Kılıçdaroğlu: AKP'nin maliyeti 1 yılda 30 milyar dolar

Güncelleme Tarihi:

Kılıçdaroğlu: AKPnin maliyeti 1 yılda 30 milyar dolar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2014 13:30

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hukuki öngörülemezlik nedeniyle son dönemde 30 milyar liralık doğrudan yabancı sermaye yatırımı Türkiye'den kaçtı. Bu rakam yolsuzluğun ve hukuk tanımaz bir hükümetin Türkiye'ye ödettiği faturadır. AKP rejiminin Türkiye'ye maliyeti senede 30 milyar dolardır" dedi.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu, Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) tarafından, Türkiye Barolar Birliği'nde (TBB) düzenlenen "17/25" sempozyumunda yaptığı konuşmada, bugün 17-25 Aralık operasyonlarının birinci yılı olduğuna dikkati çekti.


"Bir yıl önce bugün hepimizi şaşkınlığa uğratan bir olayla karşılaştık. Emin olun ilk duyduğumda inanamadım, böyle bir şey olamaz dedim. Ama aşama aşama bütün gerçekler bizim önümüze konuldu" diyen Kılıçdaroğlu, yolsuzluklar konusunda duyarlı olan bir toplumun, geleceğe umutla bakan bir toplum olduğunu ifade etti.


Bugün, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk olayının birinci yılında bir araya geldiklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, bu duyarlılığı, topluma yansıtmak zorunda olduklarının altını çizdi.


Dünya görüşü, inancı, kimliği ne olursa olsun, Türkiye'nin neresinde yaşıyorsa yaşasın, "yolsuzluklara duyarlılıkta" görüş birliği sağlanması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu duyarlılık korunursa, ahlaki değerleri çok güçlü bir toplumun yaratılmış olacağını söyledi.

Haberin Devamı


Adaletin soylu bir kavram olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir bilge diyor ki; 'Adalet, kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur, bütün kainat onun etrafında döner.' Adalet budur, insanın vicdanıdır" diye konuştu.


Birleşmiş Milletlere (BM) kayıtlı 193 ülkede 7 milyar insanın yaşadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, her bir devletin kendine göre koşullarının, farklı rejimlerinin bulunduğunu, ortak amaçlarının dünyada saygın, itibarlı bir devlet olarak tanınmak olduğunu anlattı.


Yolsuzluğa bulaşan ve halkının parasını nerelere harcadığının hesabını veremeyen bir devlette, adaletin, özgürlüğün, refahın olamayacağını, devletin de halkın da tehdit altında bulunacağını belirten Kılıçdaroğlu, tarihin, nerede yolsuzluğa bulaşmış bir hükümet varsa, önce otoriterleştiğini, sonra diktatörleştiğini gösterdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Çünkü, kurduğu düzeni devam ettirmenin tek yolu adaleti yok etmek, insan özgürlüğünü de baskı altına almaktır" dedi.


"Dünyada her yıl 2,5 trilyon dolarlık yolsuzluk yapılıyor"

Haberin Devamı


Romanya'daki Çavuşesku, Şili'deki Pinoşet, Küba'daki Batista ve Endonezya'daki Suharto rejiminin, önce parayı çaldığını, sonra da özgürlüğü ve adaleti yok ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Çünkü bir halkın parasını çalacak kadar ahlaksızlaşan insanlar, özgürlüğe ve insanların canlarına kast edecek kadar da ahlaksızdırlar. İşte bu yüzden Birleşmiş Milletler ve bütün uluslararası kurumlar yolsuzlukla mücadele için çalışıyorlar" diye konuştu.


BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un "Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Günü" dolayısıyla verdiği demeci okuyan Kılıçdaroğlu, Genel Sekreterin demecinin altına vicdanı olan her insanın imza atacağını söyledi.


BM tarafından açıklanan rapora göre, dünyada her yıl yaklaşık 2,5 trilyon dolarlık yolsuzluk yapıldığına, 1 trilyon doların rüşvet olarak ödendiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, B20'ye göre dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 5'inin yolsuzluğa harcandığını aktardı.

Haberin Devamı


Dünyanın, insanlığa karşı işlenen bu büyük suça daha fazla seyirci kalmaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, her devletin, insanlığa karşı görevinin bu suçla mücadele etmek olduğunu ifade etti.


"Yolsuzlukla mücadele devletin itibarını korur"


Yolsuzluk için yetkili bir insanın, kuralları ihlal ederek, menfaat sağlaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu menfaatin, 17-25 Aralık olaylarında, bütün ayrıntılarıyla görüldüğünü savundu.


