HZ. MUHAMMED döneminin çalışma hayatı ve meslekleriyle ilgili Türkiye’de yapılan en yetkin çalışmaların başında Azeri akademisyen Elnure Azizova’nın doktora tezi geliyor. Sayın Azizova’nın, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi bünyesinde hazırladığı, “Hz. Peygamber dönemi çalışma hayatı ve meslekleri” adını taşıyan tezinde yer verdiği “Hadilik” mesleği dikkat çekicidir. Azizova’nın kaleminden okuyalım:
HADİLİK: Sefer boyunca kervanlarda hizmet veren bir diğer meslek erbabı, söyledikleri nağmelerle ahenkli şiir ve teganni dinlemekten hoşlanan develerin düzenli yürüyüşünü sağlama ve onları yönlendirmenin yanında, kervandaki yolcuların da yolculuğun sıkıntılarını bir nebze dahi olsa hafifletmeyi amaçlayan hadiler zikredilmeye değer.
Meşhur nağmeler
İslam öncesi Arap musikisinden bahseden kaynaklar, deve kervanının düzenli yürümesini sağlaması ve yolculuğa neşe katması amacıyla hadilerin söyledikleri meşhur nağme çeşidi olarak “hüda”dan bahseder. (Mufaddal b. Seleme, el-Melâh) Tarihi Mudâr b. Nizar’a kadar giden bu meşhur nağme çeşidinin ifacıları arasında, söyledikleri nağmelerle birkaç gün susuz kalmış develeri subaşına getirerek oradan su içmeden geri döndürmeyi dahi başaran mahir hadiler bulunmaktaydı.
Kervanların gelişi
‘Hid’den anlaşılır
Hz. Peygamber döneminde seferlerde de kervanlar, hadilerin nağmeleriyle yolculuk etmekteydi. Abdurrahmân b. Avf’ın geceleyin Medine’ye ulaşan kervanının şehre girişi, hadilerin nağmelerini söylemeye başlarken kullandıkları “Hid hid” seslerinden anlaşılırdı. (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, V, 286.)
Hz. Muhammed’in
dua ettiği hadi
Hayber Seferi sırasında arkadaşlarının ricası üzerine Amir b. Ekva‘ın söylediği hüdanın savaş öncesi ordunun ruh halini yükselten mısralardan oluştuğu ve Hz. Peygamber’in bundan dolayı kendisi için dua ettiği de kayıtlara geçmiştir. Ekva, Hayber Seferi sırasında hayatını kaybeder.
Ramazan Sözlüğü
Peygamber: Peygamber kelimesi, Farsça kökenli olup “haberci”, yani “Allah’tan
haber getiren demektir. Dilimizde karşılığı “elçi”dir. Allah’ın lütfu ve rahmetinin sonucu olarak, beşeriyete üluhiyetini tanıtmak, insanları hakka irşad etmek ve kemale ulaştırmak için içlerinden peygamber seçip göndermesi son derece uygundur. Zira Allah insanları kendisine ibadet etmek için yarattığını açıklamıştır: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyât, 51/56)
Sorular ve yanıtları
DİN İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı’ndan:
? Soru: Astım Hastalarının Oksijen Spreyi Kullanmaları Orucu Bozar mı?
? Yanıt: Bu spreyden, bir kullanımda çok az bir miktar ağza sıkılmaktadır. Bunun da önemli bir kısmı ağız ve nefes boruları cidarında emilerek yok olmaktadır. Bundan geriye bir miktarın kalıp tükürük ile mideye ulaştığı konusunda kesin bir bilgi de yoktur. Halbuki oruçlu, abdest alırken ağzına verdiği sudan geri kalan miktarın mideye ulaşması halinde orucun bozulmayacağı konusunda hadis (Dârimî, Savm, 21) ve İslam bilginlerinin görüşü vardır. Bu itibarla astımlı hastaların, rahat nefes almalarını sağlamak amacıyla ağza püskürtülen oksijenli ilaç orucu bozmaz.
