Güncelleme Tarihi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Edirne'de gerçekleştireceği grup toplantısı katılmadan önce merkeze bağlı Büyükdöllük köyünde ayçiçeği tarlasında çiftçilerle bir araya geldi. Tarlada üreticilerin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, hasat aşamasındaki ürünleri inceledi. Pandemiyle birlikte bütün dünyada tarımın stratejik bir sektör olduğunun anlaşıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla tarıma destek vermemiz lazım, çiftçiye destek vermemiz lazım. Destek vermenin ötesinde tam tersi yapıldı ülkede, gübreden, ilaçtan, mazottan tutun pek çok şeye aşırı zamlar yapıldı ve doğal olarak çiftçi nasıl ekeceğini, nasıl gelir elde edeceğini, hayatını nasıl sürdüreceğini bilemez noktaya geldi. Şimdi güzel ve bereketli bir tarlanın önündeyiz, geçen yıl ekilmiş, bir süre sonra ürünler toparlanacak. Ton başına bir fiyat verilmesi lazım, makul olan fiyat ton başına 16 bin lira, destek hariç. Eğer bu alım fiyatı deklare edilir ve çiftçiden ton başına 16 bin liradan alınırsa çiftçi en azından bırakın kar etmeyi, önümüzdeki yıl bunu 'ekebilirim' diyecektir. 'Sosyal devlet bana sahip çıkacaktır' diyecektir" dedi.
'ÇİFTÇİYE DESTEK VERMEK EN TEMEL GÖREVİMİZ'
Çiftçinin ürün ekememesi durumunda, paraların yabancı ülkelerdeki çiftçilere gideceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ekmezse ne olur? Ekmediğiniz paranın çok daha fazlasını yurt dışındaki eken çiftçinin kasasına akıtacaksınız, dolar olarak ithal edeceksiniz bunu ve paralar dışarıya gidecek. Çiftçimiz çalışkandır, tarlalarımız bereketlidir. Karısıyla, çoluk ve çocuğuyla hep beraber çalışıyorlar, kimseye minnet duymak istemiyorlar, borç altında ezilmek istemiyorlar. Gübresini, ilacını, mazotunu alsın tarlasına, traktörünü sürsün, huzur ve güven içinde şarkı ve türkü söyleyerek bereketli tarlasını eksin, ürün elde etsin, bizler de sofralarımızda kendilerine teşekkür ederek kahvaltılarımızı yapıp, yemeklerimizi yiyelim. Bir şeyden emin olmanızı isterim; bu ülkenin insanı sizin ne kadar değerli bir iş yaptığınız biliyor. Nerede olursak olalım. Siz üretmediğiniz zaman aç kalacağınızı onlar da biliyorlar. O nedenle size destek vermek bizim en temel görevlerimizden birisidir" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, üreticinin maliyetlerini bildiklerini, açıkladıkları alım fiyatının sadece ekebilmek için yeterli olan rakam olduğunu belirterek, "Sizin maliyetinizi biliyoruz; mazotu, ilacı, gübreyi biliyoruz, fiyatları biliyoruz, yüzde 400 yükseldiğini biliyoruz. Dolayısıyla bizim söylediğimiz rakamlar sizin kar elde ettiğiniz değil, maliyetlerinizi karşılayabileceğiniz bir rakam aslında. Bir şey daha var, buraya dışarıdan ayçiçeğini, gümrük indirimi yapıp sıfır vergi diyorsun, sıfır vergi ne demektir? Karşı tarafın çiftçisine destek vermek demektir. Oysa bir devlet önce kendi halkını, çiftçisini korumak zorundadır. Gümrükler onun için vardır, vergiler onun için vardır. Onlara sıfır vergi, size her türlü vergi, onlara sıfır zam, sizlere her türlü zam, bu olmaz, biz bunları da kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı.
