Kıbrıs sorununu daha fazla dikkate alın

Güncelleme Tarihi:

Kıbrıs sorununu daha fazla dikkate alın
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2008 13:25

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Kıbrıs sorununun hem Türkiye-AB ilişkileri hem de bölgesel ilişkiler açısından yarattığı sıkıntıların daha fazla dikkate alınması gerektiğini belirtti.

Haberin Devamı

Yalçındağ, Türk-Yunan İş Forumunun son yıllarda giderek gelişen iki ülke ekonomik işbirliğinin yeni alanlara yayılarak, daha da derinleşmesine katkı sağlayacağına inandığını ifade ederek, “Türkiye-Yunan ilişkilerinin ikili ekonomik işbirliğinin yanı sıra AB ve bölgesel girişimler çerçevesinde ele alınmasının, Türk-Yunan ortaklığı için yeni fırsatlar doğuracağını düşünüyorum” diye konuştu.

Türkiye'nin kendisi gibi müzakere aşamasında olan Hırvatistan ve sırada bekleyen diğer bölge ülkeleriyle birlikte AB üyeliği gerçekleştiğinde, Balkanlar coğrafyasına mensubiyet ile birlik üyeliği arasında tam bir örtüşme olacağını dile getiren Yalçındağ, son 200 yıllık tarih boyunca siyasal, etnik, diplomatik anlamda dünyada en sorunlu bölgelerden birini oluşturan Balkanlar için tüm bölge devletlerinin AB üyeliğinin büyük bir şans ve kalıcı bir barış, istikrar ve bölgesel kalkınma olanağı anlamına geleceğini anlattı.

Haberin Devamı

Yalçındağ, Türk-Yunan ilişkilerinin gerek ekonomik, gerekse siyasal yönden, geride bıraktığımız 10 yıllık dönem içinde hep olumlu yönde geliştiğini, karşılıklı ticaret ve yatırımın arttığını ifade ederek, 1996 yılında son aşaması gerçekleşen Türkiye-AB Gümrük Birliği öncesinde 200-300 milyon dolar seviyesinde seyreden ticaret hacminin bugün 3 milyar doları bulduğunu kaydetti. Son yıllarda yatırımlarda da artış yaşandığına, Yunanistan'dan Türkiye'ye 2006 yılında 2,8 milyar dolar, geçen yıl ise 2,3 milyar dolarlık doğrudan yatırım gerçekleştiğine dikkati çeken Yalçındağ, şöyle dedi:

“Bu dinamiğin Türkiye'nin AB üyeliği perspektifinden bağımsız olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Türkiye, üyelik yolunda ilerledikçe, müzakere başlıkları açılıp kapandıkça, başta hizmetler sektörü olmak üzere her iki ülke ekonomisinin birbirleriyle entegrasyon düzeyinde ciddi bir artış sağlanacağı açıktır. Her iki tarafın siyasetçilerinin bu alanda gösterecekleri kararlılığın ve ulusal çıkar tanımlarındaki perspektif genişliğinin önemi ortadadır. Ayrıca, Kıbrıs sorununun hem Türkiye-AB ilişkileri hem de bölgesel ilişkiler açısından yarattığı sıkıntılar daha fazla dikkate alınmalıdır. Özellikle Adanın güneyinde Şubat ayında gerçekleşecek başkanlık seçimlerinin ertesinde hem kendi yöneticilerimizden, hem de yunan siyasetçilerden beklentimiz adada her iki tarafın temsilcilerinin de popülist baskılardan uzak bir şekilde BM çatısı altında çözüm odaklı çalışmalarını özendirecek bir siyasal tavır alınmasıdır.”

“KARADENİZ VE HAZAR HAVZASINDA İŞBİRLİĞİ”..

Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye gibi Yunanistan'ın da güçlü tarihi ve kültürel bağlarının bulunduğu Karadeniz ve Hazar havzasının iki ülkenin ortak projeler geliştirip, işbirliği yapabileceği çok önemli bir coğrafya haline geldiğini belirterek, önemli petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olan Hazar ve bu kaynakların transfer koridorunda yer alan Karadeniz bölgesinin sunduğu imkanlarla her iki ülke için de kaçırılmaması gereken fırsatlar barındırdığına işaret etti.

Haberin Devamı

AB tarafından genişleme sürecine paralel olarak 2003 yılında temelleri atılan Avrupa Komşuluk Politikası ve bu sene içinde AB Komisyonu kanalıyla yayınlanan “Karadeniz Sinerjisi” ve “Orta Asya” stratejilerinin AB'nin artık bölgeyle ilgili politikalarını teoriden pratiğe geçirerek, güçlendirilmiş bölgesel bir işbirliği oluşturmayı amaçladığını ortaya koyduğunu belirten Yalçındağ, şöyle devam etti:

"Ancak söz konusu coğrafyanın giderek artan önemine ve bölgedeki ülke halklarının sahip olduğu tarih, dil, din, kültür ve etnik yakınlıklarına rağmen bölgesel ekonomik ilişkilerin istenilen seviyede olduğunu söylemek mümkün değildir. Bölge ülkelerinin mevcut ilişkilerinin daha da ileriye götürülmesi gerekmektedir.
Söz konusu ülkelerin üretim yapıları, ihracat potansiyelleri ve ithal ettikleri ürünler incelendiğinde birbirlerini tamamladıkları görülmektedir. Bu kapsamda Türkiye ve Yunanistan'ın özellikle önemli doğal gaz ve petrol rezervlerine sahip olan Orta Asya ile bu ürünlere bağımlılığı gittikçe artan Batı ülkeleri arasında doğal bir köprü olma durumu yakın zamanda açılan Türkiye-Yunanistan doğal gaz boru hattı ile kuvvetlenmiştir."

Haberin Devamı

Yalçındağ, Türk ve Yunan özel sektörünün bu ülkelerle sadece enerji ve ticaret değil aynı zamanda yatırım, hizmet sektörü ve teknoloji alanında işbirliği imkanlarının artırılması için de çaba harcaması gerektiğine işaret ederek, "İki ülke kendi tecrübelerinden yola çıkarak, pek çoğu pazar ekonomisine geçiş dönemi sancıları yaşayan bölge ülkeleri ile tecrübelerini paylaşabilir. Özellikle Orta Asya'nın dünyanın yükselen iki ekonomisi Çin ve Hindistan ile bağlantıyı sağlayan geçiş noktasında çok stratejik bir yerde bulunduğu unutulmamalıdır" diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!