Trenlerde iftar ve sahur mönüsü
TCDD Genel Müdürlüğü, ramazanda yemekli vagonu bulunan trenlerde, isteyen yolculara, iftar ve sahur saatlerinde mönü servisi yapıyor. Sahur mönüleri, normal zamanlarda
yemek vagonlarının kapalı olduğu 12.00-06.00 arasında veriliyor. TCCD’nin iftariyelik mönüsü 18 TL’den satışa sunuluyor. Fiyatı 8 TL olan sahur mönülerinin yanı sıra, Yüksek Hızlı Tren’lerde (YHT) de ayrıca “fast food” türü yiyecekler satın alınabiliyor. TCDD, YHT seferlerinde business class yolcularına, kek veya börek, çikolata, meyve suyu, su, şeker ve kolonyalı mendilden oluşan bir ikramda da bulunuyor. ? A.A.
Surelere isim veren ayetler
Saf Suresi: Mushaftaki sıralamada 61, iniş sırasına göre 109’uncu ve 14 ayetten oluşan sure, adını 4’üncü ayetinde geçen ve “Sıra, dizi” anlamındaki “Saf” kelimesinden almıştır. 4’üncü ayetinde yer aldığı ve Müslümanların dayanışma ruhu içinde bulunmaları gerektiği vurgu yapılan ayetler bütünü şöyle:
“Göklerde bulunanlar da yerde bulunanlar da Allah’ı teşbih etmektedir. O azizdir, hakimdir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niye söylersiniz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok sevimsiz bir davranıştır. Bilin ki Allah kendi yolunda tek parça bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever.”
Soralım öğrenelim
1- Gıybet, küfür etmek, kötü söz söylemek orucu bozar mı?
SÜHEYLA KARA/SİNOP
Bu saydıklarınızın hepsi kötü ahlakın çeşitleridir. Oruçlu olana veya olmayana haram kılınmıştır. Peygamberimiz ‘Gıybeti ve yalanı bırakmayan kişinin orucuna Allah’ın ihtiyacı yoktur’ buyurur. Bütün bunlarla beraber saydıklarınızın hiçbiri orucu bozmaz. Belki manevi faydasını engeller.
2- Televizyondan hatim takip edebilir miyim?
ECE GÜLMEZ/İSTANBUL
Elbette takip edebilirsiniz. Ancak sizin de okunan ayetleri dilinizle ve gözünüzle takip etmeniz gerekir. Yoksa sadece dinleme sevabı alırsınız. Hatim yapmış olmazsınız.
3- Mukabele diye bir şey duydum. Ne demektir bu?
PERİHAN KURU/KIBRIS
Mukabele karşılıklı Kuran’ı takip etmek demektir. İyi bilen biri Kuran’ı okur, diğerleri de takip ederler. Hz. Peygamber her yıl ramazanda bir kez Cebrail’e böylece inen ayetleri okur; Cebrail de takip ederdi. Mukabele ramazan ayının güzel bir geleneğidir.
4- Ramazan olmasına rağmen bağışlayın- bazen içki alıyorum. Daha sonraki günlerde oruç tutabilir miyim?
SEDAT ÇAĞLAR/MUĞLA
İçkinin haram olduğunu biliyorsunuz. Hem ramazanda ve hem de diğer zamanlarda bu hüküm değişmez. Ama ramazanda özellikle kaçınmanız gerekir. Tövbe etmelisiniz. Daha sonra bunun haram olduğunu kabul etmeniz koşuluyla ayılınca diğer günlerde orucunuzu tutarsınız. Zira içkinin etkisi geçtikten sonra oruca niyetlenmeniz de dolaylı olarak bir tövbedir.
5- Krem sürmek orucu bozar mı?
SONGÜL USLU/ADANA
Krem sürmek, kolonya kullanmak, banyo yapmak orucu bozmaz.
6- Camilerde namazdan sonra toplu tespih çekiliyor. Bu Peygamberimiz döneminde uygulanıyor muydu? Bidat mıdır? EMİN GELGÖR/KAYSERİ
Namazlardan sonraki tespih uygulaması yani Sübhanallah, Elhamdulillah, Allahüekber tespihleri Hz. Peygamber döneminde topluca yapılmıyordu. Herkes kendi kendine okurdu. Ama daha sonraki dönemlerde bilmeyenler çoğalınca cemaatçe uygulanmaya başlandı. Bu yeni uygulama İslam’ın ruhuna aykırı değildir. Faydalıdır. Kötü bir bidat olarak nitelemek sağlıklı olmaz.