Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır’ın “gayrıresmi kent meclisi” dün Hürriyet Hakkımızdır Treni’nde toplandı. Sadece BDP, AK Parti, CHP yöneticileri, milletvekili adayları, Diyarbakır Valisi ve valiliğin sosyal çalışmalarını yürüttüğü merkezler, büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, Baro’sundan Sanayi Odası’na sivil toplum kuruluşları değil, Kitap Fuarı nedeniyle kentte bulunan Türkiye’nin ünlü yazarları da treni Diyarbakır’da yakaladı. Murathan Mungan’dan Nazlı Eray’a, kimler yoktu ki aralarında…
Diyarbakır ne istiyor?
Bütün bu kalabalığa baktığınızda, Türkiye’nin batısına yansıtılandan farklı bir Diyarbakır’la karşılaşıyorsunuz. Yani Diyarbakır’ın, molotof alevlerinden, tazyikli sulardan, çatışma seslerinden ibaret olmadığını bir kez daha görüyorsunuz. Binlerce yıllık tarih ve kültürün içinde, sahip olduklarının keyfini doğru dürüst çıkaramadan, pek çok sorunla boğuşuyor. Ancak bilinçli; sorunlarının farkında, onları çözmek için gayret gösteriyor. Duruşu net, talepleri belirgin, kendinden emin. Onca karmaşıklığa rağmen, neredeyse kullanılan iki kelimeden biri, “çözüm.”
Diyarbakır, anadillini okulda, resmi yazışmalarda görmek istiyor; operasyonların bitmesini, evlere yeni cenazeler gelmemesini, okula dikilen duvara itiraz etti diye çocukların 11 yıla mahkum olmadığı bir hukuk düzenini, kendilerini içinde bulabilecekleri yeni bir Anayasa’yı talep ediyor. Sadece siyasi değil talepleri; daha fazla yatırım ve ilgi bekliyor, etrafında çevre yolu olmayan tek büyükşehir belediyesi olmaktan kurtulmak istiyor.
Konferans Vagonu’nda buluştuğumuz grupta, AK Parti milletvekili adayları Oya Eronat, Fatma Öncü, İl Başkanı Halit Avdan, CHP milletvekili adayları Derya Erdemoğlu, Özcan Kılıçkap, İl Başkanı Muzaffer Değer, Şair Hicri İzgören, Yazar Şeyhmus Diken, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Remzi Can, Baro Başkan Yardımcısı Süleyman Bilgiç, Tabip Odası Başkanı Şemsettin Koç, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve genç CHP’liler var. (Eski bakanlardan bağımsız aday Salim Ensarioğlu ise diğer vagondaki toplantılardan birinde).
Acı takunyalar giymiş
AK Parti milletvekili adayı Eronat “100 çocuğu piyasaya salıyorlar, Diyarbakır karıştı, deniyor. Diyarbakır bu değil” diyor ki, küçük bir tartışma çıkıyor. Söz alma yarışıyla hafifçe alevlenen tartışma, BDP’lilerin “iktidar konuşturmuyor” itirazıyla biraz daha ilerliyor ve konuşma tamamlanamadan AK Partili grubun vagonu terk etmesiyle sonuçlanıyor.
Çekişme asıl olarak AK Parti ve BDP arasında yaşanıyor, bilmiyorum ki nasıl yaşanmasın? Şair Ahmet Erhan’ın dediği gibi, eğer dünyanın bir yerlerinde sevincin tüyden ayakları varsa, acı takunyalar giyerek yürüyor bu şehirde ya da yürütülüyor. Vagonda, biri AK Parti, biri BDP tarafından dile gelen iki hikaye, Diyarbakır’da neredeyse her evde yaşananı anlatıyor aslında…
BDP’li Sur Belediye Başkanı Demirbaş, “Bir oğlum iki yıl önce, 16 yaşındayken dağa çıktı, diğer oğlum yakında askere gidecek, bilmiyorum nasıl olacak? AKP’liler Kürtçe’nin serbest bırakıldığını, ezberleri bozduklarını söylüyorlar ama ben belediye çalışmalarında x, w, q harflerini kullandığım için toplam 128 yıl hapis cezasıyla yargılanıyorum. Çocuklar sakızla şekerle kandırılarak sokağa çıkmıyor. Demokratik mücadeleden umudu kesen oğlumu dağa kim çıkardı bunu sormak lazım” diye özetliyor hikayesini.
Eronat’ınkinin de ondan aşağı kalır yanı yok; üç yıl önce askeri aracın geçişi sırasında düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybeden 6 öğrenciden biriydi oğlu Eren Şahin. O da şimdi seçim bürosuna düzenlenen saldırılardan, aracına afişini rahat rahat asıp gezememekten şikayetçi.