Yolsuzluğun, bir toplumun derinden çürümesine yol açacağını, kültürü, ahlakı, dünyaya bakışını değiştireceğini, her şeyi "para" merceğiyle görmeye, kişisel çıkarları her şeyin üzerinde tutmaya yol açacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

Haberin Devamı


"Yolsuzluğun olduğu bir ülkede adaletten bahsedemezsiniz. Orada, hukukun üstünlüğü yoktur, birilerinin, üstünlerin hukuku vardır. Böyle bir ülkede güçlüler hakim olurken, haklı olanların hiçbir gücü kalmaz, bulunmaz. Yolsuzluğun yaygınlaştığı ülkeler önce hukuklarını, sonra ahlaklarını ve son olarak da onurlarını kaybederler. Bu çok iyi bilindiği içindir ki demokrasisi gelişmiş ülkelerde yolsuzlukla mücadele devletin itibarını korumada temel ögedir. İspanya Kralı 6. Felipe'nin kız kardeşi ve eşi bir yolsuzluk skandalı dolayısıyla suçlandılar. Kara para aklamak ve yolsuzluktan dolayı. Savcı, İspanya Prensesinin kocası için 19 yıl 6 hapis cezası talep etti. İkinci bir örnek veriyim; İspanya'da iktidar partisine yönelik de yolsuzluk iddiaları yapıldı. İktidar partisinin genel merkezi 1 saat değil, 2 saat değil, tam 14 saat polis tarafından didik didik arandı. İspanya'nın Başbakanı çıkıp, 'Bana darbe yapıyorlar' demedi. Çıktı, ne söyledi biliyor musunuz? 'Bu iddiaların soruşturuluyor olması İspanya'nın onurudur' dedi. İşte, devleti itibarlı kılan budur. Devleti devlet yapan da insanı insan yapan da budur. Korkmuyorsanız, aranıyorsunuz... Neden korkacaksınız? İstedikleri kadar arasınlar. Gerekçe yaratmayacaksınız, açık yüreklilikle çıkacaksınız medyanın da yargının da önüne. Bu kadar açık, bu kadar net."

Haberin Devamı


Almanya Cumhurbaşkanı Wulff'un yolsuzluk iddiaları üzerine istifa ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, yargıya giden Wulff'un aklandığını ve onurlu bir insan gibi Almanya gezdiğini söyledi.


"Keşke dünyanın gündemine bilimle, icatla gelseydik"


Danimarka'nın kalkınma bakanının, devletin bağış yaptığı bir kurumda lüks seyahat harcaması olduğu için görevinden istifa ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bütün Danimarka'nın bunu alkışladığını ifade etti.


Japonya'da suçlanan tarım bakanının intihar ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bizde, Japon kültürü olsaydı, emin olun Bakanlar Kurulu'nda kimse kalmazdı" diye konuştu.


AK Parti'nin 2002'de iktidara geldiğini, yolsuzluklara karşı duyarlı bir parti olduğunu her aşamada deklare ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Yolsuzlukların nedenlerinin, Sosyal ve Ekonomik Boyutlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi" adı altında 2003'te bir komisyon kurulduğunu, hep beraber çalıştıklarını, alınması gereken önlemleri oy birliğiyle TBMM Başkanlığı'na teslim ettiklerini anlattı.


Aradan geçen süre içinde bu önlemlerin alınmadığını, mevcut yasalardaki önlemlerin pek çoğunun çıkarıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, sadece Kamu İhale Yasası Mevzuatı'nın 114 kez değiştirildiğini kaydetti.


"17-25 Aralık yolsuzluğunun Türkiye'yi dünyanın gündemine taşıdığını" ifade eden Kılıçdaroğlu, "Keşke biz dünyanın gündemine bir bilgiyle, yeni bir icatla taşınmış olabilseydik. Bir ahlakla taşınmış olabilseydik. Bir yolsuzlukla dünyanın gündemine taşındık. Ve bir gerçeği bütün dünya gördü, biz de gördük; Bir hükümet, bir devleti nasıl soyar? Bunun örneğini yaşadık. Bir hükümetin, bir devleti nasıl soyduğuna hep beraber tanık olduk. Ve bunun çok ağır faturasını Türkiye ödedi, ödemeye de devam ediyor" dedi.


"Türkiye'nin geleceğini bizler yazacağız"


Yapılan araştırmaya göre, son 7 yılda, ortalama yüzde 15 oranında, yolsuzluk konusunda ciddi bir "endişe artışının" yaşandığını aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi, Tanzanya ve Uganda'nın takip ettiğini söyledi.


OECD'nin Türkiye hakkında, şu ana kadarki "en ağır yolsuzluk raporunu" yayımladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün, "2014 Yolsuzluk Algı Endeksinde" Türkiye'nin 11 basamak gerileyerek 64'üncü sıraya düştüğünü vurguladı.