KÖYLÜLERLE KAHVALTI YAPTI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Büyükdöllük köyünde köylülerle düzenlenen kahvaltı programına katıldı. Halkı dinleyen Kılıçdaroğlu, sorunları bildiklerini ve partilerinin yaptığı çalışmaları anlatarak, şunları söyledi:
"Arabanız, mobilyanız olmayabilir ama günde 2 veya 3 sefer yemek zorundasınız. Dolayısıyla insanlarımızın karnının doyması lazım. Şehirde oturup üretim yapmak mümkün değil, oradaki üretim tarzı daha farklı bir sahada, toprakla buluşuyorsunuz. Günün neredeyse 24 saati düşünüyorsunuz, tarlanıza gidiyorsunuz varsa sulama kanalına gidiyorsunuz. Pek çok derdiniz var, dolayısıyla bir çiftçi ne zaman mutlu olur? Bütün bu ürünleri ekmek, elde etmek, harmanı kaldırmak, doğru dürüst bir gelir elde etmek, yani alın terinin karşılığını almak, sonbaharda düğününü derneğini yapmak ve seneyi bir anlamda bitirmek. Huzur içinde yaşayan çiftçimizin beklentisi üç aşağı beş yukarı böyledir. Hayvancılık, besicilik yapan da hayvanını alır, besler, iyi bir noktaya getirir, süreç içerisinde satıp gelir elde edebilirse, bunu devam ettirir. Çoluk, çocuğunu okutur. Çok fazla şey istenmiyor aslında bu ülkede. Bu ülkede istenen şu, alın terinin karşılığı verilirse yetiyor zaten. Öyle milyarlar, dolarlar değil. Normalde dünyada bütün ülkeler tarımı destekler çünkü üretilmesi lazım, besin lazım. Bizde de 2006 yılında bir Tarım Kanunu çıktı, onun meşhur bir 21'inci maddesi var orada diyor ki; çiftçiye her yıl milli gelirin en az yüzde 1'i oranında destek verilir ama bugüne kadar tam yüzde 1'i oranında destek verilmedi, her seferinde kestiler, son zamanlarda biraz daha kestiler. Normalde bu sizin hakkınız. Hakkınızın bile verilmediğini biliyorum. Her yerde her ortamda duyuyoruz. Bir tarım masamız var. Milletvekili arkadaşlardan oluşuyor. Dolayısıyla biz Türkiye'nin her bölgesine bir şekilde gidiyoruz. Aslında dertler üç aşağı beş yukarı ortak, traktör, mazot. Biz şöyle bir söz verdik; inşallah sizlerin oylarıyla iktidar olduğumuzda kırmızı mazot vereceğiz yani ÖTV'si, KDV'si olmayacak mazotun. Yata veriyorsun ÖTV'siz, KDV'siz, çiftçiye veriyorsun ÖTV ve KDV dahil. Olmaz, eğer destek verilecekse ÖTV'yi, KDV'yi kaldıracaksın. O mazotu başkası kullanmasın diye kırmızı yapacaksın, kırmızı mazot yapacaksın. Avrupa'da var bu, biz de kendi ülkemizde kendi çiftçimiz için getirelim."
'KIRSALDAKİ KADIN VE GENÇLERİN SOSYAL GÜVENLİK PRİMLERİNİ DEVLET ÖDEYECEK'
Kılıçdaoğlu, projelerini anlatarak, "Bir şey daha düşünüyoruz, özellikle kırsalda yaşayan kadınlar ve gençler, sizin sosyal güvenlik primlerinizi devlet ödeyecek. Yani sizler emeklilik hakkı da kazanacaksınız. Kadınların ve gençlerin kırsalda kalması lazım, üretmesi lazım. Onların sosyal güvenlik haklarına kavuşması lazım. Kırsalda kaldığında perişan olmaması lazım. Onların sosyal güvenlik primlerini de devletin ödemesi lazım, böyle hedefliyoruz. Çiftçi ne ekiyorsa, dönümün maliyeti bellidir. Dönümün maliyetini çıkarıp, üstüne makul bir fiyat koyarsınız eşittir taban fiyat dersiniz. Böylece çiftçi asla zarar etmeyecek bir modelle karşılaşacaktır. Çiftçinin hiç zarar etmeyeceği bir model belirlememiz lazım. Böylece hem kırsal kalma olacak hem tarımsal üretimi doğru dürüst geliştirmiş oluruz. Aynı zamanda bırakın ithalat yapmayı, ihracat yapma imkanımız olur. Orta Doğu'ya, diğer yerlere ihracat yaparız. Devletin akılla, bilgiyle, birikimle, liyakatle yönetilmesi lazım. Devlet hepimizin devletidir ve sosyal devlet olmak zorundadır. Sosyal devlet şu demektir; hiç kimsenin yatağa aç girmediği bir devlettir. Diyeceksiniz ki sosyal devlet anayasada yazıyor mu? Evet yazıyor. Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen 4 maddeden birisi de 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik, demokratik, sosyal hukuk devletidir' diyor. Dolayısıyla sosyal devleti sağlamalısınız. Sosyal devletin en temel özelliği çalışan insanın alın terinin karşılığını vermektir. Ayrıca havza bazlı planlama yapmak zorundasınız tarımda. Her önüne gelen istediği ürünü ekemez. Trakya'nın niteliğine bakılır, ona göre demek ki burada buğday, kanola, arpa ekin denilir. Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre havza bazlı planlama yapılır" diye konuştu.
