Güncelleme Tarihi:
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Sakarya'da 'Birlik ve Beraberlik' etkinliğine katıldı. Burada programa katılan vatandaşların sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu'na yönelik sözleri üzerinden sorulan "Ben bir kadınım ve sizin bir kadın bakan için 'Vakfın önüne yattı' demenizden rahatsız oldum. Neden böyle bir ifade kullandığınızı lütfen bizlere açıklar mısınız?" sorusunu yanıtladı.
Hayatta en çok değer verdiği insanın annesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Karaman'da yaşanan 'cinsel istismar' olayını hatırlatarak "Hayatımda en çok değer verdiğim insan annemdir. Bakın babamdır, demiyorum annemdir. Ama ben bütün dertlerimi babamla değil annemle paylaştım. Bütün acılarımı annemle paylaştım. Eğer harçlık isteyeceksem gider önce anneme söylerdim, 'Babama söyle bana harçlık versin' diye. Eğer çocuğu sivrisinek ısırmışsa emin olun ondan en büyük üzüntüyü duyan annedir. Karaman'da bir olay oldu. Ben oraya milletvekili arkadaşlarımı gönderdim. Çok dikkatli bir dil kullanmalarını istedim. Olayın soruşturulduğunu da biliyoruz. O çerçevede görüşülmesi gereken bütün kesimlerle görüştük" ifadelerini kullandı.
"BENİ YARALAYAN..."
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu'nun Karaman'daki olayın ardından yaptığı açıklamayı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Beni yaralayan ne oldu? Bakan konumunda olan birisi, bizim için kadın erkek fark etmez bakandır o, bakan olarak görevini yapması lazım. Çıkıp şunu söylerse 'Ya bir seferlik bir olay oldu. Dolayısıyla da bunu Ensar Vakfı'na niye yakıştırıyorsunuz? Bu doğru değil' dediği andan itibaren bu olmaz. Bu olmaz. O çocuklar bizim çocuklarımız. O çocukların aileleri fakir aileler. Çocuklarını götürmüşler, Ensar Vakfı'na yerleştiriyorlar" diye konuştu.
Milli Eğitim Kanunu'na göre Milli Eğitim Bakanlığı dışında vakıf ve derneklerin ilköğretim ve ortaöğretim için yurt açma yetkisi olmadığını bildiren Kılıçdaroğlu, "Bu yurtlar kanun dışı. Vakıfların ve derneklerin ilköğretim ve ortaöğretim için yurt açması yasaktır. Milli Eğitim Kanunu diyor ki 'İlköğretim ve ortaöğretim için yurdu ancak Milli Eğitim Bakanlığı açar'. Kanunun bu görevi vermesine karşı bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığı, ilköğretim ve ortaöğretim için 1 yurt bile açmış değil. Niçin bir yurt açmıyorsunuz siz? Bizim kadın milletvekillerimiz ailelerle görüştüler. Ailelerin verdiği cevap şu. 'Biz çocuklarımızı Ensar'a verdik' diyorlar. Şimdi Ensar Vakfı diyor ki 'Bu yurtlar bizim değildir'. İnkar ediyorlar. Bu yurtlar sizin değilse kimin bu yurtlar? Şunu söyleseydi bakan, başımın üstüne derdim. 'Olay çok ciddidir. Olayın üzerine gidilmesi lazım. Bakanlık olarak hiçbir boşluk bırakmadan bütün soruşturmaları yapacağız. Bu konuda vatandaşlarımız emin olsunlar' deseydi, zaten iş bitmişti. Biz bir şey diyemezdik. Ama çocukları bırakıp da Ensar'ı savunursanız bu doğru değil" açıklamasında bulundu.
"BU BİR ANADOLU DEYİMİDİR"
Aile Bakanı Ramazanoğlu hakkındaki sözlerinin ardından başlayan tartışmalardan sonra 'önüne yatmak' deyimini araştırdığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerinin çarpıtıldığını savunarak şöyle konuştu: "Deyimler sözlüğünü açtım. Orada 'önüne' sözcüğüyle başlayan deyimleri buldum. 'Önüne yatmak ne anlama geliyor?'. İki anlamı var deyimler sözlüğünde. Birinci anlamı şu. 'Bir kimsenin önüne boylu boyunca uzanmak'. Bir cümle içinde örnek olsun diye kullanıyor. 'Yıkım ekiplerini engellemek için iş makinalarının önüne yatıyordu'. İkinci anlamı da şu. 'Bir kişi veya kurumu korumak amacıyla elindeki imkanları kullanmak'. Buna da örnek veriyor. 'Sen bildiğini yap gerekirse ben senin önüne yatarım'. Bu bir Anadolu deyimidir. 2014 bundan 2 yıl önce Sayın Enver Aysever'le bir televizyon programında dönemin İçişleri Bakanı, Rıza Zarraf için bu deyimi kullanmıştı. Bizim siyasi literatüre ilk kazandıran dönemin İçişleri Bakanı. Şimdi bunu aldılar. Tam cinsiyetçi bir yaklaşımla olayı 'Vay efendim bir kadına hakaret'. Bunun bir kadına hakaretle bir ilgisi yok. Benim söylediğim gayet açık, gayet net. Siz çocukların hakkını savunacaksınız Ensar'ın değil. O annelerin yaşadığı ızdırabı acaba o bakan biliyor mu?"