Türkiye'nin yolsuzluk algısında rekor puan kaybedip, en kötü gerileyen ülke olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, yatırımcıların, bir ülkeye gelirken risk primine baktığını ve ona göre geldiğini, Türkiye'nin 2013'teki risk priminin 172 olurken, 2014'de bu rakamın 209'a yükseldiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Dünyada hiçkimse, hukukun olmadığı, adaletin bulunmadığı, yolsuzluğa bulaşmış bir ülkeye gelip yatırım yapmaz. Avrupa Birliği Komisyonu 8 Ekim tarihinde Türkiye ilerleme raporunu açıkladı. Rapora göre, özel sektör yatırımlarının milli gelire oranı, son 2 yılda yüzde 16.4'ten yüzde 15.5'ya gerilemiş durumda. Ve doğrudan yabancı sermaye stokunun milli gelire oranı son 2 yılda yüzde 23.6'dan, yüzde 19.9'a düştü. Yani rapor diyor ki; Hukuki öngörülemezlik nedeniyle son dönemde 30 milyar liralık doğrudan yabancı sermaye yatırımı Türkiye'den kaçtı. Bu rakam yolsuzluğun ve hukuk tanımaz bir hükümetin Türkiye'ye ödettiği faturadır. AKP rejiminin Türkiye'ye maliyeti senede 30 milyar dolardır. Bunlar tokat gibi gerçekler, acı. İçimizi yakıyor ama tokat gibi gerçekler. Bu gerçekleri değiştirmek için hala şansımız var. Türkiye'nin geleceğini bizler yazacağız, bu ülkenin ahlaklı insanları Türkiye'nin geleceğini yazacak."


"Kedisi sorun olan bir hükümet var"


Kılıçraroğlu, 500 yıllık uygarlaşma, ahlakı, adaleti yüceltme, yolsuzluklarla mücadele kavgasının olduğunu belirterek, hiç kimsenin bu yoldan kendilerini döndüremeyeceğini söyledi.


Yolsuzlukların, yasakların, yoksullukların bir gün biteceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


"Türkiye bugün her bakımdan kötü yönetiliyor. Sorun üreten bir hükümet var. Kendisi sorun olan, devasa bir hükümet var şu anda karşımızda. Kendisi sorun olan bir hükümet, sorunları çözemez, sorunları çözemeyen bir hükümet sorunların yumağı haline gelir. AKP, bugün Türkiye'nin ekonomik büyümesinin, zenginleşmesinin, bereketinin önündeki en büyük engeldir. Biz yatırımın kaçtığı, işçinin köle düzeninde çalıştığı bir Türkiye istemiyoruz. Biz hukuka saygı duyulan, hesap verebilen bir kamu yönetimi olan, hakimlerin, savcıların sürülmediği, avukatların adliye koridorlarında darp edilmediği bir Türkiye istiyoruz. Üreten, büyüyen ve kalkınan bir Türkiye istiyoruz. Biz düşüncesi, inancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun özgürce düşüncesini açıklayabilen bir Türkiye istiyoruz. Biz havuz medyası oluşturan iş adamları değil, ülkesine yatırım yapan, istihdam yaratan, onurlu, saygılı iş adamları istiyoruz. Biz kaçakçıların, hırsızların, yolsuzların değil, girişimcilerin, emekçilerin namuslu insanların başının dik gezdiği bir ülke istiyoruz."


"Dindar insan sizin paranızı çalan insan değildir"


"Bu arada birkaç sözüm de muhafazakarlara" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Dindar insan, sizin paranızı çalan insan değildir. Dindar insan, bu ülkedeki vatandaşın parasını çalan insan değildir. Dindar insan, hırsızların değil garibanların, mazlumların yanında duran insandır. Din, ne aldatmak için vardır ne de aldanmak için vardır. Din, ahlaklı ve onurlu bir şekilde yaşamak için vardır. O nedenle bütün mütedeyyin kardeşlerime de sesleniyorum; hepiniz elinizi vicdanınıza koyun ve yeniden düşünün. Mazlumların ezildiği, ahlaklı insanların ezildiği, düşüncesini açıkladığı için insanların hapse tıkıldığı bir Türkiye istemiyoruz. Huzur, barış, kardeşlik içinde yaşayacağımız, herkesin karnının doyduğu, bebeklerin açlıktan ölmediği, 'ay başını nasıl getireceğim' diye kimsenin düşünmediği, refahı yüksek olan bir Türkiye istiyoruz. Bu Türkiye'yi yeniden inşa etmek bizim elimizdedir, sizin elinizdedir, 77 milyon insanımızın elindedir. Sizin inancınızı sömürenlere, kimliğinizi, yaşam tarzınızı sömürenlere asla prim vermeyiniz. İnsanı insan olarak göreceğiz. Allah'ın yarattığı en değerli insan olarak göreceğiz. O zaman hepimiz oturup yeniden düşüneceğiz; ahlakın, adaletin, kardeşliğin, demokrasinin, özgürlüğün paydasında beraber olacağız. Ayrışmanın, bölünmenin zamanı değil. Birlik olacağız güçlü olalım, sesimiz daha gür çıksın. Ben bu umutlarla buraya geldim, bu umutlarla Konya'ya gideceğim."


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!