'HAVADAN PARA KAZANANLARA İMKAN VERMEYECEĞİM'
Kılıçdaroğlu, konuşmasının son bölümünde, "Benim sizlere bir sözüm var, havadan para kazananlara imkan vermeyeceğim. İktidar sahiplerine de söylüyorum; Allah nasip eder iktidar olursak, Millet İttifakı olarak, havadan para kazanayım, masamda oturayım, elimde viski kadehi, paramı yatırayım bankaya, dünyanın faizini elde edeyim. Dolar ve faiz garantisi verilmiş, kar garantisi verilmiş bir de sıfır vergisiz. Bunlara izin vermeyiz, kimse kusura bakmasın. Alın teri mi döktün kardeşim? Yok. Otur orada paranı yatır, keyfine bak, oradan faiz geliri elde et. Dolar garantisi verilsin, üstüne üstlük elde ettiğin faizden vergi verme. Peki çiftçinin günahı ne? Öbür adamın hiç riski yok. Dünyanın parasını kazanıyor. O paraların tamamını alacağım, millete vereceğim" dedi.
'SİYASİ PARTİLER YASASI KONUSUNDA 6 LİDER GÖRÜŞ BİRLİĞİNE VARDIK'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'nin tatile girmesinin ardından 8 ilde 8 grup toplantısı programı kapsamında Erzurum'un ardından 2'nci grup toplantısını Edirne'de Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenledi. Parti yönetimi, milletvekilleri ve partililerin katıldığı toplantı, halka açık yapıldı. Kılıçdaroğlu'na toplantı öncesi Edirne'de yaşayan Mukaddes Kokeralp, Atatürk resimli Türk bayrağı takdim ederken bir gazi ise Atatürk resmi hediye etti.
'SEN YARGIÇLIK YAPAMAZSIN'
Grup toplantısındaki konuşmasında Türkiye'deki adalet sistemini eleştiren Kılıçdaroğlu, "Yargıya bakın, sarayın talimatını dinleyen savcı hemen alınır, süratle Yargıtay üyesi yapılır. Bir tek Yargıtay kararının altında imzası olmadan Anayasa Mahkemesi'ne üye seçilir. Bay Kemal de bunu yiyecek, yemezler. Yargıtay'da o kadar çalışan yargıç var ve onların her birisinin imza attığı kararlar var. Bu kadar yargıç varken, yıllardır orada çalışırken, birisi paraşütle gelecek, niçin? Sezgin Baran Korkmaz'ı talimatla serbest bıraktılar ya, onların ödüllendirilmesi lazım. Beyefendiye Yargıtay üyeliği teklif etmişler ama o 'Anayasa Mahkemesi'ne üye olmak istiyorum' demiş. Nereye üye olursan ol, sen yargıçlık yapamazsın. İster anayasa mahkemesi, ister başka birine. Yargıç, vicdanıyla karar veren kişidir. Hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar veren insandır. Eğer yargıç birilerinin talimatıyla birilerinin lütfuyla bir koltuğa gelmişse yargıçlık yapamaz. Dolayısıyla çoklu organ yetmezliği derken yargının içinde bulunduğu durumu da hepimizin görmesi lazım" diye konuştu.
