Güncelleme Tarihi:
Tokat'ın Almus İlçesi'ne bağlı Ataköy'de oturan 5 çocuk annesi Hatun Durmuş'u 1 Mayıs tarihinde kene ısırdı. Isıran keneyi çekip koparan Hatun Durmuş 5 Mayıs günü baş dönmesi ve mide bulantısı gibi belirtiler ile rahatsızlandı. Durmuş, yakınları tarafından Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle Almus Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Buradaki müdehale ardından Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edilen Hatun Durmuş, enfeksiyon hastalıkları servisinde tedavi altına alındı. Talihsiz kadın 2 günden bu yana tedavi gördüğü serviste tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hatun Durmuş'un cenazesi yakınları tarafından hastane morgundan alınarak toprağa verilmek üzere köyüne götürüldü. Hastanenin enfaksiyon hastalıkları servisinde KKKA şüphesiyle 4 kişinin daha tedavi gördüğü belirtildi.
KKKA hastalığı
KIRIM Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı Türkiye'de ilk olarak 2003 yılı mayıs ayında kayıtlara geçti. Tokat'ta 2002 yılında SSK hastanesinde hemşire olarak çalışan 27 yaşındaki Esra Demir, aniden rahatsızlanarak Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı ve 1 hafta sonra öldü. Esra hemşirenin ölümünden sonra, aynı tarihlerde kısa aralıklarla Tokat'ta 6 kişi daha ölünce medyaya ‘nedeni bilinmeyen ölümler' olarak yansıdı. Sağlık Bakanlığı hastalığı önce ‘Q humması' olarak açıkladı. Ancak hastalığın ‘Q humması' olmadığı yeni vakalardaki verilerden alaşılınca, bu kez kan örnekleri Fransa'daki Pasteur Enstitüsü Laboratuarı’na gönderildi. Burada yapılan incelemeler sonunda hastalığın Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) olduğu belirlendi.
Bakanlık hastalığın adını, Esra hemşirenin ölümünden yaklaşık 19 ay sonra 30 Aralık 2003 tarihinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olarak il valiliklerine duyurdu. Hastalık ağırlıklı olarak Tokat'ta görülmekle birlikte Sivas, Amasya, Artvin, Bayburt, Bartın, Bolu, Çankırı, Çorum, Erzincan, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Kastamonu, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Trabzon, Tokat, Yozgat ve Zonguldak illerinde yaşayanlar da risk altında bulunuyor. KKKA ilk olarak 1944 yılında Kırım’da görülmesi nedeniyle Kırım Kanamalı Ateşi olarak tanımlandı. Daha sonra 1956 yılında Kongo’da görülen hastalığın, 1969 yılında Kırım Kanamalı Ateşi ile aynı olduğunun farkına varılarak, hastalık Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olarak adlandırıldı.Coğrafik bölgelere ve türlere göre değişmekle beraber, KKKA’yı bulaştıran Hyalomma soyuna ait keneler genel olarak Nisan ve Ekim aylarında aktif oldukları için salgın da bu dönemde ortaya çıkıyor.
BELİRTİLERİ
Hastalık, ateş, ani başlayan baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, halsizlik ve belirgin iştahsızlıkla başlıyor. Bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi şikayetler ile de görülüyor. İlk günlerde yüzde ve göğüste kızarmalar ve kanamalar ortaya çıkabilir. Göğüs ve karından başlamak üzere vücuda yayılan küçük nokta şeklinde kanamalar oluşuyor ve bu kanamalar daha da büyüyerek vücuda yayılıyor. Hastalık tablosuna burun ve dişeti kanamaları da eşlik ediyor.
NASIL BULAŞIYOR?
Hastalık insanlara kenelerin ısırması veya kenelerle temas sonucu bulaşıyor. Evcil hayvanlara da aynı şekilde bulaşabiliyor. Ancak, hastalık hayvanlarda belirtisiz seyrederken insanlarda ölüme neden oluyor. Yabani kemirici hayvanlar, kuş ve keneler hastalığın doğadaki saklayıcısı rolünü üstleniyor. Keneler beslenmek için bu hayvanlardan kan emerken aldıkları virüsü insanlardan kan emerken bulaştırıyor. Hastalık kene ısırmasının yanı sıra, vücudunda virüs bulunan hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya diğer dokularına temas etmekle bulaşabildiği gibi bu hastalığa yakalanmış insanların kan veya vücut sıvılarına temas sonucu da bulaşabiliyor. Kene tarafından ısırılma ile virüsün bulaşması 1- 3 gün arasında değişiyor. Bu süre en fazla 9 gün sürüyor. Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5- 6 gün, en fazla 13 gün olarak açıklanıyor. Hastalığın teşhisi kanda virüse karşı oluşan antikorların taranması ile mümkün oluyor. Hastalığın kesin tedavisi ve aşısı bulunmuyor. Erken tanılarda vücuttaki kana takviye yapılarak iyileşme sağlanabiliyor. Uzmanlar kenelerden korunmak için, çalılık ve bitkilerin bulunduğu ortamlardan uzak durulması, kısa ve vücudu açıkta bırakan kıyafetler giyilmemesi, çizme giyilmesi veya pantolon paçalarının çorabın içine sokulması önerisinde bulunuyor.