Çocuklar ölmesin
Aslında her iki taraf da “çocuklar ölmesin” diyor. AK Parti, “saldırı niyetli politikalara, siyaseti çocuk üzerinden yapmaya” itirazını dile getiriyor, CHP’liler gibi onlar da sürekli “Biz de Kürt’üz, biz de burada doğduk, bizim de çocuklarımız Kürtçe öğreniyor” diye parantez açıyorlar. BDP’liler de saldırılara arka çıkmıyor, hatta “maskeli kişilerin” yaptığı eylemlerin şüpheli olduğunu ima ediyorlar.
CHP İl Başkanı Muzaffer Değer, Başbakan Erdoğan’ın 2005’teki “Kürt sorunu benim sorunum, ben çözeceğim” sözünden, 2011’de “Kürt sorunu yoktur” noktasına nasıl geldiğini anlamadıklarını anlatıyor. Ama genç CHP’li, Ceyda Yaprak Yoldan’ın “tepemizde jandarma helikopterlerinin gürültüleriyle eğitim yapıyoruz. Buraya hürriyet için geldik, konuşmaya çalışıyoruz, ama biriniz oradan biriniz buradan bağırıyorsunuz, biz topyekün bir millettik, nereden çıktı şimdi bu Kürt sorunu?” çıkışı kısa bir sessizlik yaratsa da Vagon’da kopuş kaçınılmaz oluyor.
Bütün bunlar arasında konuşmayan, konuşmaya yeltenmeyen tek kişi var, Şair Hicri İzgören. Ama bu, sözü yok demek değil, sözü elime tutuşturduğu kağıtta:
Şimdi sen de ölüyorsun Libyalı çocuk
Senden 10 sene önce öldü Iraklı çocuk
Senden 40 sene önce Vietnam’da, Nepal’de öldü bir çocuk
Senden 66 sene önce Hiroşima’da şeker yiyemeden öldü bir çocuk
Senden 90 sene önce Anadolu’da beşiğinde öldü bir çocuk
Ve şimdi sen ölüyorsun Libyalı çocuk
Keşke ama keşke parayı hiç bulmasaydı Lidyalı çocuk.
FUARDAN TRENE
Diyarbakır Kitap Fuarı nedeniyle kentte bulunan ünlü yazarlar, Nazlı Eray, Murathan Mungan, Oya Baydar, Melek Ulagay, Mario Levi, Hakan Günday, Yavuz Ekinci ve Filiz Aygündüz, Hürriyet Yayın Danışmanı ve Kültür Sanat Yazarı Doğan Hızlan’la birlikte trene geldi, Hürriyet yazarları Yalçın Bayer, Gila Benmayor’le buluştu. Diyarbakırlı yazar Şeyhmus Diken, 300 yazar ve 145 yayınevinin katıldığı fuarı geçen yıl 89 bin Diyarbakırlı’nın ziyaret ettiğini, bu yıl Türkçe, Kürtçe, İngilizce ve Arapça olmak üzere dört dilli olduğunu anlattı.
Acıda empati, sevinçte ortaklık
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Vali’nin aksine eğitimde problemler olduğunu söylüyor, sınıfların çoğunda mevcudun 80’i geçtiğini anlatıyor. Nüfusun yüzde 60’ının düzenli bir işi olmadığından dem vuruyor. Bir saptama daha yapıyor: Türkiye’nin 2023 Turizm Eylem Planı’nda dört ana öncelik belirlenmiş, marka şehirler ve kültür, termal, inanç turizmi. Diyarbakır’ın adı hiçbirinde geçmiyor, oysa ki her birine cevap verebilecek özelliklere sahip. “Birkaç gün önce Antalya’daydım, bir cennet. Ama Uludere, Şemdinli de öyle, dünyanın en güzel doğa turizmini yapabileceğiniz yerlerde çatışma var” diyen Baydemir, Batı ve Doğu arasındaki duygudaşlık eksikliğinden söz ediyor: “Bir ayda buradan 42 cenaze çıktı, Türkiye’nin her yerine gitti. Ateş düştüğü yeri yakıyor mu yakmıyor mu? Herkes kendi acısından yola çıkarsa bu yabancılaşma sürecek. Oysa acılarımızda empati yapabilirsek sevinçlerimizde de ortaklaşabiliriz. Biz tokalaşabilecek son kuşağız. Yeni gelen kuşak bizi de bastırıyor. Umarım bu risk, bu tehlike anlaşılır.”
Hürriyet Gazetesi Pazarlama Grup Başkanı Tijen Mergen’le treni gezen Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Diyarbakır’ın her geçen gün geliştiğini, okullaşma oranının yüzde 94 olduğunu söyledi. Ramazan YAVUZ-Cem EMİR-Bayram BULUT/DHA
HÜRRİYET TRENİ'NDEN FOTOĞRAFLAR
BUGÜN ELAZIĞ, YARIN MUŞ’TAYIZ