Güncelleme Tarihi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu, partisinin hafta sonu gerçekleşen 37'nci Olağan Kurultayı'nda yeniden genel başkan seçilmesinin ardından, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Meclis'in bu hafta tatile gireceğini belirten Kılıçdaroğlu, bu dönemin son grup toplantısını da yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, kurultayda açıkladığı 13 maddelik ikinci yüzyıla çağrı beyannamesine vurgu yaparak, "Bugün içinde bulunduğumuz TBMM'nin 100'üncü yılını tamamladık. 29 Ekim 2023'te ise cumhuriyetin 100'üncü yılı olacak. Yeni yüzyıla girerken neler yapmalıyız, neleri değiştirmeliyiz? Önerilerimiz, toplumun çoğunluğunun sorunlarını çözmeliydi. Neydi sorunlarımız? İşsizlik vardı, kayırmacılık, yolsuzlukla mücadele vardı. Bunları kimlerle yapacağız? 'Bunları dostlarımızla yapacağız' dedik. 'Dostlarımızla' deyince havuz medyasında bir titreme meydana geldi. Kim olacak dostlarımız? Koyduğumuz 13 maddeye 'evet' diyen herkes bizim dostumuzdur" ifadelerini kullandı.
'YETER KÄ° SANDIK KOYSUNLAR'
Kılıçdaroğlu, hükümetin politikalarını eleştirirken, erken seçim çağrısı yaptı. Türkiye'de işlerin her anlamda kötüye gittiğine vurgu yaparak, "Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Önümüzdeki süreç parlak bir süreç olacak. Yeter ki sandığı koysunlar. Koyarlar mı? Bilmiyorum. Bir kişi karar verecek olan. Cesareti varsa sandığı koyar ve herkes boyunun ölçüsünü alır. Bugün pek çok evde tencereler ne yazık ki yeteri kadar kaynamıyor. Ciddi sorunlar var. Ancak bunlar geçici; çünkü biz bu sorunları nasıl ve kimlerle çözeceğimizi topluma umut vererek anlatmaya çalıştık ve anlattık" dedi.
'ATATÃœRK OLMASAYDI, EZAN OKUNMAZDI'
Kılıçdaroğlu, Ayasofya Camii'nde cuma namazını kıldıran Diyanet İşlerdi Başkanı Ali Erbaş'ın "Fatih Sultan Mehmet Ayasofya'yı cami olması için vakfetti. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar. Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar" sözleriyle ilgili, şöyle konuştu:
"İstanbul işgal edildiğinde İngiliz Muhipler Cemiyeti kuruluyor. Bir sürü yandaşlar geliyor oraya, dönemin sarayı her türlü desteği veriyor. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkarılıyor. 'Neden Türkiye'yi kurtarıyorsun, bak ne güzel keyfimiz yerinde' diye. Sevr anlaşmasını imzaladılar. Rıfat Börekçi de dönemin Diyanet İşleri Başkanı'ydı. O da şeyhülislamın tam aksine fetva verdi. Tarihi bilmeden belli koltuklara oturursanız kendi tarihinizi reddedip, yabancıların size dayattığı tarihi öğrenirseniz siz o koltuğa layık değilsiniz. Çıkacaksınız öyle bir konuşma yapacaksınız, haddinizi aştığınızı bilecek ve geri almak için çaba harcayacaksınız. Bu, o koltuğun hakkını veremiyorsun demektir. Sen erdemli, dürüst değilsin. O kişi bilmeli; Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmasaydı bugün o camilerin hiçbirinde 5 vakit ezan okunmazdı. Bunu biliyor musun sen? 'Lanet' sözcüğü, sevgi, hoşgörü varken kullanılır mı? 'Ölenler arkasından dua okunur'. E okusaydın o zaman. Ağzını kapatan mı vardı? Bunlar tarihin de gerçeğin de ne olduğunu bilmiyorlar. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. O koltuğu sadece ve sadece kirletiyorsunuz."