Güncelleme Tarihi:
Küçükçekmece Belediyesi önünde çocuklarına zincirle bağlanıp eylem yapan Orak Ailesi, sonuç alamazlarsa kendilerini yakmakta kararlı olduklarını söylüyor. Belediye Başkanı ise ‘‘Herkes kendini yakma tehdidiyle belediyeye iş yaptırırsa, 'kendini yak' projeleri çoğalır ve biz asli görevimizi yapamayız’’ diyor.
Küçükçekmece Belediyesi tarafından 1991 yılında yeşil alan üzerine gecekondu yaptıkları gerekçesiyle evleri yıkılan Kadir ve Sevgi Orak, belediyenin kendilerine verdiği sözleri yerine getirmediği taktirde hiç kimseye haber vermeden ailece kendilerini yakacaklarını söylüyor. Tabii yine çocukları, dokuz yaşındaki Ebru, yedi yaşındaki Lokman ve dört yaşındaki Volkan'la birlikte!
Kadir Orak ve Sevgi Orak, ‘‘belediyenin kendilerine verdiği söz’’ün süresinin dolduğu gün bu eylemi yapacaklarını belirtiyor ama belediyenin ne sözü verdiğini açıklamıyorlar. Belediye Başkanı Halidun Özbatur ise böyle bir söz olmadığını, aileyi kendilerini yakmaya çalışırken tanıdığını ifade ediyor.
9 yıl önce de çatıya çıktı
Kadir Orak anlatıyor: ‘‘Bizim gecekondumuzun olduğu yerde 1991 yılında yıkım çalışması yapıldığı zaman ben ilk eylem olarak çatıya çıkıp kendimi yakacağımı söyledim. Savcı gelene kadar da inmeyeceğimi belirttim. Belediye yetkilileri de gecekondumun yeşil alan olarak ayrılan bölgede olduğunu ve yıkacaklarını söylediler. Ama şu an yeşil alan olarak gösterilen yerde sekiz katlı, 32 dairelik bir bina var. Evim yıkıldıktan sonra çalışamadığım için bize komşular baktı. O zaman ailece sıkıntı çektik. Bu dönemde ekmek çalarken yakalandığım için 3 yıl 2 ay cezaevinde yattım. Bu yüzden şu an hangi iş yerine gitsem sabıkalıyım diye çalışamıyorum. Defalarca belediyeye giderek onlardan bana yardım olmalarını istedim. Şimdi kirada oturduğumuz gecekondunun sahibi 15 gün içinde evgi boşaltmamızı söyledi. Ailece dışarıda kalacağız.’’
Sevgi Orak ise şöyle konuşuyor: ‘‘Gerçekleştirdiğimiz eylemde gerçekten kararlıydık. Ailece hayatımıza son verecektik. Ben ve eşim öldükten sonra çocuklarımın sıkıntı çekip, sokakta tinerci olmalarını istemediğimiz için onları da yanımızda götürdük. Ama hangi anne evlatlarının ölmesini ister. Ben onlar hergün öleceklerine bizimle birlikte bir kere ölsünler istedim. Sıkıntılarla dolu yaşamasınlar istedim. Ben çocuklarımın okula giderken komşuların çocukları gibi sıkıntısız gidebilmelerini istiyorum. Şu an sedace kızım Ebru okula gidebiliyor. Lokman ise ilk dönem başarılı bir karne getirmesine rağmen paramız olmadığı için okulu bırakmak zorunda kaldı. Ben çocuklarımın trenlerde, trafik ışıklarında mendil-sakız satmalarını istemiyorum. Belediyeden tek isteğimiz daha önce yaşadığımız gibi yaşayabilmemiz. Evimiz yıkıldığından beri sıkıntı içindeyiz.’’
Çocuklar: Biz zorla gittik
Peki çocuklar ne diyor? Ebru ve Lokman, eyleme anne ve babalarının zoruyla gittiklerini anlatıyorlar elbette. Ancak, ‘‘Gerçekten kararlılardı, bizi yakarlardı’’ diyorlar. Geceleri korkudan uyuyamadıklarını da ekliyorlar.
Küçükçekmece Belediye Başkanı Halidun Özbatur'a bu aileye bir söz verip vermediğini sorduk. ‘‘Bu mümkün değil. Ben kendilerini ilk kez bu olay sırasında gördüm. Daha önce verilmişse bilemem’’ dedi. Aileyi ‘‘işgalci’’ olarak niteleyen Özbatur, durumu şöyle açıkladı: ‘‘Zamanın belediye başkanı evlerini yıkmış. Ancak bir sonraki belediye başkanı da yıktığı yere başka binalar yapılmasına müsaade etmiş. Orası bir adadır, bir cami, bir trafo merkezi ve 14 tane de apartman ya da ev var. Bunların uğraştığı tek yer, kendi yıkılan evlerinin yakınında yapılan apartman. Onun da yıkılmasını istiyorlar. Bu da, farklı bir aşiretten oldukları için kendi aralarında doğan çatışmadan kaynaklanıyor. Kendi iç hesaplaşmalarına belediyeyi alet etmeye çalışıyorlar.’’
Özbatur, sözünü ettiği cami ve evlerin de kaçak olduğunu, onlarla ilgili yasal işlem yaptıklarını ekledi. Yani onlar da yıkılacak. Ama bu aile istiyor diye değil, belediyenin görevi bu olduğu için! Özbatur, sözlerini şöyle bitiriyor: ‘‘Yardım istediğini söylüyor ama bende dört binin üzerinde iş müracaatı var, görev sürem boyunca bunlarla uğraşsam bir çivi çakamam, çöp de toplayamam. Hem ben iş ve işçi bulma kurumu değilim. Herkes kendini yakma tehdidiyle belediyeye iş yaptırırsa, bundan sonra 'kendini yak' projeleri, 'kendini at' projeleri gelişir. Bunların bir çözüm olmadığını göstermemiz lazım.’’