Kendimi Don Kişot gibi hissediyorum

Güncelleme Tarihi:

Kendimi Don Kişot gibi hissediyorum
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2011 00:00

Arap coğrafyasının en büyük ülkesi kapalı kutu Suudi Arabistan dünyada kadın olmanın en zor olduğu yerlerden biri. Kadınların siyahlara bürünmeden sokağa çıkamadığı, istedikleri işlerde çalışamadığı, toplu taşıma araçlarına binemediği, araba kullanamadığı bu ülkede maruz kaldıkları fiziki ve psikolojik engelleri anlamak için Suudi Arabistan’a kadın gazeteci olarak gitmek bile yetiyor. Suudi Arabistan’da resmen kutlanamayan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ürkek ve ağır adımlarla ilerleyen kadın hareketlerinin sembol isimleriyle değişimin nabzını tuttuk. Onlardan biri de hanedan ailesinden gelen Prenses Besma Bin Saud...

Haberin Devamı

Prenses Besma Bin Saud, ülkenin kurucusu Faysal Bin Abdül Aziz’den sonra tahta geçen ilk kral olan Kral Saud’un 117 çocuğunun en genci. Babasını üç yaşındayken kaybeden Prenses Besma’nın çocukluğu Suriyeli annesiyle birlikte Lübnan’da geçmiş. Beyrut’taki bir rahibe okuluna gönderilen Prenses Besma bugün ırk, din, etnik köken ayırmadan bütün insanlara aynı gözle bakabilmeyi orada öğrendiğine inanıyor. Liseyi İngiltere’de, üniversiteyi İsviçre’de okuyan Prenses Besma, 21 yaşında döndüğü anavatanında hemen evlenmiş. Beş çocuğundan en büyüğü 22 yaşında. “Kariyerim, boşandıktan sonra yani yedi yıl önce başladı” diyen Prenses Besma, Arap coğrafyasındaki prensesler arasında moda olan vakıf işleri yerine köşe yazarlığını seçmiş. Devlet yönetimindeki El Medine Gazetesi’nde yazdığı eleştirel siyasi yazılar hem Suudi Arabistan’da hem de diğer Arap ülkelerinde büyük tartışmalara neden oluyor. Prenses Besma anlatıyor:
Çoğu zaman kendimi Don Kişot gibi hissediyorum. Etrafımdaki çoğu kimse “Neden köşende oturmuyorsun da hem kendi başına hem de başkalarının başına çorap örüyorsun?” diye soruyor. Kral benimle konuşmadı ama saraydan bu tür laflar duyuyorum. Ama şunu söylemeliyim; Kral Abdullah kadınların önünü açacak adımlar atmış olmasaydı ben de bu kadar ileri gitmezdim. Yani aslında benim savunduğum şeyler için doğru zaman.  İslam bu coğrafyaya geldiğinde kadınlar sömürülüyor, satılıyordu; hiçbir şey edinme hakları yoktu. Kadınlara haklarını İslam verdi. Kuran kadınlarla erkeklerin her alanda eşit olduğunu söyler. Bugün bizim kadınlar için istediğimiz temel unsurlar Kuran’da var. Şeriat ve kadın hakları çelişmiyor. Kadının özgürlüğüyle çelişen, gelenekler. Toplumsal gelenekleri yaratan erkekler, Kuran’ı alıp farklı yorumluyor.

Haberin Devamı

Kadınların otomobil kullanamaması dert edilecek en son şey. Ne zaman kadın hakları desek, asıl sorunları perdelemek için bunu gündeme getiriyorlar. İlk önce, kadınlara aile içinde uygulanan baskıdan başlamalı konuşmaya. Onları evlere kilitleyen babalarını, ağabeylerini, kocalarını ve oğullarını konuşalım. Ülkemdeki sistemin değişmesi gerektiğine inanıyorum. Sorun,  yasaların olmayışı. Bir yargıç Kuran’ı açıyor istediği gibi yorumluyor ondan sonra da hükmünü veriyor. Kimse de o yargıca “Hatalısın” diyemiyor. Ama eğer bu değişim Libya’daki gibi güç kullanımıyla, savaşla olacaksa ben yokum.

Haberin Devamı

WIKILEAKS PLANLIYDI

Wikileaks’teki belgeler bazıları istemeseydi sızdırılamazdı. Wikileaks bugünkü olayların fitilidir. ABD, dünyanın farklı yerlerinde çocukları olan bir anne gibi. Yumurtalarını bırakıp çocuk yapmaya devam ediyor. Yumurta bıraktığı her yerde bir çıkarı var. Wikileaks de bu minik yumurtalardan biri. O belgelerin o şekilde sızması ancak James Bond filmlerinde olur. Suudi Arabistan, İran, Mısır gibi ülkelerin büyük sırları bu şekilde sızacak... (Bir kahkaha patlatıyor) Bu planlıydı, hedefi belliydi, rüzgarlar ve fırtınalar için doğru zamanlamaydı.