Siyasi partiler yasasında ciddi değişikliğe ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Siyasi partiler yasasında ciddi bir değişiklik gerekiyor. Bu konuda 6 lider anlaştık ve görüş birliğine vardık. Bu konuyu kamuoyuyla paylaştık. Tek kişinin iradesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de bırakmayacağız. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Cumhurbaşkanı, halkın cumhurbaşkanı olacak. Birilerinin cumhurbaşkanı olmaz. Ya ona başka bir isim bulacaksın ya da Cumhurbaşkanlığı unvanını kullanmayacak. Bu kadar açık bu kadar net söylüyoruz. Dolayısıyla bizim yapacak çok işimiz var. Ama şundan emin olmanızı isterim. Neyi nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz. 6 lider de çok iyi biliyor. Bütün mesele bunun zamanlaması. Bununla ilgili bir çalışma da yapıyoruz. 6 parti kendi içinde bu çalışmayı yapıyor. Belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra bunu da kamuoyuyla paylaşacağız" ifadelerini kullandı.
KUR KORUMALI MEVDUAT SAHİPLERİNE SESLENDİ
Kılıçdaroğlu, kur korumalı sistemini eleştirip, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu yılın ilk 6 ayında bankaların karı yüzde 400. Çiftçi yüzde 400 kar elde etti mi? Hayır. Esnaf? Hayır. Sanayici? Hayır. Ücretli? Hayır. Hiçbir meslek grubu yüzde 400 kar elde etmedi, bankacılık hariç. Yüzde 400 kar. Neymiş? Beyefendi faize karşıymış. Ne yapacaksın? Karşı olduğunu söyleyeceksin. Birileri malı götürecek. Sadece bu mu? Hayır, kur korumalı mevduat. Ekonominin kalbine yerleştirilmiş bombadır diyorlar. Bomba değil, atom bombası. Dünyanın parası. Beyler götürdüler. Parayı yatırıyorsun, Türk lirası olarak. Sana güvence veriyorlar, faiz artarsa hiç merak etme, faizi de artıracaklar. Döviz artarsa hiç zararları olmayacak, döviz de ödeyeceğiz. O garantiyi de sana veriyorlar. Vergi? Senden vergi de almayacağım diyor. Fırından ekmek alırken vergi ödeyeceksiniz. Beyler milyarları götürecekler, 5 kuruş vergi almayacaksınız. Buradan kur korumalı mevduat sahiplerine, yani bir avuç kişiye sesleniyorum. Bizim iktidarımızda sadece ve sadece faizi alacaklar. Öyle döviz garantisi falan filan yok. Türkiye sömürge bir ülke değildir."
'KİM ÜRETİYORSA, ONDAN YANA POLİTİKA İZLEYECEĞİZ'
Esnafın ve üretenin yanında olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sanayicilerin, özellikle katma değeri yüksek ürettikleri sürece hep yanlarında olacağız. Size sözüm var, iktidarımızda ilk bir hafta içinde esnafın bankalardan ve esnaf kefaret kooperatiflerinden aldıkları faizleri sileceğiz. Faiz olmayacak. Bir sefere mahsus faizleri sildireceğiz. Zaten esnaf battı. Aldı sattı mı? Yerine koyamıyor zaten. Bir de faiz. Sürekli takla attırıyor. Sürekli borçlar büyüyor. Sürekli ödeyemiyor. Dükkanı kapattığı zaman borçla ne nasıl geçinecek? Çiftçiye de sözüm var. Çiftçilerin de banka ve Tarım Kredi Kooperatifleri'nden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Onların da faizi olmayacak. Bir sefere mahsus olarak silinecek. Dolayısıyla kim üretiyorsa, kim emek harcıyorsa ondan yana politika izlemeye devam edeceğiz" dedi.
