtsever insanlardan oluştuğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Onları da kucaklamak zorundayız. Artık klasik ayrımı bırakmak zorundayız. Ülkenin bir tarafında yurtseverler, namuslular ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyanlar. Öbür tarafta da kesesini dolduranlar var. Toplum bu paralelde ikiye bölünmüş. Ceplerini dolduran ve kul hakkı yiyenlerden hesap sormak, toplumun bu tarafındaki dürüst namuslu insanların temel görevi olmak zorundadır. O nedenle, sağcısı- solcusu birleşeceğiz. Türkiye’nin bölünme lüksü yoktur. Demokrat Parti, Anavatan partisi veya başka partide olan, çok saygın, dürüst, namuslu yurtsever insanlarımız var. Artık onların da tek bir çatısı var. Cumhuriyet Halk Partisi. Bu devleti kuran parti. Biz yeniden ulusal bir kurtuluş hareketi başlatmak zorundayız. 1920’lerin ruhunu yeniden yaşatmak zorundayız. Her alana gitmek zorundayız. Her insanı kucaklamak zorundayız. Ayrışmayacağız. Bizim bir tek bölündüğümüz çizgi vardır. Yurtseverler ve dışarıya hizmet edenler. İnançlara ve etnik kimliğe saygı göstereceğiz, bu ikisi siyaset alanının dışındadır.”

Haberin Devamı

YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de yargı bağımsızlığı olmadığını belirterek, AB ilerleme raporlarında da buna yer verildiğine işaret ederek şöyle devam etti:

“AKP’nin asıl adı ‘Aldatanlar ve Adaletten Kaçanlar Partisi.’ Açıklama yapıyorlar, yargı bağımsız diyorlar. Türkiye’de yargının bağımsız olduğuna inanan bir kişi el kaldırabilir mi. Zaten yargı bağımsız değil. Bunu biz söylemiyoruz sadece. Avrupa Birliği ilerleme raporlarında da söylüyorlar. AB ilerleme raporlarında zaten var bu. Türkiye’de yargı bağımsız değil diyorlar. Yargıtay başkanlar kurulu, Türkiye’de yargı bağımsız değil diye genelge yayınlıyor. İşlerine gelmediği zaman, biz müdahale edemeyiz. Yargı bağımsızdır diyorlar. İşine geldiği zaman, TRT bağımsızdır efendim. Biz TRT’ye müdahale edemeyiz diyorlar. Bir bakıyorsunuz tepki gelmiş, ellerinde bir makas, bir yerleri makaslıyorlar. Hani sen özerktin. AKP ne diyorsa, bilin ki tersini yapıyor. Onun için diyoruz ki, maskeyi indirin, göreceğiniz Aldatanlar ve Adaletten Kaçanlar Partisidir.”

Haberin Devamı

Türkiye’de seçimle gelen bir iktidar döneminde, ilk kez, toplumun tüm kesimlerinin ciddi bir baskı altında olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“İşçiler konuşamıyor. Korkuyorlar. Sokaktaki vatandaş telefonla konuşamıyor, dinleniyorum diye. Düşünün, Türkiye’nin en saygın kuruluşlarından biri olan TÜSİAD başkan seçemiyor. Çünkü kimse talip olmuyor. Gazete haber mi yapıyor? Köşe yazarından başlıyorsunuz işten atmaya. Baskı kuruyorsunuz. O zaman söyler misiniz, bu hükümetin gelmesiyle beraber Türkiye daha da özgürleşti mi diyeceğiz. Bu ülkenin aydınlarını, yazarlarını, bilim insanlarını, yargıçlarını baskı altına alıp, birilerini Silivri'ye gönderip, diğerlerini de dağdan indiği zaman kucak açıp kucaklarsanız, Bu ülkede demokrasi yok demektir. Demokrasi bitmiştir. Hukukta çifte standart olmaz. Çifte standardın olduğu yerde hukuk olmaz. Hukukun olmadığı yerde de demokrasi olmaz. Biz kime güveneceğiz. Adalete. Adalet yara alırsa, orada toplum biter. Adalet toplumun vicdanı demektir. Adaletin yara aldığı yerde, toplum vicdanı yara almış demektir. Yargıyı baskı altına alırsanız, yargıyı yasa dışı olarak teröristlerin ayağına gönderirseniz. Orada yargı bitmiş demektir.”

Haberin Devamı

HESAP VERMEYE GİDİYOR

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın 29 Ekim'de ABD'ye davet edildiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Oraya gidecek, hesap vermeye. Senin hesap vereceğin yer Türkiye’dir. Sen önce bu millete hesap ver. Kendi halkına hesap veremeyen bir politikacı, hesap vermeyi onurlu bir görev olarak kabul etmeyen bir politikacı, saygın bir politikacı değildir. Hesap vermeyen bir politikacı, bilin ki arkasında yolsuzluk dosyaları olan bir politikacıdır. Bilin ki halkı dolandıran bir politikacıdır. Bilin ki tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen bir politikacıdır.”

Kılıçdaroğlu, yaklaşık 1.5 saat süren konferansın ardından karayolu ile İstanbul'a gitmek üzere kentten ayrıldı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!