ABAYA BİZE OSMANLI’DAN MİRAS

Abaya geleneğinin sizden geldiğini söylesem şoke olur musunuz? Ben yıllar önce moda tasarımı çalışırken çok kitap okudum ve birçok ülkenin arşivine girdim. Osmanlı buraya, Hicaz’a geldiğinde kadınlar örtülü değildi ve sadece beyaz giyerdi. Sultan II. Abdülhamid saltanatı sırasında burada bir davet sırasında nazırlarından birinin karısına aşık olmuş. Kadının da rızası varmış ama görüşebilmeleri için kadının deşifre olmaması gerekiyor tabii ki. Sultana tanınmadan gidebilmesi için siyah çarşaf formülü bulunmuş. Sonra sultan bu yöntemi bütün sevgilileri için kullanmaya başlamış. Bu giderek yayılmış ve toplumda bir gelenek halini almış. Siz kurtuldunuz ama biz bununla yaşamaya devam ediyoruz.

Haberin Devamı

Değişimin öncüsü kadınlar
Dünya petrol rezervlerinin dörtte biri ve İslam dünyası için en kutsal mekanların üzerinde oturan Suudi Arabistan’ın Ortadoğu’daki devrim rüzgarlarından ne ölçüde payını alacağını kestirmek güç. Bütün dünya gözünü Facebook üzerinden örgütlenen protestoculara dikmiş durumda. Kral Abdullah’ın isyan dalgasının ülkesine sıçramasını engellemek için alelacele attığı adımlar devrim olmasa da Suudi yönetiminin halkın reform talebinden kaçamayacağının bir göstergesi olarak algılanıyor. Değişim savunucularının başındaysa mevcut yapının sancısını en çok çekenler; kadınlar geliyor.


İLK KADIN REKTÖR HAYFA CEMAL EL LAİL
Bir gecede tamamen başka bir ülkeye uyanmak istemiyorum

 

Haberin Devamı

Suudi Arabistan’ın ilk kadın üniversite rektörü Hayfa Reda Cemal El Lail, birçok ilki temsil eden önemli bir isim. Master ve doktorasını ABD’de yapan El Lalil’in iki yıl önce rektör olduğu İffet Üniversitesi’nde ülkenin ilk mühendislik ve mimarlık fakültelerinin açılmasına öncü olmuş. El Lail değişim istiyor, kadınlar için hedef büyütüyor ama devrime “Hayır” diyor. El Lail’in düşünceleri şöyle: “20 yıl önce gazetelerde tek bir kadın fotoğrafı bile göremezdiniz. Şimdi televizyon kanallarının  yüzleri bile daha çok kadınlar. Yani aslında yavaş da olsa değişim yaşanıyor. Ben evrimin hızından memnunum. Bir gecede tamamen başka bir ülkeye uyanmak istemiyorum. Eğer yolsuzluklardan bahsediyorsanız bunun çözümü illa devrim midir? Ben 1992’de ülkeme geri döndüğümde rektör olmayı hayal bile edemezdim. Bugün rektörüm. Şimdiki adım kadınların yönetimde ve karar alma mekanizmalarında söz sahibi olması. Bir nevi kongre işlevi görmesi gereken Meclis-i Şura’ya kadınlar şu anda sadece gözlemci olarak kabul ediliyor. Hedefimiz kadınların şura üyeliği, sonra sıra bakanlar kuruluna gelecek. Ben neden şura üyesi olmayayım? Gördüğünüz gibi aslında sorun sistem değil, erkekler. Dünyanın her yerinde farklı şekillerde de olsa aynı hikâye yaşanıyor.”

Haberin Devamı


Genç kızlarla yarı sansürlü sohbet

Büyük şehirlerde yaşayan üniversite çağındaki genç kızlar kabile etkisinin hâlâ egemen olduğu küçük yerleşimde yaşayan yaşıtlarıyla kıyaslanmayacak kadar liberal bir hayata sahip. Üniversiteye gidebilenlerin çoğu zengin aile çocukları ama aralarında devlet bursuyla okuyanlar da var. Hepsi anadilleri gibi İngilizce konuşuyor. Karma üniversitelerde kadın ve erkekler ayrı binalarda eğitim görüyor. Sayıları hızla artan kadın üniversitelerindeyse kampus içi ortam daha rahat. Kapıdaki güvenlik görevlileri dışında erkek çalışmadığı için kız öğrenciler rahatlıkla abayasız ve başları açık dolaşabiliyor. İçerde karşılaştığımız manzaralar Batı’daki herhangi bir üniversiteden farklı değil. Sosyal medyayı iyi kullanıyorlar, dünyayı yakından takip ediyorlar. Aslında onlar değişimin ta kendisi. Sohbetimiz sırasında fotoğraf çektirmekten de politika konuşmaktan da kaçınmadılar. Ancak bizimle konuştuklarını haber alan ailelerden isimlerinin ve yüzlerinin deşifre edilmemesini talep eden telefonlar aldık.


Karşı cinsi merak ediyorum
A.A. / 19 YAŞINDA

“Sosyal hayatım normal. Çoğu zaman ailemle beraberim. Arkadaşlarımın hepsi kız. Yaşıtım erkeklerden sadece kardeşlerim ve kuzenlerimle aynı ortamda olabiliyorum. Karşı cinsi merak ediyorum tabii. Merak etmenin
utanılacak bir tarafı yok.”

Yalnız görüşmek haram
K.A. / 23 YAŞINDA

“Nişanlımı tek başıma değil, yanımızda birileri varken görebiliyorum. Evlilik öncesi görüşmeyi engelleyen kültür değil din. Dinimize göre nikah öncesi yalnız kalmak haram. Ama zaten ben istediğim kadar görebiliyorum onu, telefonda da konuşuyorum. Yeter ki yanımızda biri olsun.”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!