Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2003 00:00
GEÇİTKALE Havaalanı'na indiğimizde KKTC'deki siyasetçiler bir kanalın canlı yayınında konuşuyorlardı. Bu arada ekranda Çözüm ve Avrupa Birliği Partisi Genel Başkanı Ali Erel görüldüğünde bir büfede televizyonu izleyen Kıbrıslı bir Türk, ‘‘Bu gördüğünüz AB'nin yavuklusudur’’ diyor. Anlaşılıyor ki Eren'e ve kurduğu partiye karşı olduğuna göre kendisine Denktaşçı denilebilir...KKTC'nin 20. kuruluş yıldönümü törenlerinin ilki sabahtan Lefkoşa'nın Girne kapısındaki
Atatürk Anıtı önünde başlayacak... Rumlar, KKTC'nin Cumhuriyet Bayramı nedeniyle dün giriş yapmadılar.Ancak İstanbul'dan gelen terör saldırıları haberi, heyecanı olumsuz yönde etkiliyor. Herkes bu mutlu günde buruluyor ve törenlere gölge düşüyor.Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, İstanbul'dan getirerek Başbakan Derviş Eroğlu'na teslim ettiği 1000 metre uzunluğundaki KKTC bayrağının önünde, Şişli'deki patlamalarla ilgili gelişmeleri telefonda yakından takip etmeye çalışıyor. Ve karşısındakine, ‘‘Hasar gören evlerin kapı pencereleri ve camlarının değiştirilmesi için hemen ekipleri görevlendirelim. Açıkta kalanları da iftar çadırına yerleştirelim’’ talimatını veriyor.KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, beraberinde Cumhurbaşkanı adına Genel Sekreter Kemal Nehrozoğlu, siyasi parti genel başkanları Deniz Baykal, Mehmet Ağar, Doğu Perinçek ve Aykut Edibali (MP) ile alana geliyor. Biraz sonra da, bir gece önce Annan planına karşı sert eleştirilerde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, yanındaki komutanlarla tören alanındaki yerini alıyor. Ardından Başbakan Erdoğan, alkışlar ve ‘Tayyip Baba’ sesleri arasında alana geliyor. Kendisini izleyenler, rahat ve kendinden emin bir tavır gözlemlediler Erdoğan'da. KKTC'deki beş üniversite rektörünün ilk kez cüppeleri ile bir törene katılmaları dikkat çekiyor. Ancak İstanbul'dan gelen terör vahşetinin boyutu büyüdükçe yürekler daha da burkuluyor.Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, başta eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç ve eski 2. Ordu Komutanı Edip Başer olmak üzere çok sayıda emekli general, emekli Dışişleri mensubu, alandakiler tarafından sık sık alkışlanıyor. Atatürk Anıtı'na çelenk koyan Türkiye'deki partililerden DSP, MHP, ANAP ve SP'den hiçbir temsilcinin olmadığı gözleniyor. Ecevit neden gelmedi soruları ortaya atılıyor. Aynı şekilde KKTC'deki muhalefet liderleri M.Ali Talat, Ali Erel ve Mustafa Akıncı'yı gözler arıyor.Bu arada Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden bir grup öğrenci ‘Devlet, bayrak ve egemenlik’ sloganları atarak geliyor; bunların ‘ülkücü’ler olduğu anlaşılıyor. Elinde Atatürk portresi bulunan bir genç de Denktaş'a övgülerle haykırıyor.ENDİŞELER, KORKULARBiz alandakilerin arasına katılıyoruz:Ali İhsan şoförmüş... Annan planı için endişeli:‘‘Rumlar gelirse ben burada artık yaşayamam.’’Bir başkası söze giriyor:‘‘Ben dış politikada düzenden yanayım; ama iç politikada bu siyasal düzene karşıyım’’ diyor.Rumların, Türklere ikinci sınıf vatandaş olarak baktığını, bu nedenle çözüm istemediğini açıkça söylüyor. UBP'nin beceriksizliğinden, Türkiye'den gelen kaynakların yatırıma dönüştürülemediğinden ve iş olanağı sağlanamamasından yakınıyor.Bir tepki daha geliyor:‘‘Annan planı kabul edilirse pılımızı pırtımızı alıp gideriz buradan...’’ diyor Gülsen Oral... Bir başka ses, ‘‘Kemiğimiz Allah'tan, etimiz ve evimiz Denktaş'tan’’ diyerek tek güvencelerinin Denktaş olduğunu anlatıyor.Bayram Cara, ‘Barış Harekátı’ndan sonra 1975'te gelmiş; çiftçilik yaptığını söylüyor. ‘‘Delikanlı geldik, şimdi ihtiyar olduk’’ derken kır saçlarını gösteriyor. Ciddi şekilde karamsar olduğunu vurguluyor.Bir başka kaygısını da, ‘‘Neslimiz ne olacak?’’ diye ifade ediyor.Muhittin Bolat, 27 yıldır burada; Adanalı...Onun sorunu daha ciddi kendisince... Rum tarafının, kendilerine nasıl baktığını şöyle anlatıyor:‘‘Rumlarla barış olmaz; her gün 6-7 bin Kıbrıslı Türk karşı tarafta çalışmaya gidiyor. Türkiye kökenlere ise kapıyı açmıyorlar. Hükümet bu konuyla neden ilgilenmiyor?’’Annan planına bazıları ‘sıcak’ bakıyor ama Rumlarla bir arada yaşamaktan ciddi endişe duyuyorlar. Rum yönetimi lideri Papadopulos'a kızanlar çok... Bazı AB elçileri ile Türkiye üzerine oyunlar oynadıklarını anlatıyorlar. (ABD ve İngiliz büyükelçileri köy köy geziyorlarmış.) Nitekim, Ankara'ya ulaştırılan bilgilere göre; ‘casuslar’ Türk bölgesinde cirit atıyor. Ekonomik durumları iyi ve çevrelerinde etkili olan yaklaşık 1000 aile üzerinde özellikle İngiliz ve Amerikalılar ‘her türlü’ yakınlığı tesis etmişler... Bazı sivil toplum kuruluşlarının bunlarla hareket ettikleri bildiriliyor. İki gün önce Güzelyurt sınırı yakınlarında Rum birliklerinin yoğun tatbikat yapması... Daha önce Rum tarafından iptal edildiği açıklanan ‘Nikiforos’ tatbikatı isim değiştirilerek ‘Kısmı seferberlik’ adı altında gerçekleştirilmiş... Bu, bir süredir devam eden ‘yumuşamayı’ olumsuz etkilemiş; hatta güvenlik kuvvetlerince hoş karşılanmamış KKTC tarafında... Bir de, bir Rum komutanının ‘Girne’ye bayrak dikeceğiz' demesi...RUMLARI İÇİMİZE SALMAK İSTİYORLARGörüşleri aktarmaya devam ediyoruz:‘‘Gávur, Türk tarafına giremez. Biz neler gördük; korkarsak bu toprak ölümümüzü kabul etmez.’’Bu sözler de Lefkeli ‘Kasap Mustafa Kemal’den:‘‘O, (M.Ali) Talat yok mu; işbirliği yapıp Rumları içimize salmak istiyor.’’Bunlar 14 Aralık'taki seçimler ve gelecek nisan ayında Rum kesiminin AB'ye girmesi arifesinde endişe ve kuşkuları ortaya koyan önemli sözler...Ama kimse, görüştüklerimizin bir şekilde ifade ettiği adil ve kalıcı bir çözümden umutlu gözükmüyor.Peşinen söyleyelim; bu tür tepkiler ortaya koyanların çoğunluğunun Türkiye kökenliler olduğunu söylemek gerekiyor. Kimse alınmasın, bir siyasal araştırmacının ‘arazideki’ çalışmasından aldığı bir sözü aktarmak da gerekiyor: ‘‘14 Aralık seçimleri, yolsuzların ve hainlerin seçimi değil; KKTC'nin kaderini ortaya koyan bir seçimdir.’’SİZLERİ YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZŞimdiye kadar en büyük kutlama olarak nitelendirilen Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'ndaki kutlama töreninde, Erdoğan konuşurken karşısına ‘‘Annan planı kefenini giymeyeceğiz’’ yazılı pankartın çıkarılması ilginçti... Erdoğan'ın konuşması memnuniyet yarattı ve alkışlarla karşılandı... Bir yıl önce AKP'nin iktidara gelmesinin ardından genel başkan olarak yine Ramazan'da Lefkoşa'ya gelmiş olan Erdoğan'ın dünkü görüşleri ‘büyük değişiklik’ olarak algılandı... Özellikle de ‘‘Sizleri yalnız bırakmayacağız... Ne pahasına olursa olsun bir çözüme varılması düşünülemez... Üzerimize düşeni yapmaya her zaman hazırız... KKTC'yi cazibe alanı yapacağız; büyük yatırımlar için teşvikler getireceğiz... Mali yardımlarımızı sürdüreceğiz... Su, elektrik projelerini tamamlayacağız. İlişkilerimiz daha da güçlenecektir...’’ gibi sözleri, bir yıl içinde Kıbrıs konusundaki görüşlerinin ne kadar değiştiğini gösterdi.Bir gazeteci dostumuz konuşmadan sonra ‘‘Sayın Erdoğan da statükocu olup ‘derin' sınıfına geçmiş’’ diye takıldı bize... Denktaş’ın ‘‘Sayın Başbakan'ın sözlerinden sonra kafalarda soru kalmamıştır artık’’ demesi ve Tayyip Erdoğan'la aynı söylemde buluşmaları ‘Türkiye’nin milli politikası'nda bir değişiklik olmayacağının işareti sayılabilir mi?Türkiye'de Denktaş'ı bağrına basan ‘Anadolu’ halkı ile AKP'ye oy verenlerin aynı noktada buluştuklarını vurgulamakta özellikle yarar var. Nitekim Lefkoşa'da Denktaş ve Erdoağan'a sevgi gösterenler de ağırlıklı olarak göçmen Türkler oldu.AB ve seçimler konusunda Türklerin kafası karışık... Şimdiki hükümetten çok kişi seçilemeyeceği açık... Ama her şey 19 Kasım'da başlayacak
seçim kampanyasında şekillenecek.
button