'SEN KİM, BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZİ ÖLÇMEK KİM?'
Süleyman Şah Türbesi'nin taşınması konusunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bahçeli ne diyor bunun için Allah aşkına? Uyuyor, uyuyor. Ne diyor Bahçeli? Bana kızıyor. Bizim milliyetçiliğimizi öğrenmek istiyorlarsa rahmetli Ecevit'e bakacaklar. Kıbrıs'a bakacaklar. Akdeniz'e bakacaklar Akdeniz'e. Sen kim, bizim milliyetçiliğimizi tartmak ölçmek kim? Süleyman Şah Türbesi kaçırılırken, toprak terk edilirken sesin niye çıkmadı?" diye konuştu.
'EYT SORUNUNU BAY KEMAL ÇÖZER'
İktidara gelmeleri halinde en geç 1 yıl içinde yurt sorununu çözeceği sözünü veren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Gençlere söz verdim. O sözü de Allah nasip eder sizlerin oylarıyla iktidara geldiğimizde göreceksiniz. En geç 1 yıl içinde Türkiye'de yurt sorununu çözeceğiz. 1 kişilik, 3'er kişilik odalar sıcak suyu, soğuk suyu, geniş bant internet erişimi olacak. Anne, baba güven içinde çocuklarını götürüp öğrenci yurduna teslim edecek. Dolayısıyla öğrenciler huzur içinde okullarına gidecekler. Akşam da yurtlarına dönecekler. 20 yıldır çözemediklerini Allah nasip ederse bir yıl içinde çözeceğiz. EYT'liler sizin sorununuzu biliyorum. Bir şey söyleyeyim EYT sorununu çözecekse bir kişi çözer. Onun adı da Bay Kemal. Hiç endişe etmeyin."
'ÜRETMEK ZORUNDAYIZ'
Türkiye'nin büyük ölçüde üretimden koparıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Dış ticaret açığımız var, bütçe açığımız var. Bu ekonomide çok tehlikelidir. Hem bütçe açığımız var, geliriniz giderinize yetmiyor. Hem dış ticaret açığınız var, ihracat yapıyorsunuz ama ithalatınız çok daha fazla ve ikisi de artıyor. Yoksulluk derinleşiyor. Bütün bunlardan çıkmanın yolu üretim, üretimden geçiyor ve biz üretmek zorundayız. Ama bunlar üretimin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunlar sadece ceplerini dolduruyorlar. Size söz o malı götürenlerin tamamının ceplerini dikeceğim. Arayacaklar, cep bile bulamayacaklar. Hiç endişe etmeyin" değerlendirmesinde bulundu.
'BARIŞ AKADEMİSYENLERİNİ 1 HAFTA İÇİNDE GÖREVE İADE EDECEĞİZ'
Barış akademisyenlerini de göreve geldiklerinde 1 hafta içinde göreve iade edeceklerini aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Barış akademisyenlerini derhal bir kararnameyle 1 hafta içinde görevlerine iade edeceğiz. Bir üniversitede her türlü düşünce, özgürce tartışılmalıdır. Bütün aykırı düşüncelere bizim ihtiyacımız var. Hiçbir aykırı düşünceden korkmamak lazım. Düşündükçe insanoğlu geleceği daha sağlıklı kurgular ve daha sağlıklı oluşturur. Tartıştıkça bunu yapabilir. Farklı düşüncelerden korkmamak, farklı düşüncelere saygı göstermek, her şeyden önce insan olarak her birimizin görevi. Üniversitelerden hocalar atıldı. Üniversitelerden araştırma sayıları giderek düşüyor. İranlı üniversitelerin ürettiği bilgi sayısı, Türk üniversitelerini geçti. Bu benim yüreğimde derin acılardan birisidir. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinde nasıl olur da bilimsel araştırmalar bu kadar yerlerde kalır? Üniversite açtılar, her kente bir üniversite açtık dediler. Aslında bizim gerçek bir üniversite sayımız, toplasanız 10-15'i aşmaz. Diğerleri adı üniversite ama gerçek anlamda üniversite değil. Bol miktarda mezun veriyoruz."